Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2022/1028 E. 2022/755 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1028
KARAR NO: 2022/755
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2021/820 Esas, 2021/763 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talebinde bulunan vekili dilekçesinde; müvekkilinin, üçüncü kişi … A.Ş’den (…) 12.07.2021 tarih ve … no’lu fatura ile aynı tarih ve … numaralı irsaliye ile satın ve teslim aldığı ve karşı taraf şirketin “… Mahallesi … sok. No:… Gebze-Kocaeli” adresindeki deposuna kesilmek üzere teslim ettiği, … (… ) …, …, … etiket numaralı, üzerinde “…” yazılı ve karşı tarafça …,…, … numaraları verilmiş; 8.910, 8.560 ve 8.860 Kg’lık (3) rulo halinde toplam 26.330 Kg olan, 3,00 mm kalınlığında ve 1.200 mm genişliğinde, … kalitede, CR malzeme türü galvanizli sac ruloların iade edilmediğini, bu malların, masrafı müvekkiline ait olmak üzere, açılacak dava sonuna kadar icra müdürlüğünce yediemin deposunda muhafaza altına alınmasına karar verilmesini, bu hususta Gebze İcra Müdürlüğü’nün görevlendirilmesini, müvekkilinin hakkının derhal korunmasında zorunluluk bulunması ve karşı tarafça müvekkiline özel üretilen ve muadili bulunmayan bu malların satılması, yok edilmesi yahut gizlenmesi halinde hakkın temininin imkansız hale gelmesi tehlikesi nedeniyle karşı taraf dinlenmeden ve karşı tarafa tebligat yapılmadan, müvekkilinin mülkiyet hakkının ispatlanmış olması, malların müvekkilince üçüncü kişi şirketten alınarak bedelinin ödenmiş olması ve karşı tarafın mallar üzerinde hiçbir hakkının bulunmaması nedenleriyle teminatsız olarak, mahkeme aksi görüşteyse, malların değeri olan 394.062,86-TL (45.361,32 USD ) üzerinden müvekkilinin zararını artırmayacak oranlarda makul bir teminata hükmedilerek ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde davacının özel üretilen ve muadili bulunmayan bu malların satılması, yok edilmesi yahut gizlenmesi halinde hakkın temininin imkansız hale gelmesi tehlikesinin bulunduğu, dosya kapsamındaki cari hesap ekstreleri, e-mail yazışmaları, sunulan belgeler dikkate alındığında davacının talebini yaklaşık ispat ile ispat ettiği gerekçesi ile; İhtiyati Tedbir talebinin % 15 teminat mukabilinde KABULÜ ile: İhtiyati tedbir talep eden vekilince tedbir talebinin yukarıda belirtilen güvence koşulunun sağlanması halinde;… (… ) …, …, … etiket numaralı, üzerinde “…” yazılı ve karşı tarafça …, …, … numaraları verilmiş; 8.910, 8.560 ve 8.860 Kg’lık (3) rulo halinde toplam 26.330 Kg olan, 3,00 mm kalınlığında ve 1.200 mm genişliğinde, … kalitede, CR malzeme türü galvanizli sac ruloların davalıdan alınarak Adalet Bakanlığınca belirlenen mevzuat kapsamında lisanslı bir yediemin deposuna yediemin olarak teslimi ile muhafaz altına alınması hususunda İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE, kararı verilmiş, karara karşı borçlu vekili itiraz etmiştir. İtiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde; 07.07.2021 tarihinde … Tic.A.Ş.’nin, müvekkili şirketten ekte sunulan sipariş formu ile galvaniz sac talebinde bulunduğunu ve talebin kabulü ile istenen sacın irsaliye ile 10.08.2021 tarihinde talepte bulunan şirkete teslim edildiğini, akabinde yine ekte sundukları faturanın düzenlenerek … Tic.A.Ş’ye gönderildiğini, … şirketinin, bu ticari alışveriş dışında ayrıca müvekkili şirkete ekte ibraz ettikleri mailden de anlaşılacağı üzere 9 adet rulo sac gönderdiğini ve boy kesim işlemi yapılmasını istediğini, bilahare 4 rulonun işlem yapılmadan iade alındığını, sarı ile boyalı 2 rulonun kesim işleminin yapıldığını, tedbire konu olan 3 rulonun işlem için bekleme aşamasında iken … şirketinin tedbir talebinde bulunduğunu, amacın, önceki alışverişten kaynaklanan 42.840 USD borcu ödememek ve olası hapis hakkını kullanabileceklerini düşünmelerinden kaynaklandığını, müvekkilinin, talepte bulunan şirketten alacağı olduğunu, … şirketinin borcunu ödememek için yasal yola müracaat ettiğini ve mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, borçlunun rızası ile menkul malı müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin alacağının muaccel olduğunu, sipariş edilen ürünlerin kendisine teslim edildiğini, teslim ile birlikte ürün bedelinin ödenmesinin gerektiğini, HMK’nun 389.maddesindeki şartlar somut olayda mevcut olmadığı gibi aynı yasanın 390/3.bendinde belirtilen “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek” delil ibraz edilmediğini, alınan teminatın müvekkilinin mağduriyetini karşılayacak miktarda bulunmadığından teminatın alacakları miktarı oranında artırılmasına, alanında maruf ve meşhur olan şirketlerinin mal varlığı, ürünlerin bulunduğu mahallin büyüklüğü ve muhafaza imkan ve koşullarının mevcudiyeti ve bu hususun talepte bulunan şirket tarafından da bilinmesine rağmen, ürünlerin kötü niyetle, ücretli yediemine teslimi talebi ile her iki tarafın mağdur ve mutazarrır olacağından, ürünlerin yedieminden alınarak müvekkiline yediemin olarak teslimine karar verilmesi gerektiğini belirterek sunulan belgeler ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece; tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; itiraz eden tarafından ileri sürülen itirazların yerinde olmadığı, hapis hakkına ilişkin itiraz beyanlarının yargılamayı gerektirdiği, tedbir talep eden tarafından ileri sürülen hususlar ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında tedbir kararı verilmemesi halinde talep eden yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağına kanaat getirildiği, tedbire itiraz taleplerinin yerinde olmadığı, ihtiyati tedbir talep eden tarafından, karşı tarafça ileri sürülen miktar kadar teminatı yatırmak suretiyle yediemin olarak emtianın tarafına teslimini talep ettiği, mahkemece bu husus yerinde görülerek buna ilişkin ara karar oluşturulduğu, ancak tedbire itiraz olması dikkate alınarak teminat karşılığında emtianın yediemin olarak talep edene teslimi hususunun kararın kesinleşmesi sonrasında icra edilmesinin dosya kapsamına uygun olacağı. gerekçesi ile, İhtiyati tedbire itirazın reddine, karar verilmiş karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden vekili istinafa başvurmuştur.İhtiyati tedbire itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, HMK’nun 389.maddesindeki şartların somut olayda mevcut olmadığı gibi aynı yasanın 390/3. bendinde belirtilen “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek” delil sunulmadığını, mahkemenin gerekçesinde belirtilen iddia ve beyanların, davacının soyut iddialarından öteye geçmediğini, çünkü, söz konusu ürünlerin muadili olan ürünler olduğunu, müvekkilinin alanında maruf ve meşhur olan bir şirket olduğunu, ürünleri gizlemek veya talepte bulunan şirketin ürünlerini yok etmek amacı gütmesinin mümkün olmadığını, bir an için böyle bir durum olsa bile mal varlığı itibari ile 3 rulo sacı karşılayacak mali güce sahip olduğunu, dolayısıyla, talepte bulunan şirketin, tedbir istenen mallar bulunmasa bile bunun tazminini sağlayabilecek durumda olduğunu, tedbir talep eden şirket tarafından dilekçe ekinde dosyaya ibraz edilen ve mahkemece kabul edilen cari hesap ekstresi, e-mail yazışmaları ve sunulan belgelerin muhafaza altına alınması istenen 3 adet rulo ile ilgili olmayıp yukarıda belirttikleri taraflar arasındaki daha önce yapılan ticari alışverişe ilişkin belgeler olduğunu, dolayısıyla HMK’nun 390/3 bendinde belirtilen yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediğini, bu itibarla 3 adet rulonun kesim işinden kaynaklanan hiçbir ihtilaf bulunmadığı halde, bir başka ticari ilişkiye dayanılarak 3 adet rulonun tedbiren elde edilmesini sağlamaya çalışmanın hakkın suiistimali olduğunu, hakkın suiistimalinin de korunmaması gerektiğini, konuyu düzenleyen TMK’nun 950. maddesinde; “alacaklı, borçluya ait olup onun rızası ile zilyedi bulunduğu bir taşınırı veya kıymetli evrakı borcun muaccel olması ve niteliği itibari ile bu eşyanın alacak ile bağlantısının bulunması halinde borç ödeninceye kadar hapsedebilir yahut paraya çevirtip alacağını bu miktardan karşılayabilir” hükmüne yer verildiğini, bu yasal düzenlemeye göre borçlunun rızası ile menkul malı müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin alacağının muaccel olduğunu, sipariş edilen ürünlerin kendisine teslim edildiğini, teslim ile birlikte ürün bedelinin ödenmesi gerektiğini, bu nedenle, alacaklarının muaccel olduğunun da ihtilafsız olduğunu, alacak ile hapis hakkı kullanılacak ürün arasında bağlantı bulunduğunun da yukarıda açıklanan somut olaydan anlaşıldığını, öte yandan, TMK’nun 950/2.maddesinde;”zilyetliğin ve alacağın ticari ilişkiden doğması halinde tacirler arasında bağlantı var kabul edilecektir.” şeklinde düzenlemeye yer verildiğini, bu itibarla tacir, herhangi bir hukuki ilişki