Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3497 E. 2022/507 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3497
KARAR NO: 2022/507
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2021
NUMARASI: 2018/543 Esas, 2021/394 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme doğrultusunda davalı şirketle … Tersanesinde inşaa edilmesi kararlaştırılan proje ve işlerle ilgili anlaşıldığını, davacı tarafından edimlerin yerine getirilmesi akabinde faturaların düzenlenerek davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafça faturalara, bedele ve hizmetlere itiraz edilmediğini, dava konusu alacakların tahsili için Karadeniz Ereğli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, bu alacakla birlikte davalı şirket tarafından önceki işleri ve sözleşmeleri de kapsayacak bir şekilde davacı şirketin çalışanlarının sigorta primlerinin de ödeneceği konusunda taahhütte bulunulduğunu, bu ödemelerin yapılmadığını ve davacıınn zarara uğradığını, netice itibariyle hakedişlerin ödememesi ve zarara uğratması nedeniyle hizmet ilişkisinin sonlandırıldığını, davalıdan alacaklı olduğunu beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, davalı şirketin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, aksine davacıdan alacaklı olduğunu, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmelerde belirtilen yükümlülüklerin tüm bildirimlere rağmen tam ve sözleşmelerde belirtilen koşul ve zamanda yerine getirilmediğini, davacının hiçbir bildirimde bulunmaksızın tüm ekiplerini ve ödünç personelini ilgili projeden çektiğini, bir daha çalışma yapmadığını, bu nedenle davalı tarafından sözleşmenin feshedildiğini, davacının iddiasının aksine davacı şirket çalışanlarının sigorta primlerinin davalı tarafından ödendiğini, karşı davada; davacı-karşı davalının davalıya 388.209,10 TL cari hesap borcunun bulunduğunu, davacının yapmadığı veya kusurlu yaptığı işleri üçüncü firmalara yaptırmak zorunda kaldığını, bu nedenle de zarara uğradığını, davacının işçilerinin yemek ve maaş ödemelerini de yaptığını beyanla davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 388.209,10 TL cari hesap alacağından şimdilik 10.000,00 TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde, davalı-karşı davacının hem müvekkilinin işçileri ile birlikte işi bırakıp gittiğini, hem de davacının işçilerinin sigorta primlerini, maaşlarını ve yemek ücretlerini ödediğini iddia ettiğini, davalı-karşı davacının hem kendi işçilerinin hem de taşeronların işçilerinin maaşlarını ödememesi nedeniyle işçilerin eylem yaptıklarını ve bu durumun basına yansıdığını, davalı-karşı davacının davacıdan alacaklı olmadığını beyanla karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında … Tersanesi’nde inşa edilen davalı-karşı davacıya ait 5.300 DWT kapasiteli kimyasal tankerin blokları ile ilgili bir kısım teknik işlerin davacı-karşı davalı tarafından yapılması hususunda sözleşmeler akdedildiği, taraflar arasındaki asıl davaya konu uyuşmazlığın ödenmediği iddia edilen 11 adet faturadan ve karşı davaya konu uyuşmazlığın cari hesap alacağından kaynaklandığı, bu alacağa dayanak olarak davacı-karşı davalının işçilerine yapılan maaş ödemeleri, yemek ücretleri, davacı-karşı davalı tarafından yapılmayan SGK prim ödemeleri olarak gösterildiği, davacı-karşı davalı tarafından asıl davaya konu edilen toplam 579.436,81 TL tutarında olan 11 adet faturanın davalı-karşı davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, bu kayıtların esas alınması halinde davacı-karşı davalının alacaklı göründüğü, ancak davalı-karşı davacı tarafından kayıtlarına alınan bir kısım ödemelerin davacı-karşı davalının kayıtlarına alınmadığı, bilirkişi kök ve ek raporunda detaylı olarak incelenen ödeme kayıtlarının mahkemece yapılan denetlenmesinde, bir kısım ödemelerin davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının ödemediği işçilere ait SGK prim borçlarının yapılandırması neticesinde taksit ödemeleri ve geç ödemeler nedeniyle işleyen faiz ödemeleri olduğu, doğrudan SGK’ya ödendiği, taksit ödemesi toplamı 281.978,56 TL, faiz ödemesi 34.542,36 TL