Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/109 E. 2022/538 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/109
KARAR NO: 2022/538
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2021/118 Esas, 2021/812 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Dairemizce kaldırılması üzerine mahkemece yeni esas sayı ile verilen davanın kısmen kabulüne dair karara karşı davacı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının … otomobil yarışlarının Türkiye’de yapıldığı pist olan …k ile ilgili bir ihaleyi İstanbul Ticaret Odasından kazandığını ve yüklenici olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme ile ise davalı tarafından üstlenilen “… Ana Tribün Çelik Çatısı Boyasının Paspası ve Yeniden Boyanması İşi”nin müvekkiline taşere edildiğini, taraflar arasında gerçekleşen bu ticari ilişkide müvekkilinin sözleşmeyle kendisine yüklenen sorumlulukları kendi ekipmanı ve üçüncü şahıs firmalar vasıtasıyla yerine getirdiğini, davalının talebi üzerine bir kısım yeri kumlama işlemine tabi tutarak boyadığını ve işi tamamen bitirdiğini, davacının gerek kendisinin yaptığı, gerekse üçüncü şahıslara yaptırdığı iş bedellerini faturalandırdığını, davalının kumlama işine ilişkin 22/03/2013 tarihli 20.650.00 TL bedelli son fatura haricindeki diğer faturalara itiraz etmediğini, ödeme alamayan müvekkilinin davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının kötü niyetli ve haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının işi sözleşmeye aykırı bir şekilde yaptığını ve işi zamanında teslim etmediğini, bu nedenle dava konusu bedeli isteyemeyeceğini, davacı tarafından işin eksik bırakıldığını, eksik bırakılan işlerin müvekkili tarafından başka taşeronlara tamamlattırıldığını, müvekkilinin dava konusu edilen 22/03/2013 tarihli 20.650,00 TL bedelli faturaya itiraz ederek geri iade ettiğini, bu bedelin müvekkilinin cari hesabında bulunmadığını, bu nedenle bu fatura bedelinin istenemeyeceğini, davacıya 14/09/2012 tarihinde 121.200,00 TL, 28/12/2012 tarihinde 70.000,00 TL, 07/12/2012 tarihinde 1.500,00 TL ödeme yapıldığını, işin başladığı dönemde 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafından temin edilmesi gereken 750,00 TL malzeme bedelinin de müvekkili tarafından karşılandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 07/11/2019 tarihli karar ile, … ana tribün çelik çatısı boyasının paspası ve yeniden boyanması işlerine dair esasların düzenlendiği sözleşmede dava konusu işin kabulünün … Firması uzmanı tarafından yapılacağına dair hüküm bulunduğu, … Firması uzmanı tarafından yerinde yapılan incelemelerde davacı tarafından yapılan işlerde uygunsuzlukların bulunduğunun tespit ve rapor edildiği, davalı şirketin ana işverene dava konusu işi teslim edebilmek için davacı tarafından yapılan işlerdeki uygunsuzlukları dava dışı üçüncü kişiye düzelttirdiği, davacının davalıdan sözleşme gereği talep edebileceği 253.750,00 TL + KDV bedelden davalının uygunsuzlukları gidertmek için üçüncü kişiye ödemiş olduğu anlaşılan 61.600,00 TL+ KDV tutarın düşülmesi ile bulunan 192.150,00 TL + 34.587,00 TL KDV tutarın davacının davalıdan sözleşme gereği talep edebileceği bedel olduğu, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı ve mutabık oldukları ödeme miktarının 192.700,00 TL olduğu, 226.737,00 TL ‘den 192.700,00 TL’nin düşülmesi ile davacının davalıdan 34.037,00 TL alacağı bulunduğu, davacı tarafından davalıya adına düzenlenen 22/03/2013 tarihli 20.650,00 TL tutarlı faturanın davacı taraf ticari defter kayıtlarında kasa tahsilatı ile kapatıldığı, davacı taraf ticari defterlerinde bu faturadan kaynaklanan alacağının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 34.037,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 34.037,00 