Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2296 E. 2022/778 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2296
KARAR NO: 2022/778
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2015/117 Esas, 2021/561 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilmiş 22.05.2013 tarihli taşeron sözleşmesi ve buna ek olarak düzenlenmiş 21.11.2013 tarihli ek sözleşmeye göre; davalı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması gereken; “Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu A, B ve C blok tadilat ve onarım yapım işinin genel teknik şartnamesinde belirtilen” Elektrik ve elektronik güvenlik sistemi kurulumu işi” nin taşeron sözleşmesi, ek sözleşme ve şartnameye uygun olarak tamamlanmadığını, davalının yükümlülüğünde olan bu işlerin davacı … Ltd. Şti. tarafından davalının nam ve hesabına yaptırıldığını, davacı ile Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu Müdürlüğü (İdare) arasında A, B ve C bloklarında Ardef Matra kapsamında 36 adet ünitenin tamir, tadilat yapım işlerini yapmak üzere 22.01.2013 tarihli sözleşme imzalandığını, iş bitim tarihinin 23.10.2013 olarak kabul edildiğini, davacının idareden almış olduğu tadilat ve onarım işi sözleşmesinin eki genel teknik şartnamenin 7. sayfasının 6.6.12.md. de belirtilen “Elektrik ve Elektronik Güvenlik Sistemi Kurulumu işi özel teknik şartnamesi” ne uygun olarak yapılması gereken işler için davalı … San. Tic. Ltd. Şti. ile 22.05.2013 tarihli 440 600.-TL.bedelli taşeron sözleşmesi yapıldığını, taşeron sözleşmesinde iş bitim tarihi olarak 15.09.2013 tarihinin kabul edildiğini, taşeron sözleşmesi gereği davalının 15 OOO.-TL.lık kesin teminat mektubu verdiğini, davacı şirketin 36 000.-TL. nakit, 15.7.2013 t.li 70 000.-TL. 15.9.2013 t.li 87 000.-TL.,15.10.2013 t.li 80 000.-TL.15.11.2013 t.li 167 000.-TL. çek olmak üzere toplam 440 600.-TL.bedelin tamamını davalıya teslim ettiğini, işin süre bitimi olan 15.09.2013 tarihinde işin bitirilemeyeceğinin anlaşılması üzerine tarafların 21.11.2013 tarihli ek sözleşme yaparak davalının teminat mektubunu 30.06.2014 tarihli yeni bir teminat mektubu ile değiştirdiğini, davacının verdiği 167 OOO.-TL.lık çekinde 50 000.-TL.,50 000.-TL., 67 OOO.-TL.lık çeklerle değiştirildiğini, gecikmeler nedeni ile İdare tarafından t&ahhüdün bitim süresi olarak kabul edilen 23.10.2013 tarihinin de 29.05.2014 gününe kadar uzatıldığını, davalı tarafından işin başında nakit ve çeklerle iş bedelinin tamamı tahsil edildiği halde, işler tamamlanmadığından davacı, İdare’den hakediş alamadığı için, zarar etmeğe başlaması karşısında dava haklarını kullanmak zorunda kaldığını, davacının 22.05.2014 tarihli e-mail ile; 18.05.2014 tarihinden işin bitim tarihi olan 29.05.2014 tarihine kadar işe başlamadığı takdirde sözleşmenin feshedileceğinin ve işleri davalının nam ve hesabına yaptıracağını davalıya bildirdiğini, davalı şirketin işleri tamamlamadığı için, davacının 25.06.2014 tarihli e-mail ile sözleşmeyi feshettiğini, teminat mektubunu nakte çevirerek tahsil ettiğini ve irat kaydettiğini, davalının 30.06.2014 tarihine kadar fesih kesin hesabına esas olacak seviye tespiti için şantiyeye çağrıldığını, davalı tarafın seviye tespitine gelmediğini, davalının yapmış olduğu işlerin, sözleşmeye ve eki şartnameye uygunluğunun geçici kabulde anlaşılacağının, Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu Müdürlüğü Ardef Matra kapsamında 36 adet ünitenin tamir tadilat yapım işine ait 25.09.2014 tarihli Yapım İşleri Geçici Kabul Tutanağında davalının taşeron sözleşmesi ve teknik şartnameye uygun olmayan işlerinin İdare tarafından tek tek tespit edildiğini, davalının eksik ve kusurlu işlerinin davacı tarafından davalı nam ve hesabına yaptırıldığını, 25.06.2014 tarihli fesih yazısı ekinde 25.06.2014 tarihli Merkez Kontrol Odası eksik malzemeleri listesi tutanağında yazılı 706.70 TL.