Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2687 E. 2021/2194 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2687
KARAR NO: 2021/2194
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2019/565 Esas, 2021/570 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 03/11/2009 tarihli sözleşme ile Kıbrıs Kalecik Termik Santralinde Fuel Oil Tankı imalatı, kumlanması, boyanması, hidrostatik testlerinin yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğini yerine getirmesine rağmen, davalının bakiye borcunu ödemediğini, bunun üzerine bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, yapılan işin karşılığı olan borçlarının tamamını ödediğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, davacının işleri gereği gibi yaptığı ve bedelin ödenmediğini ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddine ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 20/06/2017 tarihli karar ile, taraflar arasındaki sözleşmede ödemelerin hakedişler karşılığı yapılacağı belirtilmesine rağmen, davacı tarafça sadece davalı şirket kaşesi bulunmayan 1 nolu hakediş raporunun dosyaya sunulduğu, sözleşmeye konu işin davacı tarafından eksiksiz olarak yapıldığı kabul olunsa bile, davacı tarafın ticari defterlerinin kapanış tasdikleri yaptırılmadığından HMK’nın 222. maddesi uyarınca usulüne uygun tutulmadıkları ve sahibi lehine delil teşkil etmedikleri, yine sunulan raporlardaki ek defter dökümleri incelendiğinde taraflar arasında davaya konu sözleşme dışında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, sözleşme sonrası sözleşme bedelini aşan miktarlarda davalı tarafça ödeme girişlerinin olduğu, zira 03/11/2009 tarihli sözleşmeye göre iş bedeli 320.021,00 TL olmasına rağmen bu miktarı aşar şekilde hesap kayıtlarının olduğu, bunun da taraflar arasında başka sözleşme ve alacak-borç ilişkilerinin olduğunu gösterdiği, davacının takibe konu sözleşmeden bakiye alacağının kaldığını kendi ticari defterlerine göre ispatlayamadığı, davalı tarafça kök rapor sonrası dosyaya sunulan ve davacı defterlerinde kayıtlı olmayan iş avanslarına ilişkin tediye makbuzlarına göre davacıdan alacaklı duruma geçtiği, kayıtların inşaatta çalışan işçilerin çalışma izinleri, vinç için yapılan masraflar, çalışan işçilere verilen iş avansları vb. harcamalara dayandığı, bu masrafların sözleşme gereği davacıya ait olduğu, şu hale göre sunulan deliller sonrası davacı kayıtlarında bulunmayan ödemeler sebebiyle davacının davalıya borçlu hale geldiği, bakiye alacak yönünden ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı, davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartlarının oluşmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davalının sunduğu 25/11/2013 tarihli dilekçesinde müvekkilinin işi ifa etmiş olduğunu ikrar ettiğini, HMK’nın 187. Maddesine göre ikrar edilmiş vakıalar ispat edilmiş sayılacağından ayrıca delil gösterilmesinin gerekmediğini, bu nedenle davalının yaptığı iddia edilen ödemeyi müvekkilinin imzasını taşıyan yazılı belgeyle ispat etmesi gerektiğini, davalı tarafından dosyaya sunulan belgelerin müvekkilinin defterinde kayıtlı olmadığı ve imzasını taşımadığından bağlayıcılığı olmadığını, kaldı ki, 31/03/2015 tarihli celsede verilen kesin süre geçtikten sonra sunulan bu belgelerin hukuksal bir önemi bulunmadığını, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların ise davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin alacağını ispatlamış olduğunu, tüm bu sebeplerle mahkemenin davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu ve hukuki bir sebebe dayanmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 08/10/2019 tarih ve 2018/317 Esas, 2019/1228 Karar sayılı karar ile; bilirkişi tespitlerinde davacı defterlerinde davacının davalıdan 102.971,22 TL alacaklı olduğu;davalı defterlerinde ise davalının davacıya 67.245,16 TL borçlu olduğu ancak, bir kısım borç kaydı ile davalının davacıdan 176.706,24 TL alacaklı duruma geldiği, tarafların defterleri arasında 279.677,46 TL fark bulunduğunun anlaşıldığı, davalı defterlerindeki söz konusu farkı oluşturan belgelerin sunulması sonrasında alınan ek bilirkişi kurulu raporunda da, sunulan bu belgelerin inşaatta çalışan işçilerin çalışma izinleri ve vinç için yapılan masraflar, çalışan işçilere verilen iş avansları gibi harcamalara ilişkin olduğu, dava dosyasına davacı yanca sunulan faturalardan sadece 19/02/2010 tarihli fatura ile ilgili olarak 1 nolu hak ediş raporunun sunulmuş olduğu, diğer faturalarda da hakediş numaraları belirtilmesine rağmen söz konusu hakedişlerin sunulmadığı, davacının davalı için yapılmış olduğunu iddia ettiği işin tamamlandığı, teslim edildiği ve miktarı konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, kanaat belirtilebilmesi için hakediş belgelerinin sunulması gerektiğinin bildirildiği, bilirkişi kurulunca, davalı tarafından