Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3258 E. 2021/2323 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3258
KARAR NO: 2021/2323
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2021
NUMARASI: 2021/616 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, müvekkili … Ltd. Şti ile davalı şirket arasında 12/04/2021 ve 30/04/2021 tarihli alt yüklenici sözleşmeleri imzalandığını, imzalanan sözleşmeler uyarınca müvekkilinden toplam sözleşme bedelleri üzerinden %5’lik teminat senetleri alınmasının kararlaştırıldığını, müvekkili …’in de kefil olarak alındığı iş bu %5 kesin teminat senetlerinden 187.368,37 TL’lik senedin 15/04/2021 tarihinde, 317.500,00 TL’lik senedin ise 07/05/2021 tarihinde davalıya teslim edildiğini, davalıya teslim edilen senetlerden 187.368,37 TL’lik senette vade tarihinin, diğer senette ise hem vade tarihi hem de tanzim tarihinin bulunmadığını, davalı tarafça müvekkiline gönderilen 27/09/2021 tarihli ihtarname ile senetlerin eksik olan vade ve tanzim tarihlerinin müvekkilinin rızası hilafına sonradan doldurularak senetlerin 30/09/2021 tarihinde ödenmesinin aksi taktirde icra takibine konulacağının ihtar edildiğini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını, aksine alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshedilmediğini, davalının fesih protokollerini işletmediğini, müvekkili …’nin davalı şirket şantiyesinde çalıştığını, davalı tarafça henüz icra takibi başlatılmamış olduğunu belirterek, İİK 72. maddesi uyarınca dava konusu olan ve müvekkilinin rızası hilafına davalı tarafından doldurulan 15/04/2021 tanzim tarihli 30/09/2021 vade tarihli 187.368,37 TL bedelli ve 07/05/2021 tanzim tarihli, 30/09/2021 vade tarihli 317.500,00 TL bedelli teminat senetlerinden ötürü müvekkilinin borçlu olmadıklarının tespitine ve senet toplamları 504.868,37 TL’nin %15’i 76.180,25 TL teminat mukabilinde dava konusu senetlerin icra takibine konu edilmemesi ve icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 08.10.2021 tarihli ara kararla, sunulan deliller, dayanak sözleşmelerin 14.2 maddesi değerlendirilmekle davacının yaklaşık ispat koşulunu sağlayamadığı gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilince sunulan 08/10/2021 tarihli dilekçeyle, huzurdaki davadaki taleplerinin HMK 389 ve devamı uyarınca ihtiyati tedbir talebi değil İİK 72 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir olduğunu belirterek ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmesi üzerine, Mahkemece 12/10/2021 tarihli ara kararla, İİK 72/2. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati kararı verilebilmesi için de yaklaşık ispat koşulunun aranması gerekli olup bu şart gerçekleşmediğinden, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin tekrar reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, yerel mahkemenin 08.10.2021 tarihli kararı ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini, bu karar usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf yoluna başvurduklarını, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.2 maddesinde, kesin teminat senedi olarak alt yüklenici müvekkilinin davacıdan toplam sözleşme bedelleri üzerinden %5 teminat mektubu ve %5 teminat senetleri almasının kararlaştırıldığını, ancak teminatın fonksiyonu gereği, teminat gösterilmesindeki amacın, olası riskleri uzun vadede izole etmek olduğunu, dolayısıyla kesin teminat senetlerinin de tıpkı teminat mektupları gibi sözleşmenin 14.2 maddesine göre 2 yıl vadeli olması gerektiğini, davacı yüklenicinin kesin teminat senetlerine, sözleşme hilafına 5 ay sonrasının tarihini atıp takibe konu ettiğini, davalı yükleniciye, alt yüklenicisi olan davacı müvekkilinin güvenerek senetleri teslim ederken vade ve hatta bir tanesine tanzim tarihi de koymadığını, davalının kesin teminat senetlerini yazılı sözleşme hilafına doldurarak icra takibi başlattığını, yerel mahkeme kararında dayanak gösterilen 14.2 maddesinin, davalı yüklenicinin, alt yüklenici davacıdan aldığı kesin teminat senetlerini, teminat senedi olmasına rağmen icra takibine koyabileceğini düzenlediğini, ancak bu maddenin müvekkilinin verdiği kesin teminat senetleri ile borçlu olduğunu asla göstermediğini, davalının müvekkilinin Temmuz, Ağustos ve Eylül