Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/114 E. 2022/405 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/114
KARAR NO: 2022/405
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2021
NUMARASI: 2017/542 Esas, 2021/875 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2018/637 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının araç kiralama işi iştigal ettiğini, araç kiralamalarını tedarikçiler vasıtasıyla internet üzerinden yapmak için yazılım üretilmesi amacıyla davalı ile anlaştığını, tarafların internet sitesinin yazılımının gerçekleştirilebilmesi için 16/06/2015 tarihli bir “Hizmet Sözleşmesi” imzaladıklarını, 16/06/2015 tarihli yazılım kurulum ve hizmet sözleşmesine göre davalının, ayrıntılı teknik özellikleri sözleşme ekinde yazan internet sitesi yazılımını gerçekleştireceğini, davacının da sözleşmede belirtilen şartlar dahilinde davalıya KDV dahil 13.000,00-TL ödeyeceğini, davalının 2015 Kasım ayı başında sitenin bitirileceğini ve tamamlama aşamasını içerir bir iş planını müvekkiline mail yoluyla gönderdiğini, müvekkilinin bunun üzerine davalıya sözleşme gereği 13.000-TL ödeme yaptığını, ancak davalının teslim süresinin yine uzadığını ve davacının, bütün tedarikçi görüşmelerini askıya almak zorunda kaldığını, sitenin yapısal hataları nedeniyle reklam vermeye bile başlayamadığını, davalının hazırladığı yazılımın kalitesinin sözleşmeye aykırı şekilde çok düşük olduğunu ve özenli bir çalışma da olmadığını, siteyi kurtarmaya çalışan müvekkilinin destek aldığı yazılımcıların da siteye yapılacak yazılım yamalarının ancak günü kurtaracağını ama kalıcı bir çözüm olmayacağını belirttiklerini, yazılımın son teknolojiye uygun bir şekilde oluşturulmadığını, http://…com alanda davalının hazırladığı site örneğinin bilirkişi incelemesi amacıyla yedeklendiğini, söz konusu sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalıya Bakırköy …Noterliğince 6/04/2016 tarihinde … yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini ve sözleşmenin feshedildiğini, Bakırköy …Noterliğince 19/04/2016 tarihinde … yevmiye nolu ihtarname ile davalının gönderdiği fatura içeriğine ayıplı ifa nedeniyle itiraz edildiğini beyanla, borçlunun ödenen bedelin iadesi için yapılan takibe itirazının iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan borçlunun asıl alacağın %20’si oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacı ile davalı arasında mevcut hizmet sözleşmesi gereği davacının sözleşme ile talep ettiği yazılım programının üretildiğini ve karşılığında 13.000.TL ödendiği hususlarında ihtilaf bulunmadığını, sözleşme konusu yazılım ile ilgili esas ihtilafın, davalının sözleşme dışı talepler karşısında, sözleşme ile tarif edilen yazılım dışı isteklerin yerine getirilmesi için hak ettiği ek ücret alacağını talep etmesinden kaynaklandığını, e-posta yazışmalarından anlaşılacağı üzere davalının ürettiği yazılıma dair, tasarım, işçilik, emek ve yaratıcılığına ilişkin davacının her aşamada teşekkür ettiğini, övdüğünü, memnuniyetini bildirdiğini, ancak davacının ek hizmetlere karşılık gelen emek ve maliyetlerin talep edilmesi üzerine ödeme yapmadığı gibi cezalandırmak niyetiyle dava aşamasına gelindiğini, dava konusu yazılımın, davalı tarafından tam ve mükemmel olarak davacıya teslim edildiğini, davacının ise aldığı programı test, denetim ve bilirkişiye incelettirdikten sonra teslim aldığını, bunu gerek e-posta yazışmaları gerekse Google reklam hizmetleri birimi ile kaydı tutulduğunu, davacınn talebinin haksız olduğunu öncelikle görev yönünden davanın reddine, davanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine ve haksız ve hukuka aykırı talep nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı arasında eser sözleşmesi nedeniyle davalıya verilen hizmet bedeli olan 13.000.TL’nın çok üzerinde hizmet verilerek sözleşmenin dışına çıkılmak suretiyle, davacının 23.600.TL karşılığı yazılım programını üreterek davalıya çalışır şekilde teslim ettiğini, davacı ile davalı arasında mevcut hizmet sözleşmesi gereği davalının sözleşme ile talep ettiği yazılım programı üretildiği ve karşılığında 13.000.TL ödendiği hususlarında ihtilaf bulunmadığını, 06/04/2016 tarihli … seri nolu KDV dahil 23.600.TL bedelli faturanın iadeli taahhütlü posta ile davalıya ulaştırıldığını, bedelinin talep edildiğini, davalının bu bedeli ödememek ve sözleşmede boşluk olduğunu düşünerek sözleşme bedelini geri almak üzere icra takibi başlattığını, davalının yazılıma ilişkin yakınmaları ve memnuniyetsizliğinin samimi olmayıp, e posta yazışmalarından anlaşılacağı üzere davalının ürettilen yazılıma dair, tasarım, işçilik, emek ve yaratıcılığa her aşamada teşekkür ettiğini, övdüğünü, memnuniyetini bildirdiğini, ancak davacının ek hizmetlerine karşılık gelen emek ve maliyetleri talep etmesi üzerine ödeme yapmadığı gibi cezalandırmak niyetiyle dava aşamasına gelindiğini, dava konusu yazılımın davacı … tarafından tam ve mükemmel olarak davalıya teslim edildiğini, davalının ise aldığı programı test, denetim ve bilirkişiye incelettirdikten sonra teslim aldığını, ödenmeyen alacaklarından şimdilik 1.000 TL alacağın muacceliyet tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 16/06/2015 tarihli yazılım kurulum ve hizmet sözleşmesine göre davacının, ayrıntılı teknik özellikleri sözleşme ekinde yazan internet sitesi yazılımını gerçekleştireceğini, davalıda sözleşmede belirtilen şartlar dahilinde davalıya KDV dahil 13.000,00-TL ödeyeceğini, her şeyden önce sözleşme ile edimin miktarının net şekilde belirlenmiş olduğunu, bu sözleşme ile davacının edimini yerine getirmediğini ve yerine getirdiği edimleri de ayıplı şekilde yerine getirdiğini, davacının buna rağmen fazladan bedel talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, asıl dava yönünden, tüm dosya kapsamı, dosyada alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerledirilmesinde, taraflar arasından araç kiralama işinin online olarak internet üzerinden yapılması amacı ile web yazılımı yapılması konusunda 16.06.2015 tarihli sözleşme imzalandığı, taraflar arasında imzalanan 16.06.2015 tarihli Hizmet Sözleşmesi kapsamında, proje teklifinde belirtilen hizmetler karşılığı olarak toplam 11.000,00TL+KDV (KDV Dahil: 13.000,00TL) ödeneceğinin belirlendiği; bu kapsamda 15.03.2016 tarih, … nolu, 12.980,00TL bedelli faturanın davalı/birleşen dosya davacısı … tarafından davacı adına düzenlendiği; anılan faturanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu; taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında, davalı/birleşen dosya davacısı … tarafından davacı adına düzenlenen 12.980,00TL bedelli faturaya istinaden davacı tarafından davalı/Birleşen dosya davacısı …’a 13.000,00TL ödeme yapıldığı taraflar arasında uyuşmazlık olmayıp uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı/birleşen dosya davacısı … tarafından yazılımın sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığı, sözleşmeden kaynaklanan edimlerin tam ve eksiksiz yerine getirip getirilmediği, bu kapsamda davacının, davalı/birleşen dosya davacısı … alacaklı olup olmadığı hususunda olup tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve 13/01/2020 tarihli bilirkişi raporu da dikkate alındığında davalı /birleşen dosya davalısı …’ın sözleşmeyle üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirdiği, sözleşme kapsamında bir takım işler