Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1132 E. 2022/1232 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1132
KARAR NO: 2022/1232
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2022
NUMARASI: 2021/532 Esas, 2022/61 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2022 Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında mevcut 2009 tarihli eser sözleşmesi gereğince müvekkilinin sözleşmeye konu adresteki taşınmazın alüminyum çerçeve ve cam işlerini yaptığını, tüm bu işlere ait malzemenin müvekkili tarafından temin edildiğini, davalı tarafın söz konusu sözleşmeden kaynaklanan işlerin ayılı olduğundan bahisle Küçükçekmece 2. AHM’de 2011/69 Esas sayılı davayı açtığını ve dava sonunda tazminata hükmedildiğini bilahare söz konusu ilamın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu ve müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, Küçükçekmece 1. SHM ‘nin 2010/360 D. İş sayılı dosyası üzerinden ise hatalı imalat bedelinin tespit edildiğini, ancak dava konusu taşınmazda kullanılan malzeme bedelinin davalı tarafça müvekkiline ödenmediğini beyanla eser sözleşmesine istinaden kullanılan alüminyum çerçeve ve camların aynen iadesini, bu mümkün olmaz ise fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL bedelin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle mahkemenin görevine itiraz etmiş, alacağın zaman aşımına uğradığını, davalının eser sözleşmesi ile yüklendiği işleri ayıplı ifa ettiğini, bu hususta Küçükçekmece 2. AHM’de açtıkları 2011/69 E sayılı tazminat davasının lehlerine sonuçlandığını ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu alüminyum pencere sistemlerinin dava konusu bina için özel ölçülerde ve sipariş üzerine imal edilip montajının yapıldığı, imalat ve montajdaki ayıplar nedeniyle iş sahibi tarafından açılan davada ayıp oranında tazminat talep edildiği ve mahkemece bu yönde hüküm kurulduğu, yüklenici tarafından açılan iş bu davaya konu PVC ve Alüminyum pencere sistemlerinin halen 6 adet dairede kullanılmakta olduğu, sökülmesi halinde başka bir yerde kullanılamayacağı gibi takılı olduğu daireler için de aşırı zarar oluşacağı, bu nedenle malzemenin aynen iadesi talebinin yerinde görülmediği, ancak tespit edilen 4945,38 TL tutarındaki hurda malzeme bedelinin tahsilinin gerektiği gerekçesi ile; Davanın KISMEN KABULÜNE, 4.945,38 TL’nin 18/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekilli istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davaya konu alüminyum çerçeve ve camların, “hurda değerinin” tespit ettirilerek buna göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava sürecinde yapılan keşifle de sabit olduğu üzere davaya konu malzemelerin hala davalının inşa ettiği taşınmazlarda kullanıldığını, dolayısıyla davaya konu malzemelerin “hurda” değerinde olduğundan bahsedilemeyeceğini, söz konusu malzemeler kullanmaya müsait olup zaten kullanılmakta olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kaldırma kararının, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda malzeme bedelinin nasıl belirlendiğine ilişkin hiçbir açıklama olmamasından dolayı verildiğini, ancak kaldırma sonrası yapılan bilirkişi incelemesinde tek yapılanın yargılamada alınan bilirkişi raporunda ortaya çıkan rakamı üçe bölmek olduğunu, malzemelerin değeri, hurda bedeline göre belirlense dahi bu denli düşük bir miktara hükmedilmesinin açıkça hatalı olduğunu, bu şekilde bir hesaplama mantığını kabule olanak bulunmadığını, mahkemece itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılması gerekirken, bahsi geçen raporun hükme esas alınarak karar verilmesinin mümkün olmadığını, davanın terditli dava olduğunu, ilk taleplerinin malzemelerin aynen iadesi olduğunu, aynen iadeye yönelik asli taleplerinin mahkemece hiçbir tahkikat yapılmaksızın reddedildiğini, dava kapsamında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına bakıldığında malzemelerin aynen iadesinin mümkün olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığını, yerel mahkemenin aynen iadenin mümkün olamayacağına yönelik beyanlarına katılmanın mümkün olmadığını, zira söz konusu malzemelerin birbirine entegre olması nedeniyle ayrıştırılmasının oldukça basit olduğunu, bu itibarla sökme işlemlerinin gerçekleştirilmesi halinde malzemelerin bulunduğu dairelerin zarar görmesinin de mümkün olmadığını, ayrıca söz konusu malzemelerin sökülmesi halinde başka şekillerde değerlendirilebilmesi, yeniden imalata kazandırılabilmesi hatta başka cephe sistemlerinde kullanılabilmesinin mümkün olduğunu, işbu hususlar gözetilmeksizin asli talepleri olan malzemelerin aynen iadesine yönelik taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinafa başvurmuştur. Dava, alüminyum çerçeve camların aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde ise bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici, davalıya ait binada alüminyum çerçeve cam işleri yaptığını, davalı tarafça bir başka mahkemede bu iş nedeniyle aleyhine açılan davada davalı lehine eksik ve hatalı işler bedeline hükmedilip davalı tarafça bu bedelin kendisinden tahsil edildiği halde imalatını yaptığı malzemelerin kendisine iade edilmediğini ileri sürerek kullanılan malzemelerin aynen iadesi bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsilini istemiş, mahkemece 03/07/2018 tarih2016/336 Esas, 2018/763 Karar ilk karar ile yargılama sırasında keşfen yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, malzemelerin sökülerek aynen iadesinin aşırı zarar oluşturacağı, başka yerde kullanılmasının mümkün olmayacağı belirtilerek bilirkişi tarafından belirlenen bedele hükmedilmiş, ilk kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine dairemizce 20/05/2021 tarih 2018/1891 E., 2021/951 K. Sayılı karar ile “Mahkemece davacıya iade edilmesi gereken malzemenin değerine hükmedilmiş ise de, karara esas yapılan bilirkişi raporunda malzeme bedelinin neye göre hesaplandığı açıklanmamış, davalı ise malzeme bedelinin hurda değeri yerine normal değerine göre hesaplandığını ileri sürmüştür. O halde, hükme esas alınan raporu veren bilirkişiden ek rapor alınarak, malzeme bedelinin neye göre hesaplandığı açıklattırılıp, hurda değeri yerine başka bir ölçüye göre belirlenen bedele hükmedilemeyeceğinden iadesi gereken malzemelerin hurda değeri hesaplattırılarak sonucuna uygun yeniden karar verilmek üzere” kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince dairemiz kaldırma kararından önce gerekçesi belirtilerek davacının terditli taleplerinden olan aynen teslimin mümkün olmadığı belirtilerek bedele hükmedilmiş olup, davacı bu ilk kararı istinaf etmediğinden terditli taleplerinden aynen teslimin mümkün olmadığı sabit olduğundan bu yönde yaptığı istinaf sebebi yerinde değildir. İlk derece mahkemesince dairemiz kaldırma kararı gereğine göre bilirkişi hesaplaması yaptırılmış olup, dairemiz kaldırma kararı gereği yerine getirilmiştir. Davacının yine mahkemece verilen ilk kararı istinaf etmemesi nedeniyle malzeme bedelini kabul ettiği anlaşılmakla, bilirkişilerce gerekçesi belirtilerek hurda değeri belirlendiğinden davacının soyut hurda bedelinin düşük belirlendiğine yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 24/01/2022 tarih ve 2021/532 Esas, 2022/61 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.