Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/235 E. 2021/462 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/235
KARAR NO: 2021/462
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2017/284 Esas, 2019/20 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının alt yükleniciliğini üstlendiği Şişli Belediyesi’nin 02/05/2014 tarihli ihalesi kapsamında Sarıyer İlçesi, Maslak okul ve idari cephe, iç dekorasyon iklimlendirme ve çevre düzenleme yapım işinin, taraflar arasındaki 22/05/2014 tarihli taşeron sözleşmesi ile müvekkiline taşere edildiğini, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan edimlerini süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin hakediş alacağına yönelik düzenlenen faturalara ilişkin davalı tarafça bir kısım ödemeler yapıldığını, 01/04/2015 tarihli, 672.600,00 TL bedelli faturanın kısmen ödendiğini, bahse konu faturanın davalı şirket çalışanı …’ya teslim edildiğini ve davalı tarafça faturaya süresinde itiraz edilmediğini, yapılan tüm uyarılara rağmen müvekkili şirketin bakiye 382.416,87 TL alacağının ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibini devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanca yapılan icra takibi ve dava tarihinde müvekkilinin Şişli Belediyesi nezdinde kesin kabulünün yapılmadığını, bu nedenle davacının alacağının muaccel hale gelmediğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava ve takip konusu faturanın usulüne uygun tutulan davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından vekil tayin edilen …’nun faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin üzerinde teslim alan imzasının bulunduğu ve davalının fatura içeriğine süresi içinde itiraz etmediği, dolayısı ile TTK’nın 21/2.maddesi gereğince faturanın içeriğindeki işin yapıldığının davalının kabulünde sayılması gerektiği, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda incelenen taraf ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 382.416,87 TL alacaklı olduğu, bu nedenle davalının itirazında haksız olduğu, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 382.416,87 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile, takibin talepnamedeki koşullar ile devamına, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 76.483,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili şirket tarafından davanın hiçbir aşamasında davacı tarafından sözleşmeye konu eserin teslim edilmediğine dair bir savunma ileri sürülmediğini, davacı tarafça sözleşmeye konu eserin meydana getirildiğini ve teslim edildiğini, dolayısı ile davacı tarafından meydana getirilen bir eser dolayısı ile müvekkili şirketin kendisine davacı şirket tarafından kesilen ve teslim edilen faturanın içeriğine itiraz etmesinin beklenemeyeceğini, mahkemece yapılan yargılamada faturanın içeriğine itiraz edilmemesi ile davacının alacağının tahsil talebinin haklı olduğu şeklinde sonuca ulaşıldığını, oysa taraflar arasındaki ilişkinin fatura ilişkisinden kaynaklanmadığını, bu faturanın da, faturanın içeriğinde yer alan eserin de dayanağı olan bir taşeron sözleşmesi bulunmadığını, yani faturanın, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin sonucu olarak davacı tarafça, davalı şirkete kesildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 11. maddesi gereğince, damga vergisini ödeme yükümlülüğünün davacı şirket üzerinde olduğunu, bu kapsamda ayrıca 31/12/2015 tarihli karşılıklı mutabakat konulu ekte sunulu dekontta da görüleceği üzere davacı şirketin yükümlülükleri arasında yer alan damga vergisi ödemesinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, ödemesi yapılan 45.984,07 TL’ nin davacı şirketin ticari defterlerinde yer almadığını, bu bedelin davacının alacağından tenzilinin gerektiğini, sözleşmenin 5. maddesi gereğince, SSK ödemelerinin yapılması yükümlülüğünün davacı şirket üzerinde olduğunu, bu kapsamda 31/12/2015 tarihli karşılıklı mutabakat konulu ekte sunulu dekontta da görüleceği üzere davacı şirketin