daha talep edildiği, bu işlerde bazı ayıpların olduğu, dolayısıyla davalının sözleşmede kararlaştırılan bedeli almaya hak kazandığı, davacının bedelin iadesi yönündeki talebinin yerinde olmadığı, birleşen dosya bakımından, taraflar arasında TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir eser sözleşmesinin varlığının tarafların kabulünde olduğu, TBK 77 maddesinde ”haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığında ve emeğinde zenginleşen bu zenginleşmeyi geri verme ile yükümlüdür.”, TBK 529 maddesinde ” İş sahibi işin kendi menfaatine yapılması halinde iş görenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısı ile üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile işi yaparken gereken özeni göstermemiş olan iş gören hakkında da uygulanır” hükmünün yer aldığı, tüm dosya kapsamı dosyada alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerledirilmesinde birleşen dosya davalısı …’ın , birleşen dosya davacısı …’dan sözleşme dışında ekstra işler de talep ettiği, bu kapsamda birleşen dosya davacısı …’ın yapmış olduğu toplam işlerin bedelinin 50.000-TL olduğu, ancak bu işlerin bir kısmının ayıplı olması nedeniyle ayıpların giderilmesi için 5.000-TL’lik bir harcama yapılması gerektiği, bu durumda birleşen dosya davacısı …’ın talep edebileceği alacak miktarının (50.000 – 13.000 – 5.000 =) 32.000-TL olduğu gerekçesi ile, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen Bakırköy 3. ATM’nin 2018/637 E. sayılı davası yönünden 32.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 01/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş karara karşı asıl dava davacı-birleşen dava davalı vekili istinafa başvurmuştur. Asıl dava davacı-birleşen dava davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dosya kapsamında alınan 29/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava konusu yazılım programına ilişkin detaylı yazılımsal ve işlevsel incelemeler yapıldığını ve “ihtilafa konu olan araç kiralama web sitesi işinin kusurlu olarak tamamlandığı ve teslim edilen haliyle hedef müşteri kitlesine ulaşma ve ticarete dönüşme konularında sorunlar yaşayacağının anlaşıldığı; dolayısıyla, taraflar arasında imzalanan 16.06.2015 tarihli Hizmet Sözleşmesinin 11. maddesi gereği davalı yanın, sözleşme yükümlülükleri tamı ve gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle davalıya ödenen 13.000,00TL bedelin davalı yandan tahsilini talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı”nın bildirildiğini, davalı/karşı davacının yasal süresi içinde olmadan bilirkişi raporuna itiraz ettiğini ve mahkemenin de HMK 140 hükümlerine aykırı olarak, itirazları süresindeymiş gibi kabul ederek dosyayı davalı tarafın belirttiği farklı bir heyete tevdi edip yeni bir rapor aldığını, bu durumun dahi başlı başına mahkemenin hukuksuz bir karar verdiğinin ispatı olduğunu, zira yasal süresi içinde sunulmayan beyan ve itirazların yok hükmünde olduğunu, bilirkişi raporunun 11/06/2018 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiğini, rapora itirazın ise, itiraz süresinin son günü olan 25/06/2018 tarihinden sonra yapıldığını, mahkemenin kendisinin belirtmiş olduğu ihtara rağmen yasal süresinde olmayan itirazları değerlendirdiğini ve davalının istemiş olduğu bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasına karar verdiğini, davalı tarafından yasal süresi dışında yapılan rapora itiraz üzerine, dosyanın …, … ve …’a tevdii ile rapor düzenlenmesine karar verildiğini, bilirkişi heyetinin de 13/01/2020 tarihli raporunda, ilk raporun tam aksi şeklinde, detaylı yazılımsal ve işlevsel incelemeye girmeden, sistem hatalarını değerlendirmeden ve incelemeden “a) Davalının