+ 5447.68TL.+890.00TL.+2667.20TL.+3667.20TL.+11626.22TL.+7080.00TL. tutarındaki kameraların montajı, devreye alınması işlerini davacının yaptırdığını, A1-A2-A3-A4 yaşam ünitelerinde tutanakla tespit edilen 4865.14TL.+2816.66TL. + 2317.50TL.tutarındaki kilit eksikliklerini, tutanakla tespit edilen 12390.00TL.+330.90TL.+1510.40TL.+ 138.10TL. tutarındaki manyetik kilitlerin, readerlerin, intercom üniteleri ile kameraların deneme testleri ve devreye alınma işlemlerini davacının yaptırdığını, davalının da kabul ettiği 234 adetx50TL.x1.18KDV= 13806 -TL.kilit bedelini, 648adetx12x1.18KDV= 9175.68TL.plastik kasa montaj bedelini, A. blok 12 koğuş için 18adetx12x1.18KDV=3058.56TL., B.blok 12 koğuş için 18adetx12x1,18KDV= 3058.56TL., C.blok 12 koğuş için 18 adetten tanesi 12.-TL.+KDV ile toplamı 3058.56 TL.nin davacı tarafından ödendiğini, bu bedeller için davalıdan alacaklı olduğunu, davalı adına ödenen 30.05.2014 tarih ve 23.07.2014 tarihli fatura KDV toplamı 4956.34TL.ile 22.05.2014’den fesih tarihi olan 25.06.2014 tarihine kadar 35 gün cezalı çalışma bedeli: 35 x 250.-TL.=8750.-TL.davalıdan alacaklı olduğunu, davacının dava konusu işin parasını davalıya peşin ödediğini, davalı tarafından tamamlanmayan bu iş nedeni ile büyük zarara girdiğini, bu nedenlerle davacı … San.ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından, davalı … San. Tic. Ltd. Şti. nam ve hesabına, sözleşme konusu davalının yükümlülüğünde bulunan işin tamamlanması için harcanan malzeme ve işçilik bedeli olan 82 798.38 TL.nin davalıdan reeskont faizi ile tahsilini, sözleşme şartlarına göre davalı cezalı çalışma durumuna düştüğünden 22.05.2014’den fesih tarihi 25.06.2014 tarihine kadar 35 gün cezalı çalışma karşılığı 35 x 250.-TL.=8 750.-TL. cezalı çalışma bedelinin davalıdan reeskont faizi ile tahsilini, davalı adına ödenen 4 956.34 TL.KDV tevkifatlarının reeskont faizi tahsilini, davalının sözleşme ve şartnameye uymaması nedeniyle doğan 100 000,-TL.manevi tazminatın davalıdan reeskont faizi ile tahsilini talep etmekte, davalıya yapacağı işin bedelinin, sözleşme gereği, nakit ve çekler ile peşin ödendiğini, bedelini peşin aldığı ve tamamlamadığı, davacı tarafından davalının nam ve hesabına yaptırılan işlerin bedeli, cezalı çalışma bedeli ve KDV tevkifatları bedelleri olan toplam 96 504.72TL. için İİK 257. madde şartlan oluştuğunu, davalının sebebiyet verdiği gecikmeler nedeniyle meydana gelen maddi zararları için haklarının şimdilik saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından delil olarak sunulan sözleşme altında müvekkilinin imzasının bulunmadığını, davalının alt taşeron olarak taşeron sözleşmesi ile yüklendiği edimlerini ifa edebilmesi, gerekli montaj ve kurulumu yapabilmesi için davacı tarafından alt yapının tamamlanması ve montaj için tesliminin gerekli olduğunu, 03.09.2013 tarihine kadar davacı tarafından 3 bloktan yalnızca birinin alt yapısının tamamlanarak müvekkiline teslim edildiğini, müvekkili tarafından bu blok ile ilgili gerekli çalışmaların tamamlandığını, davacıdan kablo altyapısı tamamlanmasına müteakip her blok için blok başına en az 30 gün olmak üzere toplam 60 gün süre uzatımı talep edildiğini, bunun üzerine 22.11.2013 tarihinde ek sözleşme yapıldığını, davacı ile İdare arasında yapılan sözleşmenin de 29.05.2014 tarihine kadar uzatıldığını, davacı tarafça Aralık 2013’te