Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3351 E. 2021/2425 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3351
KARAR NO: 2021/2425
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2017/837 Esas, 2021/629 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … İnşaat İşleri Sözleşmesinin yapıldığını, bu sözleşmenin sonlandırılması için 23/06/2017 tarihinde taraflarca sona erme protokolü düzenlendiğini, anılan protokol kapsamında ifade edilen tüm şartların müvekkili tarafından yerine getirildiğini ve sözleşmenin protokol kapsamında sona ermesi nedeniyle davalının ödemeyi taahhüt ettiği 300.000-TL kesintilerinin iadesi için davalıya Kocaeli … Noterliğinin … yevmiye ve 19/07/2017 tarihli ihtarname gönderildiğini, bu ihtarnameler ile davalının temerrüde düşürüldüğünü, taraflarınca gönderilen ihtarnameye cevap olarak İstanbul Beşiktaş … Noterliği … yevmiye ve 27/0/7/2017 tarihli dilekçede protokolde sayılan ve tanımlanan şartlardan … numaralı şartlar haricindeki şartların gerçekleştiğini, muhatap yüklenicinin yalnızca SGK borcu olmadığına daire belgeyi şirketlerine sunmuş olduğunu ancak işyeri kapanış bildirgesini sunmadığını, SGK Nazilli Sosyal Güvenlik Merkezi ile yapılan görüşmelerde ve SGK sistemi üzerinden yapılan sorgulamalarda yüklenicinin SGK dosyasını henüz kapamamış olduğu ve dosyanın şirketleri altında varlığını sürdürdüğünün anlaşıldığının ifadesine yer verildiğini, davalının bu iddiaları ödeme yapmamak için ileri sürdüğünü, davalının beyan dilekçesinin aksine müvekkilinin SGK Nazilli Sosyal Güvenlik Merkezi’nde bulunan alt işveren dosyasının kapatılması için gerekli evrak bildirimlerini kuruma sunduğunu ve müvekkilinin alt işveren dosyasını 29/0/2017 tarihi itibari ile kapattığını, … Noterliğinin … yevmiye ve 11/08/2017 tarihli ihtarnamesi ile davalıya tebliğ edilen SGK Nazilli Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 02/08/2017 tarih ve … sayılı yazısından müvekkilinin alt işveren dosyasının 28/03/2017 – 29/06/2017 tarihleri arasındaki faaliyet dönemine ilişkin prim borcunun bulunmadığının açıkça ifade edildiğini, SGK’nın internet sorgusundan da müvekkilinin faaliyet dönem bilgisinden ve SGK kayıtlarından müvekkiline ait dosyanın kapatılmış olduğunun anlaşıldığını, davalının Beşiktaş …. Noterliği’nin 21/08/2017 tarih ve … sayılı bir diğer cevap beyanında SGK nezdindeki işyeri kapanış bildirgesinin muhatap davacı şirket tarafından alınamayacağının kabul edilecek olsa bile davacı şirketin bahsi geçen dilekçede adı geçen personele ödemelerini tam olarak yapmış olduğunu belgelemesi ile bakiye 264.134,58-TL’yi ödeyeceklerini bildirdiklerini, bu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, çünkü davalının bu beyanlarıyla SGK kapanış bildirgesinin müvekkili tarafından alınamayacağını açıkça kabul ettiğini, bu sefer de davalının tek taraflı yeni şartlar oluşturmak sureti ile ödeme yapmaktan kaçınmaya çalıştığını, davalının Sona Erme Protokolü kapsamında ödemediği 264.134,58-TL dışında Kesin Hesap Hak Ediş Listesinin Kesinti ve Mahsuplar başlıklı bölümün J13. Maddesinde ifade edilen 513.923,26-TL lik personel kesintisinden kullanılmayan miktarın sözleşmenin sona ermesi nedeniyle müvekkiline iade edilmesi gerektiğini ama davalının çalışan bir kısım işçilerin ibranamelerinin eksik olduğundan bahisle kesintiden arta kalan miktarı iade etmediğini, halbuki davalının ibranamesini talep ettiği işçilerden birinin vefat etmiş diğer ikisinin de davalıyla itilaflı oldukları için ibraname alınamadığını, davalının ihtarnamesinde bahsettiğinin aksine listede yer alan …, … ile … dışındaki tüm işçilerin ibranamelerini kargo yoluyla davalıya gönderdiğini, müvekkilinden önce davalı şirketin bünyesinde çalışan … ile … isimli işçilerin davalı ile arasındaki uyuşmazlık nedeni ile diğer işçi …’un ise iş akdi sona erdikten sonra vefat ettiğinden ötürü ibraname imzalamalarının mümkün olmadığını, ayrıca taraflarca yapılan sözleşmede kesin