Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3346 E. 2022/695 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3346
KARAR NO: 2022/695
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2021
NUMARASI: 2019/335 Esas, 2021/590 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, inşaat müteahhidi müvekkili şirket ve arsa maliki şirket yetkilisi … ile davalı şirketler arasında bir imar planı hazırlandığını, ilgili resmi mercilerden gerekli izinleri alma şartlı bir sözleşme yapıldığını, şirket yetkilisi olan … kendisine Avrupa Konseyi tarafından Türkiye’de imar planı yapma yetkisi verildiğinden bahisle, idarelerin veremeyeceği oranda yüksek bir imar planı yapacağını vaad ederek birçok şirket ve şahıstan yüksek oranda paralar almakta olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi olan …’ın aynı şekilde oyuna getirilerek imar alma bahanesi ile 19/06/2015 tarihli sözleşme gereğince makbuz mukabilinde 258.175 TL ödeme yaptığını, ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen davalı şirket yetkilisi olayla ilgili olmayan bir takım hayali çizim ve yazılarla imar planı yaptığını ve hatta bakiye bedelin de ödenmesi için ihtar gönderdiğini, müvekkili şirket yetkilisinin yaptığı araştırmalarda davalı şirketlerin piyasada yasal olmayan aynı tip sözleşmelerle büyük para topladığını ve bugüne kadar herhangi bir imar plana yapamadığını öğrendiğini, bunun üzerine davalı şirketlere başvuru yapan müvekkili şirket sürekli oyalandığını ve imar planının çıkarıldığı ileri sürülerek mağdur edildiğini, yapılan araştırmalarda idareler nezdinde herhangi geçerli bir imar plana yapılmadığını, davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalıların işbu takibe karşı haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, davalıların hayali imar planı yapma vaadlerinin yasal dayanağının bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinden haksız olarak tahsil ettikleri bedeli faiziyle birlikte iade etmek zorundu olduklarını belirterek, davalı şirketlerin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili, davacı tarafın beyanları gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirketi ve şirket yetkilisini suçlamaktan öte bir şey olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen hususların esasında ceza yargısının konusu olduğunu, davacı yan suç teşkil eden fiillerden dolayı suç duyurusunda bulunmak yerine hukuk mahkemeleri önünde dava ikame ettiğini ve müvekkili ile ilgili olarak asılsız beyanlarda bulunduğunu, davacı şirket ve şirket yetkilisi … ile müvekkili şirket arasında toplamda 5 tane ayrı ayrı sözleşme imzalandığını, dava konusu sözleşme karşılıklı edimlere bağlandığını, dava dilekçesinden ödendiği belirtilen ödemelerin bir an gerçek olduğu kabul edildiğinde davacının yaklaşık bir yıl boyunca müvekkili şirkete belli aralıklar ile ödeme yaptığını, davacının kandırıldığı iddiasının olduğunu ancak birinci ödemeden sonra diğer ödemeleri neden gerçekleştirdiğini, taraflar arasında yapılan diğer tüm sözleşmelerde sorun olmadığını veya davacının böyle bir iddiası bulunduğu dikkate alındığında müvekkili davacıyı dolandırdığı şeklindeki bir beyanın gerçek ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili ilk derece mahkemesine sunduğu 02/02/2021 tarihli dilekçesinde, davacının dayanağı olan 19/06/2015 tarihli sözleşmenin davacı ile değil dava dışı …’ın şahsı ile imzalamış olduğunu, gerek hizmet talep eden evrakında gerek sözleşmede …’ın davacı şirketi temsil ettiğine dair ibare bulunmadığını, davacının talep ettiği 258.175,00 TL ödemenin … ile imzalanan sözleşmede yer aldığını, davacının kendi beyanı ile de 19/06/2015 tarihli sözleşme gereğince makbuz mukabilinde 258.175,00 TL ödeme yapıldığının kabul karşısında icra takibinin davacı tarafından değil sözleşmenin tarafı olan dava dışı … tarafından başlatılması ve işbu davanın da … tarafından açılması gerektiğinden davanın husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Halinde … A.