Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3205 E. 2021/2471 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3205
KARAR NO: 2021/2471
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2021
NUMARASI: 2020/371 Esas, 2021/422 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin davalının sözleşmeye aykırı iş ve işlemleri nedeniyle haklı olarak feshedildiğinin tespiti ve iş bedelinin iadesi, karşı dava ise; manevi tazminat talebine ilişkin olup mahkemece asıl davada; davanın reddine, karşı davada; davanın reddine yönelik mahkemenin 03/10/2017 tarihli, 2014/1298 Esas, 2017/664 Karar sayılı kararı istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, karşı dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen karara karşı asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili mahkemenin 2014/1298 Esas sayılı dosyasına verdiği 24/10/2014 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasında kararlaştırılan “Mimari Proje Hizmetleri” kapsamında davalıya 531.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin sözleşmede anılan adıyla Ön Konsept Projesine ve dava dışı … tarafından önceden hazırlanan fikir projesine uygun şekilde avan proje hazırlamaya başladığını, çizimlerin 2013 yılı Şubat ayında müvekkiline teslim edildiğini, ancak bu projede bodrum kat ve otopark katlarının gösterilmediğini, esaslı unsurlarda fahiş hatalar yapıldığını, bu nedenle … tarafından hazırlanan avan proje üzerinden çizimlerin devam kararı alındığını ve kesin projenin yapılması konusunda davalıya telip gönderildiğini, davalı şirket tarafından kesin proje ruhsat tesliminin Kasım 2013 tarihinde yapılması gerekekirken gecikmeli olarak Mart 2014 tarihinde gerçekleştiğini, bu gecikmenin davalının kusurundan kaynaklandığını, gerekli revüzyonların yapılmadığını, davalının bu defa daha ağır koşullar ileri sürerek yeni bir sözleşme yapma konusunda ısrarcı olduğunu, müvekkilinin bu koşulları kabul etmeyerek ihtarname keşide ederek davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmesini istediğini, davalının bu ihtarnamelere rağmen haksız tutumlarına devam etmesi nedeniyle müvekkili şirket tarafından davalıya ihtarname ve fesihname gönderildiğini ileri sürerek sözleşmenin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğinin tespiti ile davalıya ödenen 531.000,00 TL iş bedelinin 05/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili, taraflar arasında 6306 sayılı Yasa kapsamında İstanbul İli, Beyoğlu İlçesi, … Mevkiinde bulunan …, …, …, ve … adada yer alan parsellerin vaziyet planı, konut sosyal tesis ve cami projelerinin plan kesit ve görünüşlerinin hazırlanması konusunda sözleşme imzalandığını, davacının sözleşmeyi durdurarak büyüklüğü ve içeriği değişen dolayısıyla yeni bir iş olarak kabul edilen proje için yeni bir teklif istemesi nedeniyle işi sonlandırdığını, davacı tarafından sözleşmeye konu proje kendilerine teslim edilmeden peşinen ve tek seferde ödenen bir bedel bulunmadığını, onaylanan hakediş bedellerinin iade edilemeyeceğini, her ödemenin onay ve kabul sonrası yapıldığını, ayıplı ve geç ifanın bulunmadığını, işin davacı tarafından durdurulduğunu ve ilk sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini, sözleşme dışında imar mevzuatına aykırı taleplerde bulunan ve işi geciktiren davacının dava açmakta kötü niyetli olduğunu, ortada sözleşme konusu projeden ve işlerden farklı ve başka bir iş bulunduğunu, bu durumun davacıdan kaynaklandığını, teklif edilen iş bedellerinin Mimarlar Odası Asgari Ücret Tarifesi bedelinden yüksek olmadığını savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı dava olarak da davacının haksız talepleri ile müvekkiline kendisi ile sözleşme imzalamaya icval etmek veya bedelsiz telif haklarını almak amacıyla açmış olduğu haksız davadan dolayı 1,00 TL manevi tazminatın karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 03/10/2017 