Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2728 E. 2021/2329 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2728
KARAR NO: 2021/2329
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2021
NUMARASI: 2020/241 Esas, 2021/406 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, borçlu şirketin yetkiye, borca ve ferilerine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin ticaret merkezinin Ataşehir olduğunu, HMK’nın 10. Maddesi uyarınca İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin özel yetkiye sahip olduğunu, dava ve icra takibinin davacı alacaklının seçimine göre hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabileceğini, bu nedenle davalı tarafın yetki itirazının aksine icra takibinin yapıldığı İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, müvekkilin takip ve dava konusu; 1-22/11/2018 tarihli, … nolu, 2.772.323,86-TL bedelli, 2-24/10/2018 tarihli, … nolu, 2.000.100,00-TL bedelli, 3-25/07/2018 tarihli, … nolu,1.823.100,00-TL bedelli faturalardan kaynaklanan bakiye 444.794,61-TL faturalardan kaynaklı cari hesaptan dolayı alacaklı olduğunu belirterek, yetki itirazının reddine, davalı borçlu şirketin borca itirazlarının iptaline ve takibin devamına, borçlu şirketin %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın faturaya konu ettiği alacağın 21.09.2016 tarihli eser sözleşmesinden doğduğunu, bu sözleşmenin 20. Maddesinde taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılarak Mersin mahkemelerinin yetkili kılındığını, davacı yanın davaya konu alacağın fatura alacağı olduğundan bahisle İstanbul Anadolu Adliyelerinin yetkili olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu, sözleşmede işverenin …, yüklenicinin davacı şirket olduğunu, davacı tarafından faturaya bağlanmış sözleşmeden doğan alacağı sözleşmenin tarafı olan dava dışı …’ten talep edilebileceğini, davacının müvekkili şirket lehine yapmış olduğu bir sözleşme bulunmadığını, bu sebeple husumet itirazında bulunduklarını belirterek, davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, davacı şirketin %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı yanın icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın incelenmesinde, usulüne uygun olarak ve süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği anlaşılmakla itirazın iptali davalarının icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olması sebebiyle icra dairesinin yetkili olmasının dava şartı niteliğinde olduğu, davacı ile dava dışı dava konusu inşaatın yapıldığı yerin sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili için yapılan icra takibinde, davalı şirketin taraflarla sözleşmenin tarafı haline getirildiğinin benimsenmiş olduğu dikkate alınarak İİK. 50, 6100 sayılı HMK 5, 6 ve 17. Maddeleri gereğince tarafların sözleşmede Mersin Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkisinin benimsendiği görülmekle, davalı yanın icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın kabulü ile davanın usulüne uygun olarak yetkili icra dairesine yapılmış bir icra takibi bulunmaması sebebiyle 6100 sayılı HMK.nın 1/ç- ve 115/2 maddesi gereğince usul yönünden reddine, davalı yanın mahkeme yetkisine yönelik ve diğer usulü itirazlarının davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğinden bu aşamada karara bağlanmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, mahkemenin gerekçesindeki yetkiye dair tespitin tamamen hatalı olduğunu, çünkü davacı ile davalı arasında hiçbir zaman kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmadığını, ilk derece mahkemesinin davacıyı tarafı olmadığı bir sözleşmedeki yetki kuralından sorumlu tuttuğunu, müvekkilinin tarafı olmadığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinde düzenlenen yetki sözleşmesi ile davaya konu edilmiş olan faturaların hiçbir ilgisi bulunmadığını, ayrıca T.B.K. 89’a göre para borçlarında, borcun ifa edileceği yerin alacaklının ticaret merkezi olduğunu, müvekkili şirketin ticaret merkezinin Ataşehir/İstanbul olduğunu, davalının edimi yönünden borcun ifa edileceği yerin de müvekkili alacaklının yerleşim yeri olan Ataşehir olacağını, söz konusu dava da ifa bedelinin ödetilmesi istemiyle açılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğuna göre, H.M.K.’nın 10. Maddesi uyarınca İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin özel yetkiye sahip olacağını, özel yetki kuralının genel yetki kuralını ortadan kaldırmayacağını ancak onun yanında varlığını sürdüreceğini belirtmiş, esasa ilişkin olarak daha önce dava dosyasına sunmuş oldukları beyanlarını tekrar etmiş ve kararın kaldırılarak, takibin ve davanın yetkili icra dairesinde ve mahkemede açıldığının tespitine ve yetkili olan İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesine dava dosyasının esasının görülmesi için iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibi olduğu iddia edilen şirkettir. Eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan ihtilaflarda davanın kural olarak, davalının yerleşim yeri (HMK m.6), sözleşmenin ifa edileceği yer (HMK m.10) veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer (HMK m.17) mahkemelerinden birinde açılması gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. (Yargıtay 15. HD. nin T.16/10/2019, E.2019/2763, K.2019/3958; T.23/02/2015, E.2014/2485, K.2015/922 sayılı kararları) Davaya konu olayda davacının adresi Ataşehir/İstanbul, davalının adresi Akdeniz/Mersin, sözleşmeye konu işin yapılacağı yer Mersin, sözleşmenin yetki maddesinde belirtilen yetkili mahkeme ve icra daireleri de Mersin’dir. Davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde, yetki yönünden yapılan itirazda borçlu şirketin adresinin Akdeniz/Mersin olduğu, bu nedenle yetkili icra dairesinin de Mersin İcra Daireleri olduğu belirtilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 50/1.maddesi gereğince kıyas yoluyla icra takiplerine ilişkin yetki itirazlarına da uygulanması gereken HMK’nın 19/2.maddesi gereğince yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerekmektedir. Aksi halde yetki itirazı dikkate alınamayacaktır. Davaya konu takibe itirazda, davalı borçlu vekili yukarıda belirtilen seçimlik haklarından “davalı-borçlu ikametgahı” seçeneğini seçerek itirazda bulunduğundan yetki itirazının buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, davalı-borçlu vekilinin icra takibine yapmış olduğu yetki itirazı değerlendirildiğinde ise, yukarıda açıklanan eser sözleşmesi ilişkisinde uygulanması gereken yetki ihtimalleri göz önünde bulundurulduğunda, davacı tarafın icra takibini başlatmış olduğu İstanbul Anadolu Adliyesi İcra Dairelerinin davaya konu uyuşmazlıkta yetkili sayılabilecek icra daireleri arasında yer almamaktadır. Buna göre, davalı-borçlu vekilince usulüne uygun olarak ve süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğinden, itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olması sebebiyle icra dairesinin yetkili olması dava şartı niteliğinde olduğundan, yerel mahkeme tarafından verilen karar yukarıdaki gerekçe doğrultusunda netice itibariyle doğru bulunmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda, yerel mahkeme tarafından verilen karar netice itibariyle doğru olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kararın gerekçesinin yukarıdaki şekilde düzeltilmek suretiyle, davanın yetkili bir icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin usulen KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2021 tarih ve 2020/241 Esas, 2021/406 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davalı yanın icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın kabulü ile davanın usulüne uygun olarak yetkili icra dairesine yapılmış bir icra takibi bulunmaması sebebiyle 6100 sayılı HMK.nın 1/ç- ve 115/2 maddesi gereğince USUL YÖNÜNDEN REDDİNE, 4-Davalı yanın mahkeme yetkisine yönelik ve diğer usulü itirazlarının davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğinden bu aşamada KARARA BAĞLANMASINA YER OLMADIĞINA,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 5.396,17 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 5.336,87 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 60,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 222,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.