Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/249
KARAR NO: 2021/506
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2019/843 Esas, 2020/618 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, mekanik tesisat işleri yapım işini konu alan yazılı eser sözleşmesine dayalı faturaya bağlanmış bakiye bedel alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla yapılan talebe yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takibin asıl alacak miktarı olan 599.777,88 TL üzerinden devamına, işlemiş faiz ile alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine dair verilen karar taraf vekillerince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Davacı taşeron sözleşmesiyle üstlendiği mekanik tesisat işlerini süresinde tamamlayarak teslim ettiği halde bakiye bedelin ödenmediğini, ödenmesi için ihtarname tebliğ edildiğini ve sonrasında da tahsili için yapılan takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, davalı yüklenici şirket ise işin eksik ve kusurlu olarak ifa edilerek geç teslim edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece 18/10/2017 tarih ve 2016/835 esas, 2017/993 karar sayılı karar ile, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu takip dayanağı faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, işin sözleşmeye uygun eksiksiz ve kusursuz olarak tamamlanıp teslim edildiğinin 19.01.2016 tarihli belge ile davalı şirket tarafından kabul edildiği, eksik ve ayıpların belirlenip davacı tarafa bildirildiğinin ispatlanamadığı, ayıplı işlerin dava dışı bir firmaya yaptırıldığına ilişkin belgelerin süresinden sonra sunulduğu, bunların ayıp ihbarı yerine geçemeyeceği, alacağın yargılamayla belirlendiği, takiple temerrüt gerçekleştiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, icra takibine yapılan itirazın 599.777,88 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair oyçokluğu ile hüküm kurulmuştur. Muhalif üye hakim, muhalefet şerhinde itirazın iptali davalarında dava miktarı ıslahla arttırılamayacağından davanın 180.000,00 TL üzerinden kabulü yerine ıslahla arttırılan miktar üzerinden kabulü yönündeki çoğunluk kararına katılmadığını ifade etmiştir. Yerel mahkeme kararına karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz’in 23/10/2019 tarih ve 2018/103 esas, 2019/1310 karar sayılı kararı ile, faktoring şirketine hitaben yazılan “Teyit Mektubu” başlıklı 19.01.2016 tarihli belgenin prosedür gereği verilmesi gereken belge niteliğinde olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre işin eksik ve ayıplı yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve davacı alacağının götürü bedel hesap yöntemine göre tespit edilmesi gerektiği gerekçeleriyle yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın gereği için mahal mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir. Dairemizce verilen karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulmuş, Dairemiz’in 18/12/2019 tarihli ek kararı ile hükmün kesin olarak verildiği belirtilerek temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilince ek karara karşı temyiz başvurusunda bulunulmuş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2020 tarih ve 2020/174 esas, 2020/1336 karar sayılı kararı ile, Dairemiz ek kararının onanmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemece 19/01/2016 tarihli belge konusunda beyanlarını sunmak üzere taraf vekillerine süre verilmiş; davacı vekili 11/12/2019 tarihli dilekçesinde söz konusu belgenin prosedür gereği verilmiş belge olmadığını, davalı firmanın işi 2015 yılında eksiksiz olarak teslim aldığını, buna dair 22/07/2015 tarihli yazı gönderdiğini, bu nedenle dava sırasında bu yönde bir savunmada bulunmadığını, belgenin prosedür gereği olduğuna dair delil sunulmasına muvafakatlarının bulunmadığını bildirmiş; davalı vekili 25/12/2019 tarihli dilekçesinde, 19/01/2016 tarihli belgenin faktoring firmasına prosedür gereği verildiğini, çeklerin müvekkili tarafından imzalanıp imzalanmadığı, çekin doğru keşide edilip edilmediği, eser sözleşmesi ile ilgili olarak çek bedeli karşılığında yapılan işin tamamlanıp tamamlanmadığı konusunda bilgi niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Yerel mahkeme 07/10/2020 tarih ve 2019/843 