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkilinin üzerine düşen edimi eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, davalının kendi üstlendiği işi İstanbul Ticaret Odası’na teslim edip hakedişini aldığını, müvekkilinin eksik bıraktığı iddia edilen işlerin tamamlanması için davalı tarafından harcama yapıldığına ilişkin bir delil olmadığını, davalı tarafın ticari defterlerinde de bu yönde bir kanıt bulunmadığını, bilirkişi raporlarının birbirleriyle çelişkili olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen edimi yerine getirdiği gibi bir kısım yeri kumlama işlemine tabi tutarak boyadığını, buna ilişkin düzenlediği 22/03/2013 tarihli 20.650,00 TL fatura bedelinin ödenmediğini, bu işin sözleşme dışı iş olarak yapıldığını, müvekkilinin alacağının gerek faturalarla gerekse belgelerle sabit olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 19/01/2021 tarih, 2019/836 Esas, 2021/102 Karar sayılı kararı ile, mahkemece, sözleşme kapsamındaki bir kısım işlerin eksik ve ayıplı yapıldığı iddiasıyla ilgili … A.Ş.’den (…) bilgi ve belgelerin getirtildiği, işin %20’sinin eksik ve kusurlu olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, alınan bilirkişi raporunda bu %20 oranın toplam yapılan işe göre 2900 m²’ye tekabül ettiği, dava dışı ikinci taşeron ile düzenlenen sözleşmede belirtilen 2800 m² metraj ile çok yaklaşık olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporunda … firması uzmanı tarafından düzenlenen belge, yazılar ve fotoğrafların incelendiği, fotoğraflarda davacı tarafından yapılan boya işindeki uygunsuzlukların gözlenebildiğinin belirtildiği, söz konusu uygunsuzlukların miktar ve değerinin … tarafından bildirilen ve üçüncü kişiye yaptırıldığı ileri sürülen miktar ve değerlere uyumlu olup olmadığı, kadri marufunda bulunup bulunmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmadığı, yine 20.650,00 TL tutarlı faturaya konu iş bedelinin davacı defterlerinde kasa tahsilatı açıklamasıyla ödendiği görülmesine rağmen davalı defterlerinde bu ödemeye ilişkin kayda rastlanılmadığı gibi, bu hususta ödemeye ilişkin bir delil de sunulmadığının anlaşıldığı, davalı tarafından bu faturanın ödemesine ilişkin makbuz ve delilleri sunması istenip, davacı kayıt ve belgelerde defter kaydının dayanaklarının araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesi ile mahkeme kararı kaldırılmıştır. Mahkemece 02/11/2021 tarihli karar ile; Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi kurul ek raporu dayanak alınarak; 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi’nde belirtilen 2.800 m2 metrajın konu olan uzman belirtilen eksik ve ayıplarla ve de … tarafından bildirilen miktarlar ile uyumlu olduğu, yine 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi’nde belirtilen 22 TL/m2 birim fiyatın söz konusu işlerin yapımı ile ilgili piyasa rayiçlerine uygun bir tutar olduğu, buradan olarak dava dışı 3. kişi … ile imzalanan 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesinde belirtilen miktar ve tutarın konu olan işler ile ilgili olarak kadri marufunda bulunduğu, 20.650,00 TL bedelli fatura yönünden ise, her ne kadar davalı tarafça ödemeye dair belge ibraz edilmemiş ise de, davacı taraf defterlerinde söz konusu faturanın davacı defterlerinde kasa tahsilatı ile ödeme ile kapalı olduğu, davacının kendi defterine göre bu fatura yönünden alacaklı olmadığı, davacının tacir olup 6102 sayılı TTK’nın 18/2. maddesi gereği basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olup, bu yükümlülüğün ticari defter tutulması yönünden de geçerli olduğu, bu nedenle davacının bu fatura nedeni ile alacağının bulunmadığı ve alacağın likit olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 34.037,00 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, dosya kapsamında