Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2782
KARAR NO: 2021/2476
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2021
NUMARASI: 2020/327 Esas, 2021/575 Karar
Birleşen İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/50 Esas, 2012/103 Karar Sayılı Dosyasında;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, bakiye iş bedeli alacağının tahsili; karşı dava ise eksik ve ayıplı işler bedelinin ödenmesi, fazla ödenen avansın iadesi ve davacı/karşı davalı yüklenici nam ve hesabına yapılan ödemelerin tahsili; birleşen dava ise, inşaat sahasından iş sahibinin el atmasının önlenmesi talebine ilişkin olup; mahkemece, asıl davadaki alacak karşı davada mahsup edildiğinden asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne, sözleşme feshedilmiş olmakla meni müdahale talebine ilişkin dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar taraf vekilleri tarafından usulünce istinaf edilmiştir. Dairemizce yapılan inceleme ve değerlendirmede, taraflar arasındaki davaya konu 1. Etap işlerini konu alan sözleşmede sözleşme bedeli götürü olarak belirtildiği, işin tamamlanmadığı, eksik kaldığı, eser sözleşmesinin götürü bedel olarak kararlaştırılması halinde yüklenicinin talep edebileceği alacak miktarı veya iş sahibinin fazla ödemesinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için eksik ve ayıplar da dikkate alınarak yapılan imalat miktarının belirlenerek bunun işin tamamına oranlanması sonucu bulunacak yüzdeye kararlaştırılan bedelin uygulanarak bulunacak tutardan varsa ihtilafsız veya isbatlanmış ödemelerin mahsup edilerek saptanması gerektiği, somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yöntem uygulanmadan inceleme ve değerlendirme yapıldığı, dosya kapsamına göre taraflar arasındaki akdin davalı iş sahibi tarafından haklı nedenle feshedildiği, mahkemece sözleşmenin haklı olarak feshedilmiş olması nedeniyle eksik ve ayıplı işler bedelinin talep edilemeyeceği ve teminat mektubunun paraya çevrilemeyeceği belirtilmiş ise de yapılan imalatın miktarının belirlenmesinde eksik ve ayıplı işlerin de incelenip değerlendirilmesi gerektiği, ayıplı işler ve bedeli belirlenirken ayıbın niteliğinin de gözetilmesi, nefaset gerektiren kusurlu işler ile diğerleri arasındaki farkın teknik olarak belirlenip bedelinin de ona göre saptanması gerektiği, teminat mektubunun iadesi veya irat kaydedilmesinin şartlarının da sözleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca mahkemece, asıl davada belirlenen alacağın karşı davada mahsup edilmesi de usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, iş sahibi yükleniciye ayıplı – kusurlu – nefaset bedelinin düşülmesi ile 136.869.565,39 TL – 130.717.915,05 TL = 6.151.650,34 TL fazla ödeme yaptığı (ayıplı- kusurlu ve nefaset bedelinin düşülmesi nedeniyle) buna göre yüklenicinin bakiye hakediş alacağı bulunmadığından buna yönelik davanın reddine karar verdiği, karşı dava yönünden; 6.151.650,34 TL’nin yükleniciden tahsili gerektiği, iş sahibinin talep ettiği diğer bir diğer bir hususun … İnşaat tarafından kendi taşeronlara ödenmesi gerekir iken yapılan temlikler neticesinde iş sahibi tarafından ödenen 9.227.521,96 TL’nin yükleniciden tahsiline ilişkin olup iş sahibinin bu talebinde haklı olduğu ve … İnşaat’tan tahsili gerektiği ,yine … İnşaat tarafından … İnşaatın işçilerine ödenen 448.457,50 TL’nin de yükleniciden tahsili gerektiği, toplamın 15.827.629,80 TL olduğu, iş sahibinin davacıya ait kesin teminat mektubu bedeli olan 5.052. 741,85 TL’yi çözdürerek yüklenicinin borçlarına mahsup ettiğini bildirmesi nedeniyle teminat mektubu bedelinin borçlardan mahsup edilmesi gerektiği, buna göre 15.827.629,80 TL – 5.052. 