Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/318 E. 2021/358 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/318
KARAR NO : 2021/358
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2020
NUMARASI: 2020/596 D.iş Esas, 2020/610 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati tedbir
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda değişik işler esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Talep, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler gereğince açılan rücuen tazminat davalarına istinaden, davacı tarafça, davalılar adına tapuya kayıtlı İstanbul ili, …. ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, müvekkili şirketin, sınırları 5393 Sayılı Belediye Kanunu hükümlerine göre çizilen ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen sermaye şirketlerinden biri olarak anılan işbu kanun hükümlerine tabi bir belediye iştiraki teşebbüsü olduğunu, Bakanlar Kurulu kararları ile Gaziosmanpaşa İlçesi’nde ilan edilen riskli alanlarda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilerini Gaziosmanpaşa Belediyesi’ne devrettiğini, mezkûr yetkilerin bir bölümünün, Gaziosmanpaşa Belediye Meclisi kararlarına istinaden kentsel dönüşüm alanında anlaşmalar ve işbirliği protokolleri imzalanması hususunda müvekkil şirkete devredildiğini, bu yetkilere istinaden, müvekkili şirketin Gaziosmanpaşa İlçesi’nde yürütülen kentsel dönüşüm projelerinde hak sahipleri ile yüklenici firmalar arasında müşavirlik çalışmaları yürütmekte ve hak sahiplerinin haklarını gözettiğini ve bu amaçların gerçekleştirilebilmesi adına hizmet vermekte olduğunu, bu kapsamda 24/12/2012 tarih ve 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile riskli alan ilan edilen Fevzi Çakmak Mahallesi’nde hak sahipliği tespit, uzlaşma ve anlaşma çalışmaları yürüten müvekkilinin, davalılardan … Tic. A.Ş., …. Tic. Ltd. Şti. ve … San. ve Tic. A.Ş. ile 30/12/2011 tarihli sözleşme ve 22/04/2013 tarihli ek sözleşme düzenlediğini, bu bir kısım davalılardan oluşan ortaklık yapısını haiz davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından daha önce diğer davalılar ile yapılan 30/12/2011 tarihli sözleşme ve 22/04/2013 tarihli ek sözleşmeye bağlı kalınacağına dair taahhütname verildiğini, akdedilen müşavirlik sözleşmelerine göre müvekkili şirket tarafından kentsel dönüşüm proje alanında hak sahipleri ile belirlenen hak sahipliği modeline göre yapılan tüm sözleşmelere uygun olarak müteahhit şirket tarafından belirlenen süre içerisinde tamamlanan bağımsız birimler eksiksiz olarak hak sahiplerine devir ve teslim edileceğini, yukarıda bahsi geçen kentsel dönüşüm çalışmalarının Ekim 2017 itibarı ile sona erdiğini, inşası tamamlanan dairelerin gerek bölgedeki hak sahiplerine gerekse yüklenici firmadan haricen satın alım gerçekleştiren 3. şahıslara teslim edilmeye başlandığını, ancak hak sahiplerine teslim edilmesi gereken dairelerin hak sahipleri ile yapılan anlaşmalara aykırı olduğunu, dairelerin ayıplı olarak ve yanlış dairelerin teslim edildiğini veya hiç teslim yapılmadığı gibi hususlar ile hak sahipleri tarafından müvekkili şirkete ihtarnameler gönderildiğini, Bimer/Cimer şikayetleri yapılmaya başlandığını, müvekkili şirket aleyhinde davalar açılmaya başlandığını, gönderilen ihtarnamelerin davalılardan … Şirketi(‘ne noter aracılığı ile iletildiğini, bu davalardan hak sahibi … tarafından müvekkili şirkete karşı açılan tazminat davasında Gaziosmanpaşa 2 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/07/2020 tarih, 2018/120 Esas, 2020/261 Karar sayılı kararı ile davacıya net 85 m2 daire teslim edilmesi gerektiği halde 72,03 m2 daire tescil edildiğinden 77.820,00 TL ve dava tarihine kadar mahrum kaldığı 5.525,05 TL kira bedeli ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ödenmesine karar verildiğini, davalı şirketlerin 2017 yılı Ekim ayından bu yana kentsel dönüşüm projesi olan “… Projesi” kapsamında var olan taşınmazlarını elden çıkarmış olduğunu, o tarihten bu yana adlarına kayıtlı taşınmaz sayısının neredeyse tamamen bittiğini, davalı … San. ve Tic. A.