alınan önceki bilirkişi raporlarında olduğu gibi ek heyet raporunun da hükme elverişli olduğundan bahisle hüküm kurulmuş ise de, eksik incelemeye dayalı ve hatalı rapora dayanılarak hüküm kurulamayacağını, raporda dosya kapsamında ödendiğine yönelik hiçbir somut delil bulunmamasına karşın yarım kalan işlerin başkasına tamamlatılması bedelinin hesaplamaya katıldığını, bilirkişinin, eksik işler için … ile 24/02/2013 tarihinde yapılan sözleşme ile işi 61.20,000 TL yapılacağının belirlendiği, ayrıca …’in tanık olarak dinlendiği duruşmada işi 65.000,00 TL’ye yaptığını beyan ettiğinden yola çıkarak sözde işin başkasına yaptırıldığı bedeli mahsup etme yoluna gittiğini, dava dosyasına sunulan ek heyet raporunda da bilirkişilerin önceki raporun etkisinde kalarak sözde müvekkilinin tamamlamadığı işlerin yaptırılması için üçüncü kişiye ödenen bedelin indirilerek rapor kurulduğunu, dosya kapsamında davalının müvekkilinin tamamlamadığı işlerin yaptırılması için üçüncü kişiye bir ücret ödendiğine yönelik ispata yeterli hiçbir delil bulunmadığını, davalının bu iddiasına yönelik taşeronluk sözleşmesi ve taraflı ve yönlendirilmiş tanık beyanlarından başka hiçbir delil sunamadığını, dava dosyasında bu bedelin ödendiğine yönelik herhangi bir fatura, davalı ticari defterlerinde bu yönde herhangi bir ibare bulunmamasına karşın bilirkişilerce bu bedelin mahsubu yoluna gidilmesinin hiçbir şekilde anlaşılır olmadığını, bilirkişilerin dosyada somut ve inandırıcı bir delil bulunmayan bir konuda salt davacı tarafın iddialarına dayanarak kurmuş oldukları raporların hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmadığını, bilirkişi raporlarında söz konusu ödemenin kayıtlarda olmadığı açıkça yazmasına karşın müvekkilinin alacağından düşülerek hesaplama yapıldığını ve mahkemenin de bu hukuka aykırı tespit doğrultusunda hüküm kurduğunu, davalının işin başkasına tamamlatıldığına yönelik iddiasını senetle ispat zorunluluğu çerçevesinde ispatlayamadığını, davacı müvekkilinin, sözleşmeyle kendisine yüklenen sorumlulukları tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, tamam halde davalıya teslim ettiğini, hatta davalının talebi üzerine bir kısım yeri kumlama işine tabi tutarak boyadığını ve yaptığı her işi usulüne uygun şekilde faturalandırdığını, gerek işin yapımı süresince gerek iş tamamlandıktan sonra davalı tarafça işin eksik, gereği gibi yapılmadığı ya da tamamlanmadığına yönelik hiçbir tespit yapılmadığını, ihtar ve beyanda da bulunulmadığını, davalının dürüstlük kuralına aykırı şekilde aleyhine icra takip tarihinden sonra düzenlenmiş bir ihtarnameye delil olarak dayandığını, gerek işin yapımı süresince, gerek sonrasında müvekkiline hiçbir bildirimde bulunmamış olan davalının müvekkili aleyhine icra takibi başlattıktan sonra, bir ihtarname çekerek işin üçüncü bir kişiye tamamlatıldığını iddia ettiğini, keza davalı aleyhine 10/05/2013 tarihinde icra takibi başlatılmış iken davalı tarafından gönderildiği iddia edilen ihtarnamenin 30/05/2013 keşide tarihli olduğunu, ayrıca bu ihtarnamenin müvekkiline tebliğ dahi olmadığını, sözleşmenin feshi konulu bu ihtarnamenin yasal delil vasfına haiz olmadığını, davalının işin başkasına yaptırıldığına yönelik hükme esas alınabilecek somut ve hukuken geçerli bir delili bulunmadığını, yine davalının müvekkili tarafından yapılan kumlama işine ilişkin fatura bedelini ödediğini ispat edemediği gibi faturanın iade edildiğine yönelik de hiçbir delil sunamadığını, ödendiği ve iade edildiği şeklindeki iddialara yönelik hiçbir delil sunulamamış olan bedeller üzerinden mahsuplaşma yoluna gidilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, ödendiği hiçbir şekilde ispat edilememiş olan 20.650,00 TL bedelin yapılan hesaplamaya eklenerek hüküm kurulması gerektiğini, olayda