741,85 TL düşüldüğünde = 10.774.888,22 TL iş sahibinin yükleniciden alacağı olduğu tespit edildiği, bu bedelin yükleniciden tahsiline karar verildiği, birleşen dava yönünden; birleşen davanın konusunun inşaat sahasına yapılan müdahalenin önlenmesi olup gerçekleşen olayların cereyan ediş tarzına göre el atmanın önlenmesi açısından yüklenici-davacının birleşen davada hukuki yararı kalmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı-karşı davalı istinafında; iş % 95 tamamlanmış iken davalı işverenin sözlemeyi feshetmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, olayda tamamen haksız fesih durumu olduğunu, işverenlerce hazırlanan kesin hesap raporunun tek başına bilirkişi raporuna ve hükme esas alınması da mümkün ve doğru olmadığını, her şeyden önce davalı işverenler tarafından davacı – yüklenici adına taşeronlara-tedarikçilere, vergi dairesine ve SGK ya yapıldığı bildirilen ödemelerin neye ve hangi kıstas ve kritere göre yapılmış olduğu da belli olmayıp bu noktada gerek ödeme yapıldığı bildirilen taşeron ve tedarikçilerin de incelenecek ticari kayıt ve defterleri ve gerekse de konuya ilişkin diğer tüm kayıt ve belgeler üzerinde müvekkil davacı – yüklenicinin dosyaya da yansılı belge, beyan ve itirazları doğrultusunda ayrıntılı olarak mukayeseli inceleme ve irdeleme yapılmak suretiyle tafsilatlı bir rapor hazırlanması gerektiğini, dosyanın istinaf kaldırma öncesi rapor düzenleyen aynı heyete verildiğini, keza rapora yönelik itirazlarımız da giderilmeden hüküm tesis edildiğini mali mütalaaya göre davacının davalıdan 27.283.575,94 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, sahada davacıya ait olan malzemeler davalı tarafından davacıya iade edilmediği, bilirkişilerin bu yönde herhangi bir değerlendirme yapmadıkları, aleyhe vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve bu hususun davalı-karşı davacı taraf istinaf kaldırma sebepleri arasında da yer almamasına rağmen istinaf kaldırma kararı dışında bu hususta ve de aleyhe hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu, aleyhe hükmedilen yargılama gideri açısından çelişki olduğu, İlk kararda davalı – karşı davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin 20.927,15 TL olduğu hüküm altına alınmış iken bu meblağ istinaf sonrası verilen kararda 31.696,15 TL olarak belirlendiği, oysa ki, istinaf sonrası davalı – karşı davacılar tarafından dosyada yapılan gider sadece 3.000 TL olduğu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar -karşı davacılar vekili istinafında, teminat mektubu tutarı hususunda sözleşme hükümlerine göre karar verilmesi gerektiğini, haklı fesih halinde iş sahibinin teminat mektuplarını nakte çevirip irat kaydetme hakkı olduğunu, teminat mektubu hususunda taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre karar vermesi gerektiğini, yapım işleri şartnamesinin 14.3 maddesinde teminat mektuplarının işverence irat kaydolacağının düzenlendiği, bu nedenle mahkeme kararının hatalı olduğunu, bu konuda uzman görüş sunduklarını. Davacının yargılamanın uzamasına sebebiyet verdiği yargılama giderlerinden sorumlu olması gerektiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılması gerektiğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-karşı davalı yüklenici, davalılar -karşı davacılar iş sahibidir. Davacı yüklenici tarafından bakiye iş bedelinin tahsiline yönelik açılan davanın, mahkemece bakiye bedel alacağının bulunmaması sebebiyle reddine , birleşen dava yönünden el atmanın önlenmesi davasında hukuki yarar bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, karşı dava yönünden ise davalı iş sahibinin eksik ve ayıplı iş bedelinin tahsili ile fazla ödenen avansın iadesi ve davacı/karşı davalı yüklenici nam ve hesabına yapılan ödemelerin tahsili istemiyle açtığı davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı- karşı davalı ve davalı karşı davacılar vekillerince istinaf edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 10/07/2009 tarihli sözleşme ile davacı yüklenici şirket davalıya ait taşınmazı üzerinde nakit bedel karşılığında konut yapım işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici asıl davada, sözleşmeye konu işi %95-98 oranında tamamladığını iddia ederek bakiye bedel talebinde bulunmuş, birleşen davada ise, davalı iş sahibinin işin yürütülmesine engel olduğunu belirterek müdahalesinin men’ini istemiş; davalı iş sahipleri ise cevabında, işin eksik ve ayıplı ifa edildiğini fazla ödeme yaptıklarını savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiş, karşı davada ise, eksik ve ayıplı işler bedeli ile fazla ödemelerinin ve yüklenici nam ve hesabına 3.kişilere yapılan ödemelerin tahsilini istemiştir. Mahkemece hükmene uyulan Dairemiz’in kaldırma kararına uygun olarak alınan bilirkişi ek raporunda belirtilen yol ve yönteme göre yapılan hesaplar esas alınarak istinafa konu karar ile asıl ve birleşen davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir. Dava dayanağı sözleşmesinin davalı iş sahiplerince tek taraflı olarak feshedilmiş olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kural olarak nakit bedel karşılığı düzenlenen eser sözleşmelerinin feshi geriye etkili sonuç doğuracak şeklide sona erse de somut olayda davalı iş sahibi sözleşmeyi ileriye dönük feshettiklerini ileri sürmüş, davacı yüklenici ise buna karşı çıkmadığı gibi, asıl ve birleşen davadaki talepleriyle ifaya yönelik istemde bulunmuş olmakla sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesiyle ileriye etkili feshedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, tarafların sözleşmenin ifasına yönelik talepte bulunmalarında yasal bir engel yoktur. O halde, sözleşme feshedilmiş olsa da, fesih ileriye dönük olduğundan davacı yüklenici bakiye bedel, men’i müdahale talebinde bulunabileceği gibi, davalı iş sahibi de, fazla ödemesinin iadesini, teminat mektubunun irat kaydedilmesini, davalı adına 3. kişilere yapılan ödemelerin tahsilini isteyebilir. Tarafların asıl, birleşen ve karşı davalardaki taleplerinin niteliklerine bakıldığında, kusur incelemesini gerektiren tazminat talepleri olmadığı anlaşılmakla, bu kalem istemler yönünden sözleşmenin haklı mı, haksız mı feshedilmiş olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Ayrıca taraflar arasındaki işin geçici ve kesin kabul işlemleri yapılmadığı gibi kesin hesap yapılarak kesin hakedişe de bağlanmadığı, hesap kesim işlemi ile tasfiye edilmeden eksik ve ayıplı olarak teslim edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Sözleşmenin taraflarca tasfiyesi yapılarak sonlandırılamaması halinde taleplerin niteliği de gözetilerek tasfiyenin (kesin hesabın) mahkemece yapılması gerekir. Bu aşamada, taraflardan biri tarafından yapılan kesin hesabın diğer tarafça kabul edilmesi halinde tasfiyenin buna göre yapılması gerekir. Somut olayda, davalı tarafça hazırlanıp hesaplanan (30 nolu hakediş) 136.500.281,78 TL bedelli kesin hesap işlemi davalı tarafça kabul edilmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalara göre; asıl davaya yönelik yapılan istinaf taleplerin incelenmesinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda davacının talep edebileceği hakediş bedeli iki alternatif şeklinde hesaplanmış, tüm talep kalemleri yönünden aralarındaki fark, 1.seçenekte davacının talep edebileceği kesin hesap alacağı tutarı 136.752.846,78 TL olarak belirlenmiş, 2.seçenekte ise, davalının tek taraflı olarak düzenlediği davacı tarafça kabul edilmeyen 30 nolu hakedişteki 137.500.281,72 TL miktar esas alınarak hesaplama yapılmıştır. 