yükümlülükleri arasında yer alan SSK ödemesinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, ödemesi yapılan 137.814,36 TL’nin davacı şirketin ticari defterlerinde 135.687,07 TL olarak kaydedildiğini, defterlere işlenmemiş fark tutarı olan 2.127,29 TL’nin davacı şirketin alacağından tenzilinin gerektiğini, davacı şirket adına yapılan ve müvekkili şirket tarafından ekte sunulu 31/12/2015 tarihli karşılıklı mutabakat konulu dekontta da görüleceği üzere alt yükleniciye borç olarak kaydedilen ancak davacı şirketin ticari defterlerine kaydedilmediği görülen ortak gider ödemelerine ilişkin 32.489,40 TL’nin davacı şirketin alacağından tenzilinin gerektiğini, sözleşmenin 11. maddesi gereğince, her hakedişten tutulan %10 tutar işin geçici kabulünün yapılıp onaylanmasına müteakip %5, kesin kabulünün yapılıp onaylanmasına müteakip %5 kalanının iade edileceğinin taraflar arasında kararlaştırıldığını, ilgili idare tarafından işin geçici kabulünün yapıldığını, ancak kesin kabulünün yapılmadığını, bu hususta taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Kesin Kabul” başlıklı 19. maddesindeki; “… tüm sorumluluklarını yerine getirmesi, İdare (İşveren)den gerekli onayları alıp kesin kabulü imzalatması durumunda işveren ve taşeron arasında kesin kabul işlemleri tamamlanmış olacaktır.” düzenlemesi gereğince İdarenin kesin kabul işlemi yapmadan taraflar arasındaki işlemler dolayısı ile kesin kabulün gerçekleşmiş sayılmayacağı açıkça düzenlendiğinden davacının şayet bir alacağı var ise bu alacak tutarından işin geçici kabulü dolayısıyla %5’lik tutar muaccel hale gelmediğinden tenzilinin gerektiğini, buna göre 4.850.640,07 TL’nin % 5’i olan 242.532,00 TL’nin de davacı şirketin alacağından tenzili gerektiği, sözleşmenin 20. maddesinin (b) bendi gereğince, iş sahibi firma tarafından yapılmakta olan işin yıllara sari olduğu takdirde taşeronun yapılan aylık hakedişlerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi gereğince %3 oranında gelir stopajı kesilerek sorumlu sıfatı ile iş sahibi firmanın bağlı bulunduğu iş sahibi tarafından yatırılacağının düzenlendiğini, buna göre işin yıllara sari olduğu açık olduğundan bilirkişilerce hesaplama yapılarak çıkacak rakamın davacı şirketin alacağından tenzilinin gerektiğini, sözleşmenin 2. maddesinin 2. paragrafında yer alan düzenlemeye göre, taşeronun işe 18/05/2014 tarihinde başlayıp 10/10/2014 tarihinde işi bitirmiş olması gerektiğini, taşeronun işi zamanında teslim etmemesi halinde günlük 2.000,00 TL tutarında gecikme cezasının hakedişinden kesileceğinin açık olduğunu, davacının 19/05/2015 tarihinde işleri teslim ettiğini, buna göre 10/10/2014 tarihi ile 19/05/2015 tarihleri arasındaki 221 günlük gecikme cezasının davacının hakedişinden kesildiğini, bilirkişilerce 10/10/2014 tarihi ile 19/05/2015 tarihleri arasındaki 221 günlük gecikme cezasının hesaplanması halinde, tespiti yapılacak bedelin davacının alacağından çok daha fazla olduğunun görüleceğini, bu nedenle her ne kadar taraflarınca kesinti yapılmış ise de, bilirkişilerce de hesaplama yapılarak elde edilecek rakamın davacının alacağından tenzili gerekeceğini, taraflarınca mahkemeye sunulan, taraflar arasında 31/12/2015 tarihinde akdedilen karşılıklı mutabakat konulu davacı şirket yetkilisi … tarafından imza altına alınan dekontların bilirkişilerce doğal belgeleri bulunmadığı gerekçesiyle dikkate alınmadığını, sözleşme hükümlerine dayalı olarak gerçekleştirilen taraflar arasındaki mutabakata değer atfedilmediğini, dava konusu olayda uyuşmazlığın çözümünde taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinin dikkate alınmaması ve taraflar arasında karşılıklı mutabakatın sağlandığına dair dekontlara değer atfedilmemesi sonucu davacı şirketin haksız ve fazladan kazanç elde etmesinin önü açıldığını, bu durumun da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 22/05/2014 tarihli taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı taşeron sıfatıyla davalının yapımını