Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/405 E. 2023/992 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/405
KARAR NO: 2023/992
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2020
NUMARASI: 2018/438 Esas, 2020/399 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı, karşı dava; bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın ise kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 21/06/2017 tarihli “Yazılım Satış Sözleşmesi” akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında davalı tarafın, müvekkili firma bilgisayarlarına ekte sunulan sözleşmede belirtilen modülleri/yazılımları yükleyeceğinin ve tüm modüllerin birbirine entegre bir şekilde çalışmasını sağlayacağının kararlaştırıldığını, sözleşme kapsamı ile kararlaştırılan yazılım/modüllerin firma bilgisayarlarına yüklendiğini, ancak sözleşme kapsamına ve amacına uygun bir şekilde çalışmadığını, söz konusu sözleşmeye istinaden hazırlanan yazılımın, şirket bilgisayarlarında kullanılıp kullanılmadığının tespiti amacıyla Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesi” nin 2018/4 D. İş sayılı dosyası üzerinden tespitinin yaptırıldığını ve yapılan tespit sonucunda, programın/yazılımın taraflar arasında akdedilen sözleşme, davalının tanıtım ilke ve politikalarına uygun bir şekilde çalışmadığının, yani programın ayıplı olduğunun tespit edildiğini, bu sebeple, davalı firmaya Düzce … Noterliği’nin 12/02/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek, program kurulum bedeli olarak ödenen 136.000,00 TL ve yazılımın/programın kurulması için ödenen 45.000,00 TL alt yapı bedelinin (bu bedel davalıya değil dava dışı … firmasına ödenmiş olup, ayıplı program sebebi ile uğranılan zarar kapsamında talep edilmektedir) ödenmesinin talep edildiğini, keşide edilen ihtarname sonrasında söz konusu bedellerin ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ancak davalı yanın haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasında 21/06/2017 tarihinde imzalanan “… Yönetim Sistemi Yazılım Satış Sözleşmesi” uyarınca üstlendiği edimi olan lisans, eser, ürün, hizmet, eğitim, bilgilendirme ve destek faaliyetlerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşmede işin konusunun; “… farafından üretilmiş olan “…” isimli “Kurumsal Yönetim Yazılımı”nın, müşteriden …’nın talep edeceği bilgiler ile yapılandırılarak, yapılandırma ile oluşacak sürümün bir kopyasının kullanım haklar, müşteriye verilecektir” şeklinde olduğunu, buna rağmen davacının dilekçesinde akdediten sözleşmeye aykırı olarak işin konusunun; … “Kurumsal Yönetim Yazılımını” müvekkili firmanın isteklerine, çalışma şekline yapılandırılması olduğunu, yapılan sözleşmede müvekkilinin davacının isteklerine ve çalışma şekline göre her türlü çalışmayı yapacağına dair bir taahhüdünün bulunmadığını, bundan dolayı davacının bunu bir eksiklik olarak sunmasının basiretli tacir olmanın gerekliliklerine aykırı bir tutum olduğunu, yanlar arasında imza altına alınan sözleşmenin 4.maddesinin “Müşteri Yükümlülükleri” başlığı altında yazılımın kurulabilmesi için ihtiyaç duyulan gerekli altyapının tanımlandığını, müvekkili firmanın, davacıya bir işletmede mevcut olabileceğinin ötesinde ek bir alt yapı, ek donanım ya da ek harcamalar yapma konusunda bir şart sunmadığını, herhangi bir yazılım için gerekli azami materyal ve altyapının davaya konu yazılım için de yeterli olduğunu, ancak davacının, müvekkili firmanın istekleri dışında yaptırmış olduğu alt yapı sisteminin bedelini eldeki davada istemesinin hukuka aykırı olduğunu, dava dışı 3.firmaya yaptırmış olduğu işlemi müvekkiline fatura etmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle dava dışı 3.firmaya yaptırılan ve 45.000,00 TL ödenen bedelin taraflarınca kabul görmediğini, müvekkili firmanın sözleşmedeki edimleri eksiksiz. yerine getirdiğini, aynca sözleşmeye konu sistemin tüm modüllerinin çalışır durumda ve kullanımcının hazır olduğunu, sisteme kullanıcı tanımlamaları, proje tanımlamaları, iş akışları gibi bilgilerin işlendiğini, delil