Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2409 E. 2021/2072 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2409
KARAR NO: 2021/2072
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021
NUMARASI: 2020/188 Esas, 2021/386 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın usul yönünden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 25.12.2008 tarihli sözleşme kapsamında, “püskürtme sistemi ile yerine göre 15-20 mm kalınlıkta üretimi yapılmış beyaz çimento kuvars kumu, alkaliye ve güneşe dayanıklı ithal cam elyafı ve geliştirici muhtelif kimyasal katkılardan oluşmuş CTB – Camelyaf Takviyeli Beton (GFRC – Glass Fiber Reinforced Cemet) ürün ile yerinde uygulamalı merkez bina dış cephe yapımı” işinin yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak işin gereği gibi yapılmadığını, işin yapımında kullanılan ürünlerin standart nitelik ve kalitede olmadığını, kabul edilemez derecede yapım ve işçilik hataları bulunduğunu, davalı şirkete gönderilen Gebze … Noterliği’nin 13.05.2011 Tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 31.05.2011 tarihine kadar süre verilerek hatalı ve kusurlu imalatların düzeltilmesi istenmesine rağmen cevap verilmediğini, Gebze … Noterliğinin 15.07.2011 tarihli ihtarnamesi ile davalının son kez uyarıldığını, işin gereği gibi yapılmaması sebebiyle ihtiyaç duyulan tamiratlar için pek çok masraf yapmak zorunda kaldıklarını, Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/60 D.İş sayılı dosyasından alınan 23.07.2013 tarihli bilirkişi raporu ile, dış cephe kaplamalarındaki hata ve kusurların tamirat ya da birtakım iyileştirmeler ile dahi kalıcı çözümün imkânsız olduğunun tespit edildiğini, işin tümden sökülerek kaldırılması için 26/07/2013 tarihinde davalıya bir ihtarname daha gönderildiğini, 30/07/2013 tarihli ihtarname ile de faturaya itiraz edilerek, ödenen 314.042,36 TL bedelin iadesinin istendiğini, ihtarname ile verilen süre içinde davalının herhangi bir bedel iadesi yapmaması sebebiyle iki adet çekin bankaya ibraz edildiğini, çeklerin karşılığının çıkmadığını, 10 gün sonra davalının 165.292,00 TL ve 114.118,00 TL’lik çeklerin ibrazı karşılığında 279.430,95 TL ödeme yaptığını, ancak 34.631,40 TL farkın iade edilmediğini, ayrıca ayıplı işin söküm masrafı olan 200.000,00 TL ile yapılan masraflar toplamı olan 148.470,51 TL’nin toplamı olan 383.101,91 TL’nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, bu bedelin tahsili için İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/280 esas sayılı dosyası ile dava açılarak davanın kabulüne karar verilip Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 28/06/2018 tarih ve 2018/280 esas, 2018/2746 karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/191 Esas sayılı dava dosyasında alacak kalemlerinin toplamının 383.101,91-TL olarak belirtilmesine ve mahkemece davacı şirketin tüm alacak kalemlerinin kabul edildiğinin belirtilmiş olmasına rağmen, yerel mahkemece bedel üzerinden takdir edilen herhangi bir indirim uygulanmaksızın ya da gerekçe göstermeksizin taleplerin bir kısmı hakkında hüküm tesis edilmesi tamamen unutularak sadece söküm bedeli ve davacı şirket tarafından yapılan masrafların bir kısmına tekabül eden 342.670,91-TL’ye hükmedildiğini, bakiye 34.631,40-TL’nin yerel mahkemece kabul edildiği belirtilmiş olmasına rağmen, bu bedelin iadesi hakkında hüküm kurulmasının tamamen unutulduğunu, sadece söküm bedeli ve müvekkili şirket tarafından yapılan masrafların bir kısmı olan 142.670,91 TL’ye hükmedildiğini ve bu kalemden de 5.799,60 TL açık oluştuğunu, davacı şirket tarafından ayıplı iş sebebiyle yapılan masraflar bakımından mahkemece tamamen kabul edildiği belirtilmiş olmasına rağmen hiçbir gerekçe belirtilmeksizin 342.670,91-TL olarak