sözleşmeyle üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirdiği, sözleşme kapsamında bir takım işler daha talep edildiği, bu işlerde bazı ayıpların olduğu, dolayısıyla davalının sözleşmede kararlaştırılan bedeli almaya hak kazandığı, bu bakımdan da, asıl davada, davacının bedelin iadesi yönündeki talebinin yerinde olmadığı, b) Davalıdan sözleşme dışında ekstra işler de talep edildiği, davalının yapmış olduğu toplam (sözleşme kapsamında ve sözleşme dışı ekstra) işlerin bedelinin 50.000-TL civarında olduğu, ancak bu işlerin bir kısmının ayıplı olması nedeniyle ayıpların giderilmesi için yaklaşık 5.000-TL’lik bir harcama yapılması gerektiği, bu durumda birleşen davayla davalının talep edebileceği alacak miktarının (50.000 – 13.000 – 5.000 =) 32.000-TL olarak hesaplanabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı” bildirildiğini, oysa raporda ek olarak yapıldığı iddia edilen işlerle ilgili hiçbir tespit yer almadığını, ne işlem yapıldığının ortaya konulmadığını, her iki raporun farklı içeriklere sahip ve aksi nitelikte olduğunu, mahkemeye verdikleri 24/11/2020 ve 14/06/2021 tarihli beyan dilekçeleriyle, birbirleri ile çelişen bu raporlar arasındaki farkın neden kaynaklandığının tespiti, çelişkilerin giderilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmasının talep edildiğini, ancak mahkemenin bunu da kabul etmediğini ve sadece ikinci heyetten ek rapor alınmasına karar verdiğini, ilk bilirkişi heyetinden ek rapor talep edilmediğini, gelen ek raporda da çelişkilerin giderilmediğini, itirazlarının değerlendirilmediğini, ilk heyetten alınan birinci raporda değinilen noktalara değinilmediğini ve kök rapor gibi yanlı bir rapor hazırlandığını, tarafsızlık ilkesi gereği, davaya konu olan yazılımın hangi bilirkişi tarafından inceleneceğine tarafların yönlendirmesi doğrultusunda karar verilemeyeceğini, bu kurala rağmen davalı tarafın mahkemeyi yönlendirdiğini ve mahkemenin de davalının yönlendirmesi doğrultusunda, taraflı olduğu belli olan bilirkişi tarafından yazılımın incelenmesi yönünde karar verdiğini, dava sürecinde yaptıkları itirazların da mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davalının kendini alacaklı konuma getirmek için düzenlediği ikinci faturanın, yazılımın teslimatı sonrasında sorunların giderilmesi konusundaki taahhütlerine uymadıklarından dolayı davacının hukuki süreç başlatacağını bildirmesinden sonra düzenlendiğini, davalı yazılım firmasının 9 ayda tamamlayabildiği bir iş için 13.000 TL bedelli fatura kestikten 21 gün sonra, sözde yaptığı ek işler için 23.600 TL bedelle yeni bir fatura düzenlemesinin, hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi davalı firmanın kötü niyetli ve haksız kazanç peşinde olduğunu da gösterdiğini, ayrıca taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmede, müşterinin talebine istinaden yapılacak ek işlerin teklif usulüne göre fiyatlandırılacağının açıkça belirtildiğini, oysa, taraflar arasında ikinci faturadaki tutara dayanak oluşturan hiçbir teklif ve mutabakat bulunmadığını,. bu durumun da mahkemece dikkate alınmadığını, ikinci bilirkişi heyetinin somut verilere dayanmayan ifadelerinin de mahkemeyi yanılttığını, delilleri arasında bulunan e-posta yazışmalarında, ücretlendirme konusunda mutabık kalınan ek hizmetleri, yazılım firması yetkilisinin yapmayacağını bildirdiğinin görüldüğünü, dolayısıyla ek işlerin yapılmadığının davalının kendi ifadeleriyle sabit olduğunu, davalının sözleşmeden kaynaklanan taahhütlerini yerine getirmeyeceğinin, yazılı olarak ikrar edilmiş olmasına rağmen mahkemeye deliller arasında sundukları e-posta yazışmalarının dikkate almadığını, usule uygun olmayan, yazılıma ilişkin