Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/570 E. 2021/1277 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/570
KARAR NO: 2021/1277
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2017
NUMARASI: 2015/867 Esas, 2017/840 Karar
ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: Alacak
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2016/219 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVA: Cezai şarta bağlı tazminat
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Dairemizce verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, Dairemiz’ce açılan duruşmada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşme dışı iş bedellerinin tahsilini, birleşen dava ise, gecikme cezasının tahsili talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 17/09/2019 tarih, 2018/195 Esas, 2019/1070 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, verilen karar, taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Asıl davada davacı yüklenici vekili, müvekkilinin taraflar arasında düzenlenen 31/05/2014 tarihli inşaat sözleşmesine göre … Koleji isimli okulun ince işlerinin yapımını üstlendiğini, davalı tarafın talebi doğrultusunda sözleşme kapsamında yer almayan ilave işler, kırılıp dökülen yerlerde yapılan işler ile proje değişikliği nedeniyle yapılan ek işlerden dolayı müvekkili şirket lehine tahakkuk eden alacağın kendilerine ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, davacının talep ettiği alacağın, dava dışı taşeronlarca inşaatta elektrik ve mekanik işlerin yapılması sırasında, davacı tarafça öncesinde yapılan işlerin zarar görmesinden kaynaklı düzeltim alacağına ilişkin olup, bu talebin hukuka aykırı olduğunu, davacı ile imzalanmış olan ve anlaşılan projenin revize edilmesinin ancak tarafların birim fiyatlar üzerinde mutabakatı sonucunda çıkarılacak toplam bedel üzerine ek bir protokol imzalanması ile gerçekleşebileceğini, bu hükmün sözleşmenin 3.maddesinin 7.fıkrasında açıkça düzenlendiğini, gerek davacı şirket yetkililerinin imzaladığı kesin hakediş formunda, gerekse davacı tarafından kesilerek taraflarına gönderilen irsaliyeli faturalarda davaya konu taleplerde bulunulmadığını, davacının kestiği fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı iş sahibi vekili Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/219 Esas sayılı dosyasına verdiği 09/03/2016 tarihli dilekçesi ile, davalı yüklenicinin üstlendiği işi sözleşme kapsamına uygun olarak süresinde teslim etmediğini, sözleşme gereğince müvekkilinin davalı yükleniciden gecikmeden dolayı cezai şart tazminatına hak kazandığını ileri sürerek toplam 235.000,00TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 10/03/2016 tarih, 2016/204 Karar sayılı karar ile dosyanın istinafa konu eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece 04/10/2017 tarihli karar ile; taraflar arasında mevcut ve inkar edilmeyen sözleşmeye göre, davalı tarafın talebi doğrultusunda davacı şirket tarafından dava konusu okul inşaatında ek işler yapıldığı, yapılan ek ve tamamlama işlerinin nelerden ibaret olduğu birim fiyatı ile birlikte inşaat bilirkişisi tarafından taraflarca imzalanan tutanak ve resimlere göre tespit edilip tablo halinde rapor edildiği ve davacı tarafın talep edebileceği alacak miktarının 457.107,00TL olarak belirlendiği, inşaat bilirkişisinin teknik çalışması ve tespitinin dosyaya sunulan diğer delillerle örtüştüğü, ancak belirlenen alacakla ilgili herhangi bir fatura düzenlenmediğinden KDV istenemeyeceği, birleşen dava yönünden; yapılan ek ve eksik işlerin tamamlanması kapsamında herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davacının ıslah talebi kapsamında asıl davanın kısmen kabulü ile 457.107,00TL’nin temerrüt tarihi olan 18/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 17/09/2019 tarih, 2018/195 Esas, 2019/1070 Karar sayılı kararı ile, mahkemece asıl davada, sözleşme dışı işlerin yapıldığının mahallinde yapılan keşif ile belirlenmiş olması ve keşif akabinde dosyaya ibraz edilen ve karara dayanak alınan 06/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda iş bedellerinin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiç bedelleri ile hesaplanması ve mahkemece bu bedele hükmedilmesinin isabetli olduğu, birleşen davada, ek işler nedeniyle geçecek sürenin iş süresine eklenmesinin doğru olduğu gibi, sözleşmede öngörülen cezai şartın ifaya ekli ceza niteliğinde olup, işin fiilen birleşen davada davacıya teslim edildiği, teslim anında cezai şarta ilişkin ihtirazi kayıt konulmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir. Dairemiz kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 21/01/2021 tarih, 2020/2762 Esas, 2021/139 Karar sayılı kararı ile, Dairemizce ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davaya yönelik karar gerekçesi değiştirildiği halde, HMK’ nın 353/1-b/2 bendine göre hüküm verildiği gerekçede belirtilerek HMK’ nın 353/1-b/1 bendine göre hüküm verilmesi gerekçe ile hükmün çelişkisini ortaya çıkardığını, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılarak HMK 353/1-b/1 maddesine göre ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, duruşmalı inceleme yapılmıştır. Dosya kapsamındaki tüm delillerin değerlendirilmesi ve denetime elverişli 06/06/2017 tarihli bilirkişi raporundaki veriler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında düzenlenen 31/05/2014 tarihli inşaat sözleşmesi gereğince, asıl davada davacı şirketin taşeron sıfatıyla, davalının yapımını yüklendiği … isimli okulun ince işlerinin yapımını üstlendiği, taraf delilleri birlikte değerlendirildiğinde, işin bitirilerek teslim edildiği konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı, tarafların ticari defter ve belgeleri, kesin hakediş formları, hakediş faturaları ve davacı şantiye teknik elemanlarınca hazırlanarak davalı yanın teknik elamanlarına sunulan ve bu elemanlarca da imzalanan çift imzalı ataşmanlardan, davacı tarafça davalıya yapılan iş karşılığı, toplam 1.264.080,18TL’lik hakediş faturası