Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2380 E. 2021/2057 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2380
KARAR NO: 2021/2057
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2018
NUMARASI: 2017/268 Esas, 2018/28 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen taşeron sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili; davalı, … (vergi sicil no …) unvanı altında adi ortaklık olarak müvekkili şirket ile Taşeron Sözleşmesi akdettiğini, Sözleşme gereğince müvekkili şirket, tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş, işi teslim etmiş olmasına rağmen Davalı Tarafın, borçları ödememesi, yâzılı ve sözlü uyarılan karşılıksız bırakması nedeniyle icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun ise itirazı sonucu takibin durduğunu, şirketin düzenlediği faturalar davalı tarafça kabul edilerek ticari defterlerine de işlendiğini, sözleşmenin 6. Maddesi gereğince SGK ya borçlu olmadığına dair yazının 01.09.2016 tarihinde davalıya teslim edildiğini, takip konusu borçla ilgili olarak davalı ile yazışmaların bulunduğunu, davalı borçlu taraf, tamamen haksız ve yasal dayanaktan yoksun bir şekilde muacceliyet ve temerrüt gerçekleşmediğini iddia etmeye çalıştığını, son olarak 04/02/2016 tarihinde ödeme yaptığını bu nedenlerle itirazın iptalini, takibin devamını, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; ödeme emrine konu edilen alacağın nakit teminat olduğunu, bunun ödenmesinin belirli şartlara bağlandığını, bu şartları davacının yerine getirmediğini, SGK ya borcu olmadığına dair yazıyı göndermediğini, davacının sunduğu faturaların alacağın varlığını göstermediği, işin belirlenen sürede tamamlanmadığını, alacağı likit olmadığını, icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiğini, kötüniyet tazminatına hükmedilmesini davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; her iki tarafın ticari defterler ile davacının davalı taraftan 30.416,96.TL. alacaklı olduğu görüldüğü, sözleşmenin 10.md.sinde ki düzenleme ile ” Taşeronun bu sözleşme ile birlikte işin kesin hesabının ve kesin kabulünün yapılmasının ardından Taşeronun tüm yükümlülüklerini (SSK, Ceza vs) yerine getirdiğini belgelemesi karşılığında iade edilmek üzere kesin teminat olarak işin toplam keşfinin %10′ nu tutarında ilk yazılı talep üzerine kayıtsız şartsız nakden ve tamamen ödenmek üzere süresiz teminat mektubunu , sözleşmenin imzalanmasını müteakip en geç 7 (yedi) gün içinde ortaklığa verecektir.” şeklinde olduğunu, taraflarca imzalanan Sözleşme uyarınca davacı tarafın yaptığı iş karşılığı geçici kabul ve kesin kabul tutanaklarının düzenlendiği, taraflarca imzalandığı hususu dosya kapsamı ile sabit olduğunu, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Gaziosmanpaşa Sosyal Güvenlik Merkezinden alınan 09/12/2015 Tarihli yazısı ile ”… -…-… Adi ortaklığı şirketinin 05/01/2015 – 31/10/2015 Tarih aralığında sigorta pirim belgelerinin muhteviyatı primleri ödediği iş yeri dosyasının tetkinden anlaşıldığı ve pirim borcu bulunmadığının ” bildirildiği görüldüğünü, davacı tarafça Sözleşmenin ödeme şartlarını düzenleyen 6.md. uyarınca SGK’ ya borcu olmadığına dair yazı ile diğer tüm evrakların davalı tarafa 01/09/2016 Tarihinde teslim edilmiş olduğu bu haliyle davacı tarafın sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiği hususu sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminat talebinin kabulüne davalı taraf lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir. Davalı vekili istinafında; davacının SGK ya borcu olmadığına dair herhangi bir yazı davalıya sunmadığını, SGK tarafından gönderilen yazının teminatın iadesini gerektiren bir yazı olmadığını, ibra anlamını taşımayacağını, SGK tarafından bu şekilde bilgilendirme yapıldığını, işin süresinde tamamlanmadığını, faturaların kayıtlı olmasının tek başına yeterli olmayacağını, alacağın likit olmadığını, eksik incelemeye ve hatalı rapora göre hüküm kurulduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında metro hattıyla ilgili bir kısım inşaat işlerini konu alan olan yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, işin geçici ve kesin kabullerinin yapılmak sureti ile teslim edildiği, söz konusu iş sebebiyle davacı taşeronun SGK’dan ilişkisiz belgesi almak sureti ile davalıya borcu olmadığını belgelediği, tarafların örtüşen ticari defter kayıtlarına göre davacının takip tutarı kadar alacakı olduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde mahkemece dosya kapsamına uygun olarak verilen kısmen kabul kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. İcra inkar tazminatı yönünden davalı vekilinin istinafının incelemesinde ise , takip konusu tutarın tarafların birbiriyle örtüşen ticari defter kayıtlarında yer alması nedeniyle, davalının itirazında haksız olduğunun anlaşılması dikkate alınarak icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmakla bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 22/01/2018 tarih ve 2017/268 Esas, 2018/28 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.077,78 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 519,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.558,34‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.