olmak üzere bu başlık altında yapılan ödemeler toplamının 316.520,92 TL olduğu, bilirkişi raporunda isabetli şekilde tespit edildiği üzere, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin fiyat ve ödeme başlıklı maddesinin, yükleniciye sözleşme bedeli haricinde işçilik, nakliye ve genel masraflar için ilave bedel ödenmeyeceğine dair 3/a bendi ve işçilerin SGK primlerinin yüklenici tarafından ödeneceği, eksik ödeme olması halinde re’sen yüklenicinin istihkakından kesileceğine dair 3/c bendi uyarınca bu ödemelerin davacı-karşı davalının alacağından mahsup edilmesi gerektiği, bir kısım ödemelerin işçi maaşları olduğu ve bu ödemelerin de anılan sözleşme maddesi uyarınca davacı-karşı davalının alacağından mahsup edilmesi gerektiği, 32.208,85 TL tutarlı 3 adet ödemenin yemek bedeli olduğu, her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmelerde davacı-karşı davalının kendi işçilerinin yemek masraflarından sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de davalı-karşı davacı tarafından sunulan yemek bedeli dekontlarında davacı-karşı davalının kaşe ve imzasının yer almaması ve davacı-karşı davalının işçileri ile bağlantı kurulamaması nedeniyle alacaktan mahsup edilemeyeceği, bilirkişi heyetince kök raporun 12 ve 13 nolu sayfasında yer alan 5, 11, 16, 17, 18, 19, 22 ve 26. sıradaki ödemelerden 5, 16, 17 ve 18. sırada yer alan ödemelerin, davacı-karşı davalının alacağından mahsup edilmesi gerektiğine dair kabulün, söz konusu ödemelerin davacı-karşı davalının işçileri tarafından, her iki taraf davalı gösterilmek suretiyle KDZ. Ereğli 1. İş Mahkemesi nezdinde açılmış işçi alacakları davaları neticesinde mahkemece, her iki tarafın da alt ve asıl işveren olarak sorumluluklarının bulunduğundan bahisle hükmedilen alacakların başlatılan icra takip dosyaları kapsamında davalı-karşı davacıdan talep edilmesi neticesinde yapılan protokollere dayanmaları, söz konusu ödemelerin dekontlarının da ibraz edilmiş olması, söz konusu kararların gerekçelerinde işçilerin davacı-karşı davalıya bağlı olarak çalıştıklarının tespit edilmesi, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca söz konusu ödemelerden iç ilişkide davacı-karşı davalının sorumlu olması sebebiyle yerinde bir değerlendirme olduğu, her ne kadar bilirkişi heyetince 26. sırada yer alan ödeme kaydının davacı-karşı davalının alacağından mahsup edilmemesi gerektiği beyan edilmiş ise de, söz konusu ödeme davacı-karşı davalının işçisi …’e yapılan işçilik alacağı ödemesi olduğundan, bu kalemin de mahsubunun gerektiği, 11. sırada yer alan ödemeye dayanak olarak sunulan dekontun davalı-karşı davacı tarafından düzenlenerek imzalandığı, sebebinin anlaşılamadığı, bu nedenle alacaktan mahsup edilemeyeceği, 19 ve 22. sırada yer alan ödemelerin davacı-karşı davalı ile ilgili olmayan üçüncü bir şirket adına verilen kararlara ilişkin olduğu ve bu nedenle davacı-karşı davalının alacağından mahsup edilemeyeceği, netice olarak söz konusu ödemeler nazara alındığında davacı-karşı davalının asıl davaya dayanak faturalar nedeniyle alacaklı olmadığı, davalı-karşı davacının ise SGK prim ve işçilik alacakları ödemeleri nedeniyle ( ek bilirkişi raporunda faiz ödemeleri indirilmeksizin hesaplanan 100.160,67 TL’ye 26. sırada yer alan 3.406,66 TL ödemenin ilavesi suretiyle) 113.567,33 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 113.567,33 TL’nin 03.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde, davanın açıldığı tarihten itibaren davalı-karşı davacı tarafın sürekli savunmalarını değiştirdiğini ve davanın her aşamasında , muvafakatleri olmadığı halde, kendilerine verilen kesin sürelere rağmen delil ikamesinde bulunduklarını, defter incelemesinin davalı tarafın istediği zamanda yaptırıldığını, her davanın açıldığı tarihteki koşul ve şartlara göre değerlendirilmesi gerektiğini, davanın açıldığı 06.05.2013 tarihte davacı şirketin davalı taraftan 550.595,00 TL alcağının sabit olduğunu ve talep edildiği halde davalı tarafın 388.000,00 TL alacaklı olduğundan bahisle hareket ettiğini, ancak yerel mahkemece uzayıp giden 8 yıllık dava sürecinde davalı-karşı