tarih, 2017/664 Karar sayılı karar ile, 11/07/2017 tarihli bilirkişi heyet raporu dayanak alınmak suretiyle, asıl dava yönünden; davalı mimarlık şirketinin sözleşme maddeleri gereğini yerine getirdiği, işin teslim edildiği, davacının sözleşme kapsamında yapılan işin bedelini ödediği, davalı mimarlık şirketinin sözleşmeye aykırı hareket etmediği, sözleşme esasınca belirlenen mimarlık işini tamamladığı, bu nedenle ücretin iadesinin istenemeyeceği ve davanın haksız bulunduğu, Karşı dava yönünden; davacının dava açmakta kötü niyetli olduğu, davalıyı yeni bir sözleşme yapmaya zorunlu kılmak amacıyla hareket edildiği kanıtlanamadığı, somut olayda manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleşmediği gerekçeleriyle, asıl ve karşı davaların reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili istinaf dilekçesiyle, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda davalının sözleşmeden doğan edimini gereği gibi yerine getirdiği ifade edilmiş ise de,ilk etapta ortaya 5 ay gecikmiş ve eksik iş ortaya çıkarıldığının dosyadaki deliller ile sabet olduğunu, davalı tarafından kesin ruhsat projelerinin kasım 2013 tarihinde teslim edileceği sözü verilmesine rağmen söz konusu projelerin, projenin asıl belirleyeci çizimleriniyerine getirmiş olan …’nin çalışmalarına uymaması ve davalının menfi tutumları neticesi 5 ay gecikmeli olarak Mart 2014 tarihinde teslim edildiğini, daha sonra davalının kendi kusuru ve yetersizliğinden kaynaklanan sebeplerle telafi etmesi gereken işlere ilişkin müvekkili şirketin zor durumdan kalmasından açıkça yararlanılarak davalı şirket tarafından müvekkili şirketten ek ve fahiş miktarda ücret talebinde bulunulduğunu, davalının eksik ve ayıplı iş teslimi nedeniyle müvekkilinin zor durumda kaldığını, davalı şirketin yaratmaya çalıştığı algının aksine ortada yeni bir proje ve yeni bir iş bulunmadığını, davalı şirketin eksik ve ayıplı iş teslimi sonrası tamamlaması gereken işlerin mevcut projeye ilişkin olduğunu, ancak mahkemece bu hususun hatalı olarak tespit edilemediğini, dayanak raporda ifade edildiği gibi ilave projelendirme bulunmadığını, bahsi geçen metre kare artışının işin niteliğini değiştirecek bir artış olmadığını, sözleşmenin 8.10.maddesinde yazıldığı üzere projelere ilişkin talep edilebilecek olan tüm değişimliklerin mevcut işin bedeli içinde herhangi bir ücret talep edilmeksizin davalı tarafından yerine getirilmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu husunun gerek mahkeme gerekse bilirkişi heyetince değerlendirilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dairemizin 16/06/2020 tarih, 2018/669 Esas, 2020/602 Karar sayılı karar ile, taraflar arasında düzenlenen 18/12/2012 tarihli sözleşmenin davacı tarafından 29/09/2014 tarihli ihtarname ile feshedildiğinin anlaşıldığı, davalı yüklenici tarafından bir kısım işlerin yapıldığı, sözleşme götürü bedelli olduğundan, sözleşme gereğince yapılacak işlerin toplamı 100 birim kabul edilerek, davalı yüklenici tarafından yapılan ve davacının işine yarayan işlerin sözleşme kapsamındaki toplam işlere oranı (% olarak) bulunup, bu oranın toplam iş bedeli olan 930.000,00 TL + KDV bedele oranlanması suretiyle davalı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli bulunup, davacı tarafça davalıya ödendiği uyuşmazlık konusu olmayan 531.000,00 TL bedelden düşülmesi suretiyle, davalının hak ve alacağı ve dolayısıyla davacının fazla ödemesi bulunup bulunmadığının son bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı kaldırılmıştır.Mahkemenin 2020/371 yeni Esasına kaydedilen dosyada mahkemece 25/05/2021 tarihli karar ile, taraflar arasında 18/12/2012 tarihinde “İstanbul İli, haliç … Mahallesi, …, …, …, ve … adada yer alan parsellerde toplam 25.000 m2 alan üzerine kurulacak 150.000 m2 kapalı alandan ve 3+7 toplam 10 tipten oluşan ön konsept projesinin hazırlanması, konut, ticari alan, otopark