Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/3004 E. 2021/2309 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3004
KARAR NO: 2021/2309
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2014/1205 Esas, 2018/351 Karar
BİRLEŞEN DAVA (İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/68 Esas)
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, birleşen dava imalat bedelinin ödenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirketin 30/11/2010 tarihinde davalı şirketin yabancı ortaklı olması sebebiyle İngilizce dilinde bir sözleşme düzenlenmiş olup taraflarca imza altına alındığını, sözleşmeyi imzalayanlardan …’ın halen davalı şirkette yönetim kurulu başkanı olduğunu, sözleşmenin taraflarından üçüncü firma … firmasının davalı firmanın %62,5 oranında ortağı olduğunu, sözleşmenin konusunun “satıcı’nın (davacı firma yetkilisi) ortaklıktan ayrılması karşılığında şirkette hisselerini davalı şirkete satması ve Pendik, İstanbul, Türkiye’deki yapı işlerinin sonuçlandırılması konusunda mutabakata varmak”şeklinde olduğunu, müvekkilinin ayrılması durumunda ise, 180.000 Euro bedel ve İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Mahallesi, … parsel üzerinde yapılan inşaatın … Blok’unun müvekkil şirkete bırakılması hususunda tarafların anlaştıklarını, davacı firma yetkilisinin sözleşme gereği ortaklıktan ayrıldığını; sözleşme gereği davacı lehine tapu tescilinin yapılması gerektiğini; halen davacı şirkete vaad edilen tapu devrinin gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu parselde bulunan dairelerin davalı şirket adına kayıtlı olanları üzerinde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile davalarının kabulünü, dava konusu Pendik ilçesi, … Mevkii, … pafta, … hadzem üzerine yapılmakta olan inşaatın … Blok’unun tapularının müvekkil şirket adına tesciline, mümkün değil ise, … A Blok ve yanındaki parselde yer alan …, … ve … bloklardan muadil dairelerin davacı şirket adına tesciline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dosyanın yetkili ticaret mahkemesine gönderilmesini, dava konusu yapılan uyuşmazlığın tahkim yolu çözülmesi gerektiğini, davacı şirket genel müdürü …’na ait davalı şirket hisselerinin anılan şahıs tarafından dava dışı … şirketine devredileceğinden bu noktada davalı şirketin sadece hisseleri devredilen şirket konumunda olup devreden veya devralan olmadığından davanın husumetten reddinin gerektiğine şüphe olmadığını, yapılan ihtarnamelerden görüleceği üzere davacı şirketin muhtelif defalarda yapılan uyarılara kayıtsız kalmış ve sözleşmelerde yazılı olup ihtarnamelerde hatırlatılan yükümlülükleri yerine getirmekten imtina ederek temürrüde düştüğünü, davacının kendi yaptırdığı tespitler dahi aleyhine sonuçlandığını, davacının dilekçesinde öne sürdüğü gibi ortaklıktan ayrılması durumunda kendisine 180.000 Euro ve … parsel … bloktan daire verilmesinin sözkonusu dahi olmadığını, kaldı ki 180.000 Euro’luk ödemenin davacı şirkete yapıldığını, aksine davacı şirketin müvekkil şirketin bilinen ve güncel muhasebe kayıtlarına göre yaklaşık olarak ödenen 3.500,00 TL kadar davalının müvekkile borçlu olduğunu ileri sürerek açıklanan nedenlerle haksız, hukuka aykırı ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, taraf şirketler arasında 30/11/2010 tarihinde davalı şirketin yabancı ortaklı olması nedeniyle İngilizce dilinde bir sözleşme düzenlendiğini ve imzalandığını, söz konusu sözleşmenin tarafları … A.Ş. (yeni ünvanı: … A.Ş), satıcı …-… İnşaat … Limited Şirketi, alıcı … olarak düzenlendiğini, … firması davalı firmanın %62,50 ortağı olduğunu, sözleşmenin “…” başlıklı bölümün (d) bendinden de anlaşılacağı üzere sözleşmenin konusu, satıcının (davacı firma yetkilisi) ortaklıktan ayrılması karşılığında şirketteki hisselerini davalı şirkete satması ve Pendik, İstanbul, Türkiye’deki yapı işlerinin sonuçlandırılması konusunda mutabakata varmak şeklinde olduğunu, sözleşmeye göre davacı şirketin yetkilisi …’nun ortaklıktan ayrılması karşılığında 180.000,00 EURO ve İstanbul Pendik ilçesi … Mahallesi … parsel üzerine yapılan inşaatın … bloğunun