Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3402 E. 2022/276 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3402
KARAR NO: 2022/276
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2021
NUMARASI: 2021/326 Esas, 2021/769 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı taraf ile müvekkili şirket arasında gerçekleşen ticari faaliyet sonucunda doğan borca yönelik tanzim edilmiş ilgili faturalara borçlu/davalı tarafından itiraz edilmediğini ve ilgili faturalar cari hesap ekstresine kaydedildiğini, takip bedeli 78.484,46 TL üzerinden icra takibine geçildiğini, davalı tarafın 01/08/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile takibin durduğunu, ilgili itirazın iptali için bu davayı açtıklarını, davalı tarafın borcunu bildiği halde, kötü niyetli olarak ödeme emrine itiraz ettiğini, TTK 21. maddesinin ”Ticari İşletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” amir hükmü gereğince ; davalı şirketçe 8 günlük itiraz süresinde itirazda bulunulmadığından faturaların içeriğinin kabul edildiğini, ilgili faturalar borcundan dolayı davalı şirket ile müvekkili şirket arasında cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, cari hesap ekstresinin mevcut durumu gerçek olarak ortaya koyduğunun tespiti halinde bu alacağın likit sayılması gerektiğini, uygulanan faiz 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da belirtilen yasal faiz olduğundan bu itirazın da yersiz olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ve takibin devamına, davalının takip miktarının en az %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dava dilekçesine belirtmiş olduğu talepleri haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan araştırma neticesinde davacı şirkete müvekkil şirketin kesinlikle böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından davalı şirketten ürün sipariş edildiğini ancak bahse konu ürünlerin tamamen davalının kendi hatası ile gerek yazılı gerekse sözlü olarak defalarca uyarılmasına rağmen eksik ve hatalı olarak gönderildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin zarar uğradığını, müşterileri karşısında çok zor durumlara düştüğünü, müvekkili şirket tarafından yasal süresi içerisinde bahse konu faturalarla ilgili olarak itiraz edildiğini ve yazışmalar yapıldığını, müvekkili şirket tarafından sipariş edilen ürünlerin davalı tarafından tam ve eksiksiz teslim edilmediğini, eksik gönderilen ürünlerin hiçbir şekilde kullanılmadığını ve buna ilişkin olarak müvekkil şirket tarafından 11/03/2016 tarihli … sıra nolu 20.117,91 TL bedelinde ”Fire Kaybı Kumaş Bedeli, 11/03/2016 tarihli … sıra no.lu 21.266,28 TL bedelli Dantel, 11/03/2016 tarihli … sıra no’lu 7.679,40 TL bedelinde Fire Kesim faturaları ve müvekkil şirketin siparişlerini yerine getirememesi ve ticari kar kaybına uğramış olması sebebiyle 11/03/2016 tarihli … sıra no.lu 24.729,99 TL bedelli ”Reklamasyon” faturaları kesildiğini ve Bakırköy … Noterliği 16/06/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde davacı şirkete gönderildiğini, aynı ihtarname ile müvekkili şirket tarafından kullanılmayan ürünlerin 3 gün içerisinde müvekkili şirket fabrika adresinden iade alınması veya ilgili ürünlerin iade edilebilmesi için yine aynı süre içerisinde teslimat adresinin bildirilmesinin istenildiğini ancak yine davacı tarafından herhangi bir dönüş yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından ilgili ürünlerin kargo aracılığı ile gönderildiğini ancak davacı şirket tarafından teslim alınmadığını, bunun yanında müvekkili şirket tarafından 03.08.2016 tarihinde eksik kalan miktar için 7.642,00 TL ödemeye yapıldığını