2.seçenekte hesaplamaya esas alınan 30 nolu hakediş bedeli davacı tarafça kabul edilmediğine göre bu tutarın esas alınması doğru değildir. Ayrıca, talebe konu 5.052.741,85 TL tutarlı teminat mektubu bedelinin davacı tarafça nakde çevrilmiş olduğu dosya içeriği ile sabit olup, iade şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine gelince; her iki hesaplama şekilde de anılan teminat mektubu bedeli davacı alacağına eklenmiştir. Oysa sözleşmenin mali sonuçlarla ilgili olarak düzenlenen 14.3.1 bendinde bir önceki maddeye atıf yapılarak sözleşmenin önceki maddedeki sebeplerden biri nedeniyle feshedilmiş olması halinde teminat mektubunun irat kaydedileceği belirtilmiştir. Bir önceki maddenin (14.3) 4.paragrafında ise sözleşmenin hükümlerine uyulmaması da fesih sebebi olarak sayılmış, davalı iş sahibi de işin eksik ve ayıplı ifa edildiğini ileri sürerek ( %95-98 imalat yapıldığı ihtilafsız) sözleşmeyi feshettiğine göre teminat mektubu bedelinin irat kaydedilmesinde de sözleşmeye aykırılık yoktur. Yine, her ne kadar davacı-karşı davalı yüklenici sahada kendisine ait olan bazı malzemelerin davalı tarafından iade edilmediğini ileri sürerek bilirkişilerin bu yönde herhangi bir değerlendirme yapmadıklarını iddia etmiş ise de, bu talebini ilk kez istinaf aşamasında ileri sürdüğü, dava dilekçesinde ve cevaba cevabında bu yönde herhangi bir beyanda bulunmadığı anlaşılmakla bu taleple ilgili Dairemizce herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, aslı davada, taraflarca ayrıca ve açıkça istinaf itirazına konu edilmeyen davacının 136.752.846,78 TL tutarındaki kesin hesap alacağından davalı tarafından yapılan152.580.476,58 TL miktarındaki ödemeler mahsup edildiğinde davacının talep edebileceği bir bedel bulunmadığından mahkemece asıl davaya yönelik verilen kararın gerekçe yönünden ortadan kaldırılarak yukarıda belirtilen sebepler nedeniyle davanın reddine dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Karşı davaya yönelik yapılan istinaf itirazların incelemesinde ise; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ve ayıplı işler bedeli, nefaset tutarı, alt taşeronlara ve diğer 3.kişilere yapılan ödemeler usulünce belirlenmiş ve mahkemece de bu hesaplamalara itibar edilerek bu talep kalemler yönünden tahsil kararı verilmiş olmasında da bir yanlışlık yoktur. Ancak, davacı yüklenici tarafından davalı-karşı davacı iş sahibine işin garantisi olarak verilen 5.152.741,85 TL tutarlı teminat mektubu bedeline hükmedilmiş ise de, yukarıda da belirtildiği üzere bahsi geçen teminat mektubunun davalı-karşı davacı iş sahibince nakde çevrilmiş olduğunun anlaşılmasına göre uhdesinde bulunan tutar bakımından tahsilde tekerrür oluşturacak şekilde yeniden karşı davacı lehine tahsil kararı verilmiş olması hatalı olmuştur. O halde, karşı davaya yönelik verilen karar belirtilen nedenle ortadan kaldırılarak mahkemece karşı davada hükmedilen tutardan (10.774.888,22 TL) teminat mektubu bedeli düşülerek kalan 5.772.146,37 TL üzerinden kısmen kabul kararı verilmesi yönünde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Davacı-karşı davalı yüklenici tarafından açılan birleşen davaya yönelik yapılan istinaf itirazlarının incelemesinde; davacı yüklenici, davalı iş sahibinin işin yürütülmesine engel olduğunu iddia ederek men’i müdahale talebinde bulunmuş, mahkemece olayın cereyan ediş tarzı ve sonuç olarak davacının bu talep yönünden hukuki yararı bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davaya konu sözleşme tarafların iradelerinin fesihte birleşmesi nedeniyle ileriye etkili sonuç doğuracak şekilde sonlandırılmıştır. Bu durumda, sözleşme feshedildiğine göre tasfiye yapılacak olup ortada olmayan bir sözleşmenin ifası talebinde bulunulamaz. Bu nedenle mahkeme kararı gerekçe yönünden ortadan kaldırılarak belirtilen sebep nedeni ile davanın reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulaması gerekmiştir. Ayrıca, her iki tarafça yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik yapılan istinaf itirazları kararın kaldırılması sonrasında kurulacak yeni hükümde yeniden değerlendirilip hesaplandığından, bu talepleri yönünden istinaf incelemesi yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, her iki tarafın istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince asıl, karşı ve birleşen davaya yönelik olarak ortadan kaldırılarak, yukarıda belirtilen gerekçeler nedeniyle