yüklendiği Şişli İlçesi, Maslak Okul ve İdari Binasının cephe, iç dekorasyon, iklimlendirme ve çevre düzenlemesi yapım işine ait ait tüm mekanik tesisat işlerinin malzemeli olarak yapımını üstlenmiştir. Davacı taşeron tarafından, davalı yüklenici hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 10/04/2015 tarih, … sıra numaralı 672.600,00 TL bedelli faturaya konu 382.416,87 TL bakiye borç için ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece aldırılan ve mali müşavir … ile … tarafından düzenlenen 20/04/2018 tarihli bilirkişi kurulu kök raporu ile 08/08/2018 tarihli kurul ek raporunda; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, her iki taraf ticari defterlerinde dava ve takip konusu faturanın kayıtlı olduğu, dava konusu fatura üzerinde teslim alan sıfatı ile davalı şirket çalışanı …’nun imzasının bulunduğu, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 2.488.294,16 TL alacaklı, davalı ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya 626.166,87 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, bu bağlamda dava ve takip konusu faturaya istinaden davacının 382.416,87 TL alacak talebinin yerinde olduğu belirtilmiş, mahkemece bu raporlar dayanak alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Somut olayda; taraflar arasında sözleşmeye, içeriğine, bedele ve sözleşme konusu işin davacı tarafça yapılıp teslim edildiğine yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, davalı yanca dosyaya delil olarak sunulan 31/12/2015 tarihli, 3 adet karşılıklı mutabakat dekontları ile sözleşme hükümleri kapsamında, davalı tarafça davacı adına ödendiği belirtilen damga vergisi, SSK ödemeleri, ortak gider ödemeleri ve gelir stopajı ödemelerinin hangi tarafın sorumluluğunda olduğunun belirlenmesi ile sözleşmenin 11. maddesinde düzenlenen hak ediş iadesinin ve sözleşmenin 2. maddesinin 2. paragrafında yer alan gecikme cezası şartlarının oluşup oluşmadığı ve 31/12/2015 tarihli, 3 adet karşılıklı mutabakat dekontlarının yorumlanması noktalarında toplanmaktadır. 31/12/2015 tarihli 3 adet karşılıklı mutabakat dekontlarından bir tanesi 45.984,07 TL’lik damga vergisi ödemesine ilişkin olup, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre bu ödeme davalı tarafın defterinde kayıtlı olmasına rağmen, davacı şirketin ticari defterlerinde yer almamaktadır. 31/12/2015 tarihli 3 adet karşılıklı mutabakat dekontlarından diğeri, 137.814,36 TL’lik SSK ödemesine ilişkin olup, bilirkişi raporuna göre davalı şirket defterinde kayıtlı olan bu ödeme, davacı defterinde 135.687,07 TL olarak kayıtlıdır. 31/12/2015 tarihli 3 adet karşılıklı mutabakat dekontlarından sonuncusu 32.489,40 TL’lik ortak gider ödemelerine ilişkin olup, bilirkişi raporuna göre bu ödeme davalı tarafın defterinde kayıtlı, ancak davacı şirketin ticari defterlerinde yer almamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan ve mali müşavir bilirkişiler tarafından hazırlanan kurul kök ve ek raporlarında, bilirkişilerce uzmanlık alanları doğrultusunda, yalnız ticari defter ve belgeler üzerinde incelemeler yapılmış, mahkemece de sözleşme maddeleri ve mutabakat dekontları yorumlanmadan taraf defter ve kayıtları üzerinden düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. O halde, mahkemece sözleşme gereğince tamamlanan işin geçici kabul ve kesin hakedişin yapıldığı, davacı taşeron tarafından kesin hakedişten sonra 22/02/2017 tarihinde icra takibi başlatıldığından, talep edilen alacağın muaccel olduğu gözetilerek, ihtilaf konusu olmayan sözleşme maddeleriyle bir arada 31/12/2015 tarihli, 3 adet karşılıklı mutabakat dekontlarının değerlendirilmesi ve yorumlanması suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, sözleşme maddeleri ve mutabakat dekontları üzerinde durulup yorum ve değerlendirme yapılmaksızın, yalnızca defter incelemesine dayalı olarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2019 tarih, 2017/284 Esas, 2019/20 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.