Ş. davaya karşı cevap vermemiştir. Mahkemece, davaya konu sözleşmenin davacı şirket ile değil, … ile imzalandığı, taşınmazın da bu kişiye ait olduğu, ödeme belgelerinde de kişinin adının yazılı olduğu gerekçesi ile, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, söz konusu … parsel bakımından yalnızca müvekkili şirket yetkilisi …’ın davalı … mühendisliğinde talep dilekçesi bulunduğunu, ayrıca bir sözleşme bulunmadığını, ancak dava dışı olup İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/34 esas sayılı dosyası ile müvekkili … aleyhine açılan davaya konu … parsel bakımından müvekkili şirket yetkilisi … ile davalı … arasında sözleşme imzalanmadığını, müvekkili şirketin davalı şirkete yaptığı ödemelere ilişkin olarak davalı şirketin müvekkili şirkete fatura kestiğini, ödemelerin üçünün müvekkili şirket yetkilisi … tarafından, diğerlerinin ise müvekkili şirket tarafından yapıldığını, davalı tarafın hiçbir işlem yapmamasına rağmen müvekkilinden tahsil ettiği paralarla ilgili fatura kestiğini, icra takibine konu ödemelerin müvekkili şirket tarafından parsel numarasının yazıldığı açıklamalarla davalı şirkete yapıldığını, açıkça görüldüğü üzere davalıya ödeme yapan taraf ile takip baylatan tarafın aynı olduğunu, bu nedenle husumet yokluğundan dolayı davanın reddinin hatalı olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete gönderdiği 10/06/2016 tarihli ihtarname ile müvekkili şirket yetkilisi …’ın şirket adına hareket ettiğine ve karşı yana başvurduğunu ikrar ettiğini, bu dosya ile birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/70 Esas sayılı dosyasında dava konusu parsele dayanarak alacak davası açan davalı şirketin, müvekkili şirkete husumet yönelttiğini, şimdi ise husumet itirazında bulunmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalılar ise yüklenicidir. Dava, taraflar arasında yapıldığı iddia olunan “Özel İmar Planlamasına Esas Hizmet Sözleşmesi” kapsamında, davalılara ödemelerde bulunulması rağmen, olayla ilgisi olmayan bir takım hayali çizimler gönderildiği, herhangi bir imar planı yapılmadığı, bu nedenle ödenen paraların iadesi için davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı iddiasıyla, davalı tarafça bu takibe yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı … Ltd. Şti. vekilince davacının iddiları reddedilmiş, yargılama sırasında sunulan 02/02/2021 tarihli dilekçe ile, davaya konu sözleşmenin davacı şirketle değil, şirketin yetkilisi olan …’la kişisel olarak yapıldığı belirtilerek husumet itirazında bulunulmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, dava dilekçesinde açık bir şekilde davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin, davacı şirketi yetkilisi olan … ile yapılan 19/06/2015 tarihli sözleşme gereğince yapıldığı belirtilen 258.175,00 TL’lik ödemenin iadesi talebine ilişkin olduğunu belirtildiği, ayrıca 30/09/2021 tarihli duruşmada da mahkemece sorulması üzerine davacı vekilince yine açık bir şekilde 19/06/2015 tarihli sözleşmeye istinaden yapılan ödemelerin iadesi için yapılan icra takibine itirazın iptalini talep ettiklerinin belirtildiği, 9/06/2015 tarihli sözleşmeye konu Büyükçekmece ilçesi … Ada … Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının … adına kayıtlı olduğu, buna göre istinafa konu davanın dosya arasında yer alan, davacı şirket yetkilisi … ile davalılardan …Ltd. Şti. Arasında … Ada … Parsele ilişkin olarak imzalanan 19/06/2015 tarihli sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin istirdadı talebine ilişkin olduğu, her ne kadar istinaf dilekçesinde dava … parsele ilişkin açılmış gibi anlatım ve iddialarda bulunulmuş ise de, yukarıda belirtilen dava dilekçesi ve 30/09/2021 tarihli duruşmadaki beyan göz önünde bulundurulduğunda HMK’nın 357/1-Son maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bu iddianın istinaf aşamasında dinlenemeyeceği, buna göre sözleşmelerin nispiliği ilkesi de göz önünde bulundurulduğunda mahkemece, sözleşmenin tarafı olmayan davacı şirket bakımından davanın husumet yokluğunda usulden reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2021 tarih ve 2019/335 Esas, 2021/590 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.