Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/329 E. 2021/817 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/329
KARAR NO: 2021/817
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2020
NUMARASI: 2020/347 Esas, 2020/409 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 19/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 05/03/2009 tarihli sözleşme uyarınca davalının müvekkiline ait otelin bir kısım imalat işlerinin yapımını üstlendiğini, müvekkilinin toplam 212.196,21 TL ödeme yaptığını, davalının ise toplam 179.756,33 TL’lik fatura düzenlediğini, dolayısıyla müvekkilinin fatura bedellerinden 32.439,37 TL fazla ödeme yaptığını ve bu tutar kadar alacaklı olduğunu, taraflar arasında görülmekte olan İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/407 Esas sayılı dosyasında davalının iki adet faturaya dayalı icra takibine itirazın iptalini talep ettiğini, dolayısıyla o davanın konusunun bu dava konusundan farklı olduğunu, her ne kadar o dosyada fazla ödemenin istirdatı istemiyle açılmış olan bir karşı davaları olsa da karşı dava ile ilgili verilen bir karar olup olmadığının muğlak kaldığını, maddi hukuka ilişkin bir red kararının bulunmadığını, bu alacakları ile ilgili zamanaşımı hukuki engeli ile karşılaşmamak için bu davayı açmaları gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya fazla ödenen 32.439,37 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/407 Esas sayılı dosyasında müvekkiline karşı aynı konuda dava açtığını ve o davada verilen kararın henüz kesinleşmediğini, o davada davacının tashihi karar yoluna gitmemiş olması nedeniyle müvekkili lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan iddia ettiği fazla ödemenin istirdatı talep hakkını kaybettiğini savunarak, davanın dava şartı yokluğundan reddini istemiştir. Mahkemece, davacının bu davadaki talebinin İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/407 E. Sayılı dosyasında ikame olunan karşı davadaki talebi ile aynı olduğu, iki davadaki eser yapım işinin aynı olduğu, ihtilafın aynı hususlara dair olduğu, daha evvel açılmış ve görülmekte olan bir dava olduğu, o davada mahkemece verilen 06/03/2020 tarih ve 2017/407 Esas, 2020/147 Karar sayılı kararın henüz kesinleşmemiş olduğu, dolayısıyla HMK 114/1-ı maddesinde “aynı davanın daha önce açılmış ve görülmekte olması” bendine istinaden dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, daha önce açmış oldukları karşı davada mahkemenin müvekkilinin alacağını tespit ettiğini ancak bu alacaklarına ilişkin hüküm kurmadığını, bozma sonrasında ise bilirkişinin tespit ettiği bedele ilişkin hüküm kurmadığını, yanlış bir gerekçe göstererek karar verdiğini, Yargıtay’ın tashihi karar aşamasında bu alacakla ilgili bir davanın açılmamış sayıldığını, karşı davanın reddine karar verilmiş olmasının bu alacağın hiç dava edilmemiş gibi bir boşluk oluşturduğunu ve bu taleplerine ilişkin mahkeme kararı oluşturulmadığını, o davada esas yönünden bir karar verilmediğinden derdestlikten söz edilemeyeceğini, mahkemece söz konusu davanın temyiz sonucunun beklenilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Derdestlik itirazına konu İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/407 Esas sayılı dosya sureti incelendiğinde, iş bu davanın davalısı olan … A.Ş. tarafından 2 adet faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası açıldığı, iş bu davanın davacısı tarafından ise faturalara karşılık fazla ödendiğini ileri sürdüğü 32.439,37 TL’nin tahsili istemiyle dava açıldığı, Mahkemenin 30/10/2014 tarih ve 2014/945 Esas, 2014/337 Karar sayılı kararı ile, asıl davanın kısmen kabulü ile takibin 27.447,98 TL asıl alacak üzerinden devamına, karşı davanın kısmen kabulü ile 20.731,03 TL ayıplı ve eksik iş bedeliyle ilgili nefaset farkı bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 02/05/2016 tarih 2016/749 Esas, 2016/2444 Karar sayılı kararı ile, davalı icra takibine itirazında takip konusu alacağın 21.156,00 TL kısmını kabul ederek icra dosyasına ödediğinden bu miktarın 27.447,98 TL’den mahsubu ile asıl