davacı müvekkilinin davalıdan olan alacağının sözleşme, faturalar ve sair belgelerle sabit olduğunu, dava süresince dosya kapsamında bilirkişi raporları alınmış olmasının alacağın belirliliğini ortadan kaldırmayacağını, gerek doktrin gerek Yargıtay içtihatları doğrultusunda müvekkilinin icra inkar tazminatına hak kazandığının açık olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında, davalı yüklenicinin ihale ile üstlendiği “… Ana Tribün Çelik Çatısı Boyasının Paspası ve Yeniden Boyanması İşi”nin davacı taşeron tarafından yapılmasına dair 13/08/2012 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmede işin bedeli KDV hariç 253.750,00 TL (KDV dahil 299.425,00 TL); işin süresi ise sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren üç ay olarak kararlaştırılmış, sözleşmeye konu işin kabulünün ise … isimli firmanın uzmanının da bulunduğu heyet tarafından yapılacağı düzenlenmiştir. Davacı, sözleşme ile üstlendiği işi eksiksiz olarak teslim ettiğini, sözleşme dışında 22/03/2013 tarihli, 20.650,00 TL bedelli fatura konusu kumlama işini yaptığını ileri sürerek bakiye 127.375,00 TL alacağının tahsili için icra takibi başlatmış, davalı ise bir kısım işlerin eksik ve ayıplı yapıldığını, 22/03/2013 tarihli faturanın ise iade edildiğini ve kayıtlarda yer almadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Davacı, dava dilekçesine 4 adet fatura fotokopisi eklemiş olup, bunlar; 10/09/2012 tarihli KDV dahil 165.200,00 TL tutarlı 1 nolu hakediş bedelli, 20/10/2012 tarihli KDV dahil 78.717,80 TL tutarlı 2 nolu hakediş bedelli, 06/02/2013 tarihli KDV dahil 55,507,20 TL tutarlı 3 nolu hakediş bedelli ve 22/03/2013 tarihli KDV dahil 20.650,00 TL tutarlı yürüyüş yolları kumlama ve sarf malzemeli işçiliği bedelli faturalardır. Anılan faturalardan 1,2 ve 3 nolu hakediş bedeli olarak kesilen ilk üç faturanın toplamının davanın tarafları arasında imzalanan sözleşmede belirtilen toplam tutarı (165.200-1- 78.717,80 + 55,507,20 – 299.425) vermekte olduğu, bir başka deyişle 3 adet hakediş karşılığı kesilen ilk 3 adet faturanın tarallar arasındaki sözleşmede belirtilen tutar karşılığı olarak kesilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından yapılan işlerde uygunsuzluklar bulunması ve sözleşmede belirtilen … firması uzmanı tarafından bu işlerin kabulünün yapılmaması üzerine davalı şirketin dava dışı 3. kişi … ile 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesini imzalamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu sözleşmede yapılacak iş metrajının 2.800 m2 olarak belirtildiği ve bu miktar işin 22 TL birim fiyat ile toplam bedelinin 61,600 TL + KDV olarak belirlendiği görülmektedir. Dosyada bulunan … A.Ş. tarafından gönderilen 13/05/2015 tarihli cevabi yazıda; davacının işi eksik bıraktığı işlerin bilahare görevlendirilen ikinci taşeron … isimli 3. şahıs tarafından tamamlandığı, bu kişi tarafından tamamlanan işlerin toplam işin yaklaşık % 20′ si mertebesinde olduğu bildirilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından önce mahkemece yapılan görevlendirmeler doğrultusunda yargılama süresince dosyaya sırasıyla 16/03/2017 ve 30/04/2018 tarihli olmak üzere iki adet bilirkişi raporu sunulmuş, Dairemizin kaldırma kararından sonra 16/06/2021 tarihli ek bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkemece ilk karara dayanak alınan ve inşaat mühendisi … ile mali müşavir … tarafından hazırlanan 30/04/2018 tarihli bilirkişi kurul raporunda; davacı taraf ticari defter kayıtlarında, 31/12/2015 tarihi itibari ile 106.725,00 TL alacak bakiyesi görüldüğü, davalının eksik işleri yaptırmak için 3. kişiye ödemiş olduğu anlaşılan 61.600,00 TL + KDV tutarının düşülmesi ile bulunacak (253.750,00 TL – 61.600,00 TL) 192.150,00 TL + KDV tutarın davacının davalıdan