Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/243 E. 2021/857 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/243
KARAR NO: 2021/857
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2018
NUMARASI: 2017/750 Esas, 2018/604 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve icra takibinin iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin davalıya 07/05/2014 tarihli protokol gereğince 30.000,00 TL bono ile 2002 tarihli protokolü imzalayarak verdiğini, bononun verildiği tarihin 07/05/2014 olup TTK’nın 704. Maddesi gereğince bir yıllık ibraz süresinin geçtiğini ve kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, TTK’nın 749.maddesi gereğince 3 yıllık zaman aşımı süresi de dolduğundan bononun geçersiz hale geldiğini, zaman aşımına uğradığını, protokol içeriği incelendiğinde, davaya konu bononun 15/09/2011 tarihli sözleşmeye istinaden …’nin, davalı …’na olan 30.000,00 TLlik borcu için verildiğinin yazılı olduğunu, 15/09/2011 tarihli sözleşme içeriğine göre ise, …’nin, davalıya 30.000,00 TL borçlu olmadığının sabit olduğunu, müvekkilinin bu konuda yanıltıldığını, protokolde, senedin 3. ve 4. dairelerin satışından sonra …’nin borcunu ödememesi halinde hüküm ifade edeceğinin yazdığını, davalının yıllar geçmesine rağmen inşaatı bitirmemesi nedeniyle 3. ve 4. dairelerin satışı mümkün olmadığından senedin hüküm ifade etmesinin mümkün olmadığını, senedin hükümsüz hale geldiğinden iptalinin gerektiğini ileri sürerek bononun iptaline ve müvekkilinin bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 16/10/2017 havale tarihli dilekçesi ile de, davalı tarafından müvekkili aleyhinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile dava konusu senede dayalı olarak takip başlatıldığını, senette çift vade bulunması nedeniyle kambiyo senedi vasfı bulunmadığından takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında, dava dışı … ile …’nin sahibi oldukları taşınmaz üzerine davacı tarafça inşaat yapılması için 15/09/2011 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince … ile …’ye birer daire verilmesinin ve arsa sahiplerinin de buna karşılık ayrıca 30.000,00 TL ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, …’nin 30.000,00 TL’yi ödeyecek gücü bulunmaması nedeniyle …’nin ödemesi gereken bedelin gününde ödenmemesi halinde davacının 07/05/2014 tarihli protokol gereğince açık senet verdiğini, …’ye isabet eden dairenin 15/11/2014 tarihinde teslim edildiğini ve …’nin bu daireyi 02/02/2015 tarihinde …’na sattığını, bugüne kadar …’nin taahhüt ettiği 30.000,00 TL’nin hala ödenmediğini, senedin vadesinin 15/11/2014 olup zaman aşımına uğramadığını, senetlerin ibraz zorunluluğu bulunmadığını, 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmamakla birlikte, davacı tarafça imzalanan adi yazılı borç senedi niteliğinde olup senede dayalı olarak açılan menfi tespit davasında ispat yükünün davacı tarafta bulunduğu, davacı tarafın protokolün taraflar arasında imzalanan 15.11.2011 tarihli sözleşme gereğince verildiği, davalı tarafın bu sözleşme gereğince üzerine aldığı edimleri ifa etmediği,bu sebeple senedin hükümsüz hale geldiği yönündeki iddiasının 15/11/2011 tarihli kat karşlığı inşaat sölzeşmesinin hükümsüz hale gelmesinin söz konusu olmadığından reddinin gerektiği, ispat külfetinin davacıda bulunup, davacının ödenmesini temin ettiği 30.000,00 TL’nin … tarafından ödendiğini ispat etmesi gerektiği, davacının böyle bir ispatı bulunmadığı gibi ödeme yapıldığına dair bir iddiasının da bulunmadığı, sözleşmeye göre ifanın devam ettiği, yapılan inşatta oluşturulan bağımsız bölümlerin tapu devrinin yapıldığı, dolayısıyla dava konusu adi senet ile ilgili ispat külfeti kendisinde olan davacının ödemenin yapıldığını ve teminat senedinin hükümsüz hale geldiğini ispat edemediği, ancak senette çift vade bulunması nedeniyle takibin iptalinin gerektiği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davaya konu senedin kambiyo vasfında olmadığını tespiti ile senede dayalı olarak başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibin iptaline, davacı tarafın senedin iptali ve borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı kabul edildiğinden senedin iptaline ve senet nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar vermek gerekirken, kısmen kabul