hesabın onaylanmasına kadar varsa bir eksiklik taraflarca giderileceği, aksi halde bu durumun kesin hesap tutanağında yazılacağının ifade edildiğini, taraflarca yapılan eksiklikten söz edilmemiş olmasına rağmen davalının bu ve buna benzer haksız gerekçeler ileri sürmesinin yasa ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla talepleri doğrultusunda taraflarınca açılan işbu davanın kabulüne, 23/06/2017 tarihli Sona Erme Protokolü kapsamında taraflar arasında imzalanan … İnşaat İşleri Sözleşmesi’nin sona erdiğinin tespitine, müvekkili şirketin protokol kapsamında doğan alacaklarının hesaplanarak dava tarihi itibariyle uygulanacak ticari faiziyle birlikte şimdilik 264.134,58-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin sözleşme ve protokoller uyarınca yükümlülüklerini tamamlayamadığını, bu sebeple sona erme protokolünün imzalandığını, bu protokol ile taraflar arasında yalnızca protokol ekinde yer alan kesin hesapta sayılan işlerin davacı şirket tarafından tamamlandığını ancak protokol eki olarak kesin hesapta sayılmayan sözleşme kapsamındaki işlerin davacı tarafından tamamlanamadığını ve bu hususlarda mutabık kaldıklarını, protokol uyarınca protokolün imzasını takip eden bir gün içinde müvekkil şirketin davacı şirkete 700.000-TL ödeme yapacağının kararlaştırılmış olduğunu, yine protokol uyarınca protokolde sayılan ve tanımlanan şartların davacı tarafından eksiksiz olarak yerine getirilmesi halinde şartların tamamının gerçekleşmesi tarihi itibariyle sözleşmenin sona ereceğini ve müvekkili şirketin kalan 300.000-TL lik ödemeyi yapacağının kabul edildiğini, protokol dışında tarafların birbirlerinden herhangi bir alacak ya da hakları bulunmadığını, davacı şirkete 700.000-TL ödeme yapacağının kararlaştırılmış olup kararlaştırılan bu ödemenin yalnızca protokolün imzası şartına bağlandığından imzayı müteakip 700.000-TL ‘nin müvekkil şirket tarafından davacı şirkete usulüne uygun olarak 23/06/2017 tarihinde ödendiğini, davacı şirketin SGK Nazilli Sosyal Güvenlik Merkezi’nden alınan belgenin 06/03/2017 tarihinde başlayacak şekilde usulüne uygun olarak alınması ve taraflarına sunulması halinde ödeme yapmaya hazır olduklarını, bunu defalarca belirttiklerini ve buna rağmen yapmadıklarını, protokolün hukuki sonuçlarının doğması ve sözleşmenin sona ermesinin protokolde tanımlanan şartların gerçekleştiğini tevsik eden resmi belgelerin müvekkili şirkete sunulmasına bağlandığını ve sözleşmenin sonuçlarının şartın gerçekleşmesi ile birlikte doğacağını, şantiyede istihdam edilen personelin çalışan haklarına ilişkin kanuni ve akdi hak ve ödemelerinin yüklenici davacı tarafından yapılmadığının tespit edildiğini, ismi geçen personelin ve ücretlerinin davacı nam ve hesabına müvekkili tarafından ödendiğini,…’ın davacı şirket ile birlikte müvekkili şirkete karşı iş akdinden ve şantiyede kendi cebinden yaptığı masraf kalemlerinin ödenmemesinden doğan alacaklarının tahsili için İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 2017/653 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını ve davanın derdest olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; haksız, kanunsuz ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında akdedilen (eser) inşaat işleri sözleşmesinin sonlandırılmasına yönelik sözleşme imzalandığı bu sözleşme kapsamında davacı yükleniciye 700.000,00 TL ve 300.000,00 TL olmak üzere toplam 1.000.000 TL ödeme kararlaştırıldığı ve 700.000,00 TL’nin ödendiği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın davalının SGK’ya yaptığı ödemeden sonra bakiye kalan 264.138,58 TL için sözleşmede kararlaştırılan şartların tamamlanıp tamamlanmadığı noktasında toplandığı, sözleşmede ödenmesi gereken 300.000,00 TL bakımından sona erme protokolü incelendiğinde davalının işçi alacaklarına ilişkin kesinti yapma hakkını saklı tutuğu, mevcutta bir işçi tarafından dava tarihi itibariyle devam eden dava olduğu, diğer işçilerin de alınan