Ş. bakımından ise adına kayıtlı tek bir taşınmaz dahi bulunmadığını ileri sürerek davalı şirketlerin İstanbul ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki adlarına kayıtlı bağımsız bölümler üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 26/11/2020 tarihli karar ile, HMK’nın 389/1 maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık (dava) konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceğinin düzenlendiğini, bu nedenle uyuşmazlık konusu olmayan taşınmazlara yönelik ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili şirketin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalılar yüzünden uğrayacağı zararın her geçen gün biraz daha artacağını, davalıların bu zararı giderme saikinin olmadığı gibi sahip oldukları mal varlıklarını da her geçen gün biraz daha erittiklerini, bu nedenle davalılar ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşmeye konu taşınmaz üzerinde bulunan ve davalılar adına kayıtlı ve doğrudan bu uyuşmazlıkla ilgili olan bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulması gerektiğini, ihtiyati tedbir talep edilen taşınmazların tamamının müvekkili şirket ile davalılar arasında akdedilen sözleşme kapsamında inşaa edildiğini, yine bu sözleşmeler kapsamında inşaa edilen yerde hak sahiplerine verilmesi gereken dairelerde eksik m2’lerden dolayı ayıplı ifa söz konusu olduğu için müvekkili şirketin bu kişilere tazminat ödemekle karşı karşıya kaldığını, hal böyle iken tedbir talep edilen taşınmazların uyuşmazlık konusu ile ilgisinin olmadığından bahsedilemeyeceğini, diğer yandan davalıların, müvekkili şirket ile aralarında akdedilen sözleşme ile inşaa ettikleri yerde kendilerine ait olan taşınmazların neredeyse tamamını sattıklarını, bu yerde ayıplı ifa nedeniyle müvekkilini tazminat ödeme sorumluluğu ile karşı karşıya bırakan firmaların bu yerden çok büyük gelirler elde ettiklerini, bir belediye iştiraki olan müvekkili şirketin sözleşme akdettiği firmaların gelir elde ederken aynı yerle ilgili olarak altından kalkmakta güçlük çektiği bir zararla karşı karşıya kaldığını, davalıların ellerinde kalan (onlar da hisseli) son dairelerini de satmaları durumunda müvekkili şirketin bu zararını tazmin etme imkanından mahrum kalacağını, davalı …San. Ve Tic. A.Ş. bakımından ise adına kayıtlı tek bir taşınmaz dahi bulunmadığını, diğer davalıların ise var olan taşınmazları üzerinde birden fazla takyidat (ipotek, icrai haciz, kamu haczi) bulunduğunu, müvekkili hakkında açılan davaların aleyhe sonuçlanması durumunda müvekkili şirketin hak sahiplerine ödediği tazminat bedellerini rucüen isteme imkanının kalmayacağını, dava konusu … parsel de kain “…” olarak anılan projede değişik daire tiplerinde ve ticari nitelikte toplam 785 adet bağımsız bölüm bulunduğunu, taraflarınca yapılan incelemede; … San. Ve Tic.A.Ş.’ye ait bağımsız bölümlerin tamamının satılarak devredildiğini, davalılar … San. Ve Tic. A.Ş. ile …. Tic. Ltd. Şti ve … Tic. A.Ş şirketlerinin ortak olarak sahip olduğu 7 adet bağımsız bölüm, davalı …. Tic. Ltd. Şti ve … Tic. A.Ş. şirketlerinin ortak olarak sahip olduğu 2 adet bağımsız bölüm ve davalı … San. ve Tic. A.