Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3382 E. 2022/153 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3382
KARAR NO: 2022/153
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/06/2021
NUMARASI: 2021/354 Esas, 2021/587 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı borçlu … Tic. A.Ş.’nin adi ortak olduğu … Ticaret A.Ş.-… Ticaret A.Ş. …Konut İşi Adi Ortaklığı arasında 17/10/2018 tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye konu izolasyon işlerinin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, yapılan işler ve kullanılan malzemeler hakkında taşeron ara hakediş raporları ve taşeron kesin hakediş raporu düzenlendiğini ve fatura edildiğini, davalının 489.763,00 TL’lik kısmını ödemediğini, davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, İİK.67.maddesi gereği %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, uyuşmazlık, davacının taraf olduğu izolasyon işlerinin yapılması konusunda sözleşmeye dayalı hak edişlerden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin olduğu, sözleşmeyi davalı ile dava dışı şirketin adi ortaklık olarak birlikte imzaladıkları, ancak takibin adi ortaklardan sadece davalıya yapıldığı ve eldeki davanın da sadece adi ortaklardan birine karşı açıldığı, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti olmadığı, bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerektiği, adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerektiği gerekçesi ile; davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 638/III maddesinde adi ortakların, adi ortaklığın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarının düzenlendiğini, müteselsil borçluların sorumluluğunun düzenlendiği Türk Borçlar Kanunu 163. maddesinde alacaklının borcun tamamı veya bir kısmının ifasını borçluların hepsinden veya birinden talep edebileceğinin açık ve net olarak belirtildiğini, söz konusu açık yasa maddelerine göre alacaklıların, alacaklarını borçlu adi ortaklığın ortaklarından müteselsilen isteyebileceklerini bu nedenlerle Türk Borçlar Kanununun mezkur hükümleri kapsamında yapmış oldukları icra takibi ve bununla ilgili olarak açtıkları itirazın iptali davasında yerel mahkemenin verdiği usulden red kararının hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanmış olan taşeron sözleşmesi kapsamında yapılan işler bedelinden ödenmeyen kısmın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı alt yüklenici, davalı ise asıl yüklenici (iş veren) dir. Davacı vekili, müvekkili ile davalının ortağı olduğu adi ortaklık arasında taşeron sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında edimini yerine getirmesine rağmen adi ortaklığın borcunun bir kısmının ödenmediğini, alacaklarının tahsili için davalı hakkında yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerektiği, adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerektiğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Adi ortaklık TBK’nın 620 vd maddelerinde düzenlenmiş, TBK’nın 638/son fıkrasında “Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmü yer almıştır. 6098 Sayılı TBK’nın 620 vd. maddelerinde düzenlenen ve iki veya daha fazla kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklık olan adi ortaklığın, tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa dair dava ve taleplerde, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak dava ve talepler yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Dava ya da talebin konusu paradan başka bir şey ise, bütün ortaklara karşı birlikte dava açılması gerekirken (mecburi dava arkadaşlığı), para ise; ortaklar bu borçtan müteselsilen sorumlu olduklarından ortaklardan biri, bazıları ya da tümüne karşı dava (ihtiyari dava arkadaşlığı) açılabilecektir. Somut olayda da davacı alacaklı, yaptığı sözleşmeden kaynaklı alacağı olduğunu belirterek sözleşmenin tarafı olan adi ortaklığın ortaklarından davalı hakkında takip yapmış, davalının itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamaya yönelik olarak da iş bu itirazın iptali davasını açmıştır. Talep para alacağına ilişkin olduğundan ve TBK hükümleri gereğince adi ortaklık ortakları arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan alacaklı ortakların tamamına müracaat edebileceği gibi, ortaklardan birine veya birkaçına karşı da müracaat edebilecektir. Buna göre davalının davada taraf olma ehliyeti bulunduğundan aksi yönde kanaatle dava şartı yokluğundan davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/06/2021 tarih, 2021/354 Esas, 2021/587 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.