kısmen red şeklinde kararın usule ve hukuka aykırı olduğunu, protokol hükmüne göre senedin bedelli haline gelmesi için, inşaatın bitmesi, 3. ve 4. numaralı dairelerin satılması ve …’nin borcunu ödemememesi şartlarının gerçekleşmesinin gerektiğini, dosyaya celbedilen Vize Tapu Müdürlüğü kayıtlarında 9 adet bağımsız bölümün halen müvekkili ile davalı adına kayıtlı olduğunun anlaşılacağını, taraflarca herhangi bir daire satışı yapılmadığını, Vize Belediyesinden gelen cevabi yazıdan inşaatın henüz bitmediğinin ve halen iskan dahi alınamadığının anlaşıldığını, bu belgenin resmi ve kesin delil niteliğinde olduğunu, protokolde “inşaat bitip” ibaresi dikkate alındığında, bu belgenin inşaatın bitmediğini kesin biçimde ispat ettiğini, Vize Asliye Hukuk Mahkemesinin, 2017/106 Esas sayılı dosyasina sunulan belgelerin resmi nitelikli ve içeriği davalı tarafın ikrar edilmiş belge niteliğinde olup bu dilekçelerde arsa sahibinin inşaatın bitirilmemesi nedeniyle, kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshettiği ve dava açtığının anlaşılacağını, mahkemece kesin ve resmi nitelikteki dosyada mevcut delillerin değerlendirmesinde hataya düşüldüğünü, davalı tarafın …’nin payına düşen kısmının …’na devredildiğinden bahisle protokoldeki şartın gerçekleştiği iddia ve beyanının protokolle ilgisinin bulunmadığını, protokolde bahsi geçen daire satışlarının, inşaatın yüklenicileri olan tarafların paylarına düşen ( toplamda 9 daire ) dairelere dair olduğunu, protokolün taraflar arasında imzalandığını, …’nin Protokol’ün tarafı olmadığını, …’nin, arsa sahibi olarak inşaatın gecikmesi üzerine, sözleşmeyi fesih edeceği ve dava açacağını beyan etmesi üzerine, diğer arsa sahibinin araya girerek bir uzlaşma ortamı oluştuduğunu ve …’nun, …’nin arsa ve sözleşmedeki paylarını devir aldığını, Vize Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan temliknamenin bu dosyaya da sunulduğunu, temliknamede herhangi bir daire satışı sözkonusu olmayıp, arsa sahibinin arsa ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını devretmesinin bahis konusu olduğunu, bu yolla …’nin arsa sahibi olarak tüm hak ve borçlarının …’na geçtiğini, Protokol’e göre senedin bedelli hale gelebilmesi için inşaatın bitirilip 3. ve 4. dairelerin satılması gerektiğini oysa tapu kayıtları incelendiğinde Protokolün tarafı davacı ve davalının herhangi bir daire satmadığı, 9 dairenin de davacı ve davalı adına kayıtlı olduğunu ayrıca açılan menfi tespit davası sürecinde, davalı tarafn kötü niyetinin olmadığını ancak bu davadan haberdar olur olmaz, boş senedi apar topar doldurmak suretiyle icra takibi başlatmış olmasının, senedin tarih kısmında tahrifat yapmasının, kambiyo senedi vasfında olmayan bir senedi icraya koymasının davalı tarafın kötü niyetinin göstergesi olduğunu bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, …’ye isabet eden dairenin 15/11/2014 tarihinde teslim edildiğini, daha sonra bu dairenin 02/02/2015 tarihinde … tarafından …’na satıldığını, ancak bugüne kadar …’nin ödemeyi kabul ve taahüd ettiği 30.000,00 TL yi halen müvekkilime ödemediğini, müvekkilinin senedin ödenmesi husunu İstanbul Zeytinburnu …Noterliğinin 04/10/2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile … ile davacı …’nu ihtar ettiği halde verilen süre içinde senedin ödenmemesi nedeniyle Bakırköy … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile takip başlatılmak zorunda kaldığını, Bakırköy 7.icra Hukuk Mahkemesinin 2017/849 Esas sayılı dosyası ile takibin iptali yönünde dava açıldığını, açılan davada takibin iptali sebebi olarak, senette iki ayrı vade bulunduğu iddiasının gösterildiğini, İcra Hukuk Mahkemesinde bu iddia yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, oysa bu dosyada mahkemece talep dışına çıkılarak bilirkişi incelemesi yapılmadan bu yönde hüküm kurulduğunu, -menfi tespit davasında bu yönde bir iddia ve talep bulunmadığından mahkemece takibin iptali yönünde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri … ve … arasında 15/09/2011 tarihinde Zeytinburnu …Noterliği’nin … yevmiye nolu düzenleneme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla dava dışı arsa sahiplerine ait Kırklareli İli, Vize ilçesi, … Mahallesi, … Mevkinde kain , … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine bina inşa etme işini üstlenmiştir. Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı yüklenici ile ortağı davacı yanca sözleşme gereğince inşa edilecek binadan, arsa sahibi …’ye ekli krokiye göre 1.normal kat 7 nolu dairenin, diğer arsa sahibi …’na ise 2.kat 10 nolu dairenin verileceği, arsa sahiplerince de taraf yüklenicilerin her birine 30.000,00′ er TL ödeme yapılacağı kararlaştırılmıştır. Dosyada bulunan evraklardan arsa sahiplerinden …’ ye verilmesi kararlaştırılan 7 nolu dairenin, kat irtifakı kurulduktan sonra 02/02/2015 tarihinde …’na tüm hak ve borçları ile birlikte satıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan ve ihtilaf konusu olmayan 07/05/2014 tarihli protokol ile, dava dışı arsa sahibi …’nin, davalı …’na olan 30.000,00 TL’lik borcunun …’nin ödeme güçlüğüne girmesi halinde davacı tarafından ödeneceği teminat altına alınmış, …’nin davalıya 30.000,00 TL’yi ödeyememesi durumunda … tarafından davalıya ödenmesi gereken bedelin, …’ye isabet eden 7 nolu dairenin teslim gününde ödenememesi halinde, …’nin borcunun, davacı … tarafından davalıya ödenmesi kabul ve taahhüt edilerek, davacı tarafından davalıya vadesi …’ye ait dairenin teslim tarihi olmak üzere açık senet verilmiştir. Dava konu senedin, taraflar arasında imzalanan 07/05/2014 tarihli protokol gereğince verildiği hususunda yanlar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Esasen söz konusu protokol içeriğinde, dava konusu senedin 15/09/2011 tarihli sözleşmede …’nin, davalı …’na ödemesi gereken 30.000,00 TL’nin ödenmesini teminen verildiği açıkça yer almaktadır. İstinafa konu eldeki bu dava da, 07/05/2014 tarihli Protokol uyarınca verilen 30.000,00 TL bedelli senedin iptali ve bu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti davasıdır. Dava dışı arsa sahibi …’ den 7 nolu daireyi tüm hak ve borçları ile satın alan … ile arsa sahibi … tarafından eldeki davanın taraflarına husumet yöneltilerek Vize Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/106 Esas sayılı dosyasından açılan 16/05/2017 tarihli davada, taraflar arasında imzalanan15/09/2021 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalıların davacı arsa sahiplerine ait Vize İlçesi, … Mahallesi, … Mevki, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine bina yapıp teslim etme işini üstlendiklerini, sözleşme kapsamında taşınmazın … hissenin davalılara devredildiğini, sözleşmede inşaatın 15/11/2012 tarihinde bitmesinin kararlaştırılmasına ve aradan 5 yıl geçmesine rağmen inşaatın bitirilmedini ileri sürerek sözleşmesinin geçmişe etkili olarak feshi ile sözleşme kapsamında davalılara devredilen … hissenin tapusunun iptali ve 318/804 hissenin davacı …’na, … hissenin ise davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Vize Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/106 Esas sayılı dosyasından mahkemece 21/05/2018 tarihinde mahallinde yapılan keşif akabinde inşaat mühendisi …, makine mühendisi … ve elektrik mühendisi …’tan oluşan bilirkişi kurulunca hazırlanan 04/06/2020 tarihli bilirkişi kurul raporunda; binanın tamamlanma oranı seçenekli olarak %50,68-%72,8 olarak tespit edildiği, dosyanın halen halen derdest olduğu tespit edilmiştir. O halde mahkemece, 07/05/2014 tarihli protokolde arsa sahibi …’nin, davalı …’na olan 30.000,00 TL’lik borcunun ve bu borcun teminat altına alınması amacıyla düzenlenen dava konusu senedin, sözleşme ile …’ye verilmesi kararlaştırılan 7 nolu dairenin teslim edilmesi akabinde muaccel hale geleceği, ancak Vize Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2017/106 Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi kurul raporunda inşaatın tamamlanmadığının tespit edildiği, bu itibarla Vize Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/106 Esas sayılı sözleşmenin feshi konulu dava dosyasından verilecek kararın eldeki davanın sonucunu etkileyeceği gözetilerek, söz konusu dosyanın bu dosya için bekletici mesele yapılıp, verilecek karar doğrultusunda senet alacağının muaccel hale gelip gelmediği değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın, hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf itirazları incelenmeksizin istinaf taleplerinin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2018 tarih, 2017/750 Esas, 2018/604 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.