ibranamenin dosya kapsamında yer almadığı, sözleşme konusu adreste çalışılmaya başlandığı 2017 yılından dava tarihine kadar henüz işçilik alacakları bakımından zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşıldığından davalının protokol kapsamında ödemesi gereken bakiye 264.138,58 TL”nin yine protokol kapsamında muaccel olmadığı gerekçesi ile, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile taraflarca hazırlanan 23.06.2017 tarihli Sona Erme Protokolünde müvekkili şirketin yerine getirmesi gereken şartların açıkça belirtilen … hesabın müvekkili şirket yöneticisi tarafından imzalanması, B-Müvekkili şirkete ait tüm malzemeler ve çalışanların … şantiyesini tahliye etmesi, C-28.06.2017 tarihi itibariyle SGK nezdinde işyeri kapanış bildirgesi verilmesi ve SGK’den borcu yoktur yazısı alınması, D-23.06.2017 tarihi itibariyle alt yüklenici … ile sözleşmenin karşılıklı fesih edilerek belgelerin … sunulmasına ilişkin tüm şartların müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini ve ilgili evrakların davalı asıl işverene sunulduğunu, müvekkili şirket yönünden şartları yerine getirilen protokol kapsamında taraflar arasındaki sözleşme sona ermiş olmasına rağmen davalı tarafın sona erme protokolüne ilişkin ödeme yapmamak için yeni bahaneler üretmesinin kabul edilemez olduğunu, davalı tarafın bahane olarak ileri sürdüğü dava dışı …’ın İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesinde 13/10/2017 tarihinde iş bu davadan sonra dava açmış olduğunun Uyap kayıtlarından anlaşıldığını, bahse konu işçinin müvekkili şirket bünyesinde toplam 52 gün çalışmış olup tüm işçilik alacaklarının kendisine eksiksiz ödendiğinin banka kayıtlarıyla kanıtlandığını, ancak buna rağmen dava dışı işçinin davalı ile önceki işverenine karşı husumeti bulunması nedeniyle müvekkili şirkete ibraname vermek istemediğini, bu hususun sorumlusunun müvekkili olmadığını, buna rağmen davalı tarafın iş bu davadan çok sonra açılan iş davası ile bu davayı ilişkilendirme çabasının hukuki ve yasal hiçbir dayanağı bulunmadığını, kaldı ki sona erme protokolü kapsamında bakiye alacaklarını almak için mahkemenin ifadesi ile “işçilik alacakları bakımında zamanaşımı süresinin dolmasına” veya “ibraname alınması” gibi şartların protokolde olmadığını, davalının, üç işçiden ibraname alınmadığından bahisle hapis hakkını kullandığını belirterek sona erme protokolü kapsamında bakiye bedeli ödemediğini, böylesine bir iddianın hukuki ve yasal hiçbir dayanağı bulunmadığını, öncelikle davalının, sona erme protokolüne göre para borcu bulunan iş sahibi borçlu olduğunu, Medeni Kanun madde 950-Hapis Hakkı “Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir.” koşulundan anlaşılacağı üzere hapis hakkını kullanabilecek kişinin alacaklı sıfatına haiz olması gerektiğini, ayrıca kanunda borçluya ait taşınır veya kıymetli evrağın varlığı ile borcun muaccel olmasının gerektiğini, dava konusu olayda müvekkilinin borçlu olmadığını ve hakkında muaccel bir borç bulunmadığını, bu sebeple Medeni Kanunda belirtilen şartların hiçbirisinin somut olayda oluşmadığını, davalının kesin hesap hakedişine ve sona erme protokolüne itirazı bulunmadığını, davalının hukuken hapis hakkı bulunmadığından savunmalarının tümünün yasa ve hukuka aykırı olduğunu, buna rağmen yerel mahkeme kararında “mevcutta bir işçi tarafından dava tarihi itibariyle devam eden dava olduğundan” bahisle davanın reddine karar verilmesinin açıkça yasa ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalı tarafın ibraname alınamadığını ifade ettiği … ile ekte sunulan arabulucuk tutanağından anlaşılacağı üzere anlaşma sağlandığını ve ödemesinin müvekkili tarafından yapıldığını, davalı tarafça ifade edilen ancak vefat ettiğini öğrendikleri diğer kişinin (…) yasal mirasçılarına ulaşılmaya çalışılmış olmasına rağmen mirasçılarına ulaşılamadığını, mirasçıları adına veraset ilamı çıkartma yetkileri de bulunmadığından mirasçılardan ibraname alabilmelerinin