Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2461 E. 2021/1692 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2461
KARAR NO: 2021/1692
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2021
NUMARASI: 2020/591 Esas, 2021/416 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ:22/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile müvekkilinin alt taşeron olarak dava dışı firmadan yapımını üstlendiği işlerde kullanılacak ürünlerin yapımının davalı tarafça üstlenildiğini, ancak davalının edimlerinin 67.000,00 TL’lik kısmını yerine getirmediğini belirterek, sözleşmenin davalı yan tarafından ihlalinin tespitiyle birlikte sözleşmenin feshine, buna müteakip davacının sözleşme ile yabancı para olarak kararlaştırılıp ödemesini gerçekleştirmiş bulunduğu miktarın dava açılış gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yabancı para olarak davalı yandan alınarak davacıya iadesine, sözleşme davalı yan tarafından gereği gibi ifa edilmiş olsaydı müvekkili şirketin olabilecek durumu ile davalı yanın sözleşmeyi ihlalinden ötürü müvekkili şirketin uğramış bulunduğu aradaki menfi farkın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı şirketin adresi Ümraniye ilçesinde olup, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, anlaşma gereğince teklif formunda belirtilen 23 adet sıcak su hazırlama istasyonu ve 23 adet kalorimetre üretilerek davacı tarafa teslimi, davacının ise 8.165 Euro + KDV olmak üzere toplamda 9.365 Euroyu 10.03.2020 tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden ödemesinin kararlaştırıldığını, sözleşme bedelinin 9.365 euro değil bu tutarın belirlenen tarihteki karşılığı olan 65.260,00 TL olduğunu, buna istinaden de ödemenin Türk Lirası üzerinden çek ile alındığını, davacı tarafından davaya konu sözleşmenin bedelinin ödenmesi ve dava dışı gerçekleşen ve gerçekleşecek alımlara istinaden cari hesaba kaydedilmek üzere davalıya, biri 72.000,00 TL bedelli, biri ise 35.000,00 TL bedelli, vadeli, iki adet çek verildiğini, buna istinaden davacının dava konusu dışında, 47.565,08 TL tutarında ürün alımı gerçekleştirdiğini, ürünlerin üretimi ve teslimi için sözleşme tarihinden itibaren 4-6 hafta vade öngörüldüğünü, müvekkili şirketçe süresinde üretim yapılmasına rağmen davacının teslim almada temerüde düştüğünü belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında teklif formu bulunduğu, ayrıca yetkili mahkemelerin belirlendiği bir sözleşme düzenlenmediği, davalının süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunduğu, satış sözleşmesi uyarınca para borcunu ifa, ödeme yükümlülüğü davacıya ait olmakla, HMK 10 ve TBK 89/1. maddeleri uyuşmazlıkta uygulama alanı bulamayacağı gibi zaten davacının yerleşim yerinin Mersin ili olduğu, HMK’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olduğu, taraflar arasında mahkeme yargı sınırları içerisinde ifa edileceğine dair herhangi bir sözleşme bulunmadığı ve delil sunulmadığı, davalının mahkemenin yetkisine süresinde ve usulüne uygun itiraz ettiği, davalının ikametgahının (muamele merkezi) bulunduğu yerin Ümraniye/İstanbul olduğu, Ümraniye ilçesinin İstanbul Anadolu Mahkemeleri Adli Yargı sınırları içerisinde olduğu gerekçesiyle, davalının yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, davaya bakmakta İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitine, dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, HMK’nın 19/2 maddesine göre yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunanın yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğini, aksi halde yetki itirazının dikkate alınmayacağının hükme bağlandığını, davalının cevap dilekçesinden sonra 17/02/2021 tarihli beyan dilekçesi ile sunduğu yetki itirazına dayanılarak verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa yerinde açılabileceğini, sözleşmenin ifa yerinin ise Kemerburgaz/Eyüpsultan’da bulunan işyeri olduğundan bu davada İstanbul Mahkemelerinin de yetkili olduğunu, süresinde sunulmayan yetki itirazının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekilince yetki itirazının süresinde yapılmadığı ileri sürülmüş ise de, davalıya dava dilekçesinin 23/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince 25/11/2020 tarihli dilekçe ile yetki itirazında bulunulduğu, bu nedenle yetki itirazının süresinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 19. Maddesine göre gerçek kişilerin yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Aynı Kanunun 51. Maddesine göre tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. 818 sayılı BK’nın 73. (6098 sayılı TBK’nın 89.) maddesine göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair BK’nın 73. ( TBK’nın 89.) maddedeki kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarıyla da kabul edilmektedir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2015 tarih ve 2015/3705 esas, 2015/4747 karar; 24/03/2015 tarih ve 2014/3179 esas, 2015/1457 karar; 23/02/2015 tarih ve 2014/2485 esas, 2015/922 karar sayılı kararları) Somut olayda, taraflar arasında sıcak su hazırlama istasyonu ve kalorimetre yapımı konusunda eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesi veya Kanun’un 10. Maddesinde düzenlenen sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesidir. Davacı, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davasını bu iki yer mahkemesinden birinde açabilir. Dosya kapsamına göre davalının ikametgahı Ümraniye/İstanbul’dur. Davacı taraf istinaf dilekçesinde işin yapılacağı yerin Kemerburgaz/Eyüpsultan’da bulunan işyeri olduğunu belirtmiş ise de, yargılama aşamasında mahkemece 01/02/2021 tarihli duruşmada taraflara yetkiye ilişkin delillerini sunmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği, ancak bu süre içerisinde yetkiye ilişkin bir delil sunulmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf itiraz dilekçesinde yetkili mahkemenin davalının ikametgahının bulunduğu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafça sözleşmenin yerine getirileceği yere ilişkin deliller sunulmadığından ve davalı tarafça süresi içerisinde sunulan itiraz dilekçesinde yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesi olarak seçildiğinden, mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın HMK’nın 6. Maddesi gereğince davalı şirketin ikametgahının bulunduğu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/05/2021 tarih ve 2020/591 esas, 2021/416 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 Maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2021