detaylı inceleme içermeyen, bu suretle taraflarını ikna etmeyen, yanlı hazırlandığı belli olan ve eksik inceleme içeren raporun dayanak yapılarak davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, istinaf talebinin kabulü ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Asıl dava, taraflar arasında imzalanan 16/05/2015 tarihli araç kiralama web sitesi yazılım, kurulum ve hizmet sözleşmesi kapsamında davalının sözleşme ile üstlendiği edimlerini ihlal etmesi, ayıplı ifa etmesi nedeniyle sözleşmenin feshinden kaynaklı olarak ödenen 13.000 TL bedelin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, birleşen dava ise söz konusu sözleşme kapsamında sözleşme dışı yapılan işler bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava davacı-birleşen dava davalısı iş sahibi, davalı-birleşen dava davacısı yüklenicidir. Asıl dava davacısı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince, davalının edimlerini ayıplı yaptığını bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini bedelin iadesi için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, davalı-birleşen dava davacısı yüklenici ise iş sahibinin talimatları ile sözleşme dışı işlerin yapıldığını, bedeline ilişkin faturanın ödenmediğini belirterek sözleşme dışı yapılan işler bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, 09/10/2017 tarihli ön inceleme duruşması sonucu ara kararı ile uyuşmazlığın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, tarafların bilirkişi seçiminde anlaşamamaları üzerine resen SMMM bilirkişisi …, bilgisayar ve yazılım konusunda uzman teknik bilirkişi …, bilgisayar mühendisi … ve ismi celse arasında belirlenecek bir kişi bilirkişinin atanmasına karar verilmiş, celse arasında elektrik yüksek mühendisi Prof. Dr. … bilirkişi olarak belirlenerek heyet oluşturulmuştur. Mahkemece resen seçilen bu heyetten 29/05/2018 tarihli bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak teknik inceleme neticesinde davalı ve davacı arasında ihtilafa konu olan araç kiralama web sitesi işinin kusurlu olarak tamamlandığı ve teslim edilen haliyle hedef müşteri kitlesine ulaşma ve ticarete dönüşme konularında sorunlar yaşanacağı, dolayısıyla taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. maddesi gereğince davalının yükümlülüklerini tam ve gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davalıya ödenen 13.000 TL’nin iadesi gerektiği belirtilmiştir. Anılar rapora davalı süresinden sonra itiraz etmiş, mahkemece 17/08/2018 tarihli ara kararı ile davalının bilirkişi raporuna itirazı süresinde olmamakla birlikte mevcut raporun teknik incelemeye ilişkin kısmının hüküm kurmaya elverişli olmadığı resen dikkate alınarak ayıplı olduğu iddia edilen dava konusu web sitesinin davacı tarafça kullanıldığı da gözetildiğinde iddia edilen eserdeki ayıbın niteliği, muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilip getirilmediği, eserdeki ayıbın niteliğine göre eserin kabul edilebilir nitelikte olup olmadığı ve yine ayıbın niteliğine göre bedelde indirim yapılması gerekip gerekmediği ve taraflar arasındaki diğer uyuşmazlıklar konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, dosyanın İTÜ bilişim teknolojisi akademisyeninin de bulunduğu 3, kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile rapor alınmasına karar verilmiş, davacının bu ara kararına itirazı üzerine itiraz reddedilmiş ve 17/08/2018 tarihli ara kararın 2. fıkrası gereğince bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılmasına karar verilmiştir. Ara kararı doğrultusunda bilirkişi ismi bildirilmesi için İTÜ’ye 05/09/2018 tarihli müzekkere yazılmış, 02/05/2019 tarihli celsede İTÜ’den gelen yanıttan bildirilen