teknik olarak mümkün olmadığını, ancak müvekkili elinde olmayan hususlarla ilgili davalının müvekkiline kusur atfetmek suretiyle sona erme protokolüne göre ödemesi gereken bedeli ödememesinin açıkça yasa ve hukuka aykırı olduğunu, SGK Nazilli Sosyal Güvenlik Merkezine müzekkere yazıldığını ve müvekkilinin borcu bulunmadığına ilişkin cevabın dosyaya gönderildiğini, bilirkişi raporunda, müvekkilinin borcunun bulunmadığı, sona erme protokolünden bakiye 264.134,58 TL asıl alacağın 135.846,60 TL faiziyle birlikte toplam 399.974,18 TL alacağı bulunduğunun tespit edildiğini, yerel mahkeme kararında bu hususları incelemeden eksik ve hatalı karar verdiğini, müvekkilinin iş bırakması veya işi alt işverenine vermesinin söz konusu olmadığını, davalının talebi doğrultusunda kesin hesap hak edişi ve sona erme protokolünün yapıldığını, protokolün 2.sayfasında “Yüklenici,protokolün imzası ile sözleşme sona ermesi arasında geçen süre içerisinde ortaya çıkabilecek çalışan haklarına ilişkin (ücret,fazla mesai vs) herhangibir ödeme veya ilave SGK borcunun çıkması halinde, yükleniciye ait söz konusu borçların 300.000 TL tutarında yapılacak ödemeden TKJ tarafından kesilebileceği kabul ve taahhüt eder.” ifadesinin itilafın kaynağı olduğunu, bu maddede şantiye çalışanlarından ibraname alınması gerektiği veya ibranamelerinin eksik olduğu hususunda hiçbir ifade bulunmamasına rağmen davalının ibraname talebinde bulunarak sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini iddia ettiğini, kaldı ki protokün imzası ile sözleşmenin sona erdiği tarih aralığından kastedilenin, protokolde ifade edilen 4 şartın yerine getirilmesi olduğunu, buna rağmen davalının protokolde ifade edilmeyen hususlarla ilgili yeni talepler ileri sürerek protokole aykırı davrandığını, mahkemenin bu hususta inceleme yapmadan davalı beyanlarına göre hüküm kurduğunu, protokolde belirtilen 4 şartın yerine getirildiğinde yine protokole göre sözleşmenin sona ermiş sayıldığını, sözleşme protokole göre sona ermiş olduğundan davalı tarafça ödenmesi gereken bakiye borcun muaccel olduğunu, yerel mahkemenin borcun muaccel olmadığı yönündeki kararının açıkça yasa ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, TBK’nın 470 vd. maddesi kapsamında eser sözleşmesine dayalı alacak talebine ilişkindir. Taraflar arasında 06/03/2017 tarihli 18 MW gücündeki jeotermal enerji santralinin inşaat işlerinin yüklenici tarafından yapılmasına ilişkin sözleşme imzalandığı, anılan sözleşmenin 23/06/2017 tarihli sona erme protokolü ile karşılıklı anlaşma yoluyla feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık sona erme protokolünde kararlaştırılan ve ödenmediği uyuşmazlık konusu olmayan 300.000 TL (davalı tarafça davacı adına SGK’ya yapılan ödemelerin mahsubundan sonra 264.134,58 TL) nin ödenmesi gerekip gerekmediği noktasında çıkmaktadır. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere taraflar arasında imzalanan sona erme protokolünde davalı iş sahibinin, yüklenicinin, protokolün imzası ile sözleşmenin sona ermesi arasında geçen süre içinde ortaya çıkabilecek çalışan haklarına ilişkin (ücret, fazla mesai vs) herhangi bir ödeme ve/veya ilave SGK borcunun çıkması halinde yükleniciye ait söz konusu borçların 300.000 TL tutarında kesinti yapabileceği hükmü düzenlenmiş olup, davacı protokolde öngörülen şartların gerçekleştiğini, kesinti yapılan 300.000 TL’nin ödenmesini talep etmiş ise de gerek dava sırasında işçilik alacaklarına ilişkin taraflar aleyhine açılmış derdest davanın bulunması, gerekse bir kısım işçilerden ibraname alınmaması karşısında ihtilafa konu davalı tarafça işçilik alacaklarına karşı tutulan kesintinin ödenmesi şartlarının oluştuğu ispatlanamamıştır. Davacının muaccel olduğunu ispatlayamadığı alacağını talep etmesine olanak bulunmadığından istinaf sebebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2021 tarih ve 2017/837 Esas, 2021/629 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.