Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/572 E. 2021/858 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/572
KARAR NO: 2021/858
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2017/317 Esas, 2018/444 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bedel iadesi için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından yaptırılan bağımsız denetim sonucu hazırlanan denetim raporu kapsamında, şirketin muhasebesinden sorumlu … ve … tarafından şirket hesaplarının suiistimal edildiğinin tespit edildiğini, haklarında suç duyurusunda bulunulduğunu, ilgili suistimallerden birisi olan davalı …’a 29.360,00 TL ödemenin yapıldığının anlaşıldığını, davalının davacı şirket çalışanı … ile birlikte muvaazalı hareket ettiğini, davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 18/01/2017 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilerek ödemenin iadesinin talep edilmesine rağmen cevabi ihtarnamede adreste tadilat yapıldığının ileri sürüldüğünü ve tadilat işi için 31/12/2016 tarihli, 907078 nolu ve 29,360,00 TL tutarlı faturanın ibraz edildiğini, müvekkil şirketin tadilat yapıldığı bildirilen adreste herhangi bir taşınmazının bulunmadığını, bu nedenle faturaya itiraz edildiğini, davalıya ödenen 29.360,00 TL ödemenin iade alınamaması üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhinde %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili …’ın … ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, davacının muhasebe sorumlusu … ile yapılan görüşmeler ve mailleşmeler sonucu “… Mh … Sk … Apt. No:… Fatih/İstanbul” adresinde bulunan dairenin tadilat işlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, anlaşma gereği muhtelif tarihlerde ödemelerin alındığını, iş bitimi ile faturanın kesilerek davacı şirkete ibraz edildiğini, davacı şirket ile muhasebe sorumlusu personel arasındaki anlaşmazlığın 3. kişi olan müvekkilini bağlamadığını, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile davanın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, … isimli kişinin davacı şirketin muhasebe görevlisi olup, şirketi temsil yetkisine haiz bulunmadığı, tadilat sırasında davalı ile muhatap olan … isimli kişinin davalının çalışanı olmasının …’in davacı şirketi ilzam altına sokacağı işlemleri yapmaya yeterli kabul edilemeyeceği, bu kişinin yaptığı işlemin sadece kendisini bağlayacağı, davalının taraflar arasındaki geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu ispat edemediği, davacının yapmış olduğu ödeme ile davalının davacı zararına sebepsiz olarak zenginleştiği ve alacağın yargılama ile ortaya çıktığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 29.360,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 29.360,00 TL’ye %9,75 oranını geçmemek kaydıyla değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı şirketin muhasebe sorumlusu … ile müvekkili arasında daire tadilatı konusunda anlaşma yapıldığını, dinlenen tanıkların …’in şirket adına hareket ettiğini beyan ettiğini, davacı şirket ile … arasındaki iç ilişkiden iyiniyetli müvekkili 3.şahsın sorumlu tutulamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesiyle, mahkemece lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortada likit bir alacak olduğunu belirterek bu yönden mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacının muhasebe sorumlusu … ile davalı arasında, daire tadilatı konusunda bir eser sözleşmesi yapıldığı tarafların kabulündedir. Davacı, kendisinin şirket olarak bu eser sözleşmesinin tarafı olmadığını, tadilat yapılan evin şirkete ait olmadığını, davalı ile şirket çalışanı … arasında muvazaalı işlem yapıldığını, bu nedenle şirket hesabından davalıya yapılan ödemenin iadesinin gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise, … ile davacı şirket arasındaki iç ilişkinin iyiniyetli 3.şahıs olarak kendisini bağlamayacağını savunmuştur. Dosyada bulunan mali müşavir … tarafından hazırlanan 21/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterine göre, 24/01/2017 tarihinde bağımsız denetm ve yeminli mali müşavirlik tarafından düzenlenen … AŞ İstanbul Şubesi özel inceleme raporu-2 ye istinaden geriye dönük olarak 31/12/2016 tarih, … numaralı düzeltme kaydı ile davalıdan 29.360,00TL alacak bakiyesi oluşturulduğu, davalı tarafından kesilen 30/12/2016 tarihli tadilat hizmet bedeli açıklamalı 29.360,00TL bedelli faturanın kayıtlarda yer almadığı, davacı tarafından sunulan 2016/12 ve 2015/12 dönemleri dahilinde Bağcılar SGK hizmet listesinde … ile … isimli şahısların davacı şirket çalışanları olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre herhangi bir borcunun bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından kendi çalışanı … hakkında yapılan şikayet üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/18092 sayılı evrakı ile soruşturma başlatıldığı, 20/02/2017 tarih, 2017/9934 Karar sayılı karar ile, şüpheli hakkında kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği, şüpheliyle müşteki arasındaki anlaşmazlığın hukuki nitelik arz ettiği ve suç teşkil etmediği gerekçesiyle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, mahkeme kararına karşı müşteki davacı yanca yapılan itiraz, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 18/04/2017 tarih, 2017/2050 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmesi sonucu karar kesinleşmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir Yine 6100 sayılı HMK’nun 190/1.maddesi gereğince “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Somut olayda, yukarıda değinilen kanun hükümleri uyarınca; davalının davacı şirket muhasebe elemanı … ile birlikte muvazaalı hareket ettiği iddiasını ispat yükü davacı tarafa aittir. Dolayısıyla davacı davalının kötüniyetini ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, davacı tarafın dosyaya sunduğu delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamından davacı tarafça, dava konusu olay nedeniyle davalı hakkında yapılmış bir şikayet ve davalı aleyhinde açılmış bir soruşturma bulunmadığı, dava dışı … hakkında da üzerine atılı suçtan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosyada yer alan şirkete ait e-mailin incelenmesinde, davalı mimar ile daire tadilatı konusunda anlaşma sağlandığı ve bu anlaşma doğrultusunda tadilatın davalı yanca yapıldığı ve davacı şirket hesaplarından davalıya ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece HMK’ nın 190. ve TMK’ nın 6. maddeleri gereğince davacı tarafça muvazaa iddiası kanıtlanamadığından ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin davacı şirket e-mail hesabı kullanılarak kurulması, şirket hesaplarından davalıya iş bedeline ilişkin ödemelerin gerçekleştirilmiş olması hususları göz önüne alındığında davanın reddine ve davalı yanca davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu davalı ile eser sözleşmesini yapan davacı çalışanı …’in şirket yetkilisi olmadığından, davacı şirketin sözleşmeden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2017/317 Esas, 2018/444 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 354,60 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 295,30 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.404,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davalı tarafından yapılan 32,00 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.