Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2992 E. 2021/2239 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2992
KARAR NO: 2021/2239
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2020
NUMARASI: 2014/400 Esas, 2020/611 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında … inşatının yapılmasına ilişkin üç ayrı sözleşme akdedildiğini, birinci sözleşme yükümlülükleri çerçevesinde inşaatın ikmal ve teslimi iş karşılığında davalı tarafından 13.117.754,24 TL + KDV ödeneceğinin belirlendiğini, ikinci sözleşme yükümlülükleri çerçevesinde ikmal ve teslim iş karşılığında davalı tarafından davalı tarafından 2.560.211,86 TL + KDV ödeneceği konusunda anlaşıldığını, üçüncü sözleşme çerçevesinde davacı tarafından bitirildiğinde davalı tarafından 6.133.176,83-TL ödeneceğinin belirlendiğini, müvekkilince sözleşme yükümlülüklerinin ifaya devamı sırasında davalı tarafından imalata uygun hakedişlerin düzenlenmediğini, inşaat imalat miktarının çok altında ödemeler yapıldığını davacı şirketin zarara ugratıldığını, üç sözleşmenin de haksız olarak feshedildiğini, her üç sözleşmeye istinaden yapılan imalat seviyesinin tespiti amacıyla Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin 2008/203 Değişik iş sayılı dosyası ile bilirkişi raporu aldırıldığını, bu raporda imalat bedellerinin belirlendiğini, davacı tarafından alacağa ilişkin davalıya fatura kesildiği ancak davalı tarafından muhasebeleştirilmeden faturanın kendilerine iade edildiğini, hakedişe bağlanmayan gerçekte imal edilip bedelinin davalıdan tahsil edilemeyen 3.007.552,55-TL + KDV = 3.548.912,00-TL’den davalının davacının adına ödeme yaptığı … AŞ ve SSK Prim Ödemeleri vs.gibi bir takım bedellerin düşürülerek kalan 2.500.000,00-TL nin ödenmesi için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibinde bulunulduğunu, ancak davalı şirketin icra takibine itiraz ederek durduğunu belirterek Talep; vaki itirazın iptalini, 2.500.000,00-TL bakiye alacağın kendilerine ödenmesine, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili ; yetki yönünden davanın reddini talep ettiklerini, sözleşmelerin ihtarname ile feshedildiğini, davacının davalıdan talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacı tarafa borcu olmadığını, icra dairesi dosyasında bahsi geçen hizmetin satın alınmadığını, davalının muhasebe kayıtlarında davacı şirketin alacağının gözükmediğini, aksine müvekkilinin yüksek miktarda alacağının bulunduğunu, bu nedenle fatura asıllarının ihtarname ile davacı tarafa geri iade edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler gereği fazla ödemeler yapıldığını, buna rağmen davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, malzeme aldığı firmalara inşaatta çalışanlara yapması gereken ödemeleri ve SSK prim ödemlerini yapmadan işi yarım bırakarak inşaat mahallini terk edip gittiğini, davacı tarafından gıyaplarında Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/203 Değişik iş sayılı dosyası ile usul ve yasaya aykırı tespit yaptırıldığını, düzenlenen bilirkişi raporunda davalı tarafın davacıya hakedişlerinin dışında 1.444.076,00-TL fazla ödeme yaptığının da tespit edildiği, bunun için davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz edilmemesi üzerine alacağın kesinleştiğini, davacı şirketin iki aracına haciz konulduğunu, mal varlığının tespit edilemediğini, davalı şirketin davacıya borcu olmadığını, aksine fazla ödeme yapmak zorunda kalınan imalat ve işçilik ödemeleri ve başkaca şirketlere yapılan ödemeler sebebiyle davalı şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunu, bu nedenle kendilerine yapılan haksız icra takibi ve iş bu dava nedeniyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar mahkum edilmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme davacının bakiye alacağı bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verdiği görülmüştür. Davacı vekili istinafında; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, mahkemeden tespit talep edildiğini ve keşif yapıldığını, alınan bilirkişi raporuna göre inşaat seviyesinin % 95 olduğunu, davalı şirket tarafından hak edişi yapılmayan davacı şirkete hak ettiği halde ödenmeyen imalat bedelinin 3.548,912,00 TL davacının alacaklı olduğu tespit edildiğini, bu bedelin davalıya fatura edildiğini, davalınin faturayı iade ettiğini akabinde icra takibi başlattığını, mahkemece alınan raporda ise sadece yapılan ödemeler baz alınarak hazırladığını, % 95 bitmiş inşaat seviyesi göz önüne alınmadığını, dosyada bulunan raporlar arasında çelişki bulunduğunu, kısa kararla gerekçeli karar arasında da çelişki bulunduğunu kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafında; Davacının kötü niyetli olarak takip başlattığını, mahkemenin kötüniyet tazminatının kabulüne karar vermesi gerektiğini belirtmiş. Notlar; Mahkeme 3. Sözleşme yönünden tahkim şartı vardır diyerek 450.000 TL yönünden davayı usulden reddediyor. 1-2 sözleşmeler yönünden dosyanın tefrikine karar veriyor. Davacı beyanında; önceki beyanlarımızı ve dilekçelerimizi tekrar ederiz, temin edilen tüm raporda alacaklı olduğumuz tespit edilmiş ancak miktarlar birbirine yakın olarak belirlenmiştir. Tahkim ise 3. Sözleşmeye ilişkin olup biz bu davanın neticesine göre tahkime başvuru yapmayı düşündük hali hazırda tahkimde bir dava yoktur, raporlar netleşmediği için bu yönde tercihte bulunduk, davamızın kabulünü diliyoruz, diyerek beyanda bulunmuştur. Sonrasında davacı tahkim başvurusunda bulunuyor. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron davalı yüklenicidir. Davaya konu takiple 3 ayrı sözleşmeye dayalı toplam 2.500.000,00 TL tutar üzerinden genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davası açıldığı, yargılama aşamasında Yargıtay denetiminden de geçerek onaylanan kararla 3. sözleşmeden kaynaklanan davanın tahkim şartı nedeniyle tefrik edilerek 450.000 TL bedel üzerinden ayrıldığı anlaşılmakla, diğer iki sözleşmeye ilişkin iş bu davanın devam edilerek, mahkemece sözleşmelerin feshedilmiş olması dikkate alınarak alınan bilirkişi raporuna göre fesih tarihi itibarı ile davacının yaptığı imalatın bedeli piyasa rayiçlerine göre usulen belirlenmiş olup sabit ve ihtilafsız olan ödemeler mahsup edilmiş olmakla usul ve yasaya uygun olan karar gereği taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2020 tarih ve 2014/400 Esas, 2020/611 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı … Davalı tarafından İstinaf harçları peşin yatırıldığından harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.