davacının bu süreçte 2013,2014 yıllarında yapılan bazı ödemeleri de( kabul etmemekle birlikte) hesaptan düşerek davada karar verildiğini, böyle bir uygulamayı kabul etmenin mümkün olmadığını, davacının karşı dava ile 03.06.2013 tarihinde talep ettiği 388.000,00 TL’lik zararın dava tarihinde değil de davadan sonraki tarihlerde oluşan rakamlar olduğunu, davalı karşı davacı tarafın 03.06.2013 tarihli davaya cevap dilekçesin de bir borçları olmadığını, aksine kendilerinin alacaklı olduğunu, davacı şirketin tüm projelerden çekilerek işleri yarım bıraktığını ve bu işleri başka şirketleri yaptırmak zorunda kaldıklarını, bu sebeplerle 388.209,10 TL alacaklı olduklarını beyan ettiklerini, davanın ilk aşamalarında projelerin tamamlandığı ve iş bitirme belgelerinin davalı tarafından alındığı yazıları konulmuş ve davanın devam eden sürecinde dava konusu alacağa esas olan işin davacı şirket tarafından tamamlandığını, davalı tarafın davacı tarafa 01.08.2011 tarihi itibariyle 550.595,00 TL borçlu olduğu halde ödeme yapmadığını, bu ödemenin dava dilekçesi ile sunulan dava konusu faturalardan kaynaklandığını, 2011 Ocak’tan beri yapılan ve faturası kesilen ve ödenmesi gereken fatura bedellerinin ödenmediğini, mahkemece sadece davalı karşı davacının yaptığı ödemeler ve zararların değerlendirildiğini, davacının 2011 yılında alacağına hak kazandığı rakam olan 550.595,00 TL bir kenarda ve faiz işletilmeden tutarak davalı tarafın kusuru ve bu parayı ödememesi nedeniyle işçilerin açtığı maaş alacakları ve yapılan yargılama giderlerinin davacıya yükletildiğini, davalı tarafın davacı adına ödemiş olduğu SGK borçları yapılandırılmış ve taksitlendirilmiş olup, bu taksitlendirme faizlerinin davacı tarafa yüklenildiğini, özellikle davalı tarafın 5-6 ay davacıya alacaklarını ödememesi nedeniyle davacının işçilerin maaşını ödeyemediği ve hatta işçilerin davalıya işçilik alacakları için dava açtığı mahkeme kararları ortada iken bu davaların asıl kusurlusu davalı karşı davacı iken bu yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, dava konusu ve hesaplaması yapılan işçilik alacakları ve yargılama giderlerinden davacı şirket olsa olsa maaşlardan sorumlu tutulabileceğini, işçilik dava ve yargılama giderlerinden neden sadece davacı şirketin sorumlu tutulduğunun açıklanmadığını, oysa bu davalara ve zarara davalı karşı davacının sebebiyet verdiğini, ödenmeyen faturalar ve davaların açılış tarihine dikkat edilidiğinde bu durumun görüleceğini, davalı karşı davacı hakediş olan 550,595,00 TL yi ödemediği için işçilerin SGK ödemelerinin de yapılmadığını, mahkemenin davalı iddialarını incelemesine rağmen davacı iddiaları konusunda yeterli inceleme yapılmadığını, davalı-karşı davacı taraftan, davacı şirket …’nin 01.08.2011 tarihi tibariyle 550.595,00 TL alacaklı olduğunu ve tüm işini sözleşme gereği bitirip hiç bir zarar vermediğinin ispatı hususlarının göz önüne alınması gerektiğini, bu alacağa esas fatura ve işlerin yapıldığı tarihlerde huzurdaki davada mahsup yapılan işçilik alacaklarının ve yargılama giderlerinin çıkarılarak bu davalara davalı tarafın tahahkkuk eden alacağın ödenmemesinin dikkate alınmasını ve iş davalarına ait yargılama giderlerinin ayrı hesaplanarak davalı karşı davacının bundan sorumlu tutulması gerektiğini, davacı şirketin alacağından her ne kadar SGK borcu ve hatta yapılandırma faizlerinin de eklendiğini, oysa ki davacı alacağı davalı tarafın nezdinde olduğu ispatlı iken bu faizlerden davacının sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, o halde ya SGK ödemesine ait gecikme ve yapılandırma faizlerinden davacının sorumlu tutulmaması ve yalnızca ana para cariden düşülmesi gerektiğini, davacının 550,595,00 TL ticari alacağını 01.08.2011 tarihinden itibaren nezdinde tutarak burada sayın mahkeme davacı alacağı parayı ve faizlerini yok sayarak hareket ettiğini, dolayısıyla davacının 01.08.2011 tarihi itibari ile alacağının likit olduğu ve gerek ihtarname ve gerekse de icra takibi yolu ile talep edildiği hususları gözetilerek bu tarihten itibaren faiz işletilerek mahsupların yapılması gerektiğini, bilirkişi