alanda bilirkişilik yapabilecek öğretim üyesi bulunmadığının bildirildiği belirtilerek mahkemece araştırma yapılarak, Yıldız Teknik Üniversitesine ve gerekirse başka üniversitelere yazılacak müzekkere ile bilirkişi teminine veya bilirkişi listesinden temin edilecek bilirkişi heyetine önceki ara kararları doğrultusunda dosyanın tevdiine karar verilmiştir. Sonraki gelse Yıldız Teknik üniversitesine yazılan müzekereye verilen yanıtta bilirkişi temin edilemediği, mahkemece resen yapılan araştırmada tespit edilen bilirkişiler …, … ve …’a dosyanın tevdi edildiği belirtilmiştir. Mahkemece resen tespit edilen bu bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti 13/01/2020 tarihli raporunda sonuç olarak davalının sözleşme ile üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirdiği. sözleşme kapsamında bir takım işler daha talep edildiği, bu işlerde bazı ayıpların olduğu, dolayısıyla davalının sözleşmede kararlaştırılan bedeli almaya hak kazandığı, bu bakımdan asıl davada davacının bedel iadesine yönelik talebinin yerinde olmadığı, davalıdan sözleşme dışında ekstra işler de talep edildiği, davalının yapmış olduğu toplam (sözleşme kapsamında ve sözleşme dışı) işlerin bedelinin 50.000 TL civarında olduğu, ancak bu işlerin bir kısmının ayıplı olması nedeniyle ayıpların giderilmesi için yaklaşık 5.000 TL harcama yapılması gerektiği. bu durumda birleşen davayla davalının talep edebileceği alacak miktarının (50.000- 13.000 – 5.000 = ) 32.000 TL olarak hesaplanabileceği belirtilmiştir. Bu rapora davacının itirazı üzerine ve iki bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle çelişkinin giderilmesi için 20/02/2020 tarihli celsede yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına, bilişim ve yazılım teknolojileri uzmanı akademisyen bilirkişi ismi bildirilmesi için İTÜ’ye müzekkere yazılmasına karar verilmiş, 18/06/ 2020 tarihli celsede İTÜ’den bir bilirkişi ismi bildirildiği belirtilerek bildirilen bu isimle mahkemece araştırılıp tespit edilecek diğer bilirkişilerden oluşacak heyetten rapor alınmasına dair ara karar kurulmuş, 10/07/2020 tarihli ara kararla bu konuda yeni oluşturulan Prof Dr. …, öğretim görevlisi …, araştırmacı … ile Prof. Dr. …’den oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Mahkemenin bu ara kararına davacı vekilinin itirazı üzerine 21/01/2021 tarihli celsede en son rapor düzenleyen …, … ve …’dan oluşan heyetten ek rapor alınmasına karar verilmiş bu heyetten alınan ek rapor ile karar verilmiş. Mahkemece gerekçe belirtilmeden (bilirkişi raporları arasındaki çelişki konusunda) son alınan heyet bilirkişi raporundaki görüş doğrultusunda karar verilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli olmayıp, alınan ilk bilirkişi heyetinin raporu ile mahkemece alınan 2. bilirkişi heyeti raporları arasında çelişki bulunmakta olup anılan çelişkinin giderilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş olmasına ve bu konuda bilirkişi isimleri de belirlenerek ara karar oluşturulmasına rağmen bu ara karardan neden vazgeçildiği belirtilmeksizin 2. heyet raporunu sunan bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, davacının 2. heyet raporuna itirazları karşılanmadan ve gerekçesi açıklanmadan 2. bilirkişi heyetinin raporu doğrultusunda karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, asıl dava davacı- birleşen dava davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alındıktan sonra gerekçesi belirtilerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Asıl dava davacı-birleşen dava davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2021 tarih, 2017/542 Esas, 2021/875 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.