Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2552 E. 2021/2285 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2552
KARAR NO: 2021/2285
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2021
NUMARASI: 2020/583 Esas, 2021/247 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında yapılan 12/07/2019 tarihli sözleşme gereğince müvekkili şirketin davacıya Trafo Merkezi ve Enerji Nakil Hattı işini yaptığını, yapılan bu iş için sözleşmede 160.000,00 TL + KDV bedeli belirlendiğini, ayrıca davalı iş sahibinin talebiyle yapılan 8.000,00 TL’lik ek işin de yapıldığını, bu alacaklarına ilişkin olarak müvekkili tarafından davalıya 17/09/2019 tarihinde 198.240,00 TL tutarlı fatura kesildiğini ancak işveren firma tarafından bu güne kadar toplamda 174.500.00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin ödenmeyen 23.740,00 TL tutarındaki alacağını tahsil edebilmek için icra takibi başlattığını, borçlu şirketin borca haksız bir şekilde itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptali ile alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından ödeme emrine yönelik itirazda borca itiraz ile birlikte icra dairesinin yetkisine de usulüne uygun şekilde itiraz edildiği, dava dilekçesine göre davacı ile davalı arasındaki ihtilafın Çatalca’da yapılan işten kaynaklı sözleşme bedelinin tahsiline ilişkin olması karşısında söz konusu davanın alacaklının ikametgahında, sözleşmenin ifa yerinde veya davalının ikametgahında açılması mümkünken, bunların hiçbiriyle ilgili olmayan Gaziosmanpaşa İcra Dairesinde takip başlatılması karşısında süresinde yapılan yetki itirazının haklı olduğu ve yetkili icra dairesi tarafından takip başlatılmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle, icra takibinin başlatıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik takibe ilişkin itirazda yetki itirazında bulunulması ve takibin başlatıldığı icra dairesinin yetkili olmaması nedeniyle HMK’nun 114/.2.115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, taraflar arasında yapılan 12/07/2019 tarihli sözleşmenin 5. Maddesinde, söz konusu sözleşmeyle alakalı olarak doğabilecek uyuşmazlıklarda uyuşmazlığın çözüm yeri olarak İstanbul İli Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, ilamsız icra takiplerinde de kıyasen uygulanması gereken HMK’nun 10, 17, 18 maddeleri dikkate alındığında, iki tarafı tacir olan veya kamu tüzel kişileri arasında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklarda tarafların kendi aralarında yetki sözleşmesi yapabileceklerini, bu sebeple davalı taraf aleyhine GOP … İcra Dairesince … E. Dosya numarasıyla icra takibi başlatıldığını, tarafların tacir olması ve aralarında usule ve kanuna uygun yetki sözleşmesi yapılarak İstanbul İlindeki Mahkemeler ve İcra Daireleri yetkili kılındığından dava şartı yokluğu nedeniyle verilen ret kararının hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 19. Maddesine göre gerçek kişilerin yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Aynı Kanunun 51. Maddesine göre tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. HMK’nın 17. Maddesine göre tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. HMK’nın 18. Maddesine göre ise, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır. 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair TBK’nın 89. maddesindeki kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarıyla da kabul edilmektedir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2015 tarih ve 2015/3705 esas, 2015/4747 karar; 24/03/2015 tarih ve 2014/3179 esas, 2015/1457 karar; 23/02/2015 tarih ve 2014/2485 esas, 2015/922 karar sayılı kararları) İstinafa davada, davalı şirketin adresi Esenyurt/İstanbul, sözleşmeye konu işin yapılacağı yer Çatalca/İstanbul, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesindeki yetki sözleşmesine göre yetkili mahkeme ve icra daireleri ise İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleridir. Somut olayda iki taraf da tacir olduğundan aralarındaki yetki sözleşmesi geçerli olmakla birlikte, sözleşmede belirtilen yetkili mahkeme ve icra dairelerine ilişkin “İstanbul” ifadesinden sadece Çağlayan’da bulunan “İstanbul Adliyesinin” anlaşılması gerektiği yerleşik Yargıtay İçtihatlarıyla belirlenmiş durumdadır. Bu durumda, davaya konu icra takibinin istinafa konu davada yetkili kabul edilebilecek icra dairelerinin hiçbirinde başlatılmadığı, yetkisiz Gaziosmanpaşa İcra Dairesinde başlatıldığı anlaşılmıştır. Buna göre, ilk derece mahkemesince verilen kararın netice olarak doğru olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2021 tarih ve 2020/583 Esas, 2021/247 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.