Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/491 E. 2023/641 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/491
KARAR NO: 2023/641
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2014/836 Esas, 2020/471 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi nedeniyle ödenen bedelin ve uğranılan zararın tazmini talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin davasının kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 25.05.2010 tarihinde … Yazılım Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğunu ve davalı şirketin bu sözleşme ile … yazılım sistemini ve ona entegre olarak çalışılacak proje ve programları kurmayı ve 30.09.2010 tarihinde davacı şirkete eksiksiz teslim etmeyi taahhüt ettiğini ve karşılığında 30.449,11 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin kurduğu yazılımın tamamlandığını ve hatalı sonuçlar vermeye başladığını, bunun üzerine davacının şirket kurulumu hızlandırma ve davalı şirketin taahhütlerini özenle eksiksiz bir şekilde ve daha kısa sürede bitirmesini sağlamak amacıyla ödemekle yükümlü olduğu toplam 30.449,11 TL bedelin 15.000,00 TL’lik kısmını davalı şirkete ödediğini ancak taahhüt edilen ürün ve hizmetlerin yerine getirilmediği için faturanın geri kalan kısmının ödenmediğini, davalı şirkete gönderilen ihtarnameler ile yazılım sisteminin tamamlanmasının aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin davalıya bildirilmesine rağmen yazılım sisteminin tamamlanarak kurulumuna ilişkin hiçbir girişimde bulunulmadığını sözleşmenin 10.maddesi (d) bendine göre “…”nin bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve eksik getirmesi durumunda …’yi yazılı uyaracak ve bir hafta içinde … tarafından sorunu giderici uygulama tespit edilemediğinde sözleşmenin iptal edileceğinin ve bundan doğan maddi zararların tazmin edileceğinin kararlaştırıldığını davalı şirketin taahhüt ettiği … yazılım sisteminin davacı tarafından kullanılamayacak ölçüde ayıplı olduğunu, ayıbın davalı tarafça giderilmediğini, davacının TBK’nın 475. maddesi ve sözleşmenin 10. Maddesi uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullandığını, davacı tarafça programdaki hataların tespit edilmesi ve düzeltilmesi için personel görevlendirildiğini, bu personelin aylık ücretinin 2.972,40 TL olduğunu, söz konusu personele 12 ay boyunca 35.668,80TL ödeme yapıldığını, ayrıca mükerrer sevkler dolayısıyla 16.739,84-TL maddi zararlarının bulunduğunu belirterek, taraflar arasındaki sözleşmeye göre edimini yerine getirmeyen davalı şirkete ödenen 15.000,00 TL’nin iade edilmesine, davalı şirket’in taahhüt ettiği … yazılım sisteminin kurulumunu yapmayı ve eksiksiz bir şekilde teslimini ifa etmekten kaçınması sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin uğramış olduğu 52.408,64 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 13.2 maddesinde İstanbul Kadıköy Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını sözleşmeye ve HMK 6. Maddeye göre müvekkilinin ikametgahının bulunduğu yer Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, davalı şirketin sözleşmede yer alan ürünleri eksiksiz olarak 18.3.2011 tarihinde davacı şirkete teslim ettiğini ve davacının herhangi bir ihtiraz kayıt koymaksızın eksiksiz teslimi kabul ettiğini, davacının davalı tarafından ifa edilen edimin ayıplı olduğu iddiasının TTK’nun 23.maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmediğini, sistemin kurulum aşamasında olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 2011 yılından beri sistemin davacı tarafça kullanıldığını, davacının ihtarnamelere cevap verilmediği iddiasının doğru olmadığını, sözleşme gereği garanti ve teknik destek kapsamında, 6 ay boyunca yardım ve teknik