tespitini yapan bilirkişinin dava konusu yazılımı incelebilecek, gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadığını, Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/4 Değişik İş sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkisi raporuna süresi içerisinde taraflarınca itiraz edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı dava olarak da; müvekkili şirketin kalem kalem yaptığı iş ve işlemlerini faaliyet raporunun ispat ettiğini, müvekkilinin gerekli tüm edimleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen, davacı yan tarafından ödenmesi gereken 24.480,00 TL ile sözleşmede kararlaştırılan 20/12/2017 keşide tarihli 6.500,00 Euro+KDV tutarındaki çeki sözleşme imzası ile müvekkiline teslim etmemesi üzerine müvekkili tarafından davacıya Bakırköy … Noterliği’nden 01/02/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkilin tüm çabalarına rağmen muhatap tarafından edimlerini yerine getirmemesi üzerine, söz konusu borca istinaden İstanbul …lcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davacı borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yan aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporları ile taraflar arasındaki hukuki ilişkiye konu yazılım programının davalı – karşı davacı tarafından teslim edildiği, yazılım programının kusursuz bir şekilde çalışır vaziyette olduğu, bu kapsamda davacı -karşı davalının bu yazılım programının ayıplı olduğunu ispat edemediği, buna mukabil davacı -karşı davalının kendi defterleri ile de sabit olduğu üzere yazılım programı ile davacı -karşı davalının davalı -karşı davacıya 24.480,00 TL borçlu olduğu gerekçesiyle esas davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile; davacı – karşı davalı/ borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu borca yönelik itirazının 24.480,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlarla devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine, iİK m.67/2 kapsamında 4.896,00 TL tazminatın davacı – karşı davalıdan tahsili ile davalı – karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı/Karşı Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili davacının sözleşmenin 4. Maddesi ile kararlaştırılan alt yapıyı temin ettiğini ve bu altyapı için … firmasına 45.000,00 TL ödeme yapmak durumunda kaldığını, alt yapının temin edilmesi ve sözleşmenin 4. Maddesindeki müvekkili yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ile birlikte, sözleşme konusu yazılımın kurulması aşamasına geçildiğini, kurulum ve eğitim süreci olarak kararlaştırılan 01/07/2017-01/11/2017 tarihleri arasında, programın vaat edilen hiçbir özelliği karşılamaması sebebi ile sürekli olarak davalı firma ile mail trafiği yaşandığını ve eksikliklerin giderilmesinin istendiğini, ancak bu süreç zarfında söz konusu yazılım, ne sözleşmeye ne de vaat edilen özelliklere ulaşmadığını, müvekkili firmanın davalı tarafından sürekli olarak oyalandığını ve sorunlara kalıcı bir çözüm üretilmediğini, sözleşme konusu yazılımın ayıplı olduğunu, hiçbir modül eksiksiz çalışır hale getirilmeden kurulum ve eğitim aşamasının, davalının tek taraflı iradesi ile sonlandırıldığını, sözleşme konusu yazılımın hemen hemen her modülü bakımından, müvekkili firmanın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu, ancak davalı firmanın tam aksini vaat ve taahhüt ettiğini, bu vaat ve taahhütlerin, davalının wep sitesi üzerinden de ilgililerine ulaştırıldığını, davalı firmanın program içerisindeki modüller arasında tam bir veri paylaşımı yapılabildiğini vaat etmesine rağmen, modüller arasındaki veri paylaşımının yetersiz olduğunu ve bazı modüller arasında hiçbir şekilde veri paylaşımı yapılamadığını, bugüne kadar söz konusu yazılımın vaat edilen ve müvekkili firma tarafından arzu edilen kullanım özelliklerine kavuşturulmasının mümkün olmadığını, 17/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “… yazılımı direkt olarak işletmenin maliyetlerinde azalma ve zamanı verimli kullanma konusunda katkı sağlaması gerekirken … yazılımdan modüller arası