Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3491 E. 2021/2456 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3491
KARAR NO: 2021/2456
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/09/2021 (Ara karar tarihi)
NUMARASI: 2021/582 Esas, 2021/849 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar aralarında 17/10/2018 ve 18/10/2018 tarihlerinde olmak üzere iki adet taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmelere istinaden yükümlülüklerini yerine getiren ve işini tamamlayan müvekkili şirketin kesmiş olduğu fatura tutarlarını ve davalının müvekkili şirkete ödemesi gereken tevkifat tutarlarını davalı şirketten alamadığını, davalı firmanın yapılan işin hak edişlerini dava dışı asıl iş sahibi olan idareden almasına rağmen müvekkili şirkete ödemediğini, alacaklarını alamayan müvekkili şirket tarafından davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi ile davalı şirketin dava sonuçlanana dek üzerine kayıtlı mal varlıklarını ve aktiflerini devretme ihtimalinin çok yüksek olduğunu, bu sebeple dava sonucunda haklılıkları ispatlandığında alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesini önlemek için dava sonuçlanıncaya kadar alacaklarına yetecek miktarda davalı şirketin mal varlığı ile üçüncü şahıslarda olan alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece 09/09/2021 tarihli karar ile; davanın trafik kazasından kaynaklı tazminat istemine ilişkin olduğu, tedbir konulması istenilen davalıların mal varlıklarının uyuşmazlık konusu olmadığı, HMK’ nın 389/1. uyarınca tedbirin ancak uyuşmazlık konusu şey hakkında verilebileceği, talebin ihtiyati haciz olarak değerlendirilmesi halinde ise; alacağın varlığı ve miktarının ancak yapılacak yargılama sonucunda tespit edilebileceği, bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, olayda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin şartlar oluşmuşken, mahkemece şartların oluşmadığından dolayı ret kararı verilmesi nedeniyle müvekkili firmanın alacağı olduğuna karar verilse bile tahsil kabiliyetinin ortadan kalktığını, bu nedenle ortaya büyük bir zarar çıkacağını, mahkemeye sundukları deliller gözetilerek alacaklarının güvenceye alınması gerektiğini, kaldı ki davalı borçlunun kamuyla arasında bir ihale ve hizmet sözleşmesi bulunduğunu, müvekkil firmanın da bu işi yapan taşeron firma olduğunu, müvekkili firmanın davalıya başlatmış olduğu takip her ne kadar ilamsız bir takip olsa da belgelere, faturalara ve taşeronluk sözleşmelerine dayanan bir takip olduğunu, mahkemeye sunulan muavin defter çıktısı, sözleşmeler ve taraflar arasında kesilen faturaların delil olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yeterli olması gerektiğini, ayrıca tarafların menfaati denkleştirildiğinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasının davalı şirketinin mal varlığında bir eksiltmeye sebep olmayacağını, sadece müvekkili şirketin alacağını güvence altına alacağını, ancak ret kararının müvekkilinin alacağını tahsil edememe sonucunu doğuracağını belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Ankara Valiliği tarafından düzenlenen ihale sonucu Ankara İli, Güdül İlçesi … Ada,… Parselde yer alan … Restorasyonu Uygulama İşi ve … Meydan Düzenlemesi İşi davalı yüklenici şirkete verilmiş, her iki işin tamamının yapımı için de eldeki davanın tarafları aralarında 17/10/2018 ve 18/10/2018 tarihlerinde olmak üzere iki adet taşeronluk sözleşmesi imzalanmıştır. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.Somut olayda, dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemece olayda yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2021 tarih ve 2021/582 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.