uyarınca alacak başka bir ilişkiden doğmuş olsa bile hapis hakkını kullanabileceğini, salt alacaklarının teminine ilişkin olarak kullanabilecekleri hapis haklarını bertaraf etmeye yönelik ihtiyati tedbir talebinin haksız ve yasal dayanaktan uzak olduğunu, esasen, ihtiyati tedbir şartlarının da somut olayda mevcut olmadığını, alacaklarının 42.840 USD olduğunun dosyaya ibraz edilen faturadan anlaşıldığını, mahkemenin, 3 adet rulonun değeri olan 45.361,32USD üzerinden %15 oranında teminat aldığını, alınan teminat miktarının haklı ve samimi alacaklarını karşılayacak miktarda olmadığını, dolayısıyla, takdir edilen teminat miktarı yönünden de ihtiyati tedbir kararına itiraz edildiğini, itiraz üzerine verilen gerekçeli kararın, tedbir kararının tekrarından ibaret olduğunu, önceki kararın tekrar edilmesinin gerekçe olarak kabul edilemeyeceğini, bu durumun AİHS’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde de açıkça belirtildiğini, somut kararda, itiraz sebepleri reddedilirken gerekçe gösterilmediğini ve gerekçesiz olarak itirazın reddine karar verildiğini, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte bir karar verilmemesi gerektiğini, aksi halde geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin, davanın yerine ikame edilmiş olacağını ilk derece mahkemesince menkullerin ihtiyati tedbir isteyene yediemin olarak da olsa tesliminin, ihtiyati tedbir hükümlerinin ihlali niteliğinde olduğunu, belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Talep eser sözleşmesi kapsamında yükleniciye teslim edilen malzemenin, iş bedeli ödenmiş olmasına rağmen, kararlaştırılan imalatın yapılmaması ve malzemenin iade edilmemesi nedeniyle malzemenin tedbiren yediemine teslimi talebine ilişkin olup, mahkemece tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, karara yüklenicinin itirazı üzerine duruşmalı yapılan inceleme sonucunda istinafa konu itirazın reddine karar verilmiştir.HMK’nın 389 v.d. maddelerinde geçici hukuki korumalar arasında ihtiyati tedbir düzenlenmiş olup, HMK’nın 389. maddesinde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, talep saç kesim işinden kaynaklı eser sözleşmesine dayalı sözleşme konusu ürünlerin yükleniciden alınıp, iş sahibi nam ve hesabına tedbiren yediemine teslimine ilişkin olup, ihtiyati tedbirin değişik iş dosyası üzerinden talep edilmiş olması, sözleşmenin feshine ilişkin iddia ve ispatın olmaması dikkate alındığında ayakta olan ve feshedilmemiş sözleşmeye konu ürünün tedbiren yükleniciden alınarak yediemine teslimi şeklinde sözleşmenin ifasını engeller nitelikte adeta sözleşmeyi fesheder şekilde tedbir kararı verilmesi eser sözleşmesinin ilkelerine, usul ve yasaya aykırı olup, itiraz eden yüklenicinin itirazının kabulü ile tedbir kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih, 2021/820 D.iş, 2021/763 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/04/2022 tarihinde üye hakim …’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Talep ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece talebin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi üzerine karşı tarafın itirazı üzerine istinafa konu itirazın reddi kararı verilmiştir.HMK’nın 394. maddesinde ihtiyati tedbire itiraz düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasında, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Maddede öngörülen ihtiyati tedbire itiraz sebepleri sınırlı olup bunlar dışında bir nedenle tedbire itiraz edilemeyecektir.İtiraz edenin teminata yönelik talebi mahkemece kısmen kabul edilmiş ve teminat miktarının arttırılmasına karar verilmiştir. İhtiyati tedbire itiraz edenin itirazında öngördüğü diğer sebepler, ihtiyati tedbire konu ve eser sözleşmesi kapsamında kendilerine iş sahibi tarafından teslim edilen malzeme üzerinde, daha önceki ticari ilişkiden kaynaklı alacakları nedeniyle hapis hakları bulunduğu ve tedbir nedeniyle hapis haklarını kullanmalarına olanak kalmadığı yönünde olup bu itiraz sebebi HMK’nın 394/2 maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden değildir. Bu nedenle itiraz edenin itiraz sebepleri kanunda sınırlı sayılan itiraz sebeplerinden olmadığından itirazın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece farklı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi esas itibarıyla usul ve yasaya uygun olduğundan çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.