Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3237 E. 2021/2270 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3237
KARAR NO: 2021/2270
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2021
NUMARASI: 2021/681 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacının özel sipariş usulü yat imal ederek yurt dışı satışını gerçekleştiren Antalya Serbest Bölge içerisinde faaliyette bulunan yabancı uyruklu kurumsal bir şirket olduğunu, talep konularının … ve … modellerine ilşkin olarak yat kapısı, kapak ve hatchlerinin teknik çizim ve projelendirilmesi ve üretimi konusunda anlaşmaya varıldığını, 3 model için ayrı ayrı sözleşmeler yapıldığını, davacı şirket … ve … modelleri için %15, … modeli için %50 peşinat ödemesi yapıldığını, toplamda 52.825 Euro ödeme yapılmasına rağmen davalı şirket tarafından sağlanılan malzemenin kalitesizliğinin ayıplı ifaya sebebiyet verdiğini, davalı şirketçe sözleşme içeriğindeki işlerin gereği gibi yerine getirilmediğini, sözleşmeden döndüklerini, davalının TBK 112 maddesi gereğince zararlarını gidermek zorunda olduğunu belirterek, … ve … modelleri için 05.06.2021 ve 17.06.2021 tarihlerinde davacı şirketin davalı şirkete ödediği peşinat bedellerinin iadesine ilişkin olarak bu iki model için 32.227,50 Euro’nun tahsiline, davacının uğradığı menfi zararın tazmini ile muhtemel hakların korunması ve mahkeme hükmünün ifasının imkansızlaşmaması adına ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın eser sözleşmesinin ayıplı ifa edildiği iddiasına dayanılarak ödenen sözleşme bedelin iadesi istemine ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki edimlerin ifa edilip edilmediğinin, ifanın ayıplı olup olmadığının yargılamayı gerektirdiğini, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen sözleşme, fatura ve ihtarnamenin ifanın ayıplı olup olmadığının, sözleşmeden dönme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için yeterli olmadığını, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığının yargılama sonucu ortaya çıkacağını belirterek, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında yat kapısı, kapak ve hatchlerinin teknik çizim ve projelendirilmesi ve üretimi konusunda anlaşmaya varıldığını, toplamda 52.825 Euro ödeme yapıldığını, mahkeme gerekçesindeki “ihtiyati haciz kararı verilmesi için ortada muaccel bir alacağın mevcut bulunması ve ihtiyati haciz kararında hacze konu alacak miktarının belirtilmesi gerektiğine” ilişkin ifadenin yerinde olmadığını, müvekkilince yapılan ödeme miktarının belirli olduğunu, ödeme dekontlarının dikkate alınmadığını, davalı şirket tarafından sağlanılan malzemenin kalitesizliği, ayıplı ifaya sebebiyet verdiğini, ilk etapta ödemesi yapılan … modelinin karşı şirket tarafından davacı şirkete teslim edilen malzemelerinde birçok ayıp mevcut olduğunu, davalı şirket, yapım aşamasında olan yatın teslim tarihinde gecikme yaşandığını, çizimlerin davalı şirkete geç ulaştırılmış olması sebebiyle davacı şirketin BV sertifikasını alamadığını, davacı şirketçe … ve … projeleri için toplamda 32.227,5 Euro %15 üzerinden peşinat ödendiğini, peşinatı ödenmiş olan ürünlerin aradan 4 hafta geçmiş olmasına rağmen çizimlerinin davacı şirkete iletilmediğini, iletilen çizimlerin de BV sertifikası almaya yeterli çizimler olmadığını, bu sebeple BV sertifikasını alamadıklarını ve yatların yapımına başlanamadığını, bu nedenle müşterilerine karşı zor durumda kaldıklarını, vadesi geldiği halde borcunu ödemeyen, mallarını kaçıracağına dair haricen izlenimler edinilen borçlu şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarından borca yeter miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemek durumunda kaldıklarını, bizzat davalı şirkete gönderilmiş olan dekontlar ve taraflar arasında yapılmış olan sözleşmeler ve proforma faturalar yaklaşık ispat için yeterli olduğunu, ticari ilişkide başkaca bir delil bulunmasının imkansız olduğunu, teminat mukabili ihtiyati haciz verilmesi gerekirken aleyhe karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, mahkemeye sunulan delillerin dikkate alınmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Somut olayda, davacı tarafça, davalının edimlerini eksik ve ayıplı ifa ettiği belirtilerek, eksik ve ayıplar nedeniyle, davalıya ödenen bedelin iadesi istenmektedir. Dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Bu nedenle yerel mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2021 tarih ve 2021/681 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.