davacı şirkete bırakılması konusunda tarafların anlaştığını, ancak, bu işlemlerin tamamlanması ve davacının ortaklıktan ayrılması süreci tamamlanana kadar inşaata devam edildiğini ve davacının 30/11/2010 tarihinden, 21/03/2011 tarihine kadar inşaatı yapmaya devam ettiğini, bu sürece ait alacağın tahsili için işbu davanın ikamesi zorunluluğunun doğduğunu; sözleşme kapsamında, 30/11/2010 [21/03/2011] tarihine kadar olan sürece ait alacaklara ilişkin İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/132 esasında kayıtlı dosyası ile tapu tescil talepli dava açıldığını; ancak, 30/11/2010 tarihinde inşaatın teslim edildiği; 21/03/2011 tarihine kadar geçen süreçte yapılan imalatlara ilişkin alacağının da sözleşmeye göre gayrimenkul olarak ödenmesi şart olduğundan alacağın tespiti ve … parsel … bloktan daire tescili yapılmasının gerekli bulunduğunu; anılan inşaat halen devam etmekte olduğundan talep edilen kısımın alacak bedelinin belirlenmesi için firmanın o tarihteki proje sorumlusu ve davalı şirket imza yetkilisi … tarafından mail olarak 11/05/2011 tarihinde gönderilmiş bulunan inşaat durum raporu ve yine … ‘dan mail olarak gelen eksik listesinin işbu davada delil olarak kullanılmasını talep ettiklerini; davalı şirket yetkililerinden aynı zamanda şirket muhasebesini tutmakta olan …’in davacı şirketin, davalı şirketten alacaklı olduğunu gösterir belgeyi bizzat şahsi e-posta adresinden kendisi mail yolu ile davacı şirkete gönderdiğini bu nedenlerle, davanın kabulü ile 30/11/2010-21/03/2011 tarihleri arasında inşaata yapılan imalat bedellerinden kaynaklı davacı şirketin alacağının tespiti ile davacı şirketin faizi ile birlikte nakden veya sözleşmeye göre daire tescili ile ödenmesine, Pendik ilçesi … Mevkii … pafta … parsel üzerinde yapılmakta olan inşaatın … bloğunun tapularının davacı şirket adına tesciline, … blok tapularının tescili mümkün değil ise aynı alan içerisinde bulunan … … blok ve yanındaki parselde yer alan … ve …, … ve … bloklardan muadil dairelerin davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili birleşen davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, “…esas davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 30/11/2010 tarihli sözleşme uyarınca davacı şirket yetkilisinin ortaklıktan ayrıldığında sözleşmede yazılı dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmekte davacının haklı bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır. Birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 30/11/2010 tarihli sözleşmeden sonra davacının, 30/11/2010-21/03/2011 tarihine kadarki süreçte inşaatta imalat yapmaya devam edip etmediği; davacı tarafından inşaatta yapılan imalat varsa tutarının ne olduğu ile davacının, bu tutarın kendisine ödenmesini talep etmekte haklı bulunup bulunmadığı ile dava konusu taşınmazların, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına kayıt ve tescilini talep etmekte haklı bulunup bulunmadıkları; noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; esas ve birleşen davanın her iki yanının da Türkiye Cumhuriyeti Tabiyetinde bulunan şirketler olduğu; aralarındaki varlığı çekişmesiz olan 30/11/2010 tarihli sözleşmenin ifa yerinin, Türkiye dâhilinde olduğu gözetildiğinde; 805 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca, Türkçe olması zorunlu iken İngilizce düzenlendiği dikkate alındığında; aynı yasanın (4). maddesindeki müeyyide uyarınca sözleşmenin, Türkçe düzenlenmesi konusundaki gerekliliğe uyulmadığından geçersiz bulunduğu; ayrıca, TMK.nun. 706. ve 818. sayılı BK.nun. 213/2. maddesi ile Tapu Kanunun 26. maddesi ve Noterlik Kanununun 60/3.maddelesi birlikte dikkate alındığında; taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesinin gerektiği; bu resmi şeklin geçerlilik şartı olduğu; sözleşmede bu geçerlilik şartına da uyulmadığından sözleşmenin bu yönü ile de geçersiz bulunduğu; bu kapsamda, sözleşmedeki tahkim şartının geçerli bulunmadığı gibi taşınmaz mülkiyetinin nakline ilişkin koşulların da geçerli bulunmadığı görülmekle; davacının, bu sözleşmeye dayalı olarak davalıdan dava konusu