yer teslimi yapıiacağı belirtilmesine karşın yer tesliminin yapılmadığını, davacı tarafça C blokta montajın kendi ekibi tarafından taktırılma teklifinde bulunduğunu, iddia edilen bir zarar varsa davacının kendi elemanları ile gerçekleştirdiği montaj kaynaklı olduğunu, davacı tarafça, yapılan kilit montajlarında kapı kasalarının gönye bozukluklarından kaynaklanan hataların düzeltileceği taahhüt edilmesine rağmen ve işverenin altyapısını tamamladığı kısımları taşerona bildirileceği belirtilmesine rağmen davacı tarafından davalı müvekkile hiçbir bildirimde bulunulmadığını, davacı yanın akde aykırı davrandığını, sözleşmede kusurlu davranan tarafın bizzat davacı olduğunu, davacı tarafça kontrol merkezine kabloların 23.06.2014 tarihinde girmiş ve 24.06.2014 tarihinde davacı tarafından çekilmiş olduğunu, davacı tarafın delil listesindeki 14 no ile ekli tutanakta; kablolamaların bulunmadığı, kameraların yeni sisteme entegrasyonu için araya atılması gereken kabloların 12 bölümde çekilmemiş olduğunun imza altına alındığını, davacıyla yapılan yazışmalarda bölmeler yapılmadan cihazları monte etmenin mümkün olmadığının belirtildiğini, davalı müvekkil tarafından 30.06.2014 tarihli olarak tutulan tutanakta seviye tespiti için … tarafından bugün tarihli davet edilmemize rağmen ilgili kişinin bu tespite katılmadığının görüldüğünü, davacı tarafça dosyaya sunulan ve başka firmalara yaptırılan işleri gösteren faturaların müvekkil ile yapılan sözleşmenin feshinden sonraki tarihlere ait olduğu, davacının, sözleşmenin feshinden sonra bir başkasına yaptırdığı işin bedelini müvekkiline yükleyemeyeceğini, müvekkili tarafından davacı adına kesilen faturaların bir kısmının vergi tevkifatlı olarak kesildiğini, davacının vergi usul kanunu gereği yerine getirmesi gereken vergisel yükümlülüğünün bedelini müvekkilinden talep edemeyeceğini, davacı tarafa toplam 324 adet kilit teslim edildiğini, davacı vekilinin dilekçesinde bahsettiği kilitler davacı tarafından teslim edilen 324 adet dışında talep edilenler olduğunu, davacı tarafından talep edilen ve sipariş verilen kilitler hazır olduğunda davacı şirket yetkilisi tarafından bedelinin ödenmeyeceği bildirilmesi üzerine ürünlerin gümrükten çekilmediğini, cezalı çalışma durumuna düştüğü iddiasıyla bedel talebinde uzama ve aksamaların tek sorumlusunun davacı olduğunu, montaj için besleyici enerji kabloları ve kilitlerin temininin davacı tarafın yükümlülüğü altında olduğunu, davacının akde aykırı davranan müvekkilmiş izlenimi yaratarak müvekkilden kendi elemanları suretiyle yaptırdığı kusurlu montajların bedelini talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının bir iddia ile açtığı dava üzerine müvekkilin mal varlığı üzerinde ihtiyati haciz talebinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin uğradığı zararların tespiti yapıldığında, iş zararlarının tazmini talebiyle davacı aleyhine tazminat davası açma haklarını saklı tuttuklarını, manevi tazminat bedelinin fahiş olup, yargılamayı gerektirdiğini, davacı tarafın işbu bedelde manen zarar gördüğünün afaki bir husus olup ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafından delil listesi ekinde sunduğu tutanakların bir kısmında imzalarının bulunmadığını, davacının dilekçesinde, şirket ortağı …’nın 04.09.2014 tarihinde kendisine ait evini sattığını belirttiğini, davacının sözleşmenin fesih tarihinden sonraki süreçte gerçekleşen durumlardan yola çıkarak müvekkiline sorumluluk atfının mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşme gereği üstlendiği edimlerini ifa ettiğini, davacı tarafın bizzat sözleşmenin başında edim yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Birleşen dosya davacısı vekili, taraflar arasında yapılmış 22/05/2013 tarihli taşeron sözleşmesi ve buna ek olarak düzenlenen 21/11/2013 tarihli ek sözleşme ile yapılacak olan Maltepe Çocuk ve Gençlik kapalı ceza infaz kurumu A, B ve C blok tadilat ve onarım yapım işi genel teknik şartnamesinde belirtilen elektrik ve elektronik güvenlik sistemi kurulumu işi özel teknik şartnamesi şartlarına uygun olarak yapılması gereken işler davalı firma tarafından taşeron sözleşmesi ek sözleşme ve şartnameye uygun olarak yapılmasında anlaşıldığını, idare ve yapılan sözleşmenin teknik şartnamesinde taşeronun gidermediği zarar işveren tarafından giderilir ve yapılan masrafların 3 katı taşeronun hak edişinden veya teminatından tahsil edilir maddesini tarafların kabul ettiklerini, davacı tarafından davalı nam ve hesabına yatırılan işler bedeli 5.437,74 TL’nin taraflar arasında yapılan taşeronluk sözleşmesi gereği 3 katı olarak 16.313,22 TL’nin 15/03/2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davalısı vekili, taraflara arasında 22/05/2013 tarihinde imzalanan sözleşmeden dolayı müvekkili şirkete atfedilen iddiaları kabul etmediklerini bu sözleşme ile müvekkili şirket A- B – C bloklarındaki elektrik elektronik ve güvenlik sistemi kurulumun işini üstlendiğini, ancak sözleşme ayarınca edimlerin ifa edilmesi için davacı tarafından tüm altyapı uygulama ve montaja hazır hale getirilmesi gerektiğini, 03/09/2013 tarihine kadar davacı 3 bloktan yalnızca birimin altyapısını tamamlayacak montaja hazır hale getirdiğini ve müvekkili tarafından bu blok ile ilgili gerekli çalışmalar yapıldığını alt yapısı tamamlanmayan diğer blokların montaj işlemi yapılmadığını , bu hususun İzmir … Noterliği 03/09/2013 tarih … yevmiye nolu ihbarnamesi ile müvekkili şirketçe davacıya bildirilerek her blok için en az 30 gün süre uzatım talep edildiğini , bunun üzerine taraflar arasında 22/11/2013 tarihinde ek sözleşme yapıldığını ayrıca sözleşmede 29/05/2014 tarihine kadar uzatıldığını , ek sözleşme ve idare ile olan sözleşmenin uzatılması ile altyapı eksik olan kısımlar 2013 aralık ayında teslim edileceği belirtilmesine rağmen süresinde yer teslimi yapılmadığını , tamamlanamayan işler ve yaşanan gecikmede davacının açık kusur ve ihmali olduğunu , müvekkili sözleşme ve ürün temini ve montaj işini yüklendiğini bunun dışında yer bakımından gerekli uygunluk ve kablolama işlemleri davacını sorumluluğunda olduğunu , sözleşme bağlamında müvekkil şirkete atfı mümkün bir kusur ya da kastın mevcut olmadığını sözleşmeye aykırı olumsuz neticelerin oluşumunda kendi kusur ve ihmali ile sebep olan davacının haksız ve kötü niyetli olarak ikame ettiği davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamı ile uyumlu ve denetime elverişli olması nedeniyle raporlara itibar edilmesi suretiyle, birleşen İstanbul 9.asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/839 esas sayılı dosyası yönünden; 28/05/2018 tarihli 7.celsede taraflarca dosyanın takip edilmeyeceğinin bildirildiği ve bu tarihten itibaren 3 ay içinde davanın yenilenmediği anlaşılmakla, üç aylık sürenin adli tatile denk gelmesi nazara alınarak 10/09/2018 tarihi itibariyle hmk’nin 150.maddesi uyarınca birleşen davanın açılmamış sayılmasına, asıl dava yönünden, davanın kısmen kabulü ile; 98.610,29 tl malzeme ve işçilik bedelinin dava tarihi olan 31/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5.750,00 tl cezai şart alacağının dava tarihi olan 31/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının KDV tevkifat alacağı talebinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, manevi tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, Taşeron sözleşmesinin 11.maddesi gereği maddi ve manevi zararın ödenmesi gerektiğini, davacı şirketin olay nedeniyle piyasadaki itibarının zedelendiğini, mevcut karara göre de davalı lehine AAÜT’nin 10.md.si gereğince 4.080 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanlış olarak 13.450 TL vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek kararın davanın kısmen kabulü dışında kalan yukarıda belirtilen hususlar bakımından düzeltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafında, iddia edilen eksik ve ayıplı işlerin keşif yapılarak tespit edilmesi gerektiğini, oysa keşif yapılmadığını, rapor ve ek raporlarda ihale dosyasının incelenmediğini, bilirkişilerin 3.raporda ihale dosyasını incelemeden düzenledikleri ilk iki raporda vardıkları sonuçları koruma şartıyla hareket ettiklerini, ihale dosyası içinde bulunan 25/09/2014 tarihli geçici kabul tutanağındaki 17 kalem eksik işlerin hangi taşeronun sorumluluğunda olduğunun tespit edilmediğini, eksik iş kalemlerinin bedellerinin tek tek denetime elverişli bir şekilde hesaplandığını, davacının 3.kişilere yaptırdığını iddia ettiği eksik ve ayıplara ilişkin olarak bir belge sunamadığını, 3.kişilere ilişkin sunulan faturaların bunun için yeterli olmadığını, bu faturalara itiraz edildiğini, davacının hem eksik ve ayıp iddiasını, hem de bu işleri 3.kişilere yaptırdığını kanıtlayamadığını, ihale dosyasına ve davaya ilişkin bir kısım belge ve delilerinin toplanmadığını, eksik belge ile rapor düzenlettirildiğini, sözleşme kapsamında davacıya verilen 15.000 TL’lik teminat mektubu davadan önce paraya çevrilmesine rağmen takas mahsup savunmaları doğrultusunda bunun dikkate alınmadığını, 2.ek bilirkişi raporunda esas alınan 25/09/2014 tarihli geçici kabul tutanağında belirtilen 17 kalem eksiğin 7 tanesinin davalı şirketle ilgisinin bulunmadığını, diğer 10 adet eksiğin ise kapsamının belirsiz ve muğlak olduğunu, bunların davacının diğer taşeronlarının ve idarenin sorumluluğunda olduğunu, davalı – yüklenicinin işe başlayabilmesi için öncelikle idare, davacı ve davalı dışındaki taşeronlar tarafından yerine getirilmesi gereken işlemler olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki 1.kalem işi olan “manyetik kilit” kapsamında taahüt edilen tüm kilitlerin teslim edildiği konusunda bir ihtilaf bulunmadığını, kapılarda gönye bozukluğu olduğu ve yeni teknoloji kilit takmaya müsait olmadıkları için cezevi idaresinin bunları düzeltmeye çalıştığını, bu nedenle gecikmeler olduğunu, bu kalem iş bakımından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca davacı ile varılan mutabakat gereğince montajı yapılmayan kilitlerin ek sözleşmede belirtilen 50 TL/adet maddesi karşılığı alınacak hesaptan düşüldüğünü, 2.kalem iş “… (kamera ve ekipmanları)” kapsamında da kamera ve ekipmanların teslim edildiğini, bunların takılması için öncelikli olarak davacının görüntü, elektrik kablolarını, kumanda masasını ve camlı bölmeleri yapması gerektiğini, ancak bunların yapılmadığını, buna göre bu kalem bakımından ortaya çıkan sorunların davalı tarafın yer teslimi borcun gereği gibi yerine getirememesinden kaynaklandığını, 3.kalem iş “interkom” (diafon sistemi)” bakımından da interkom kutularının davacı tarafça geç teslim edilmesinden dolayı gecikme yaşandığını, ihale dosyası içinde yer alan ve davacı iş sahibi tarafından idareye verilen 21/03/2014 ve 03/07/2014 tarihli süre uzatım dilekçelerindeki gerekçelerin hiç birinin davalı şirket ile ilgili olmadığını, tamamının davacı iş sahibi ve