sözleşme gereği talep edebileceği bedel olarak hesaplandığı, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı ve mutabık oldukları ödeme miktarının 192.700.00 TL olduğu, bu itibarla 226.737,00 TL – 192.700,00 TL = 34.037,00TL davacı tarafın davalı taraftan sözleşme kapsamı yapılan iş bedelinden alacağının olduğu, yine davacı tarafından davalı tarafa kesilen 22/03/2013 tarihli … nolu KDV dahil 20.650 TL tutarlı … Yatış Pisti Ana TribünYürüyüş Yollan Kumlama ve Sarf Malzemeli İşçiliği açıklamalı faturanın davacı taraf ticari defter kayıtlarında kasa tahsilatı ile kapatıldığı, davacı taraf ticari defterlerinde davacının 20.650,00 TL tutarlı faturadan kaynaklanan alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından sonra aynı bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 15/06/2021 tarihli ek raporda; 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesinde belirtilen 2.800 m2 metrajın konu olan uzman raporunda belirtilen eksik ve ayıplarla ve … tarafından bildirilen miktarlar ile uyumlu olduğu, yine 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesinde belirtilen 22 TL/m2 birim fiyatın söz konusu işlerin yapımı ile ilgili piyasa rayiçlerine uygun bir tutar olduğu, bu itibarla dava dışı 3. kişi … ile imzalanan 24/02/2013 tarihli Taşeronluk Sözleşmesinde belirtilen miktar ve tutarın kumlama işi ile ilgili olarak kadri marufunda bulunduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında sözleşmenin varlığına ve iş bedeline yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır. Yanlar arasındaki ihtilaf; işin eksik yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. TMK’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat şuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay ( Kapatılan ) 15. Hukuk Dairesi’nin bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibine aittir” şeklinde ifade edilmiştir. Anılan kanun maddesi ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda somut olayda; ispat yükü kapsamında yapılan incelemede; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ‘Geçici Kabul İşlemleri’ başlıklı 7. maddesi ile yine “Kesin Kabul ve Teminat Süresi’ başlıklı 9. maddesinde; davacı tarafından yapılan işin kabullerinin ancak; … firması uzmanı tarafından yerinde yapılan incelemelerde, işin iyi durumda olduğu ve yapılan işte bir imalat kusuru olmadığının tespiti sonrasında yapılacağı belirtilmiş, mahkemenin ilk kararına dayanak bilirkişi kurul raporunda, davacı yanca düzenlenen , 06/02/2013 tarihli KDV dahil 55,507,20 TL tutarlı 3 nolu hakediş bedelli faturanın davalının 2013 yılı Şubat ayı BA formunda, 10/09/2012 tarihli KDV dahil 165.200,00 TL tutarlı 1 nolu hakediş bedelli ve 20/10/2012 tarihli KDV dahil 78.717,80 TL tutarlı 2 nolu hakediş bedelli faturaların da davalının 2012 yılı BA formunda görüldügü belirtilmiştir. Yanlar arasında imzalanan sözleşmenin ” Geçici Kabul İşlemleri” başlıklı 7.maddesinde; sözleşmenin imzalanmasını müteakip yüklenici tarafından derhal çalışmalara başlanacağı, taahhüdün bitirilmesiyle birlikte yüklenicinin bu durumu iş sahibine yazılı olarak bildireceği, iş sahibi tarafından bu bildiriminden itibaren 3 iş günü içinde kabul işlemlerinin başlatılacağı, iş sahibi tarafından görevlendirilecek 3 yetkilinin, … firmasının uzmanının da katılımı ile yüklenici tarafından yapılan işlerin sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilip gerçekleştirişilmediğini denetleyeceği, kabulün yapılabilmesi için yükleniciden kaynaklanan herhangi bir kusur, noksan yada hatanın bulunmaması, işlerin tüm istenenlere uyularak ikmal edilmiş olmasının şart olduğu, bu şartın gerçekleşmesi halinde bir kabul tutanağı düzenleneceği, bir eksiklik bulunması halinde de bunun tamamlanması için yükleniciye uygun bir süre