Ş . şirketine ait 1 adet bağımsız bölüm olduğunun tespit edildiğini, bu bağımsız bölümün 1’i hariç tamamının davalılar arasında hisseli olduğunu, yani toplam kalan taşınmaz sayısının 10 adet dahi olmadığını, bu bakımdan davalıların kalan taşınmazlarını elden çıkarmadan önce, müvekkili şirketin alacağına kavuşma ihtimalinin tamamen sona ermemesi için “essenora evleri” adı ile anılan projenin bulunduğu İstanbul ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki davalılar adına kayıtlı bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulması yönündeki taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalılar ise taşerondur. Davacı … ile davalılar … A.Ş., … ve … arasında 30/12/2011 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin ” sözleşmenin konusu” başlıklı 3.maddesinde, sözleşmenin konusunun, karşı taraf … AŞ ile …, … ada, karşı taraf … ile 3570 ada ve karşı taraf … ile 3567 ada nolu taşınmazların imar edilmesi konusunda iş birliği yapılması olduğu düzenlenmiştir. Sözleşmenin “tarafların yükümlülükleri” başlıklı 5/1.maddesinde, talep eden …, … İlçesi’nde … adadaki taşınmazlara yönelik kentsel dönüşümü esas alan arsa karşılığı (kat karşılığı) inşaat sözleşmesi yapacağı kararlaştırılmıştır. Talep eden ile karşı taraf … A.Ş., … arasında imzalanan 22/04/3013 tarihli ek sözleşmenin 2 maddesinde, ana sözleşmenin talep eden ile yükleniciler arasında imzalanan 30/12/2011 tarihli müşavirlik sözleşmesini ifade ettiği, ek sözleşmenin 3.maddesinde, talep eden ile yükleniciler arasında 30/12/2011 tarihinde aktedilen müşavirlik sözleşmesinde yüklenicilerden …’a ait tüm hak ve yükümlülüklerin bundan sonra … aynı şartlar ve sorumluklar dahilinde devredilmesi olduğu ve ek sözleşmenin ” tarafların yükümlülükleri “başlıklı 5.maddesinde, talep eden ile yüklenicilerin ana sözleşmede yer alan … at tüm hak ve yükümlülüklerin davalı … devredilmesi suretiyle ana sözleşmede belirlenen şartlar çerçevesinde yerine getirilmesi hususunu kabul, beyan ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir.Dosya kapsamında bulunan Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/120 Esas sayılı davada; davacı … tarafından davalılar ….Sanayi Ve Ticaret AŞ ile …Sanayi ve Ticaret AŞ aleyhinde, … ili, … İlçesi, … ada, … parsel, … 1. Blok, …. Kat, D:….de kain taşınmazın kararlaştırılan m²’de olmadığı, projede belirlenen nitelikleri taşımadığı, yükleniciye ait bağımsız bölümler ile arasındaki işçilik ,malzeme vb. farklılıklar bulunduğu ileri sürülerek, eksik ve ayıplı işler bedeli ile taşınmaz tescilinin kura yöntemi ile yapılmamasından ötürü oluşan şerefiye farkı ve bağımsız bölümlerin zamanında teslim edilmemesinden kaynaklı tazminat bedeli olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talepli dava açıldığı, mahkemece 03/07/2020 tarih, 2020/261Karar sayılı karar ile; davacının davalı …. San ve Tic Ltd. Şti aleyhine açmış olduğu davanın reddine, davacının davalı …. San ve Tic A.Ş. aleyhine açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile; 77.820,00 TL eksik m² bedeli ve 5.525,05 TL kira bedeli olmak üzere toplam 83.345,05 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …. San ve Tic. A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, bu kararın kesinleşmesi akabinde, davalı …. San ve Tic. A.Ş tarafından kararda aleyhine hükmedilen alacak yönünden 30/12/2011 tarihli sözleşmeye istinaden açılacak rücuen tazminat davalarına esas teşkil etmek üzere karşı taraf aleyhinde ihtiyati tedbir talep edilmiştir.İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davadaki talep, para alacağına ilişkin olup, tedbir talep edilen malvarlığı uyuşmazlık ve dava konusu olmadığından yerel mahkemece bu gerekçeyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2020 tarih ve 2020/596 D.iş, 2020/610 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 23/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.