ayına ilişkin hak edişlerini ve ödemelerini yapmadığını, bu hak edişlere ilişkin faturaları ise davacıya kestirmediğini, müvekkilinin borçlu değil hatta alacaklı olduğunu, yerel mahkemenin aksine, kesin teminat senetlerinden mütevellit müvekkilinin borçlu olmadığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı kanaatinde olduklarını, taraflarınca huzurdaki davanın açılmasının ardından davalı taraf ile müvekkili arasında aktedilmiş olan eser sözleşmelerinden mütevellit davalı yana vermiş oldukları banka teminat mektuplarının, lehdarı olan müvekkili şirketin borcunun muaccel olmadığı ve davalı açısından riskin doğmadığının, davalının kusurlu davranışlarıyla teminat mektuplarının fonksiyonunu yitirdiğinin, tazmin talebinin hukuka aykırılığınının ve teminat mektuplarının hükümsüz kaldıklarının tespiti ve davacıya iadesine ilişkin olarak İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/673 esas sayılı dava dosyasının taraflarından ikame edildiğin, bu dava dosyasındaki ihtiyati tedbir taleplerinin yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiği gerekçesi ile kabul edildiğini ve teminat mektuplarının nakide çevrilmesinin ihtiyati tedbir kararıyla durdurulmasına karar verildiğini, huzurdaki davadaki taleplerinin de teminat mektupları yanında, alınan kesin teminat senetlerinden mütevellit de borçlu olmadıklarına ilişkin olduğunu, bu dosyadaki ihtiyati tedbir taleplerinin HMK’nın 389. Maddesi ve devamı maddelerine göre değil, İİK madde 72 uyarınca ihtiyati tedbir talebi olarak yöneltildiğini, ancak ihtiyati tedbir taleplerinin bu hüküm ve beyanları çerçevesinde değerlendirilmediğini, davalının sözleşmenin 45. Maddesinde yer alan prosedürü yerine getirmeden, yani söz konusu sözleşme feshedilmeden ihtiyati haciz kararı aldığını, müvekkili halen şantiyede fiilen çalışmasına rağmen davalının ihtiyati haciz talep ederek müvekkilini zor duruma soktuğunu, ayrıca, sözleşme, teminat senedi teslim tutanakları ve taraflar arasındaki son üç aylık hak edişlerin ödenmediğine ve işin geciktirilmesine ilişkin davalının kusurlarıyla sebebiyet verildiğine ilişkin tüm yazışma ve delillerinin dosyaya sunulduğunu, yerel mahkeme tarafından 12.10.2021 tarihli “ihtiyati tedbir talebinin tekrar red kararında” emsal gösterilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/118 Es. 2019/168 K. Sayılı ilamının huzurdaki dava açısından emsal niteliği taşımadığını belirterek, yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı Kanun’un 390/3 maddesinde, ”Tedbir talep eden taraf,  dilekçesinde  dayandıgı ihtiyati tedbir sebebini  ve türünü açıkca belirtmek ve  davanın esası yönünden  kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde, dava dilekçesi ekindeki belgeler, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.2.maddesinin 3.bendindeki teminat senedine ilişkin özel düzenleme göz önünde bulundurulduğunda, davacı tarafça davanın esası ve davaya konu teminat senetlerinin icra takibine konu edilmemesi gerektiği talebi bakımından yaklaşık ispatın koşulunun bu aşamada sağlanamamış olduğu, davacı tarafça tedbir taleplerinin HMK’nın 389.maddesine değil İİK’nın 72/2 maddesine dayalı olduğu, tedbir taleplerinin bu hüküm ve beyanları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, yerel mahkeme ara kararında da belirtildiği üzere İİK 72/2. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati kararı verilebilmesi için de yaklaşık ispat koşulunun sağlanması gerektiği, davacının açmış olduğu diğer davanın görüldüğü İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/673 Esas sayılı dosyasında teminat mektuplarına ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasının bu davadaki ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine bir etkisinin bulunmadığı, zira sözleşmenin 14.2.maddesinin 1 ve 2.bendinde kesin teminat mektubunun, 3.bendinde ise teminat senedinin ayrı ayrı düzenlendiği, tedbir kararı verilen diğer davanın teminat mektuplarına ilişkin olduğu, bu davanın ise teminat senetlerine ilişkin olduğu, buna göre yerel mahkeme tarafından ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2021 ve 12/10/2021 tarih ve 2021/616 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 08/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.