taşınmazların mülkiyetini talep etme hakkının doğmadığı ” gerekçesiyle esas davanın reddine, ” Bilirkişi raporları ve ticari defterlere göre yapılan incelemede; 6.590.575,45 TL davacı alacağının bulunduğu; birleşen dosya davacısı şirketin bu alacağını tahsili için dava açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu; ancak, birleşen dosya davacısı şirketin, davalıdan öncelikle sözleşmeye dayalı olarak davalı şirket uhdesindeki taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescili talebinin ise yukarıda esas davada ayrıntı olarak gösterilen nedenlerle yerinde bulunmadığı..” gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile 100.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, mahkemece gerekçeli kararda belirtilen alacak tutarının doğru hesaplama yöntemlerine dayanmaması nedeniyle kabul edilmeyerek kök raporda teknik bilirkişilerin tespit ettikleri (15.845.896,53 USD / 1.1620 USD/EURO (GÜNCEL PARİTE) = 13.636.744.00 EURO ) gerçekleşen inşaat ve sözleşme birim fiyatlarına göre tutarı esas kabul edilerek, dosyanın yeniden bir Bankacı Yeminli Mali Müşavir veya Hesap Uzmanına tevdi edilerek; yapılan avans ödemeleri TBK 99. Maddesine göre EURO yada USD olarak güncellenerek, davalı tarafın alacaklarına eklediği faiz tutarının kaldırılarak, avans hesabı mahsuben davacı şirkete Davalı şirketin Ana hissedarı ( … ) tarafından verilmiş Ek-1 3.260.000 EURO Senedin bedeli , bu bedele vade tarihinden davalının hesabına eklendiği kabul edilen güncelleme tarihine kadar Sözleşme EK 1 faizi hükümlere göre yıllık %12 oranında faiz eklenerek, bu hali ile davacı şirkete ödemesi olarak düşülmek suretiyle davacının EURO veya USD cinsinden Net alacağının tespit ettirilmesi , undan nakit ödenecek 180.000 Euro ‘lük bölümünün Birleşen dava için düşülerek, bakiyesinin asıl dosya için 607.50 Euro’ya bölünmek sureti ile davacı şirkete daire olarak ödenecek net inşaat m2 sinin tespit ettirilmesi ,tespit edilecek net inşaat m2 için vereceği daireleri seçmek üzere davalı şirkete süre tanınması, bu hakkını kullanmadığı takdirde seçimin davacı şirkete yaptırılarak … ’nolu parsel üzerindeki … blok dairelerinden davalı şirket adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tapuya tesciline karar verilmesi, mahkemece daire olarak ödemenin şekil şartları nedeniyle geçersizliğinin düşünülmesi halinde davacı şirkete sonuç olarak sözleşmeye dayalı alacağının tamamının tahsilini istediğinden , 22.04.2015 tarihli celse kararıyla Bilirkişilerce hesaplanan … blok dava değerine göre harç tamamlatılması nedeniyle ıslah aranmaksızın Euro cinsinden hesaplanan alacağın bu dosyaya isabet eden Euro cinsinden tutarının inşaatın davalıya teslim tarihi olan 21.03.2011 tarihinden itibaren … sayılı yasanın 4/a maddesi gereği “bir yıllık Euro olarak devlet bankaları tarafından uygulanan en yüksek ticari faizi uygulanmak suretiyle “ fiili ödeme tarihideki TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesi, birleşen davada beyanlar doğrultusunda 180,000 Euro alacağın inşaatın davalıya teslim tarihi olan 21.03.2011 tarihinden itibaren bir yıllık Euro mevduatına devlet bankaları tarafından uygulanan en yüksek ticari faizi uygulanmak suretiyle ödeme tarihindeki TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesi suretiyle asıl ve birleşen davanın tamamen kabulüne dair karar verilmesini , kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafında tahkim şartının geçerli olduğunu, birleşen davanın tahkim şartı sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, defter incelemesine göre davacının defterlerinin usulüne uygun olmadığı, davalının defterlerinin usulüne uygun olduğu, davalının defterlerine göre davacıdan alacaklı olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporlarının hatalı olduğu, itiraz edilen davacı tarafından yaptırılan değişik iş dosyasına dayalı olarak rapor hazırlandığı, davacının belirttiği tarihleri kapsayacak şekilde imalat bedellerinin hesaplanmadığı, inşaat alanlarının yanlış olarak belirlendiği,( … parsel ) diğer iki parselle ilgili hangi işlerin yapıldığı ve eksik bırakıldığı