destek sağlandığını, toplantı talep edildiğini, davacı şirketçe gönderilen 12.03.2013 tarihli ve 15.04.2013 tarihli İhtarnamelerin müvekkiline ulaşmadığını, davacının teknik destek taleplerinin karşılanmaya çalışıldığını, davacının programın kusurlarının ark edilmesi ve düzeltilmesi için personel çalıştırdığı iddiasının gerçekçi olmadığını, bu personele ödenen maaşın müvekkilinden talep edilemeyeceğini, mükerrer satışlar dolayısıyla uğranılan zararın da talep edilemeyeceğini, oluşan zararların gerekli yeterliliği ve eğitimi bulunmayan davacı çalışanlarının hatasından kaynaklandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı İstanbul 36.Asliye Ticaret Mahkemesince 27.02.2014 tarih ve 2013/178 Esas 2014/44 Karar sayılı kararla yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosya İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece, dosyada alınan bilirkişi raporları doğrultusunda taraflar arasında … yazılım sistemi satım ve kurulumuna ilişkin eser sözleşmesi bulunduğu, davacının sözleşmeden kaynaklı olan ürünün ve sunulan hizmetin ayıplı olduğu, yazılımın ayıplı olması sebebiyle sistem kaynaklı olduğu iddia olunan mükerrer satışlar dolayısıyla uğranılan zararın tazmini ayrıca programın kontrolü ve hataların düzeltilmesi için personel görevlendirilmesi ve bu personelin yıllık maaşı yine ayıplı ifa dolayısıyla davacının uğradığı manevi tazminatın tazmini talepli davada bilirkişi raporunda sözü edilen eksik ve kusurların eksik iş, açık ayıp veya gizli ayıp olup olmadığının saptanması gerektiği, eksik işin sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan noksan bırakılan işler olacağı somut olayda teslim edilen programda gizli ayıp söz konusu olduğu, davalı tarafça belli bir süre teknik destek sağlanacağı, davalı çalışanlarının bu kapsamda eğitildiğinin davalı beyanlarından anlaşıldığı, taraflar arasındaki yazışma ve ihtarnameler ile alınan bilirkişi raporuna göre ayıbının niteliği ve ayıbın davalıya ihbarının değerlendirilmesi gerektiği, davacının TBK 125. Maddeye göre hizmetin ayıplı olması nedeniyle seçimlik hakkını kullanarak Beyoğlu … Noterliğinin 15/04/2013 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiği, fesih nedeniyle davacının davalıya ödediği sözleşme bedelini talep edebileceği, diğer zarar taleplerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, maddi ve manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, sözleşmeden dönülmesi halinde TBK’nın 125.maddesine göre sözleşmeyi haklı fesheden tarafın olumsuz zararını isteyebileceği, olumlu zararını isteyemeyeceği gerekçesiyle mahkemenin haklı nedenle feshi kabul ettiği ve ödenen 15.000,00 TL’nin iadesine karar verdiğini, ancak davalı yüklenicinin yapılan yazılım sözleşmesinin teslim etmeyi taahhüt ettiği halde vaktinde tamamlayarak teslim etmediğini, gönderilen ihtara ve süreye rağmen eksikliklerin tamamlanmadığını, yazılımın hatalı olmasından dolayı mükerrer sevkiyatlar yapıldığını ve bu nedenle 16.739,84 TL maddi zarara uğradıklarını, ayrıca programdan elde etmeyi umdukları verimi sağlamak için yeni bir çalışanı işe aldıklarını ve ona ücret ödediklerini, mahkemece alınan 23/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda mükerrer sevkiyatlar nedeniyle 36.625,63 TL zarara uğradıklarının tespit edildiğini, maddi zararlarına ilişkin taleplerinin mahkemece reddinin hatalı olduğunu, davalı şirketin programının hatalı olduğunun kabul edilmesi karşısında hatalı programdan dolayı uğranılan maddi zararlar ile davacı şirketin ticari itibarının zedelenmesinden kaynaklanan manevi zararlarının tazmini gerektiğini, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; taraflar arasındaki sözleşme bedelinin 77.649,10 TL olduğunu, davacının