Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2475 E. 2021/1858 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2475
KARAR NO: 2021/1858
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2017/540 Esas, 2018/427 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 12/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 21/08/2015 tarihli sözleşme gereğince müvekkili şirket tarafından davalı şirketin uçak içi dergisi olan “…” isimli derginin basımının gerçekleştirildiğini, ancak 06/02/2017 tarihli, … fiş nolu cari hesap bakiye alacağından anlaşılacağı üzere toplam 200.836,49 TL iş bedelinin davalı yanca ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, davacının aynı alacak ile ilgili olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden mükerrer takip yaptığını, müvekkilinin itirazı üzerine davacı yanca Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/540 Esas sayılı dosya ile itirazın iptali talepli dava açıldığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 24/01/2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle, davacının takip tarihi itibariyle, takip ve dava konusu faturalar nedeniyle davalıdan 200.836,49 TL alacaklı olduğu, takip konusu asıl alacak, faiz türü ve faiz oranı yönünden talepte fazlalık ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafın likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı/borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen dava konusu 200.836,49 TL’lik borca vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip konusu asıl alacağa – davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2.md gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak % 9,75 oranında basit usulde ( 3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına, likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı borçlunun hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili şirketin davacı ile böyle bir hizmet ilişkisine girmediğini, bu nedenle yapılan itirazın yerinde olduğunu, müvekkili şirket ile karşı tarafın sözleşme yapmış olması ve aleyhine fatura kesilmiş olmasının alacağın var olduğunu ispatlayacak nitelikte olmadığını, davacı tarafın söz konusu hizmeti müvekkili şirkete verdiğini, dolayısıyla kendi üzerine düşen borcu kusursuz olarak ifa ettiğini ispat etmesi gerektiğini, müvekkili hakkında haksız ve dayanaksız olarak yapılmış olan bu takip nedeniyle davanın husumet nedeniyle reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, tersine aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 31/05/2021 tarih, 2018/2017 Esas, 2021/1047 Karar sayılı kararı ile, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarih ve 2014/1164 Esas, 2019/1056 Karar sayılı kararı ile davalı şirketin iflasına karar verildiği anlaşıldığından, iflas idaresinin oluşturulup oluşturulmadığı, ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığının ilgili iflas iflas dairesinden sorulması, varsa iflas idare memurlarının açık kimlik ve adreslerinin bildirilmesinin istenmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamında bulunan davacısı …, davalısı … olan ve davalı şirketin iflasına karar verilmesi talepli Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarih ve 2014/1164 Esas, 2019/1056 Karar sayılı kararı ile, davanın kabulü ile; Mahkemenin 18/09/2019 tarihli depo ara kararının davalı şirket tarafından yerine getirilmediğinin tespiti ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın 1.835.905,42 USD asıl alacak bakımından kesin olarak kaldırılmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … nosunda kayıtlı davalı-borçlu … A.Ş’nin iflasına, 1.835.905,42 USD asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, iflasın 07/11/2019 günü saat 12:29 itibariyle açılmasına, itiraz kesin olarak kaldırılmış olmakla iflasına karar verildiğinin İİK 166/2.maddesi gereğince Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 100.000’in üzerinde yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile ulusal gazetede ilanına, ilanlar için müzekkere hazırlanmasına, ilan masraflarının davacı vekili tarafından karşılanmasına, ilanlar için elden yetki talep edildiğinde elden yetki verilmesine, iflas avansının Bakırköy Nöbetçi İcra İflas Müdürlüğü’ne aktarılmasına dair verilen kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2021 tarih, 2021/16 Esas, 2021/279 Karar sayılı kararı ile kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, geri gönderilen dosyanın mahkemenin 2021/228 Esasına kaydedildiği, davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında iki adet sözleşme imzalanmıştır. Yanlar arasında imzalanan 29/08/2014 tarihli “Sözleşme” başlıklı belgenin 2.maddesinde, sözleşmenin konusu; davacının 22/09/2014 