esas, 2020/618 karar sayılı kararı ile, davalının yargılama aşamasında teyit formunun usulen verildiğini, içeriğinin doğru olmadığını iddia ve ispat etmediği, istinaf incelemesi sonrasında ibraz ettiği dilekçe ile bu belgenin usulen verildiğini iddia etmiş ise de basiretli bir tacir konumundaki davalının faktoring şirketine verdiği belgenin usulen verildiği iddiasının dinlenemeyeceği kanaatine varıldığı, davalının işin eksik ve ayıplı yapıldığına ilişkin ayıp ihbarında bulunmadığı, ayıplı işlerin başka bir firmaya yaptırıldığı iddiasının ayıp ihbarı niteliğinde görülmediği, ayıp ihbarında bulunulduğunun ispat edilemediği, dava konusu faturaların davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olup, edimin tam ve eksiksiz yapıldığı kabul edilerek, açılan davanın kısmen kabulü ile, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalının 599.777,88 TL kısmı yönünden itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin alacak likit olmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, istinaf incelemesi sonucu müvekkilinin istinaf başvurusunun esastan kabul edildiğinden işlemiş faiz ve icra inkar tazminatına yönelik istinaf taleplerinin esastan kabulüne karar verilmiş olduğunu, müvekkilinin bakiye alacakların ödenmesi için gönderdiği Bakırköy … Noterliği’nin 02/12/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin 03/12/2017 tarihinde tebliğ edildiğini ve 7 gün sonrasında davalının temerrüde düştüğünü, bu tarihten icra takibi tarihine kadar 15.355,96 TL işlemiş faiz hesaplandığını, işlemiş faiz talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu; alacak tutarının likit ve net olduğunu, alacak miktarının bilirkişi raporu ile belirlenmediğini, faturaya itiraz edilmediğini, faturaların her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; davalının yapmadığı savunmanın dikkate alınmaması ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, takip öncesi işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı dahil tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 19/01/2016 tarihli belgenin faktoring firmasına prosedür gereği verildiğini, çeklerin müvekkili tarafından imzalanıp imzalanmadığı, çekin doğru keşide edilip edilmediği, eser sözleşmesi ile ilgili olarak çek bedeli karşılığında yapılan işin tamamlanıp tamamlanmadığı konusunda bilgi niteliğinde olduğunu, bu hususun ilgili faktoring firmasından sorulmadığını, itirazların dikkate alınmadığını, eksik ve ayıplı ifanın tespiti gerektiğini, iş sahibi kooperatif tarafından eksik ve ayıplı yapılan işlerle ilgili tutanağın davacıya bildirildiğini, bu şekilde ayıp ihbarının yerine getirildiğini, İSKİ temiz su hattının hatalı yapıldığını, başka bir firmadan sayaç temin edilerek bu eksikliğin giderildiğini, bir takım diğer eksikliklerin de müvekkili tarafından … Ltd.Şti’ne yaptırıldığına ilişkin tespitlerin bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davanın itirazın iptaline ilişkin olup, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 180.000,00 TL üzerinden dava açıldığından, ıslah yolu ile dava değeri ve talep artışında bulunulamayacağından davanın 180.000,00 TL üzerinden görülmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki dava, mekanik tesisat işleri yapım işini konu alan yazılı eser sözleşmesine dayalı faturaya bağlanmış bakiye bedel alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla yapılan takibe yönelik itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı talebine ilişkindir. Taraflar arasında 09/07/2014 tarihli sözleşme ile davalı şirketçe yapımı üstlenilen İkitelli Bağcılar-Güngören Sanayi Sitesi … sosyal tesisi sıhhi tesisat, müşterek tesisat, havalandırma tesisatı, yangın tesisatı, zemin kat klima sistemi eksik ve hatalı işlerin düzeltilmesi ve tesliminin davacı tarafça 575.000,00 TL + KDV bedel ile yapılması kararlaştırılmıştır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Muhasebeci bilirkişi … tarafından düzenlenen kök ve ek raporda, davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı alacağının 599.777,88 TL fatura bedeli ile 15.355,05 TL işlemiş faiz olmak üzere 615.133,84 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/10/2017 tarihli karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Dairemiz’ce