ile ilgili bilirkişilerin tespit yapmadığı sadece kaba inşaatın % 70 bitmiştir diyerek afaki değerlendirmede bulundukları, eksik işlere yönelik metrekare başı birim fiyat uyguladıkları fakat sözleşmede böyle bir hükmün yer almadığı, piyasa rayiç değerlerine göre hesaplama yapılması gerektiği, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan 12 adet çekin davalının alacağından düşülmemesi gerektiği bilirkişi tarafından söylenmesine rağmen mahkemece bu husus atlanarak 12 adet çek bedelinin davalının alacağından düşüldüğü, esas davanını ret kararı doğru olduğunu gerekçesinin hatalı olduğunu, gerekçenin düzeltilmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden kararın kaldırılmasına,esas dava yönünden gerekçenin düzeltilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava , taraflar arasında düzenlenen 30/11/2010 tarihli sözleşme uyarınca davacı şirket yetkilisinin ortaklıktan ayrıldığında sözleşmede yazılı dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin olup, birleşen dava ise; taraflar arasında düzenlenen 30/11/2010 tarihli sözleşmeden sonra davacının, 30/11/2010-21/03/2011 tarihine kadarki süreçte inşaatta imalat yapılmaya devam edilmesi sebebiyle alacak istemine ilişkin olup ,mahkemece asıl davanın sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle reddine, birleşen davanın ise kabulüne, düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacının alacaklı olduğu tespit edilerek 100.000,00 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, taraf vekilleri asıl ve birleşen dava yönünden istinafa geldikleri anlaşılmıştır. Davaya konu 30/11/2010 tarihli sözleşmede tahkim şartı düzenlediğinden öncelikle bu hususta değerlendirme yapılması ve mahkemenin bu yöndeki gerekçesinin doğru olup olmadığının tespiti gerekmektedir. 4686 sayılı MTK’nın 5. maddesinde, tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa karşı tarafın tahkim itirazında bulunabileceği, tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilikin uyuşmazlıkların çözülmesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tabi olduğu, tahkim itirazının kabulü halinde mahkemenin davayı usulden reddedeceği düzenlenmiş; HMK’nın 413. maddesinde de benzer düzenleme yer almıştır. 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1.maddesi gereğince Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseselerin her nevi işlem, sözleşme, yazışma, hesap ve defterlerinin Türkçe tutulması zorunluluğu bulunmaktadır. Aynı yasanın 4. maddesinde sözleşmelerin Türkçe düzenlenmesi konusundaki gerekliliğe uyulmamasının müeyyidesi yer almaktadır. Her ne kadar mahkemece sözleşmenin tarafı olan şirketlerin Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şirketler olduğundan bahisle her iki davaya konu sözleşmenin yabancı dilde düzenlenmiş olmasını geçersizlik sebebi olarak kabul etmiş ise de, dayanak sözleşmenin taraflarından olan dava dışı … kişisinin dosya kapsamına göre yabancı olduğunun anlaşılmasına göre , sözleşmede taraflardan birisinin yabancı olması halinde sözleşmenin yabancı dilde düzenlenmesinde 805 sayılı yasanın 1. Maddesi ve mevzuata göre aykırılık teşkil etmeyeceği, bu nedenle sözleşmenin geçerli olduğu anlaşılmakla davalı tarafın iş bu sözleşmeye atıfla tahkim şartı bulunduğuna ilişkin savunması araştırılıp tahkim konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sözleşmenin geçersizliğinden bahisle verilen karar eksik olduğundan kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar Dairemizin 07/07/2021 tarihli kararı ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/459 Esas sayılı dosyasının incelenmesi ve temini için geri çevirme kararı verilmiş ise de, ilgili dosyanın incelenmesinde bu davaya konu sözleşmenin ilgili dosya ile bağlantısı bulunmadığı ,dava konusu ile ilgilisi olmadığı anlaşılmakla dosyanın mahkemesine iade edilmesine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, tarafların sair itirazları incelenmeksizin istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2018 tarih, 2014/1205 Esas, 2018/351 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.