kesildiği, bu hakediş faturasının taraf defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, hakediş faturasına istinaden davalı yanca davacı taşerona 1.264.000,00 TL ödeme yapıldığı, tarafların ticari defter ve belgelerinin birbirleriyle uyumlu olduğu ve taraf kayıtlarının birbirini teyit ettiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı taşeronun davalıya sözleşme fazlası iş yaptığı, yapılan ilave işler bedeli toplamının 457.107,00TL olduğu belirlenmiştir. Bu durum TBK’nın 530. maddesi uyarınca vekâletsiz iş görme niteliğindedir. Bilirkişi raporunda; ilave iş bedellerinin yapıldıkları tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre, piyasa rayiçleri içerisinde KDV ve yüklenici kârı da bulunduğundan rayiç bedellere ayrıca ekleme yapılmaksızın belirlenmesi yasa hükmüne ve Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına uygun olmuştur. Ancak mahkemece, “asıl davada davacı yanın tespit edilen 457.107,00TL ilave iş bedeli alacağı içinde KDV bedelinin dahil olması nedeniyle davacı yanın KDV alacağı talebinin reddine karar verildiği” belirtilerek gerekçe oluşturulması gerekirken “ilave iş bedeli için ayrıca fatura düzenlenmediği” gerekçesiyle davacının ilave iş bedeline yönelik KDV alacağının reddine karar verilmesi “gerekçe yönünden” doğru görülmemiştir. Sözleşmenin “Taşeronun Yükümlülükleri” başlıklı 15. maddesi “ Taşeron, sözleşmede kararlaştırılan sürede sözleşme konusu işi bitiremez ise, geciken her gün ve her kalem için, yükleniciye 2.500,00TL’yi cezai şart olarak ödemeyi şimdiden kayıtsız, şartsız kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükmünü içermektedir. Sözleşmede kararlaştırılan bu ceza koşulu, hukuksal niteliğince Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde öngörülen “ifaya ekli ceza” niteliğindedir. Sözleşmede kararlaştırılan gecikme cezasının istenebilmesi için, sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olmadıkça, gecikmiş ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemesi gerekir. Aksi halde cezai şart isteme hakkı düşer. Gecikmiş ifadan önce keşide edilen ihtarla gecikme cezası isteme hakkı saklı tutulmuş, sözleşmede cezai şart talep edebilmek için ihtirazi kayda gerek olmadığı kararlaştırılmış ise ya da ifadan önce alacaklının bu hakkını saklı tuttuğu anlamına gelecek davranışları mevcut ise sonradan yapılan teslimde çekince konulmamış olsa dahi cezai şart isteme hakkı düşmez. Saklı tutma, teslim-kabul tutanağına bir kayıtla veya teslimden önce yükleniciye gönderilecek bir ihtarname ile yahut iş bedelinin ceza alacağı kesilerek ödenmesi gibi buna delalet eden bir fiille gerçekleştirilir ve kanıtlanabilir. Yukarıda yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece birleşen davada, “sözleşmenin 15.maddesinde düzenlenen cezai şartın, Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde öngörülen “ifaya ekli ceza” niteliğinde olduğu, işin teslimi sırasında birleşen davada davacı yüklenici tarafından iş teslim alınırken cezai şarta yönelik ihtirazi kayıt konulduğunun iddia ve ispat edilmediği göz önüne alınarak” birleşen davanın da bu gerekçeyle reddi gerekirken, “olayda gecikme bulunmadığı” yönündeki gerekçe ile birleşen davanın reddine karar verilmesi de yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esas yönünden reddi, ancak usul yönünden kabulü ile, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2015/867 Esas, 2017/840 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince “gerekçe yönünden” kaldırılmasına, asıl davada, davacının ıslah talebi gözetilerek davanın kısmen kabulü ile, 457.107,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 18/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın reddine dair yukarıda açıklanan gerekçelerle ve gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin REDDİNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2017 tarih ve 2015/867 Esas,2017/840 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince gerekçe yönünden KALDIRILMASINA, 3-a)Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/867 Esas sayılı dosyasından asıl dava yönünden; davacının ıslah talebi gözetilerek davanın KISMEN KABULÜ ile, 457.107,00 TL’nin temerrüt tarihin olan 18/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, b)Birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/219 Esas sayılı dosyasında açılan davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl Davada; 1-Alınması gereken 31.224,98 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan (170,78 TL peşin +9.300,00 TL ıslah) toplam 9.470,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 21.754,20 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 9.470,78 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 210,15 TL tebligat ve posta gideri, 206,30 TL keşif harcı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 218,50 TL temyiz barvurma harcı olmak üzere toplam 2.062,65 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.748,01 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 39.905,35 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzenden hesaplanan 11.496,31 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
Birleşen Davada; 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 4.013,22 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 3.953,92 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4.maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN; 1-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, 2-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından ve asıl davada davacı-birleşen davada davalı … Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınarak asıl davada davacı-birleşen davada davalı … Ltd. Şti.’ne verilmesine, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından ve asıl davada davalı-birleşen davada davacı … Tic. A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan alınarak asıl davada davalı-birleşen davada davacı … A.Ş.’ne verilmesine, Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/06/2021