ve diğer tesislerden oluşan projenin konsept değiştirme uygulama projesi, metraj, keşif ve teknik şartnamelerinin hazırlanması işi” konusunda 930.000,00 TL götürü bedelli mimarlık sözleşmesi yapıldığı, sözleşmenin içeriği ve bedelinin tarafların kabulünde olduğu, hükme dayanak alınan, 11/07/2017 tarihli kök rapor ve 15/02/2021 tarihli ek rapor ile, asıl davada davalı- karşı davada davacının sözleşmenin fesih tarihine dek sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiği, bu tarihe dek teslim edilmesi gereken Mimari Avan projesi ile Mimarı Kesin Projesi Ruhsat Projelerini tamamlayıp asıl davada davacı yana teslim ettiği, bu tespitler çerçevesinde asıl davada davacının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, 15/02/2021 tarihli ek rapor uyarınca, 18/12/2012 tarihli sözleşme kapsamında, sözleşme gereğince yapılacak işlerin toplamı 100 birim kabul edilerek, asıl davada davalı yüklenici tarafından yapılan ve asıl davada davacının işine yarayan işlerin, sözleşme kapsamındaki toplam işlere oranının %48,387 olarak bulunduğu, bu oranın toplam iş bedeli olan KDV hariç 930.000,00 TL’ye oranlanması sonucu bulunan 450.000,00 TL’ye %18 KDV eklendiğinde, yapılan işlerin bedelinin 531.000,00 TL olarak tespit edildiği, bu tespit karşısında asıl davada davacı yanca davalıya yapılan fazla ödeme bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın reddine yönelik mahkemenin 03/10/2017 tarihli, 2014/1298 Esas, 2017/664 Karar sayılı kararı istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, karşı dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili istinaf dilekçesiyle, bilirkişi heyetince de tespit edildiği üzere, taraflar arasında imzalanan 18/12/2012 tarihli sözleşme kapsamına uygun olarak yapılması gereken işler tam ve gereği gibi yapılmamış olmakla birlikte ilgili raporun 2. sayfasında yer alan Tablo-2’de de açıkça işlerin tamamlanan bölümlerinin yüzdelik oranının % 48,387 olarak tespit edildiğini, davalının sözleşmeden doğan edimini gereği gibi yerine getirmediğini, davalının kendi kusuru ve yetersizliği nedeni ile hem işleri geciktirmesi ve hiçbir şekilde eksiklikleri gidermemesi nedeni ile, Temmuz 2014’te sözleşmeden müvekkil şirket tarafından haklı nedenle dönüldüğünü ve müvekkili şirketin zarara uğradığını, diğer yandan, davalı/karşı davacı şirket tarafından, dava konusu sözleşmeye ilişkin projenin tamamlanması için sözleşme uyarınca yasal mevzuat ve kentsel tasarım gereklilikleri nedeniyle gereken revizyonların yapılması gerektiği halde, davalı/karşı davacı şirket tarafından haksız şekilde ilave bedel talep edildiğini, sz konusu revizyonların yapılması gerekliliği, davalı/karşı davacının kendi kusurundan kaynaklanan eksiklik ve hatalar sonucu doğduğunu ve bu revizyonların yapılmayarak sözleşmeye aykırı davranıldığı gibi, müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ilave bedel talep edildiğini, davalı/karşı davacının, kusuru ile eksik ifada bulunup, raporda da açıkça ortaya konulduğu üzere, işlerin %50’sini dahi tamamlanmadan, müvekkil şirkete baskı uygulaması ve edimini ısrarla ifa etmemesi sonucu müvekkil şirketin haklı olarak sözleşmeden dönmesi neticesinde müvekkili şirketin ödemiş olduğu bedelin iadesini talep etme hakkı olmasına rağmen, raporda müvekkil şirketin bir alacağının olmadığına yönelik tespitte bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı/karşı davacının sözleşmeden doğan sadakat ve özen borcuna açıkça aykırı davrandığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı; iş sahibi, davalı ise; yüklenicidir. Taraflar arasında 18/12/2012 tarihli “İstanbul, Haliç, …’nde …, …, … ve … adada yer alan parseller üzerine kurulacak 150.000 m2 kapalı alandan ve 3+7 toplam 10 tipten oluşan ön konsept projesinin hazırlanması, konut, ticari alan, otopark ve diğer tesislerden oluşan projenin konsept değiştirme uygulama projesi, metraj, keşif ve teknik şartnamelerinin hazırlanması işi” konusunda yazılı mimarlık sözleşmesi imzalanmış, sözleşmenin içeriği ve bedeli tarafların kabulündedir. Asıl davada davacı, 18.12.2012 tarihli sözleşmenin kendileri tarafından Beşiktaş … Noterliği’nin 29.09.