raporu ile bu husus hesaplanması gerektiğini, davacının 2011 yılında 550.595,00 TL alacağı varken 10 yıl sonra davalı karşı davacıyı alacaklı davacı şirketi borçlu çıkarmanın hakkaniyete ve hukuka uygun olmadığını, Borçlar Kanunu “Madde 118 – Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesinin bulunduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı – karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı/karşı davalı şirketin de davalı şirket ile akdettiği sözleşmeler kapsamında, çeşitli işler üstlendiğini, sözleşmede işin ifasında çalışan işçilerin işçilik alacakları, SGK primleri ve işçilerin yemek masrafları gibi işçilik maliyetlerinden davacı/karşı davalının sorumlu olduğunu, davacı-karşı davalının ödeme yapmaması/yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle bu tutarların müvekkili tarafından ödenmesi halinde de bu tutarların davacı/karşı davalının hakedişinden kesileceği kararlaştırıldığını, davalı şirketin davacı-karşı davalı adına, davacı karşı davalının yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle işçilik alacaklarından dolayı bir çok ödeme yapmış ancak Mahkeme bu ödemelerden bir kısmının davalı alacağı olarak değerlendirilemeyeceğine karar vererek karşı davayı kısmen kabul ettiğini, mahkeme gerekçeli kararında; davacı-karşı davalı işçileri için yapıldığı belirtilen yemek ödemelerinin dekontlarında karşı tarafın kaşe ve imzasının yer almaması ve yapılan ödemelerin işçilerle bağlantısının kurulamaması nedeniyle dikkate alınamayacağını ve ayrıca davacı- karşı davalı ile ilgisi olmayan şirket adına verilen kararlara istinaden yapılan ödemelerin dikkate alınamayacağını belirttiğini, ancak mahkemenin bir kısım ödemeleri dikkate almayan bu kararının hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında, davalının davacı karşı davalı adına ödediği işçilik alacaklarını, SGK primlerini vs. işçilik maliyetlerini davacı karşı davalıya yansıtmasının mümkün olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ile karşı davaya konu edilen davacı/karşı davalının işçilerine yapılan ödemelerden, yemek ücretlerinden, davacı/karşı davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle davalı şirketin karşı karşıya kaldığı işçi davalarından kaynaklı yapılan ödemelerden, davacı/karşı davalının sorumlu olduğunu, mahkeme gerekçeli kararında 19. ve 22. sırada yer alan ödemelerin davalı ile ilgisi olmayan üçüncü bir şirket adına verilen kararlara istinaden yapıldığından bahisle bu ödemelerin davacı/karşı davalının alacağından mahsup edilemeyeceğine hükmettiğini, oysa kararda ilgisiz üçüncü şirket olarak adlandırılan şirket … A.Ş. olup …, davacı/karşı davalının eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını davalıya ifa ederken işçi çalıştırdığını, işin ifasında kullanılan “tersane” olduğunu, işin yapılacağı yerin … tersanesi olduğunun davalı ile tersane arasında akdedilmiş olan sözleşmelerde görüleceğini, taraflar arasındaki ilişkiyi daha açık ifade etmek gerekir ise dava konusu somut olayda işin sahibinin davalı … olduğunu, davalı söz konusu gemi inşa projesini … tersanesinde yürütmekte olduğunu, … ise İş Sahibi …’in Alt Yüklenicisi sıfatıyla üstlendiği işi … tersanesinde ifa edeceğini, bir başka deyişle, işçiler … tersanesinde çalışmakta olup davalı ile tersane arasındaki sözleşme gereği yüklenicinin işi ifa ettiği yerin … tersanesi olduğunu, Mahkemenin …’ye yönelik olarak dava konusu somut olayla ilgisi bulunmayan üçüncü kişi tanımlamasının yerinde olmadığını, iş hukuku anlamında söz konusu işçilik alacaklarından … (tersane), İş sahibi davalı şirket ve Davacı/karşı Davalı (yüklenicinin) işçilere karşı müteselsil sorumlu olması nedeniyle bu taleplerin işçiler tarafından şirketlerden birine, bir kaçına veya tamamına birlikte yöneltilmesinin mümkün olduğunu, bununla birlikte iş sahibi davalı şirketin …’ye karşı davacı karşı davalı (yüklenici) tarafından ödenmeyen işçilik alacaklarından da sorumlu olduğunu, tam da bu nedenle, Davacı/karşı davalı işçilerince …’ye karşı ikame edilen takip dosya ödemelerinin … adına davalı tarafından yapıldığının 26.06.2020 tarihli dilekçeye ekli EK-2, EK-6, EK-7’de yer alan belgelerden açıkça görüldüğünü, … adına, davacı karşı davalı işçilerinin alacakları nedeniyle başlatılan icra takiplerinden kaynaklanan alacaklar davalı şirketçe ödenmiş olup bu ödemelerin de karşı davaya konu talepler yönünden kabulü gerektiğini, kararda 11. sıradaki 07.09.2021 tarihli Av. …’a EFT ile 5.000,00 TL ödeme yapıldığını gösterir … Bankası A.