belirterek, davasının reddine karar verilmesini ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece ilk olarak, davalı tarafından ayıp sebebiyle düzenlene 3 adet iade faturasına ilişkin olarak usulüne uygun ayıp ihbarı yapılan ve ayıp olduğu tespit edilen ürün miktarının ekonomik değerinin 4.384,80 TL olduğu, davalının bu miktar dışındaki iade faturaların kapsamındaki iddialarının kabul edilmediği, 24.729,99 TL’lik reklamasyon faturası bakımından ise, taraflar arasında reklamasyonun karşılanacağına ilişkin bir yazılı sözleşmenin bulunmadığı, davalı tarafından reklamasyon konusu olan zararları ve bu zararlar itibariyle davacının ödediğine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından reklamasyon faturası kesilmesinin yerinde görülmediği, davacı ve davalının ticari defterleri itibariyle davacının davalıdan 78.484,46 TL alacaklı olduğu, bu miktardan ayıp ihbarı yapılarak iade tarihi itibariyle 74.099,66 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının davasının 74.099,66 TL’lik kısmının kabulü ile Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davacının davasının 4.384,80 TL’lik kısmının reddine, dava konusu alacak faturaya dayalı, likit ve bilinebilir olduğu, kötü niyetli itirazla takibin durmasına sebebiyet verildiği anlaşıldığından %20’sini oluşturan 14.819,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekilince de istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 2018/1845 E – 2021/514 K sayılı kararıyla, davalı tarafın ayıplı ifa savunmasına ilişkin olarak mahallinde usulüne uygun keşif yapılarak, davalının ayıp iddialarına ilişkin olarak ayıplı olduğu iddia edilen bütün ürünlerin teknik bilirkişiye incelemelerinin yaptırılıp buna dair tespit ve gözlemler keşif tutanağına yazılarak tespit edilecek ayıplar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, ayrıca, tekstil mühendisi bilirkişi rapor ve ek raporundaki ayıp tespitleri ve davalı tarafça davacıya gönderilen 08/02/2016 ve 10/02/2016 tarihli e-mail içerikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı tarafça davaya konu ürünlerin tümüne ilişkin olarak davacıya süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunun kabul edilmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılarak ayıplı olduğu belirlenen ürünlere ilişkin olarak bir zarar hesabı yapılması gerektiği, bilirkişi tarafından incelenen kumaşların deseninin istenen kumaş numunesindeki desene göre daha seyrek örülmüş ve düşük kalitede olduğu, desen görünümü ve kalitesi yönünden ayıplı olduğu belirlenmesine rağmen, bu duruma ilişkin olarak davalının bir zararının oluşup oluşmadığının anlaşılamadığı şeklinde görüş bildirilmiş olmasının da yerinde olmadığı, söz konusu ayıpların davalı bakımından usulüne uygun yapılacak teknik değerlendirmeyle bir nefaset kesintisi gerektirip gerektirmediğinin belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiş, sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Kaldırma kararı sonrasında, mahkemece davaya konu ürünlerin başında keşif yapılmış, keşifte ürünlere ilişkin gözlem tutanağa geçirilmiş ve Tekstil Mühendisi ile Mali Müşavirden oluşan 2 kişilik bilirkişi heyetinden 27/07/2021 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda; stoklarda bekletilen 859 mt lacivert renkteki dantel kumaşların çok belirgin açık ayıplı olmaları sebebi ile davacı tarafa iade edilmesi ve bu kumaş ile ilgili hesaplanan ve davacıya ödenmiş olunan 20.177,91 TL fatura bedelinin davalı tarafından talep edilebileceği, termin gecikmesi sebebiyle ecru ve lacivert rengi dantel kumaşla üretilmiş olan ve siparişi iptal olduğu için gönderilemediği beyan edilen 