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle haklı olarak feshedildiğini ileri sürmekte, davalı ise sözleşmenin yürürlüğünün davacının talebi ile durdurulduğunu, sonrasında işin kapsamının genişletilerek taraflar arasında ikinci bir sözleşmenin imzalandığını savunmaktadır. O halde, taraflar arasındaki ihtilaf; 18/12/2012 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı ve Mayıs 2014 tarihinde verilen teklifin 18/12/2012 tarihli sözleşmeden bağımsız olup olmadığı ile davacı tarafın iş bedelini talep etmesinde haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. 18/12/2012 sözleşmenin 1.5. maddesine göre, iş bedeli 930.000,00 TL + KDV olarak belirlenmiş, aşamalar tablolandırılmıştır. Sözleşmenin 1.6. maddesinde fesih düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; taraflardan her hangi biri iş bu sözleşmeden doğan yükümlülüğünü gereği gibi ya da hiç yerine getirmez ise diğer tarafın ihtarına istinaden 5 iş günü içerisinde düzeltmezse diğer taraf ihlalde bulununa yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla sözleşmeyi feshedebilir. Taraflar arasında 14 adet hak ediş düzenlenmiş ve davacı tarafça yapılan iş bedeli olarak davalı yükleniciye 530.000,00 TL ödenmiş, yapılan ödemelere karşılık davalı tarafça kesilen faturalar davacı defterlerine işlenmiştir.Dosya kapsamında bulunan mimar … ve Yrd. Doç. Dr. … tarafından hazırlanan 07/10/2016 tarihli bilirkişi kurul raporunda; Mayıs 2014 tarihli sözleşmenin konusu itibariyle, 18/12/2012 tarihli sözleşmeden ayrı bir sözleşme olduğu, davacı tarafından davalıya 04/12/2012 – 12/04/2014 tarihleri arasında yapılan toplam 221.500,00 TL’lik ödemenin 08/12/2012 tarihli sözleşmeye mahsuben yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin Mayıs 2014 tarihli sözleşme itibariyle bu sözleşme esasında devam edeceği, zaten işlerliği kalmayan 18/12/2012 tarihli sözleşmenin feshinin mümkün olmadığı, zira yeni bir sözleşme kurularak fiilen ve hukuken bir önceki sözleşmeye son verildiği; Yrd. Doç. Dr. … , Prof.Dr. … ve mimar … tarafından hazırlanan 11/07/2017 tarihli bilirkişi kurul raporunda; dava konusu sözleşmenin, 38 sayfalık Mayıs 2014 tarihi sözleşme olduğu, davalının sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiği, projelerin sözleşmeye uygun olarak hazırlanıp teslim edildiği, davacının teslim esaslarına uygun olarak teslim aldığı projenin sözleşme maddelerine istinaden ödemelerini yaptığı, bu ödemelerde dekont ve hak edişlere göre karşılıklı anlaşılarak ödemelerin tamamlandığı,2014 tarihli sözleşmenin 9. maddesinde ve 2012 tarihli sözleşmenin 1.4. maddesinde mimar tarafından geri ödemeye ilişkin hüküm bulunmadığı, bu itibarla davacının iade talebinin haksız olduğu belirtilmiştir. Dairemizce yapılan incelemede; dosya kapsamında bulunan her iki bilirkişi kurul raporunda davalı yüklenici tarafından yapılan işlerin miktarı ve değerinin belirlenmediği, mahkemece eksik değerlendirme sonucu hazırlanan 11/07/2017 tarihli bilirkişi kurul raporu dayanak alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği tespit edildiğinden, taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli olması nedeniyle sözleşme gereğince davalı yüklenici tarafından yapılan ve davacının işine yarayan işlerin götürü bedel hesabına göre hesaplanarak, davalı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli bulunup, davacı tarafça davalıya ödendiği uyuşmazlık konusu olmayan 531.000,00 TL bedelden düşülmesi suretiyle davalının hak ve alacağı ve dolayısıyla davacının fazla ödemesi bulunup bulunmadığının son bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararının kaldırmasına karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 18/12/2012 tarihli sözleşmenin davacı tarafından 29/09/2014 tarihli ihtarname ile feshedildiği ve davalı yüklenici tarafından bir kısım işlerin yapıldığı dosya kapsamı itibariyle sabit olduğundan Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece çözülmesi gereken tek uyuşmazlık; kaldırma kararında da belirtildiği üzere, sözleşme gereğince davalı yüklenici tarafından yapılan ve davacının işine yarayan işlerin götürü bedel hesabına göre hesaplanarak, davalı yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin bulunması konusundadır. Nitekim mahkemece bir önceki karara dayanak yapılan 11/07/2017 tarihli raporu hazırlayan Yrd. Doç.Dr…., Prof.Dr…. tarafından hazırlanan 15/02/2021 tarihli bilirkişi kurul ek raporunda; asıl davada davalı yüklenici yanca, mimari avan projesi ile mimari kesin projesi ruhsat projelerinin tamamlandığı, tablo 2 de gösterilen yapılan işlerin tüm işlere oranının % 48,387 olduğu , bu oranın bedel olarak KDV hariç 450.000,00 TL olarak belirlendiği, bu tutara %18 KDV dahil edildiğinde 450.000,00 TL x %18 = 531.000,00 TL’ye denk geldiği, asıl davada davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye 531.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu itibarla tarafların karşılıklı olarak hiçbir alacaklarının olmadığı belirtilmiştir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan, kaldırma kararında belirlenen usul ve esaslara uygun yapılan hesaplama sonucu hazırlanan denetime elverişli 15/02/2021 tarihli bilirkişi kurul ek raporu dayanak alınmak suretiyle ve sözleşmenin 1.4.maddesindeki, iş sahibinin projenin iş programında yer alan işlerin tamamnını veya bir kısmını gerekçe vermeksizin durdurup iptal edebileceği, işlerin bir bölümü yapmış ise durdurma ve iptalin bildirildiği anında yapılmış işlerin karşılığı olan kısmın bedelinin hesaplanarak iş sahibi tarafından ödeneceği şeklindeki düzenleme de gözetilerek asıl davada davalı yanca yapılan iş bedelinin KDV dahil 531.000,00 TL olarak belirlendiği, davacı yanca davalıya toplam 531.000,00 TL ödendiğinden tarafların birbirlerinden alacak talebinde bulunamayacakları gerekçesiyle asıl davada davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Karşı dava yönünden yapılan incelemede, mahkemenin ilk kararına karşı, karşı davacı yanca istinaf kanun yoluna başvurulmamış ise de; Dairemizin kaldırma kararı ile mahkemenin bir önceki kararı ortadan kaldırıldığından ve önceki kararda karşı davada davanın reddine karar verildiğinden, mahkemece yeniden tesis edilen hükümde de karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu karşı davanın reddine yönelik mahkemenin 03/10/2017 tarihli, 2014/1298 Esas, 2017/664 Karar sayılı kararı istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, karşı dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak asıl ve karşı davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarih ve 2020/371 Esas, 2021/422 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Asıl davada; davanın REDDİNE,4- Karşı davada; davanın REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl davada;1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 9.068,20 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 9.008,90 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 43.600,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Karşı davada; 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan toplam 44,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,80 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı -karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacı-karşı davalı tarafa İADESİNE, 2-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 67,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 229,1‬0 TL istinaf yargılama giderinin davalı- karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.