yapılan istinaf incelemesi sonucunda 19/01/2016 tarihli teyit formunun davalı tarafından dava dışı faktoring firmasına prosedür gereği verilip verilmediğinin araştırılıp, bu amaçla verilmişse eksik ve ayıplı imalat iddiasının denetlenerek sonucuna göre karar verilmesi için kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de, davalı tarafın cevabında eksik ve ayıplı imalat yapıldığını ileri sürdüğü, ancak bu belgeye ilişkin bu yönde bir savunmasının bulunmadığı, Dairemiz’ce sehven bu yönde bir değerlendirme yapıldığı bu kez yapılan istinaf incelemesinde anlaşılmakla, mahkemece bu hususun dava dışı faktoring firmasından araştırılmamış olması bir eksiklik olarak görülmemiştir. Davacı vekili, Bakırköy … Noterliği’nin 02/12/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalının temerrüde düşürülmesine rağmen yerel mahkemece takip öncesi işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı tarafça davalıya gönderilen Bakırköy … Noterliği’nin 02/12/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde, yapılan işlerin teslim edilmesine rağmen ödemelerin yapılmadığı belirtilerek, söz konusu ödemelerin tebliğden itibaren 7 gün içerisinde yapılması, aksi takdirde her türlü alacak, zarar ve ziyan ile ilgili dava açılacağı ihtar edilmiş, ihtarname 03/12/2015 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 25/11/2020 tarih ve 2020/1600 esas, 2020/3087 karar sayılı kararına göre, ” Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur (BK 101. TBK 117. madde). Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İBK).” Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için borcun kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının usulüne uygun ihtarına rağmen borcu ödememiş olması gerekir. Bunun dışında, gönderilen ihtarnamede borcun miktarının kesin olarak belirtilmesi de gerekmektedir. Davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamede borcun ödenmesi için 7 günlük ödeme süresi verilmiş ise de ödenecek borcun miktarı açıkça belirtilmediğinden, borçlu ihtarname ile temerrüde düşmüş olmaz. Bu durumda, davalının ancak icra takip tarihinde temerrüde düştüğü kabul edileceğinden, mahkemece takip öncesi dönem için işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Davacı taraf davasında icra takibine yapılan itirazın iptali yanında, hükmedilecek alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini de istemiştir. İİK’nın 67/II. Maddesi gereğince alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibine yapılan itirazın haksız olması yanında, alacağın likid (hesaplanabilir) olması zorunludur. Alacak miktarının likit (hesaplanabilir) olmadığı ve bilirkişi raporlarıyla belirlendiği durumlarda borçlunun takibe itirazında haksız olduğu kabul edilemez. Somut olayda, alınan bilirkişi raporuna göre davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı kendi defterlerine göre davacı alacağının miktarını bilmekte; ancak davacı tarafından yapılan işin eksik ve ayıplı olduğunu ileri sürmektedir. Bu durumda davalının alacağın miktarını bilmediği kabul edilemeyeceğinden alacak likid (hesaplanabilir) durumdadır. Bu nedenlerle mahkemece asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, alacağın likid olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; 19/01/2016 tarihli teyit formuna ilişkin yukarıda yapılan değerlendirmeler davalı itirazları yönünden de geçerli olduğundan bu hususta yeniden değerlendirme yapılmamıştır. Bunun dışında davalı vekili işin eksik ve ayıplı yapıldığını, bir kısım işlerin dava dışı firmalara yaptırıldığını ileri sürmesine karşılık, davalı şirket tarafından “… AŞ Muhasebe Departmanına” başlığı ile düzenlenen 22/07/2015 tarihli belgede davacı taşeron … firması tarafından işlerin bitirildiği ve kooperatif ile görüşülerek teslim edildiği bildirilmiş, bu belgede, yapılan işte eksik ve ayıplar bulunduğu ileri sürülmediği gibi, davalı şirket tarafından dava dışı … A.