asıl ve birleşen davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair karar verilmek üzere yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf talebinin KABULÜNE 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2021 tarih ve 2020/327 Esas, 2021/575 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Asıl dava yönünden, davacı-karşı davalının davasının REDDİNE, 4-Birleşen dava yönünden, davacı-karşı davalının birleşen davasının REDDİNE, 5-Karşı dava yönünden, davalılar-karşı davacıların davasının kısmen kabulü ile, 5.772.146,37 TL’nin (bu miktarın 300.000,00TL’sine 04/05/2012 geri kalan kısmına ise 05/03/2013 tarihinden uygulanacak) avans faizi ile birlikte, davacı-karşı davalıdan alınarak, davalılar-karşı davacılara verilmesine,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Aslı dava yönünden; 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.485,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.425,70 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı-karşı davalı tarafa İADESİNE, 2-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalılar-karşı davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 13.450,00 TL vekâlet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalılar-karşı davacılara VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Karşı dava yönünden; 1-Alınması gereken 394.295,31 TL nispi karar ve ilam harcından davalılar-karşı davacılar tarafça peşin olarak yatırılan 256.863,77 TL (karşı davada 4.455,00 TL + ıslah ile 252.408,77 TL) harcın mahsubu ile bakiye 137.431,54 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davalılar-karşı davacılar tarafından yatırılan 256.863,77 TL (karşı davada 4.455,00 TL + ıslah ile 252.408,77 TL) peşin harcın davacı-karşı davalıdan alınarak davalılar-karşı davacılara VERİLMESİNE, 3-Davalılar-karşı davacılar tarafından yapılan 21,15 TL başvuru harcı, 572,50 TL (170,80 TL+195,40 TL+206,30 TL) keşif harcı, 23.750,00 TL bilirkişi ücreti, 156,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 24.499,65 TL yargılam giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 9.401,96 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan (6.000 TL + 7.250 TL + 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam=) 16.250,00 TL bilirkişi ücreti, 1.200 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 17.450,00 TL yargılama giderinden asıl dava için yapılan 2.450,00 TL yargılama giderinin mahsubu ile kalan 15.000,00 TL’nin kabul ve red oranına göre 9.243,61 TL’sinin davalılar-karşı davacılardan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, bakiyesinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalılar-karşı davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 146.346,46 TL vekâlet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 181.314,19 TL vekâlet ücretinin davalılar-karşı davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Birleşen dava yönünden; 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının davacı-karşı davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalılar-karşı davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak Davalılar-karşı davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, 2-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 486,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 274,64 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 760,94 TL istinaf yargılama giderinin Davalılar-karşı davacılardan alınarak Davacı-karşı davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-Davalılar-karşı davacılar tarafından yapılan 486,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 97,70 TL tehir-i icra karar harcı, 268,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 852,00 TL istinaf yargılama giderinin Davacı-karşı davalıdan alınarak Davalılar-karşı davacılar tarafa VERİLMESİNE, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.