Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2581 E. 2021/1832 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2581
KARAR NO: 2021/1832
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2020
NUMARASI: 2016/331 Esas, 2020/13 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili … İnşaat ile davalılar arasındaki anlaşma uyarınca davalı …’nin yönetim kurulu üyesi …’a ait olan … Mahallesi … Sokak adresinde bulunan taşınmazın ahşap doğrama ve cam işlerinin müvekkili tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını, anlaşma çerçevesinde 1. Etap ahşap doğrama ve cam işlerinin yapıldığını, yapılan 1. Etap işler karşılığında 212.400,00 TL bedelli fatura düzenlenerek davalı şirkete iletildiğini, davalının düzenlenen faturaya karşı 180.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını, faturanın bakiye bedelinin müvekkiline ödenmediğini, alacağının tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyadan icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, davacının yaptığı işin bedelinin 180.000,00 TL olduğunu ve bunun dışında hak ve alacağının bulunmadığını, bu bedelin de 05.02.2014 tarihinde peşin olarak kendisine ödendiğini, davacının işi süresinde bitirmediğini, işi de istenen kalite de yapmadığını, gecikme ve eksikliklerden ötürü 32.400,00 TL tutarında iade faturası kestiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki aynı uyuşmazlıkla ilgili olarak İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinin 2019/67 Esas sayılı dosyası ile açılan davada aynı eser sözleşmesine bağlı olarak davacı tarafın 2. Etap ahşap doğrama ve cam işlerine ilişkin olarak düzenlediği 88.512,83 TL bedelli faturanın davalı … ve bu şirketin yönetim kurulu üyesi … tarafından ödenmesi istemine ilişkin olduğu, her iki dava arasında irtibat bulunduğu, İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinin 2019 / 67 Esas sayılı dosyasının ilk önce İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015 / 323 Esas; 2017 / 711 Karar sayılı dosyasında açıldığı, ancak anılan mahkemece görevsizlik kararı verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin onama kararı ile kesinleştiği, dosyanın görevsizlikle gönderildiği İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin de 2018/76 Esas; 2018/66 Karar sayılı dosyasında da davalının tüketici olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek yine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin onama kararı ile kesinleştiği ve dosyanın İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinde derdest durumda olduğu, eldeki davada da davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin hizmetten faydalanan gerçek kişi durumunda tüketici olduğu, davalı şirketin sadece sözleşme bedelini ödeyen ancak hizmetten faydalanmayan durumunda bulunduğu, bu nedenle tüketici işlemine ilişkin uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği, eldeki dosyanın her ne kadar İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinin 2019 / 67 Esas sayılı dosyası ile hukuki ve fiili irtibatı bulunsa da 6100 sayılı HMK m. 116’ya göre birleştirme kararları aynı sıfattaki mahkemeler arasında verilebileceğinden ve öncelikle görev konusunun dikkate alınması gerektiğinden birleştirme kararı verilmediği gerekçeleriyle, 6100 sayılı HMK’nın 114 /1-c ve 115. Maddesi gereğince davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının faturayı … adına düzenlediğini ancak işin …’a yapıldığı iddiasında olduğunu ve faturayla ilişiği bulunmayan müvekkili …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini istediğini, davacının davalılardan …’la bir ilgisi ve ilişiği bulunmadığını, bu durumda davacının iddia ettiği işi son tüketiciye değil, …’ye yaptığını, … ile de … arasındaki ilişkinin hukuki niteliğiyle ilgili ne bir bilgisi ne de iddiası bulunmadığını, bu durumda son tüketici olmayan davalılardan … ye kesilen fatura sebebiyle yerel mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı tüketici mahkemesinin görev alanında olduğu yönünde karar vermesinin yasal ve usuli olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Kanun’un 1. maddesinde bu kanunun amacı açıklanmış, 2. maddesinde ise, bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 3/k maddesine göre; tüketici, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. Buna göre kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek ve sanatın icrası, üretim ve ticari faaliyetlerinde kullanma gibi amaçlarla bir mal veya hizmeti alanlar, tüketici sayılmaz. 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. Maddesi gereğince “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a),(b),(c),(d),(e) ve (f) bentlerinde belirtilen davalar ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da açılan davanın maddede sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan birinin tacir olmaması veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisinin bulunmaması halinde ticari davadan söz edilemez Somut olayda, taraflar arasındaki ahşap doğrama ve cam işlerinin yapımına ilişkin anlaşma 6098 sayılı TBK’nın 470. vd maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesi niteliğindedir. 6502 sayılı Yasa’nın 3/l bendinde tüketici işlemleri kapsamında eser sözleşmeleri de sayılmıştır. Dosya kapsamına göre, davacı tacir olup yapılan işin de ticari işletmesiyle ilgili bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı da ticaret şirketi olup tacir ise de, dava dosyasından ve İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinin 2019/67 Esas sayılı dosyası kapsamından davaya konu ahşap doğrama ve cam işlerinin şirket yöneticisi olan ve İstanbul 13. Tüketici Mahkemesinin 2019/67 Esas sayılı dosyasında davalı, eldeki davada dava dışı …’a ait eve ilişkin olduğu, yapılan işin davalı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olmayıp, 6502 sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında tüketici işlemi niteliğinde olduğu kabul edilerek tüketici mahkemesine verilen görevsizlik kararının kesinleştiği, her iki dava konusu işlerin aynı yerle ilgili olduğu, davalının ticari işletmesiyle ilgili bulunmadığı ve davanın TTK’nın 4/1 maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı, bu nedenle davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Bu durumda, mahkemece somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olduğu ve davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanının usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/01/2020 tarih ve 2016/331 esas, 2020/13 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 Maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/10/2021