182 adet lacivert ve 359 adet ecru bluzun ürün kalitesini bozacak nitelikte açık ayıplı oldukları, piyasa temayüllerine göre, ecru bluzların dantel kumaşlarının hepsinin kullanılmış olması ve stoklarda bulunmaması ve de birkaç kez re-pe-te yapılması sebebi ile ihracat fazlası da olabileceği, tamamının ayıplı olup olmadığının belli olmaması sebebiyle kabul edilemeyeceği, fakat lacivert renkli 182 adet olduğu beyan edilen lacivert bluzun kumaşlarında görülen kalite yönüne negatif yönde etkilerinin çok önemli olduğu açık ayıpların tespit edilmiş olması sebebiyle bunlara ilişkin 3.530,44 TL zarar bedelinin talep edilebileceği, kumaşlardaki açık ayıplar ve kumaş toplarındaki ek metrajların minimum 13 mt olması gerekirken 6-7 mt uzunluklarda gönderilmiş olması sebebiyle üretim programlarında aksaklıklara ve fire oranlarının yüksek olmasına sebep olduğu için beyan ettikleri 200 mt ecru dantel kumaşın 4.384,00 TL (KDV dahil) bedelini talep edebileceği, lacivert kumaş ile ilgili olarak sipariş iptal edildiği için kullanılmamış olması gerektiği, bu sebeple (182 adet bluzdan 150 mt fire çıkamayacağından) bu ürünle ilgili olarak 150 mt’lik fire oranı için kesilen fatura bedelinin değerlendirmeye alınamayacağı, … nolu 21.266,28 TL’lik “970 mt dantelin davacıya iadesi” açıklamalı faturaya konu ürünün davacıya teslim edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, yapılan teknik değerlendirmeler kapsamında kabul edilen fatura tutarlarının ve davalı tarafından yapılan ödemenin davacı alacağından mahsubu neticesinde davacı şirketin davalı şirketten 42.729,31 TL talep edebileceği görüş ve tespitlerinde bulunulmuştur. Mahkemece istinafa konu kararla, bilirkişi heyetininden alınan raporun denetime ve karara elverişli olduğu, davacının takip tarihi itibariyle ticari defterlerinde 78.484,46 TL alacak, davalının ticari defterlerinde 7.641,98 TL borç kaydının bulunduğu, takipten sonra davadan önce 03.08.2016 tarihinde davacı şirkete 7.642,00, TL’nin ödendiği, cari hesap farkının davalı şirket tarafından davacı tarafa düzenlenen 20.177,91 TL, 21.266,28TL, 7.673,40 TL, 24.729,99 TL bedelli faturaların davacı defterinde kayıtlı olmaması ile davalı tarafından sehven 3.005,10 TL bedelli faturanın mükerrer olarak davalı defterine kayıtlı olmasından kaynaklandığı, davaya konu üretime ilişkin ürünlerin açık ayıplı oldukları, ürünlerin ayıplı olması ile davalı tarafından kullanılmadığı için davalının davacıya düzenlemiş olduğu 20.177,91 TL fatura bedelini talep edebileceği, davalı tarafça düzenlenen 21.266,28 TL’lik iade faturasına konu ürünlerin davacı tarafından teslim alınmadığı davalı tarafça belirtilmiş olduğundan bu iade faturasına dayalı olarak davalı tarafın bir mahsup talep hakkı bulunmayacağı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ve belirlenen bir teslim tarihi olmadığından 24.729,99 TL’lik faturaya ilişkin olarak geç teslim kapsamında bir tazminat talebinde bulunulamayacağı, davalının davacıdan 182 adet beyan edilen lacivert bluzların zarar bedeli olarak 3.530,44TL’yi talep edebileceği, açık ayıplar ve kumaşlardaki ek metrajlar nedeniyle ecru dantel kumaş bedeli olarak 4.384,80 TL bedelin davalı tarafça davacı taraftan talep edilebileceği, davalının takipten sonra davadan önce yaptığı ödeme yönünden itirazın iptali davası açılmasında hukuki yararın olmadığı, alacağın faturaya dayalı olması sebebiyle icra inkar tazminat şartları oluştuğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin takipte talep edilen 42.842,64 TL asıl alacak üzerinden üzerinden kısmi ödeme tarihi olan 03/08/2016 tarihinden itibaren yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihinden sonra davadan önce 03.08.2016 tarihinde ödenen 7.642,00 TL’lik kısım yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, ancak bu miktar yönünden hesaplanacak icra vekalet ücreti bakımından itirazın iptaline, infaz aşamasında davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, alacak likit olmakla, kabul edilen 42.842,64 TL alacağın %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı tarafın yerinde görülmeyen kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Daha sonra 30/12/2021 tarihli tashih kararıyla, “Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı” dosya numarasının “Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı” dosya numarası olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, … nolu 24.729,99 TL’lik reklamasyon faturalarına ve … nolu 21.266,28 TL’lik iade faturalarına ilişkin olarak kararda yapılan değerlendirmelerin yerinde olmadığını, diğer fatura tutarları açısından ise yapılan bilirkişi incelemelerinin de etkisiyle kesilen faturaların haklı görüldüğünü ve davacının talebinin kısmen reddine karar verildiğini, bu kısmen ret tarafı açısından bir istinaf incelemesi talepleri ve itirazları bulunmadığını, … nolu 21.266,28 TL’lik fatura bakımından; bilirkişi incelemesinde de ortaya çıktığı üzere davacı firmanın hazırladığı ürünlerin ayıplı ve müvekkili firmaca hazırlanılacak siparişlerde kullanılmayacak durumda olduğunu, bu ürünlerin kullanılamayacağından bahisle yapılan yazılı ayıp ihbarının akabinde bu ürünlerin de tedarikçi davacı firmaya iade edileceğinin kendilerine bildirildiğini, ancak davacı firmanın hiçbir cevap vermeksizin ve geçerli mazeret belirtmeksizin bu ürünleri teslim almadığını, söz konusu ürünlerin halen müvekkili firmada teslime hazır şekilde muhafaza edildiğini, müvekkilinin ürünlerin geri verilmesi ile ilgili olarak gösterdiği çabalara rağmen ürünleri kötü niyetli olarak teslim almayan davacı firmanın ürünlerin iadesi ile ilgili kesilen faturadan sorumlu tutulamayacağı kararının adeta davacının dürüstlük kuralına aykırı fiilini ödüllendirir nitelikte olduğunu, … nolu 24.729,99 TL tutarlı reklamasyon faturası bakımından; dava dosyasında bulunan elektronik posta yazışmalarından da görüleceği üzere davacı firma ile yapılan yazışmalar sonucunda belirli bir vade belirlendiği ve teslim tarihinin geçirildiğini, 06.01.2016 tarihili e postada 2 hafta içinde sipariş edilen ürünlerin teslim alınması gerektiğinin ifade edildiğini, bu yazışma akabinde yine 08.02.2016 tarihli e postada teslim tarihinin geçirildiğinin ve gelen ürünlerin sipariş verilen kaliteye uygun olmadığının ifade edilmekte olduğunu, bu yazışmalarda davacı firma tarafından herhangi bir itiraz da gelmediğini, bu yazışmaların geç teslimi ispatladığını ve geç teslim nedeniyle uğranılan zararın da ortada olduğunu, yine dava dosyasında bulunan order formları ve irsaliyelerden de anlaşılacağı üzere belirlenmiş bir termin ve bu terminin geçirildiğini, bu kapsamda müvekkilinin sipariş aldığı yabancı firmanın da geç teslim nedeniyle sipariş azalttığını bildirir e posta gönderdiğini, müvekkili firmanın davacı firmanın geç teslimi nedeniyle uğradığı zararın işbu delillerin incelenmesi neticesinde anlaşılmakta olduğunu, bu doğrultuda … nolu 24.729,99 TL tutarlı reklamasyon faturası bakımından müvekkilinin uğradığı zarar da sabit olduğundan bu tutarın mahsup edilmesinin haklı olduğu yönünde karar kurulması gerektiğini belirterek, kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında cari hesap ilişkisi ve faturaya dayalı olarak iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı vekili, ürünlerin eksik ve hatalı