Ş’ne sunulan 19/01/2016 tarihli teyit formunda da taşeron … tarafından düzenlenen faturaların kayıtlara işlendiği, faturalara konu mal ve hizmetin tam, eksiksiz ve ayıptan ari olarak teslim alındığı, faturalara konu hak ve alacaklar üzerinde takyidat bulunmadığı ve borcun tasfiyesi için çekler verildiği belirtilerek, işin eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim alındığı teyit edilmiştir. Davalı tarafça, dava dışı iş sahibi kooperatif tarafından tutulan tutanaklar ve dava dışı üçüncü firmalarla yapılan sözleşme ve ödeme belgeleri sunulmuş, ancak davacı tarafa süresinde ayıp ihbarının yapıldığına dair bir delil sunulmamıştır. Davacı taraf da cevaba cevap dilekçesinde eksik işlere dair kendilerine tutanak verilmediğini belirtmektedir. Eser sözleşmelerinde işin yüklenici (somut olayda davacı taşeron) tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilmekte olup, aksini iddia eden tarafın bu iddiasını yasal delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalı taraf işin eksik ve ayıplı yapıldığına ilişkin mahkeme aracılığı ile bir tespit yaptırmış değildir. Eksik ve ayıplı işlerin dava dışı …Ltd.Şti’ne yaptırıldığına ilişkin olarak dosyaya sunulan sözleşme ve ödemeye ilişkin belgelerin her zaman düzenlenebilecek nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu işin davacı tarafından eksiksiz ve ayıpsız yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Davalı vekili istinafında davanın itirazın iptali davası olduğu, ancak davacının 180.000,00 TL üzerinden dava açtığından, bu miktar üzerinden değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek kararın bu yönden kaldırılmasını istemiştir. Taraflar arasındaki dava icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinin başlık kısmında “Harca esas değer” olarak 180.000,00 TL değer bildirilmiş ve bu değer üzerinden harç alınmıştır. Ancak, gerek dava dilekçesinin “Konu” kısmında gerekse “Netice ve talep” kısmında “Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamına” karar verilmesi istenmiş olup, dilekçenin bu kısımlarında talep sonucu daraltılmamış ve itirazın takip konusu alacağın tümü bakımından iptali istenmiştir. Dosya kapsamına göre eksik harcın davacı vekilince 02/03/2017 tarihli makbuz ile tamamlama harcı olarak yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece asıl alacağın tamamı üzerinden değerlendirme yapılarak karar verilmiş olması doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2.bendi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 599.777,88 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, davacının işlemiş faiz talebinin reddine, yasal şartları oluştuğundan davacının icra inkâr tazminatı talebinin kabulü ile, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, yasal şartları oluşmadığından davalının %20 oranında kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 3-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 tarih ve 2019/843 Esas, 2020/618 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının 599.777,88 TL asıl alacak yönünden İTİRAZIN İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 5-Davacının işlemiş faiz talebinin REDDİNE, 6-Davacının icra inkâr tazminatı talebinin kabulü ile, 599.777,88 TL asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkâr tazminatının davalıdan TAHSİLİNE, 7-Yasal şartları oluşmadığından davalının %20 oranında kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 40.970,83 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak alınan 29,20 TL ve 7.431,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 33.510,63 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç ve 7.431,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 7.460,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 217,30 TL tebligat ve posta gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 717,30 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 702,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan 71,20 TL tebligat ve posta giderinin yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1,43 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 47.038,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından alınması gereken 40.970,83 TL istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 10.242,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 30.728,12 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 24,25 TL posta masrafı olmak üzere toplam 172,85 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.