Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/898 E. 2021/657 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/898
KARAR NO: 2021/657
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2021
NUMARASI: 2021/3 Esas, 2021/20 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ:30/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında 14/07/2014 tarihinde Sabit Ahşap İşleri Taşeronluk Sözleşmesi akdedildiğini, işin yapımının 21/11/2014 tarihine tamamlandığının karşılıklı teyit edilerek fatura tanzim edildiğini, davalının bakiye ödemeyi yapmadığını, İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takibi ve davalının İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/255 dosya ile itirazda bulunması üzerine mahkemenin ret kararı verdiğini, istinaf ve Yargıtay kararlarıyla alacaklarının onandığını, sözleşme imzalandığı tarihte avans talep edildiğinde finans müdürü tarafından ödeme günü ve düzenleme tarihi boş bırakılarak 75.000,00 TL tutarlı senet tanzim edildiğini, bu senede karşılık şirket hesaplarına 50.000,00 TL eft yapıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile cebri icraya başladığında boş bırakılan adi senedin boşlukları doldurularak kambiyo senedine dönüştürüldüğünü, senedin davalı tarafından kanuna aykırı olarak Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla işleme koyduğunu, senet üzerinde İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığını ve yerleşim yerlerinin de belli olduğunu bile bile Bursa’da işlem yapıldığını, davalının kötü niyetli olduğunu, Bursa 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/622 Esas sayılı dosyasından yetki itirazı kanuni bulunarak, icra takibi durdurulup dosyanın İstanbul …İcra Müdürlüğüne intikal ettirilmiş ve … İcra Müd. tahsil ettiği alacağın hesaplarına geçmeden İstanbul … İcra Dairesi … Esas sayılı dosya marifetiyle davalı firmaya sebepsiz zenginleşme sağlanarak geri ödendiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün hesap bilgilerine göre 121.128,06 TL’nin davalıya intikal ettirildiğini belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığı halde cebri icra takibi neticesinde ödemek zorunda kaldıkları 121.128,06 TL’nin ödeme tarihi olan 24/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacak nedeniyle icra dosyasına ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkin olduğu, davanın 19.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa tabi olduğunu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesine göre “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verildiği, bu kapsamda davacı tarafa arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere çıkarılan tebligatın davacı vekiline 16/01/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen süresi içerisinde ara buluculuk başvurusuna ilişkin belgesini sunmadığı ve bu hususta beyanda da bulunulmadığı gerekçesiyle, davanın 6102 sayılı yasanın 5/A maddesi ile 6325 sayılı yasanın18/A-2.maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı şirket temsilcisi istinaf dilekçesinde, dilekçe ekinde sunulan arabuluculuk son raporu ile 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 ve diğer yasaların öngördüğü edimlerin yerine getirildiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı temsilcisinin istinaf dilekçesi ekinde sunduğu “Arabuluculuk Başvuru Formuna göre arabuluculuk başvurusunun 15/01/2021 tarihinde yapıldığı; sunulan “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk İlk Oturum Açılış Tutanağı” başlıklı belgenin incelenmesinde ise 01/02/2021 tarihli telekonferans sistemiyle yapılan ilk oturumda arabuluculuk başvurusunun “Anlaşamama” ile sonuçlandığı anlaşılmaktadır. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a maddesinin 1.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.” aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilerek zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda bu şartın gerçekleşmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacı tarafça davalıya cebri icra ile fazladan ödendiği ileri sürülen bedelin istirdadı talep edilmiş olup, mahkemece dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket temsilcisi tarafından davanın 20/11/2020 tarihinde İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davacı tarafa arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere çıkarılan tebligatın davacı vekiline 16/01/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen süresi içerisinde arabuluculuk başvurusuna ilişkin belgesini sunmadığı ve bu hususta beyanda da bulunulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket temsilcisi tarafından istinaf dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk tutanaklarına göre, davacı tarafça arabuluculuk için davadan önce başvuru yapılmayıp, dava sonrasında 15/01/2021 tarihinde başvuru yapıldığından ve mahkemece verilen süreye rağmen dava öncesi tarihli arabuluculuk son tutanağı dosyaya sunulmadığından mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı şirket temsilcisinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021tarih ve 2021/3 esas, 2021/20 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. Maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/03/2021