hüküm kurulduğunu, toplamda 40.431,00-TL açık kaldığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/280 Esas, 2018/2746 Karar sayılı onama ilamı ile her ne kadar dosyada açıkça davanın tamamının kabul edildiği hüküm kısmında yer almış olsa da, yalnızca taleplerin bir kısmı hakkında hüküm tesis edildiğini, davacı şirketin bu maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin karar düzeltme talebinin Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/4685 Esas, 2019/3342 Karar sayılı kararıyla reddedildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.431,00 TL’nin 16.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 25/12/2008 tarihli sözleşme kapsamındaki işlerin gerçekleştirilmesi aşamasında aralarında ihtilaf çıktığını, tarafların birbirinden alacaklı olduklarını, karşılıklı olarak İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/191 esasına kayıtlı davayı açtıklarını, dava sonucunda davalı tarafından yapılan imalatların hatalı olması nedeniyle davacı tarafın sözleşmeyi feshetmesinin haklı bulunduğunu, imalatların sökülmesi ile yeniden yaptırılması için gerekli bedellerin bilirkişi raporları ile hesaplandığını, hesaplama sonucu bulunan miktarın davalıdan tahsiline karar verildiğini belirterek, davanın zamanaşımı ve kesin hüküm nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/191 esas sayılı dosyasında tarafların aynı olduğu, aynı dava konusuna dair dava ikame edildiği ve Yargıtay nezdinde temyiz ve karar düzeltme kanun yollarından geçmiş olduğu, eldeki davanın davacısının İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmüş olan davada taleplerini dermeyan ettiği, temyiz aşamasında eldeki davadaki taleplerini temyiz konusu yapmadığından kesin hüküm oluştuğu, HMK’nın 114/1-i bendinde yer alan “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şartının gerçekleşmediği, talepler hususunda verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme hükmü bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen 25.12.2008 tarihli sözleşme gereğince davalıya 314.042,36 TL ödeme yapıldığını, ancak davalı tarafından işin gereği gibi yapılmaması nedeniyle ödenen 314.042,36 TL’nin iadesinin istendiğini, davalı tarafından 279.430,95 TL’nin iade edildiğini, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/191 esas sayılı dosyasında açılan karşı dava ile iade edilmeyen 34.631,40 TL ile davalı tarafından yapılan ayıplı iş nedeniyle müvekkilince yapılan masraf ve harcamaların bedeli olan 148.470,51 TL ve yapılan işin söküm masrafı olan 200.000,00 TL olmak üzere toplam 383.101,91 TL’nin tahsilini talep ettiklerini, mahkemece asıl davanın reddedildiğini, karşı davada davanın kabulü ile toplam 342.670,91 TL alacağın tahsiline karar verildiğini, ancak 34.631,40 TL ödenen bedelin iadesi talebi hakkında hüküm kurulmadığını, 148.470,51 TL olarak talep edilen ve aynen kabul edildiği belirtilen masraf ve harcamalar hakkında ise 142.670,91 TL olarak hüküm kurulduğunu, toplamda 40.431,00 TL kısım için hüküm kurulmadığını, HMK m. 297/2 gereği taleplerin her biri hakkında hüküm kurulması gerektiğini, bir kısım talepler hakkında hüküm kurulmamasının açık bir maddi hata olduğunu, maddi yanılgıya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağından bu durumun düzeltilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Somut olayda, davacı tarafça ayıplı ifa sebebiyle davalıya fazladan ödenen 34.631,40 TL ve ayıplı iş sebebiyle yapılan masraflardan 5.799,60 TL olmak üzere 40.431,00 TL’nin daha önceki davada hükme bağlanmadığı belirtilerek, bu bedelin davalıdan tahsili talep edilmiş, mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2016 tarih ve 2013/191 Esas, 2016/32 karar sayılı kararında; davacı- karşı davalının … AŞ, davalı – karşı davacının … A.