sunulan borçlandırıcı belgeler nedeniyle davalının alacaklı duruma geçtiğinin belirtildiği, ancak taraf defterlerinin kapanış tasdikleri usulüne uygun yapılmadığından, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunun kabul edilemeyeceği, davacı tarafın söz konusu belgelerdeki imzaların şirketin yetkililerine ait olmadığı gerekçesiyle söz konusu belgelerde belirtilen ödemelerin şirkete yapılmış olarak kabulünün mümkün olmadığını bildirdiği, ancak mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığı, işin yapıldığının ispat yükünün yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükünün ise iş sahibinin üzerinde olduğu, bu durumda, sözleşme konusu işin yapıldığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, iş bedelinin sözleşmeyle sabit olduğu göz önüne alınarak, davalının yaptığını ileri sürdüğü ödemelere ilişkin belgelerin davalıdan temini, yine davalı tarafından masraf belgeleri olarak sunulan ve bilirkişi raporunda değerlendirilen belgelerde davacı adına imzası bulunanların davacı şirket yetkilisi olup olmadığı da araştırılıp, sözleşmede belirlenen iş bedelinden, davalı tarafça kanıtlanacak ödemeler ve kanıtlanması halinde davacı şirket yetkililerince imzalanan masraf belgelerindeki miktarlar düşülerek, varsa davacının bakiye alacağının tespiti ile sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemizin kaldırma kararı sonrasında mahkemece verilen 06/07/2021 tarihli karar ile, davacının ticari defter ve belgelerine göre; davacının davalıdan 102.971,22 TL alacaklı olduğu, davacının alacağına ilişkin olarak düzenlemiş olduğu faturaların davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 176.706,24 TL alacaklı olduğu, ancak bu kayıtları doğrulayacak bir belgenin dosyada bulunmadığı, davalı tarafça ödemeye ilişkin belgeler sunulmuş ise de, sunulan belgelerin bir kısmının fotokopi olması bir kısmının ise davacı şirket yetkililerinin imzalarını havi olmaması nedeni ile davalının ödeme iddiasını ispata elverişli olmadığı, her ne kadar davacının ticari defterlerinin 2009, 2010 ve 2011 yılı açılış tasdikleri zamanında ve usulüne uygun yapılmamışsa da, işin bedelinin sözleşme ile sabit olması (320.021,00 TL) ve işin yapılmış olması ile işe ilişkin faturaların da davalının ticari defterlerine işlenmiş olması, davalının ödeme iddiasının ispat edilememiş olması karşısında ve davacının ticari defterli usulüne uygun olamasa da usulüne uygun tutulmayan ticari defter ve belgeler sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinden davacının ticari defter ve belgelerine göre tespit edilen 102.971,22 TL kadar davacının davalıdan alacaklı olduğu ve alacağın belirlenebilir olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 102.971,22 TL asıl alacak üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren alacak tamamen ödeninceye kadar avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, İcra İflas Kanununun 67/2 maddesi uyarınca (102.971,22 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacının ticari defterlerinin 2009, 2010, 2011 (dava konusu dönem) yılları açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yapılmadığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve usulüne uygun tutulmayan bu ticari defter ve belgelerin sahibi aleyhine delil teşkil edeceği açıkça kararda yer almasına rağmen çelişkili olarak davacının müvekkili şirketten alacağı olduğu kanaatine varılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davasını somut ve hukuki delillerle ortaya koyamadığını, alacak iddiasını ispatlayamadığını, bu durumun kaldırılan ilk derece mahkemesi kararı ile sabit olduğunu, hükmün kaldırılmasının akabinde yapılan yargılama sırasında ise yeni herhangi bir inceleme yapılmadığını, dosyaya davacı tarafın alacağını ispatlayan herhangi bir belge/bilgi de sunulmadığını, Dairemizin 08/10/2019 tarihli kararı sonrasında yapılan yargılamada, taraflarınca dosyaya sunulan belgeler üzerinde herhangi bir inceleme yaptırılmadığını, davacının lehine delil teşkil etmeyen defterlerindeki kayıtların dikkate alınarak hatalı hüküm kurulduğunu, mahkeme kararının eksik ve yetersiz incelemeye dayandığını, Dairemizin kaldırma kararından önce dosyaya alınan bilirkişi raporlarında davacının alacaklı olduğu değil, borçlu olduğunun tespit edildiğini, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada yeni bir inceleme/araştırma yapılmamış olduğundan bu kez hangi gerekçeye dayanılarak davacının müvekkilinden alacaklı olduğu kanaatine varıldığının taraflarınca anlaşılamadığını, kararın gerekçe bakımından da yeterli olmadığını, davacının alacağı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, dava konusu alacağın likit olmayıp, yargılamaya muhtaç olduğunu, kararın bu bakımdan da hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 03/11/2009 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile, davacı