yaptığı ödemenin ise 15.000,00 TL olduğunu, mahkemenin davacıdan alacaklı oldukları kısıma ilişkin takas mahsup taleplerini değerlendirilmediğini, sözleşmedeki ürünlerin eksiksiz olarak 18/03/2011 tarihinde davacı şirkete teslim edildiğini, davacının herhangi bir ihtirazı kayıt olmaksızın teslimi kabul ettiğini ve 20/04/2013 tarihinde müvekkiline 15.000,00 TL’yi ödediğini, teslimden itibaren 30 gün geçtikten sonra eksikte olsa sözleşme bedelinin ödendiğini, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, 18/03/2011 tarihinden sonra teslime edilen eserin davacı şirket tarafından açık ayıpta 2 gün içinde davalıya ihbarı, gizli ayıpta ise 8 gün içerisinde incelenerek ihbarda bulunması gerektiğini, teslim üzerinden 30 gün geçtikten sonra davacıya gönderilen faturaya itiraz edilmediğini, hak düşürücü sürelere riayet edilmediğini, söz konusu sitemin kurulumunun yapıldığını ve 2011 yılından itibaren davacı tarafça kullanıldığını, davacı şirket tarafından dosyaya sunulan 2 ihtarnamenin müvekkiline ulaşmadığını, tebliğin ispatlanamadığını, davacı tarafın yazılım programının kullanılmadığını, bu nedenle ek paketler alındığını iddia ettiğini, ancak ek paketlerin alım tarihine bakıldığında müvekkiline ait yazılımın 4 senedir kesintisiz kullanıldığının anlaşılacağını, ek programların gelişen teknolojik gelişmelere adaptasyon için alındığını, dosyada alınan raporların birbiri ile çelişkili olup hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacının dava konusu ettiği zararların davalının kusurundan kaynaklandığının ispatlanamadığını, mahkemenin davacıya verilen yazılım hiç kullanılmamış gibi kabul edilerek bedelinin iadesine karar vermesinin sebepsiz zenginleşmeye yol açacağının programdaki hataların müvekkilinden kaynaklı hata olduğunun ispatlanamamasına rağmen müvekkiline ödenmesi gereken 30.449,11 TL borcun mahkeme eliyle geçersiz hale getirildiğini, davacının 4 sene kesintisiz sonraki 4 sene de ek programlar entegre edilerek 8 yıl boyunca kullanılan yazılımdan kaynaklı açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 25/05/2010 tarihli … yazılım sözleşmesi akdedilmiştir. Dava tarihi ise 16/09/2014 tarihidir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında … yazılım sistemi işine ilişkin eser sözleşmesi bulunduğu, davacı tarafça sözleşmeden kaynaklı olan ürünün ve yapılan işin ayıplı olduğu, yazılımın ayıplı olması sebebiyle sistem kaynaklı olduğu iddia olunan mükerrer satışlar dolayısıyla uğranılan zararın tazmini, ayrıca programın kontrolü ve hataların düzeltilmesi için personel görevlendirilmesi ve bu personelin yıllık maaşı yine ayıplı ifa dolayısıyla davacının uğradığı manevi tazminatın tazmini talepli davada, bilirkişi raporuna göre, teslim edilen programda gizli ayıp bulunduğu, davalı tarafça belli bir süre teknik destek sağlanacağı ve davalı çalışanlarının bu kapsamda eğitildiğinin davalı beyanlarından anlaşıldığı, davacının TBK’nın 125. Maddesine göre işin ayıplı yapılması nedeniyle seçimlik hakkını kullanarak Beyoğlu … Noterliğinin 15/04/2013 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, fesih nedeniyle davacının davalıya ödediği sözleşme bedelini talep edebileceği, diğer zarar taleplerinin ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle mahkemece davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, maddi ve manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2014/836 Esas, 2020/471 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 1.024,65 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 256,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,4‬0 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 30/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.