cezaevi idaresi ve diğer yüklenicilerle ilgili olduğunu, davacının sorumluluğunda olan öncelikli edimin (kablo altyapısının) tamamlanmaması nedeniyle müvekkili tarafından davacıya 03/09/2013 tarihli ihbarnamenin gönderildiğini ve toplam 60 gün süre talep edildiğini, bu anlamda müvekkilinin temerrüdün söz konusu olmadığını, davacı tarafça davalı ile yapılan sözleşmenin süresinin şifahen uzatılmasının ardından, davacı tarafça Aralık 2013’de yer teslimi yapılacağı belirtilmesine karşın yer tesliminin yapılmadığını, bu hususun müvekkili tarafından davacıya yazılan 15.05.2014 tarihli yazıdan görüleceğini, davacı tarafından kaplamaların yapılamadığının da 23.05.2014 tarihli tutanaktan anlaşılacağını, davacı tarafça kontrol merkezine kabloların 23.06.2014 tarihinde getirilip, 24.06.2014 tarihinde çekildiğini, buna dair infaz koruma memuru … ile yapılan telefon görüşmeleri kayıtları olduğunu, davacı tarafça delil listesinde 14 nolu olarak sunulan tutanakta altyapı eksikliklerinin tespit edildiğini, müvekkili tarafından tutulan 30.06.2014 tarihli tutanakta, A Blok’taki sistemlerin tamamlandığının ancak kapılardaki arızaların devam ettiğinin tespit edildiğini, davacı tarafça başkaca firmalara yaptırılan işlere ilişkin olarak sunulan faturaların sözleşmenin feshinden sonraki tarihli olduklarını, davacının fesih sonrasında başkasına yaptırdığı işlerin bedelini müvekkiline yükleyemeyeceğini, kaldı ki bu bakımdan müvekkiline yüklenecek bir kusur da bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen kilitlerin davacıya teslim edilen 324 kilit dışında talep edilen kilitler olduğunu, davacının iş devam ederken kilitleri değiştirmek istediğini, bu nedenle son blokta kilit eksikliği yaşandığını, bu kilitlerin bedelinin ödenmeyeceğinin davacı tarafça belirtilmesi üzerine gümrükten çekilmediklerini, yine yukarıda açıklanan sebeplerle, müvekkilinin 22.05.2014 – 25.06.2014 döneminde cezalı çalışma durumuna düştüğü iddiasının da haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı taşerondur. Birleşen davaya ilişkin olarak verilen açılmamış sayılma kararına ilişkin olarak yapılan bir istinaf başvurusu bulunmadığından HMK’nın 355.maddesi gereğince Dairemizce buna dair bir istinaf incelemesi yapılmayacaktır. Asıl davada, davalı taşeronun temerrütü ve eksik-ayıplı ifası nedeniyle feshedilen eser sözleşmesine dayalı olarak, eksik ve ayıplı işler bedeli, cezalı çalışma bedeli ve davalı adına ödenen KDV tevkifatları ile yaşanan bu olay nedeniyle uğranılan manevi üzüntüye dayalı olarak manevi tazminatın davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı taşeron vekili, davacının inşaattaki öncelikli edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle işin uzadığını ve ek süre talep ettiğini, buna dair 22/11/2013 tarihli ek sözleşme yapıldığını, davacının yer teslimini süresinde yapamadığını, C Bloktaki montajın davacı ekibince yapıldığını, oradaki zararlardan davacının sorumlu olduğunu, davacı tarafça üçüncü kişilere yaptırılan işlere dair sunulan faturaların davalı ile yapılan sözleşmenin feshinden sonraki tarihlere ait olduğunu, davacıya toplam 324 adet kilit teslim edildiğini, dava dilekçesinde bahsedilen diğer kilitlerin davacı tarafından buna dair bedelin ödenmeyeceğinin belirtilmesi üzerine gümrükten çekilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Öncelikle, dava dilekçesinde her bir tazminat-alacak talebi bakımından ayrı ayrı miktarlar belirtilmek suretiyle talepte bulunulmuş olmasına rağmen sunulan ıslah dilekçesinde bilirkişi raporlarındaki tespitler doğrultusunda davalıdan toplam 104.360,29 TL alacaklı