geçişlerde, veri iletişimdeki beklemeler olumsuzluk yaratmakta ve erp yazılımın kullanım amacı dışında verimli bir zaman konusunda tezat oluşturmaktadır.” tespitinin yer aldığını, davadaki sebeplerinin de bu olduğunu, bu bahse konu sorunun ise WEP tabanlı olmayan bütün programların ana sorunu olduğu belirtilmekte ve bilirkişi raporunda, sözleşmede dava konusu yazılımın WEP tabanlı olacağına ilişkin bir garanti verilmediğinin belirtildiğini, ancak dosyaya sunmuş oldukları dava konusu yazılımın tanıtım kaydı/bilgisi (Davalının Kendi WEP Sitesindeki tanıtımı) düşünüldüğünde dava konusu programın 17/01/2018 tarihli raporda yer alan eksikliklere sahip olmaması gerektiğini, yani dava konusu programın WEP tabanlı da çalışabildiğinin reklam edildiğini, dava konusu yazılımın işletme maliyetlerini azaltacağı ve zamanı verimli kullanma konusunda katkı sağlayacağının reklam edildiğini, ancak dava konusu yazılım/programın tanıtımındaki en kritik yeteneklerden yoksun olduğunu, bu nedenle dava konusu yazılım/programın ayıplı olmadığını söylemenin mümkün olmadığını, davalı firmanın bu sistem ile ilgili vaatlerinin de https://www…com uzantılı wep adresinde, (https://www…com/tr/…) ve https://www…com/tr/… uzantılarında yer aldığını ve taraflarınca bu kayıtların dosyaya sunulduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı-karşı Davacı … Dan. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesiyle, dava dosyasına sunmuş oldukları itiraz ve beyan dilekçelerinde müvekkili şirketin sözleşmesel 6.500,00 Euro + KDV alacağına ilişkin inceleme yapılması talep edilmiş ise de, alınan bilirkişi raporlarında bu hususun hukuki yorum ve değerlendirme gerektiği belirtilerek inceleme yapılmadığını ve görüş bildirilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin ilgili maddesinde açıkça ödeme planının belirtilmesi ve müvekkili şirkete vadeli çek verileceğinin kararlaştırılması karşısında müvekkili şirketin cari hesaptan kaynaklı 24.480,00 TL ve 6.500,00 Euro+ KDV sözleşmesel alacağı bulunduğunun açıkça görüleceğini, her ne kadar müvekkilinin cari hesap alacağı hakkında hüküm verilerek alacaklarının varlığı karar altına alınmışsa da, sözleşmesel alacak olan 6.500,00 Euro +KDV hakkında inceleme yapılmadığını, gerekçeli kararda da söz konusu alacak için hüküm tesis edilmediğini ve alacaklarının reddi için gerekçe gösterilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 21/06/2017 tarihli Yazılım Satış Sözleşmesi imzalanmış olup, bu sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla, 01/07/2017-01/11/2017 tarihleri arası hazırlık, kurulum ve eğitim süreci olarak kararlaştırılmış, 01/11/2017 tarihi ile 01/07/2018 tarihleri arası da yazılım ile ilgili hizmet ve destek sağlama süresi davalının taahhüdü olarak kararlaştırılmıştır. Davacı firmanın davalının isteği doğrultusunda hazır edeceği alt yapıya, (sunucu ve kullanıcı bilgisayarları) sözleşmenin 4. ve 8. sayfası arasında “… Projesi Genel Kapsam” başlığı altında sıralanan modüller kurulacaktır. Yazılım Satış Sözleşmesinin 6. maddesinde; hizmet bedeli … Yönetim Sistemi Yazılım Satış, Kurulum ve Eğitim işi bedeli 40.500,00 Euro+KDV olarak kararlaştırılmış, Ödeme Planı; Ödeme; 21 Haziran 2017 – 10.000,00 Euro+KDV (Sözleşme peşinatı), ödeme; 20 Ağustos 2017 – 6.000,00 Euro + KDV, ödeme; 20 Eylül 2017 – 6.000,00 Euro + KDV, ödeme; 20 Ekim 2017 – 6.000,00 Euro+ KDV, 1.ödeme : 20 Kasım 2017 – 6.000,00 Euro + KDV ve 2. ödeme : 20 Aralık 2017 – 6.500,00 Euro + KDV , sözleşme tarihinde, sözleşme peşinatı dışındaki ödemeler için …’na vadeli çek verilecektir.” şeklinde düzenlenmiştir. Asıl davada davacı şirket tarafından davalı hakkında eksik ve ayıplı iş bedeline istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 136.000,00 TL asıl alacak ve 938,96 TL işlemiş faiz ile 45.000,00 TL asıl alacak ve 310,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 182.249,64 TL’nin tahsili için 17/04/2018 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davacı yanca itirazın iptali istemli olarak eldeki asıl davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Karşı davada davacı şirket tarafından davalı hakkında bakiye iş bedeline istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 24.480,00 TL miktarlı ve 08/02/2018 tarihli cari hesap, 6.500,00 Euro miktarlı ve 08/02/2018 tarihli alacak, 5.803,20 TL miktarlı ve 08/02/2018 tarihli KDV alacağına dayalı olarak, 24.480,00 TL cari hesap, 366,19 TL işlemiş faiz, 6.500,00 Euro asıl alacak, 24,43 Euro işlemiş faiz, 5.803,20 TL asıl alacak ve 86,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.736,20 TL ve 6.524,43 Euro alacağın tahsili için 06/04/2018 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davacı yanca itirazın iptali istemli olarak eldeki karşı davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Taraf vekillerince mahkeme kararına karşı hem usulü yönden hem de esasa ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvurulduğundan öncelikle davalı-karşı davacı vekilinin usüli itirazlarının değerlendirilmesi gerekmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. Maddesine göre “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü düzenlenmiştir.HMK’nın 297. Maddesine göre ise, hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi ve hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.04.2016 tarih ve 2014/11-638 esas, 2016/501 karar sayılı kararında da mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği vurgulanmıştır. Öte yandan mahkemelerin, başvurucuların önemli bazı iddialarına yanıt vermemiş olması, kişinin iddialarının incelenmesi hakkının yanında, adil yargılanma hakkının önemli gerekliliklerinden biri olan mahkemelerin kararı gerekçelendirme yükümlülüğü ile de ilişkilidir. Zira bir muhakemede usule ilişkin koruma sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri olan gerekçeli karar hakkı da kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır.Nitekim Anayasa Mahkemesi birçok kararında, Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. Maddesinin, adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir (bkz. B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 49). Ayrıca yargılamaya hakim olan ilkelerden sayılan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Tüm bu kanun maddeleri ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı-karşı davada davacı vekilince karşı davada davalı yanca ödenmesi gereken 24.480,00 TL cari hesap alacağı ile sözleşmede kararlaştırılan 6.500,00 Euro+KDV tutarındaki çek bedeli için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş, mahkemece hükme esas alınan ve yazılım mühendisi … ile mali müşavir … tarafından hazırlanan 09/06/2020 tarihli bilirkişi kurul raporunda; sözleşmeden kaynaklı 6.500,00 Euro + KDV alacağı konusundaki yorum ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunun belirtiltiği ve mahkemece karşı davanın kısmen kabulü ile; davacı-karşı davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu borca yönelik itirazının 24.480,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlarla devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine, İİK’nın 67/2.maddesi kapsamında 4.896,00 TL tazminatın davacı – karşı davalıdan tahsili ile davalı – karşı davacıya verilmesine karar verildiği, fazlaya ilişkin talep içerisinde faiz talebi yanında talep edilen 6.500,00 Euro+ KDV isteminin dahil olup olmadığının belirli olmadığı gibi, gerekçeli kararda karşı davacının bu talebi hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmadığı, bu konuda iddia ve savunmadan birinin diğerine üstün tutulma sebebinin açıklanmadığı, bu durumun da yukarıda açıklanan HMK’nın 26. ve 297.maddeleri ile Anayasa ve Yargıtay kararlarına aykırılık oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile ona koşut düzenleme içeren HMK’nın 26. ve 297. maddelerindeki hükümler gözetilmek suretiyle, tarafların tüm taleplerini kapsayacak şekilde hüküm tesis etmekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2020 tarih, 2018/438 Esas, 2020/399 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.