yüklenici sıfatıyla davalıya ait Kıbrıs-Kalecik Termik Santralinde 1 adet 10000 m3’lük fuel oil no: 6 tankı imalatının yapılması, tankın kumlanması, boyanması, hidrostatik testlerinin yapılması işini üstlenmiştir. Sözleşmede tank imalatı bedeli sözleşme ekinde (ek-2’de) belirtilen birim fiyatlarla 320.021,00 TL olarak belirlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; 106.173,66 TL asıl alacağın tahsili için 27/11/2012 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin kaldırma kararında işin yapıldığını ispat yükünün yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükünün ise iş sahibinin üzerinde olduğu, bu durumda, sözleşme konusu işin yapıldığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, iş bedelinin sözleşmeyle sabit olduğu göz önüne alınarak, davalının yaptığını ileri sürdüğü ödemelere ilişkin belgelerin davalıdan temini, yine davalı tarafından masraf belgeleri olarak sunulan ve bilirkişi raporunda değerlendirilen belgelerde davacı adına imzası bulunanların davacı şirket yetkilisi olup olmadığı da araştırılıp, sözleşmede belirlenen iş bedelinden, davalı tarafça kanıtlanacak ödemeler ve kanıtlanması halinde davacı şirket yetkililerince imzalanan masraf belgelerindeki miktarlar düşülerek, varsa davacının bakiye alacağının tespitine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece 23/02/2021 tarihli duruşmada bu doğrultuda davalıya ödeme belgelerini sunması için HMK’nın 94. Maddesi gereğince usulüne uygun olarak kesin mehil verildiği, davalı yanca verilen kesin mehile rağmen ara karar gereğinin davalı tarafından yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece HMK’nın 94/2. Maddedeki düzenlemeye rağmen davalıya ikinci kez kesin süre verilmiş, davalı verilen bu sürede de mahkemeye ancak 4 adet toplamda 4.400,00 TL’lik bir kısım fotokopi belge sunabilmiştir. Sunulan belgelerdeki imzalarda ismi geçen şahısların da davalı şirket yetkilisi olmadıkları dosyada mübrez ticaret sicil kayıtları ile sabit hale gelmiştir. O halde, mahkemece Dairemizin kaldırma kararında belirtilen eksikliklerin tamamlanarak, davalı yönünden; ödeme belgelerini sunamadığı, sunulan 4 adet toplam 4.400,00 TL’lik belgenin de fotokopi olup değer atfedilemeyeceği, davacı yönünden de, dayanak 1 nolu hak ediş belgesinde davalı şirket kaşesinin bulunmadığı, ancak davalının elemanları olan makine mühendisi … ile santral müdürü …’un imzalarının bulunduğu, bu nedenle 1 nolu hak ediş belgesi dayanılarak düzenlenen 19/02/2010 tarih, 412113 numaralı 123.897,60 TL miktarlı fatura gereğince davacının cari hesap alacağı kapsamında davalıdan 102.971,22 TL alacaklı olduğu, bu bedelin davalıdan talep edilebileceği, davacı yanın diğer faturalarında 2., 3., hak ediş açıklaması yapılmış ise de, bu faturaların dayanağı alan ve davalının imza ve kaşesini taşıyan hak ediş belgelerinin sunulamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 102.971,22 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Ancak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; …diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, … hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkûm edilir.” düzenlenmesi gereğince davacının alacağının bulunup bulunmadığı ve kapsamı ile miktarının belirlenmesi, yargılama kapsamında bilirkişi incelemesiyle mümkün olduğundan, talep edilen tazminat miktarının likit (muayyen, belirli) olmadığı gözetildiğinde, davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul edilen alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 102.971,22 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, şartları oluşmadığından davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2021 tarih ve 2019/565 Esas, 2021/570 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin 102.971,22 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 4-Şartları oluşmadığından davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 7.033,96 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan (dava açılırken 1.282,40 TL + icrada 530,80 TL) 1.813,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.220,76 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 1.282,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 542,50 TL tebligat ve posta gideri, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.642,50 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 2.562,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 195,00 TL tebligat ve posta yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 5,88 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 13.732,27 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 3.202,44 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 97,70 tehiri icra karar harcı, 36,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 295,90 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.