Ş olduğu; davacı tarafça, taraflar arasında düzenlenen 25.12.2008 tarihli sözleşme kapsamında … şirketine ait Gebze OSB içindeki idari binanın cephe kaplaması işinin üstlenildiği, işin tamamlanarak 28.02.2011 tarihinde teslim edildiği ancak yapılan imalatlara karşın 167.253,76-TL daha hakediş bedelinin ödenmediğini, iskelenin kendilerine teslim edilmediğini belirterek 167.253,76-TL’nin, davalının uhdesindeki iskeleye ait 47.334,50-TL kira alacağının, 2.000,00-TL iskele nakliye bedelinin tahsiline, 1.000,00-TL ecrimisil bedelinin, kurulum ve söküm bedellerinin tahsiline, yine iskelenin aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde 1.000,00-TL iskele bedelinin tahsili ile iki adet teminat çekinin iade edilmediğinden borçlu olmadıklarının tespiti ile bedelsiz kaldığından çeklerin iptaline karar verilmesinin talep ve dava edildiği; davalı – karşı davacı vekilince davacı- karşı davalının sözleşme gereğinin yerine getirilmediği, ayıplı yapılan işin sökülerek kaldırılması gerektiğinden ödenen 314.042,36-TL’nin iadesi gerektiği, davalı karşı davacının 279.430,95 TL’yi iade ettiği belirtilerek, asıl davanın reddi ile davacıya iş bedeli için yapılan 314.042,36-TL’den tahsil edilen 279.411,00-TL’nin mahsubu ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 34.631,40-TL’nin, yaptırılan tespit sonucu verilen rapor doğrultusunda katlanılmak zorunda kalınan 148.470,51-TL’nin, ve yapı imalatlarının tümden sökümü için 200.000,00-TL olmak üzere toplam 383.101,91 TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsilininin talep edildiği, mahkemece verilen 26.01.2016 ve 2013/191 esas, 2016/32 karar sayılı karar ile, sözleşme gereği yapılan işin kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olduğu, teslim edilen çeklerin 14.08.2013 tarihinde ödenmiş olması sebebi ile bu çeklere yönelik borçlu olmadığının tespiti taleplerinin istirdat talebine dönüştürüldüğü, ancak sözleşmeden dönme sebebi ile eser bedelinin iadesi gerektiğinden tahsil edilen istirdat talebinin yerinde olmadığı, ayıbın giderilmesi için yapılan işin tamamen söktürülmesinin gerektiği, prekast kaplama işini yaptıran ve taraflar arasındaki sözleşmede işveren olarak belirtilen davalı firmanın yapılan söz konusu iş nedeni ile uğradığı zarar ve ziyan bedelinin 76.335,90-TL dış cephepoliüretan izolasyonu, 39.922,35-TL dış cephe boyası, 26.412,66-TL iş iskelesi ve 200.000,00-TL dış cephe kaplamasının sökülmesi masrafı olmak üzere toplam 342.670,91-TL olduğu gerekçesi ile, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, 342.670,91-TL alacağın 16.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine karar verildiği; yerel mahkeme kararının davacı-karşı davalı vekilince temyiz edildiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 28.06.2018 tarih ve 2018/280 Esas, 2018/2746 Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararının onanmasına karar verildiği, bu kez davalı-karşı davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulduğu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 11/07/2019 tarih ve 2018/4685 esas, 2019/3342 karar sayılı kararı ile, davalı-karşı davacı vekilince kararın temyiz edilmediğinden Daire kararına karşı karar düzeltme istemesinde hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verildiği, kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşılmaktadır. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2016 tarih ve 2013/191 Esas, 2016/32 karar sayılı dosyası üzerinden alınan 28/06/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, yüklenicinin ayıplı imalat yaptığı, iş sahibinin eseri teslimden kaçınmak ve bakiye bedeli ödemekten çekinmekte haklı olduğu, davacı-karşı davalının 30/01/2009 tarihli tutanakla teslim edilen … Bankası Çetin Emeç Şubesi … nolu 165.292,00 TL tutarlı ve yine 03/07/2009 tarihli tutanakla teslim edilen … nolu 114.138,95 TL bedelli teminat çeklerinin 14/08/2013 tarihinde ödenmiş olması nedeniyle bu çeklere yönelik borçlu olmadığının tespiti taleplerinin istirdat talebine dönüştürüldüğü, ancak sözleşmeden dönme sebebiyle eser bedelinin iadesi gerektiğinden tahsil edilen bedel yönünden istirdat talebinin yerinde olmadığı, ayıbın giderilmesi için yapılan işin tamamen sökülmesi gerektiği, iş sahibinin uğradığı zararların, dış cephe poliüretan izolasyonu 76.335,90 TL, dış cephe boyası 39.922,35 TL, iş iskelesi kiralama, montaj, demontaj bedeli 26.412,66 TL dış cephe kaplamasının sökülmesi bedeli 200.000,00 TL olmak üzere toplam 342.670,91 TL olduğu belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen hususlar bir arada değerlendirildiğinde; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2016 tarih ve 2013/191 Esas, 2016/32 karar sayılı dosyasında davacının taleplerinden birisi olan sözleşme gereğince uğranılan zarar talebi olarak 148.470,51 TL istenmesine rağmen, mahkemece 142.670,91 TL bedele hükmedildiği, buna göre 5.799,60 TL yönünden hüküm kurulmadığına ilişkin olup, ilk davada alınan bilirkişi raporunda iş sahibinin uğradığı zararların, dış cephe poliüretan izolasyonu 76.335,90 TL, dış cephe boyası 39.922,35 TL, iş iskelesi kiralama, montaj, demontaj bedeli 26.412,66 TL olduğu belirlenmiş olup, bunların toplamı 142.670,91 TL olduğundan mahkemece bu talep kalemi yönünden bilirkişi raporunda belirlenen bu miktar bedele hükmedilmiştir. Davacı tarafından anılan davada toplam 383.101,91 TL talep edilmesine rağmen, mahkemece 142.670,91 TL ile birlikte 200.000,00 TL dış cephe kaplamasının söküm bedeli toplamı 342.670,91 TL bedel yönünden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda 148.470,51 TL talep yönünden 142.670,91 TL’nin kabulüne dair hüküm kurulduğu ve 5.799,60 TL’nin kabulü ya da reddi hakkında bir hüküm kurulmadığı; yine davacının ödediğini iddia ettiği 314.042,36 TL’den tahsil ettiği iki çek bedeli olan 279.430,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 34.631,40 TL alacak talebi hakkında da olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı halde, mahkemece karşı davanın tam kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece verilen bu karar, davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 28.06.2018 tarih ve 2018/280 Esas, 2018/2746 Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş, bu kez davalı-karşı davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuş ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 11/07/2019 tarih ve 2018/4685 esas, 2019/3342 karar sayılı kararı ile, davalı-karşı davacı vekilince kararın temyiz edilmediğinden Daire kararına karşı karar düzeltme istemesinde hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verilmiş, yerel mahkeme kararı bu şekilde kesinleşmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2016 tarih ve 2013/191 Esas, 2016/32 karar sayılı kararında davacının eldeki davada talep ettiği 5.799,60 TL ve 34.631,40 TL miktarlı talepleri yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemiş ve yerel mahkeme kararı bu şekilde kesinleşmiştir. O halde, yerel mahkemece her ne kadar karşı davada hatalı olarak “tam kabul” şeklinde hüküm kurulmuş ise de, söz konusu talepler ilk dava dosyasında tartışılıp bir hükme bağlanmadığından, ilk dosyada verilen kararın bu dava dosyası yönünden kesin hüküm oluşturduğundan bahsedilemez. Bu nedenlerle, mahkemece davacının 5.799,60 TL ve 34.631,40 TL miktarlı talepleri yönünden gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/06/2021 tarih ve 2020/188 Esas, 2021/386 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.