verileceği düzenlenmiştir. Nitekim sözleşmenin anılan maddesi gereğince, 3 adet faturada yazılı işlerin .. firması uzmanı tarafından 19/02/2013 tarihinde dava konusu işin yapıldığı binada yerinde yapılan incelemeler neticesinde davacı tarafından yapılan işlerde uygunsuzluklar bulunduğunun tespit ve rapor edildiği, bu kapsamda … firmasının tespitleri doğrultusunda söz konusu 3 adet fatura konusu işin davacı yanca davalıya tesliminin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla Dairemizin kaldırma kararında da belirtildiği üzere; gerek mahkeme kararında, gerekse hükme esas alınan bilirkişi kurul raporunda dava konusu olan 4 adet faturadan ilk 3 faturaya yönelik olarak davacı yanın alacağının bulunduğunun kabulü dosya kapsamına uygun olmuştur. Bu aşamada Dairemizin kaldırma kararında da tespit edildiği üzere; dava konusu olan 4.faturada yazılı kumlama işinin davacı yanca yapılıp davalıya teslim edildiği yönündeki iddianın ispat yükü davacı yükleniciye aittir. Nitekim Dairemiz ile Yargıtay (Kapatılan) 15 HD’nin yerleşik içtihatlarında eser sözleşmesinde kural olarak yüklenicinin sözleşme ve yasaya uygun gerçekleştirdiği imalât miktarını, iş sahibinin ise yaptığı ödemeleri kanıtlamakla yükümlü olduğu vurgulanmıştır. Bu kapsamda davacı yanca dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmesi gerekmiş olup, davacı davalı taraf adına düzenlenen 22/03/2013 tarihli, … nolu, KDV dahil 20.650,00 TL tutarlı “… Yatış Pisti Ana TribünYürüyüş Yolları Kumlama ve Sarf Malzemeli İşçiliği” açıklamalı faturaya ve ticari defterlere dayanmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defter kayıtlarında anılan fatura karşılığının kasa tahsilatı ile kapatıldığı tespit edildiğinden, Dairemizin kaldırma kararında davalı yana ödemeye ilişkin yazılı belgelerini ibraz etmesi için süre verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu doğrultuda mahkemece yeniden yapılan yargılamada, davalı tarafa 20.650,00 TL bedelli faturaya ilişkin ödemeye dair makbuz ve belgelerini sunması için kesin süre verildiği, ancak davalı yanca bu yönde bir belgenin ibraz edilmediği, mahkemece bu fatura yönünden davalı tarafça ödemeye dair belge ibraz edilmemiş ise de, davacı taraf defterlerinde söz konusu faturanın davacı defterlerinde kasa tahsilatı ile ödeme ile kapalı olduğu, davacının kendi defterine göre bu fatura yönünden alacaklı olmadığı gerekçesiyle bu fatura yönünden davacının alacak talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa ; davaya konu 4 adet faturadan 3 adet fatura konusu işin yapılıp, davalıya teslim edildiği … firması uzmanı tarafından yapılan kontroller gereğince ispatlanmış ise de; son fatura olan 22/03/2013 tarihli, … nolu, KDV dahil 20.650,00 TL tutarlı fatura konusu ilave iş olan kumlama işinin yapılıp yapılmadığı tespit edilmeden mahkemece bu fatura bedeli yönünden davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesinde; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; mahallinde keşif yapmak suretiyle rapor alınan bilirkişi kurulundan; davacı yüklenicinin ilave iş olarak yaptığını iddia ettiği 22/03/2013 tarihli, … nolu, KDV dahil 20.650,00 TL tutarlı kumlama işinin yapılıp yapılmadığının tespiti ile, iş yapılmış ise, düzenlenen faturadaki miktarın kadri marufunda olup olmadığı, kadri marufunda değil ise, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481.maddesindeki “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesi uyarınca işin yapıldığı yıl itibariyle yüklenici kârı ve KDV bedele dahil olacağından ayrıca bunlar eklenmeksizin mahalli piyasa rayiçleriyle bedelinin belirlenmesi suretiyle sonucuna uygun bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2021 tarih, 2021/118 Esas, 2021/812 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.