gönderildiğini, bu nedenle kendisinin ve ürün ve hizmet verdiği firmaların zarar uğradığını, bahse konu faturalara süresinde itiraz edildiğini, eksik ve ayıplı ifa nedeniyle davacıya 4 adet iade faturası kesilip ihtarname ile tebliğ edildiğini, ayrıca söz konusu ürünlerin iade alınmasının da istendiğini, davacı geri almayınca ürünleri kargoyla gönderildiğini ancak davacının teslim almadığını, ayrıca eksik kalan miktar için 03/08/2016’da 7.642,00 TL ödeme yapıldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte süregelen bir eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafından davalıya dantel kumaş üretimi ve tesliminde bulunulduğu hususunda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Dairemizin 2018/1845 E – 2021/514 K sayılı kaldırma kararıyla, davalı tarafça davaya konu ürünlerin tümüne ilişkin olarak davacıya süresinde ayıp ihbarında bulunulduğu hususu sabitlenmiş olup, bu doğrultuda verilen yeni karara karşı davacı tarafça bir istinaf başvurusunda da bulunulmamıştır. Yukarıda belirtildiği üzere, davalı tarafça eksik ve ayıplı ifa savunmasına ilişkin olarak 4 adet iade faturasına dayanılmış olup, yine Dairemizin kaldırma kararıyla, bu faturalardan; “geç ve ayıplı teslim nedeniyle yurt dışı müşterisinden indirimler yapılması nedeniyle oluşan zarara dayalı olarak düzenlenen” … nolu 24.729,99 TL tutarlı reklamasyon faturası ile “bir kısım ayıplı ürünlerin davacıya iadesine ilişkin olarak düzenlenen” … nolu 21.266,28 TL’lik iade faturasına dayalı olarak davalı tarafın bir mahsup talep hakkı bulunmadığı hususları sabitlenmiş bulunmakta olup, Dairemizin kesin kaldırma kararı ile sabitlenen bu hususlar davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu nedenle davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde bu 2 faturaya ilişkin olarak ileri sürülen istinaf itirazları yeniden ayrıca değerlendirilmeyecektir. Mahkemece, kaldırma kararı sonrasında alınan 27/07/2021 tarihli raporda yukarıda özetlendiği üzere sadece, … nolu 20.177,91 TL’lik faturanın tamamı ve … nolu 7.673 TL’lik faturanın 4.384,80 TL’lik kısmı ile davacının gönderdiği kumaşlardan dikilen ve açık ayıplı kumaşa sahip oldukları tespit edilen 182 adet lacivert bluza ilişkin 3.530,44 TL bakımından davalının eksik ve ayıp savunması yerinde görülüp, takip tarihinden sonra davadan önce yapılan 7.642 TL’lik ödeme de düşüldükten sonra davacı şirketin talep edebileceği bakiye iş bedeli alacağı toplam 42.729,31 TL olarak belirlenmiştir. Davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmadığı gibi, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere … nolu 24.729,99 TL’lik reklamasyon faturası ile … nolu 21.266,28 TL’lik iade faturası haricinde kalan kısımlara ilişkin ve raporda yapılan bu hesaplamaya açık bir itirazda bulunulmamıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda, istinafa konu 2 adet faturaya ilişkin olarak kaldırma kararımız ile davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereğince davalının bir mahsup talebinde bulunamayacağı, istinaf dilekçesinde mahsup savunmasına dayanak olarak sunulan diğer 2 iade faturasının yönelik olarak açık bir itirazda bulunulmadığından, bu yönlerden Dairemizce HMK’nın 355. Maddesi kapsamında kamu düzenini ilgilendiren bir kaldırma sebebi de tespit edilemediğinden, istinafa konu mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarih ve 2021/326 Esas, 2021/769 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.926,58 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 790,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.135,64 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.