olunduğunun tespit edildiği belirtilerek dava dilekçesinde manevi tazminat haricinde talep edilen toplam miktar olan 96.504,72 TL’lik meblağın 7.855,57 TL arttırılarak toplam 104.360,29 TL talep edildiği belirtilmiş, arttırılan miktarın dava dilekçesindeki hangi kalemlere ilişkin ve ne miktarda olduğuna dair ise bir açıklamada bulunulmamıştır. Her ne kadar ıslah dilekçesi bilirkişi raporlarındaki tespitler doğrultusunda sunulmuş ise de, mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 28/11/2016 tarihli kök raporun 8.sayfasının son paragrafında açıkça belirtildiği üzere 57.702,93 TL’lik miktarın KDV dahil toplam 519.908,00 TL olan sözleşme bedelinden davalı taşeron ticari defterlerine göre yapıldığı belirlenen 462.205,07 TL tahsilatın düşürülmesi neticesinde bulunan davalı taşeron bakiye alacak miktarıdır. Ancak aynı raporun sonuç kısmının (a) bendinde bu meblağ KDV farkı olarak belirtilmiş ve davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarlarına dahil edilerek davacının davalıdan talep edebileceği toplam miktar 104.306,29 TL olarak belirlenmiştir. Aynı bilirkişi heyeti tarafından sunulan 16/10/2017 tarihli ek raporun 3.sayfasının 1.paragrafında ve 31/01/2020 tarihli ek raporun hem 9.sayfasının 5.1 bendinde hem de sonuç ve kanaat kısmının (a) bendinde söz konusu 57.702,93 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesi gereken bakiye iş bedeli miktarı olduğu açık bir şekilde belirtilerek kök raporun sonuç kısmındaki tereddüt oluşturan bu durum düzeltilmiştir. Buna göre ıslah dilekçesinde belirtilen toplam 104.360,29 TL’lik bedele bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında davalı taşeron bakiye iş bedeli alacağı olarak belirlenen miktarda dahil olduğundan sunulan ıslah dilekçesindeki toplam miktarın bilirkişi raporundaki tazminat kalemlerinde dair belirlemeler doğrultusunda dava dilekçesindeki tazminat kalemlerine paylaştırılması da mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece ıslahla arttırılan miktarın dava dilekçesindeki hangi kalemlere ilişkin ve ne miktarda olduğuna dair davacı vekiline bir açıklama yaptırılmaması yerinde olmadığı gibi yukarıda açıklandığı üzere bilirkişi raporlarında davalı bakiye alacağı olarak belirlenen 57.702,93 TL’nin davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği KDV tevkifatı şeklinde kabul edilerek davacı lehine hükme bağlanması HMK’nın 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca, mahkemece bir taraftan bu miktar KDV tevkifatı gibi kabul edilerek asıl dava yönünden verilen hükmün 1.bendindeki 98.610,29 TL malzeme ve işçilik bedeli kapsamında davalıdan tahsiline karar verilirken, diğer taraftan aynı hükmün 3.bendinde davacının KDV tevkifat alacağı talebinin reddine karar verilmiş olması da açık bir çelişki oluşturmaktadır. Verilen karar bu yönlerden açık bir şekilde usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Esasa ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde ise; Dava dilekçesinde talep edilen 82.798,38 TL’lik bedel davalının nam ve hesabına 3.kişilere yaptırılan eksik ve ayıplı işler kapsamında malzeme ve işçilik bedeline ilişkin bulunmakta olup, dava dilekçesinde yapıldığı belirtilen bu harcamalara ilişkin olarak ayrıntılı açıklamalarda bulunulup bunlara ilişkin 3.kişilere ilişkin ilgili faturalara ve başkaca tutanaklara yer verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından bu yönden yapılan inceleme ve değerlendirmede ise, davacı yüklenici ile dava dışı asıl iş sahibi idare arasında düzenlenen 2 ayrı geçici kabul tutanağında belirlenen toplam 17 kalem eksik ve ayıplı işten davalı