tarihinde gerçekleşireceği organizasyona davalının destekçi olarak katılması ve buna ilişkin genel prensipler ile tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesi olarak açıklanmıştır.Sözleşmenin IV.II.maddesinde; iş bu sponsorluk sözleşmesi kapsamında 22/09/2014 tarihinde …’da düzenlenecek etkinlik kapsamında toplam KDV hariç 50.000,00TL’yi davacının sözleşme tarihinde tanzim edeceği faturaya istinaden fatura kesim tarihinden itibaren en geç 2 gün içinde davacının banka hesabına ödeyeceği belirlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan 21/08/2015 tarihli 2. sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, davalıya “…” isimli dergiye ait nüshaları toplamda 12 ay için 96 sayfa ve kapaktan oluşmak üzere aylık 5.000 adet toplam 60.000 adet hazırlanması ve basılması işini üstlenmiştir. Sözleşmenin 4.maddesinde; işin bedeli KDV hariç 372.000,00 TL olarak belirlenmiştir. 4.2. Maddede; tarafların bu sözleşme öncesine dayanan ticari ilişkilerine binaen; 2014 yılı Haziran-2015 yılı Temmuz ayında hazırlığı ve basımı gerçekleştirilen dergiler için aylık 20.000,00 TL+ KDV tutarından toplam 280.000,00 TL+ KDV fatura bedeli hesaplandığı, yine aynı dönemde doğan ilan gelirleri toplamı 243.750,00TL+ KDV nin %50’si olan 121.875,00 TL+KDVnin belirlenen 280.000,00 TL+ KDV’ den muhsubu sonucu doğan 158.125,00TL+KDV ve cari hesapta masraf olarak görünen 1.782,56TL olmak üzere toplam 188.370,06TLnin davalı … tarafından davacının banka hesabına belirlenen tarihlerde ödeneceği, davacının cari hesabın belirlenen tutarı kadar fatura keseceği kararlaştırılmıştır. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından cari hesap alacağına istinaden 200.836,49 TL alacağın tahsili için 28/02/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı, davalı ile aralarındaki sözleşme gereğince dergi basımı işini yerine getirdiğini, ürünleri teslim ettiğini ancak iş bedelinin davalı yanca ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise sözleşme ilişkisini inkar etmiştir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Mahkemece taraf defterleri üzerinde yaptırılan inceleme akabinde mali müşavir … tarafından hazırlanan 24/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahipleri lehine delil vasfını taşıdığı, davacı yanca ibraz edilen 2016-2017 tarihli ticari defterlerinde, davalıya ait işlemlerin 120.03.02.1457 hesap kodu ile kaydedildiği, davacının ticari defterlerinde, 2017 yılı açılışında davalıdan 167.652,25 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından davalıya 2017 yılında 2 adet 71.293,24 TL bedelli fatura tanzim edildiği, davalı tarafından davacıya 38.109,00 TL ödeme yapıldığı, davalı yanca ibraz edilen 2016-2017 tarihli ticari defterlerinde, davalıya ait işlemlerin 320.01.14.031 kodu ile satıcılar hesabında kaydedildiği, tarafların ticari defter kayıtlarının birebir örtüştüğü ve icra takip tarihinde davalının davacıya 200.836,49 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davalı yanca her ne kadar Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/540 Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davanın dayanağının Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipteki alacak ile aynı olduğu, bu itibarla dava konusu takibin mükerrer olduğunu iddia edilmiş ise de, bahse konu davanın dayanağının bu davanın konusu olan 200.836,49 TL bedelli fatura olmayıp, davacının 200.836,49 TL’lik alacağından sonra davalıya düzenlediği 06/03/2017 tarihli ve 35.646,62 TL bedelli faturanın konu edildiğinin tespit edildiği, davacı tarafından mükerrer takip yapılmadığı belirtilmiştir. Bu açıklamalar ışığında mahkemece, dosya kapsamındaki delillerin doğru değerlendirilmesi sonucu, taraf ticari defterlerinin incelendiği ve hükme esas alınan 24/01/2018 tarihli bilirkişi raporu gereğince yanlar arasındaki sözleşme ilişkisinin ispat edildiği, davalı yanca ürünlerin teslim edilmediğine yönelik bir savunma getirilmediği, iş bedelinin ödendiği konusundaki ispat külfetinin davalı yanda olmasına rağmen bunun ispatlanamadığı ve Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/540 Esas sayılı dosyasının konusunun, cari hesap ilişkisinde eldeki davanın konusu olan 200.836,49 TL bedelli faturadan sonra düzenlenen 35.646,62 TL bedelli fatura alacağı olduğu, bu nedenle alacağın mükerrer olarak talep edildiği iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2018 tarih ve 2017/540 Esas, 2018/427 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 13.719,14 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 3.429,79‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 10.289,35 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 12/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.