davanın 6.291,98 TL üzerinden kabulü gerekirken icra dosyasına yapılan ödeme tutarı nazara alınmayarak yazılı şekilde davanın 27.447,98 TL üzerinden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı- karşı davalı yüklenicinin tüm, davalı- karşı davacı iş sahibinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davalı- karşı davacı iş sahibi yararına bozulmasına karar verilmiştir. Bu kez davacı-karşı davalının karar düzeltme yoluna başvurması üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 15/03/2017 tarih ve 2016/4260 Esas, 2017/1128 Karar sayılı kararı ile “….. Diğer taraftan karşı dava dilekçesinde davalı- karşı davacı iş sahibi yapılmayan, eksik ve kötü yapılan işlerden dolayı tazminat ve diğer talep haklarını saklı tuttuğunu açıklamış devamında ileri sürdüğü 212.196,21 TL ödemeye göre 19.04.2010 tarihli 179.756,33 TL’lik fatura miktarı düşüldüğünde fazla ödemenin istirdatına karar verilmesini istemiş buna rağmen mahkemece eksik ve kusurlu işler bedeline hükmedilmiş fazla talep reddedilmiştir. Bu kararı davalı- karşı davacı, karşı davadaki talebinin eksik ve kusurlu işlerin giderim bedeline ilişkin olmadığı fazla ödemenin istirdatına ilişkin olduğunu ileri sürerek temyiz etmiş, Dairemizce karşı davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları sair ret kapsamında bırakılarak reddedilmiş, buna karşılık davalı- karşı davacı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmadığından fazla ödeme bedeline hükmedilmemesi ile ilgili davacı-karşı davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Ayrıca karşı davada davalı-karşı davacının eksik ve kusurlu işler giderim bedeli ile ilgili eldeki dosyada davasının bulunmadığı ve bununla ilgili haklarını açıkça saklı tuttuğunu beyan ettiğinden karşı davada eksik kusurlu işler bedeline hükmedilmek suretiyle mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı davranılmıştır. Bu haliyle karşı davanın (eksik kusurlar ile ilgili olarak ayrıca dava açılabileceğinden) tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelere göre kararın bu gerekçelerle bozulması gerekirken Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sırasında bu hususların gözden kaçırılarak kararın somut olaya uygun düşmeyen başka gerekçe ile bozulduğu” gerekçesiyle davacı- karşı davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairenin 02.05.2016 tarihli 2016/749 Esas 2016/2444 Karar sayılı bozma ilâmının kaldırılarak kararın değişik bu gerekçeler ile bozulmasına karar verilmiştir. Bozma kararı sonrasında İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2020 tarih 2017/407 Esas, 2020/147 Karar sayılı kararı ile, asıl davada toplam 76.227,36 TL bedelli 2 adet faturaya karşılık davalının 23.969,45 TL ödeme yaptığı, bu durumda davacının bakiye alacağının 56.257,91 TL olduğu, karşı davada ise davacının eksik ve ayıplı işlere ilişkin talep ve dava hakkını saklı tuttuğu, mahkemece daha önce verilen kararı karşı davadaki talebin fazla ödemenin istirdatına ilişkin olduğu gerekçesiyle temyiz ettiği, temyiz incelemesi sonucunda karşı davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının sair red kapsamında reddedildiği, buna karşılık karşı dava davacısının karar düzeltme talebinde bulunmamış olması nedeniyle fazla ödemenin iadesi talebi yönünden karşı dava davalısı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, ayrıca karşı davada taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takibin 52.257,91 TL asıl alacak üzerinden devamına, karşı davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2020/2102 Esas, 2021/614 Karar sayılı kararı ile onanmıştır. Görüldüğü üzere aynı konuda daha önce açılan derdest bir dava mevcut olup, o davada eldeki istinaf incelemesine konu dosya davacısının fazla ödemenin istirdatı talebi davalının usuli kazanılmış hakkı nedeniyle reddedilmiş, karar iş bu dava tarihi itibariyle henüz kesinleşmemiştir. O halde, mahkemece davanın derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2020 tarih ve 2020/347 Esas, 2020/409 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.