Ş’ne ait dekont bakımından olan alacak talebinin de, ödemenin sebebinin anlaşılamadığından bahisle reddine karar verildiğini, oysa 26.06.2020 tarihli dilekçe ekinde EK-2 olarak yer alan dekontlardan ödemelerin, Davacı/karşı Davalı işçisi …’nin işçilik alacaklarının tahsili için Karadeniz … Ereğli İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası nezdinde başlattığı takibe istinaden yapıldığının aşikar olduğunu, söz konusu belgelerin Bilirkişi raporunda da gözden kaçırıldığını, bilirkişi itiraz dilekçesinde belirtildiğini, mahkemenin gerekçeli kararında cari hesapta 23.09.2011 tarihli “adınıza … yemek firmasına ödenen (virman)” kaydıyla yer alan 4.250,24 TL bedelli, 07.10.2011 tarihli “adınıza … yemek firmasına ödenen (virman) kaydıyla yer alan 6.817,61 TL bedelli ve 23.12.2011 tarihli “adınıza ödenen … yemek bedeli (virman) kaydıyla yer alan 21.141,00 TL bedelli toplam 32.208,85 TL tutarlı davacı adına yapılan 3 adet yemek ödemesinin davacı/karşı davalının alacağından mahsup edilemeyeceğine de hükmedildiğini, davacı/karşı davalı ile akdedilen eser sözleşmesinin III-e maddesinin açık lafzından da anlaşılacağı üzere, yemek ücretlerinin davacı/karşı davalının alacağından mahsup edilmesi taraflar arasındaki anlaşma gereği olup aksi yöndeki kararın sözleşme serbestisinin ihlali niteliğinde olacağını, dava bakımından davalının anlaşmalı olduğu yemek firmasına işbu dilekçeye ekli banka dekontları itibariyle ödeme yapmış olduğunun sabit olduğunu, mahkeme kararı ile reddedilen 21., 22., ve 27. sıradaki tutarların da toplam ödemeden taşeron davacı/karşı davalı işçilerine düşen paydan kaynaklandığının aşikar olduğunu, anılan tutarların müvekkili tarafından yemek firmasına ödenen toplam tutarın işçi sayısı ile orantılı olarak davacı/karşı davalı için yapılan ödemeler olduğunun 14.12.2020 tarihli Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde yer alan mahsup fişlerinden de açıkça görüldüğünü, banka dekontları ve ticari defter kayıtları itibariyle davacı/karşı davalı adına ödendiği açık olan alacak bakımından eksik incelemeyle red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, asıl davanın reddine ilişkin kararın onanmasına, karşı dava yönünden kısmen reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Asıl davada yüklenici tarafından iş bedeli tahsili talep edilmiş, karşı davada ise iş sahibi tarafından yüklenici adına yapılan bir kısım masraf ve ödemelerinin tahsili istenmiştir. Mahkemece davalı karşı davacı tarafından yapılan bir kısım ödemeleri davacı alacağından mahsubu suretiyle asıl davanın reddine, karşı davanın 113.567,33 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Asıl ve karşı davadaki talepler her dava yönünden kendi içinde ayrı ayrı değerlendirilip, asıl davada varsa iş bedeline hükmedilmesi, karşı davada ise, varsa iş sahibi tarafından yüklenici adına yapılan masraflara hükmedilmesi gerekirken, ayrı ayrı davalar açılmış olmasına rağmen, mahsuplaşma yoluna gidilerek asıl davanın reddine ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan karşı davada bir kısım alacak kalemlerin karşı davacı tarafından dava tarihinden sonra ödenmiş olduğu ve bu alacak kalemlerine hükmedilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava tarihinde henüz yapılmamış talep kalemlerine ilişkin ödemelerin dava tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle bu miktarlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemenin bu hususlarda bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekillerinin istinaf taleplerinin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarih, 2018/543 Esas, 2021/394 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.