taşeronun sorumluluğuna girdiği değerlendirilen 10 kalem iş bakımından bir değerlendirme yapılması yoluna gidilmiş, ancak bu değerlendirmede taraflar arasındaki götürü bedelli taşeron sözleşmesi ve bu sözleşmenin 4.1.7 maddesi gereğince sözleşmenin eki mahiyetinde olan ana sözleşme ve ekleri (Yapım İşleri Genel Şartnamesi) göz önünde bulundurularak usulüne uygun bir şekilde yapılmadığı gibi, kök raporun 10.sayfasının sondan 2.paragrafında “taşeron sözleşmesi ve YİGŞ hükümlerine göre geçici kabul tutanağında belirlenmiş, taşeronun üstlendiği ancak eksik ve kusurlu olduğu belirlenen işlerin taşeron sözleşmesi ekindeki teklif mektubunda belirtilmiş fiyatlara göre çıkarılan maliyetlerinin aşağıda gösterildiği” belirtilmesine rağmen, devamında sadece 10 kalem iş sayılmış, bunlara dair herhangi bir maliyet hesabına yer verilmemiş, sonuç kısmının (a) bendinde ise belirtilen bu yönteme göre çıkartılan noksan ve kusurlu işlerin maliyetlerinin toplamı 40.907,36 TL olarak belirtilmiş, sonradan sunulan ek raporlarda da aynı durumun devam ettirilmiş olup, kök ve ek raporlar bu yönüyle de hükme esas alınamayacaklardır. Ayrıca belirlenen 10 kalem eksik ve noksan işten bir kısmının davacı ile dava dışı İdare arasında aynı cezaevine ilişkin olarak yapılan 22/01/2014 tarihli farklı bir sözleşmeye ilişkin geçici kabul tutanağında geçmekte olup, taraflar arasındaki taşeron sözleşmesinin 4.1 maddesinde bu sözleşmenin davacı ile dava dışı İdare arasında imzalanan 22/01/2013 tarihli sözleşmeye ilişkin olduğu açıkça belirtilmiştir. Raporlarda dava konusu taşeron sözleşmeyle ilgisi olmayan 22/01/2014 tarihli ana sözleşmeye ilişkin geçici kabul tutanağındaki eksik ve noksan işlerin bu davada ne sebeple dikkate alınması gerektiği de açıklanmamıştır. Yine alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında asıl davada taşeron sözleşmesinin 6.maddesine dayalı olarak talep edilen cezalı çalışma bedeline ilişkin yapılan değerlendirmede, taşeron sözleşmesine konu işin bitirilip teslim edilmesi gereken tarihin asıl inşaatın dava dışı idarenin süre uzatımı sonucunda yapılan geçici kabul tarihi olan 29/05/2014 olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş, davacı ve davalı taraflarca da raporlarda kabul edilen bu teslim tarihine ilk derece mahkemesinde ve istinaf aşamasında açıkça bir itirazda bulunulmamış ise de, raporlarda yapılan değerlendirmenin devamında, 29/05/2014 tarihli geçici kabul tutanaklarında yazılı olan ve davalı taşeronun sorumluluğuna girdiği belirlenen 10 kalem eksik-ayıplı iş nedeniyle davalı taşeronun, işin bitirilip teslim edilmesi gereken bu tarihe göre de ifada geciktiği kabul edilmiş, davalı taşeron tarafından yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde dile getirilen gecikmenin davacı yükleniciden kaynaklandığına ilişkin ayrıntılı savunmalar hiç değerlendirilmemiş, mahkemece de bu savunmalara ilişkin olarak hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkemece, asıl davada talep edilen 82.798,38 TL’lik bedelin, davacı iş sahibi tarafından davalı yüklenicinin eksik-ayıplı bıraktığı işler nedeniyle onun nam ve hesabına 3.kişilere yaptırılan işlerin malzeme ve işçilik bedeline ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak, yapıldığı belirtilen bu harcamalara ilişkin olarak dava dilekçesinde dile getirilen ayrıntılı açıklamalar ve bunlara ilişkin 3.kişilere ilişkin ilgili faturalar, ödemeler, ihtarnameler, ana sözleşmeye ilişkin ihale dosyası, geçici kabul tutanağı, diğer tutanaklar vs. belgeler ile tüm dosya kapsamına göre davacının bu iddiasının doğru olup olmadığının, 82.798,38 TL’lik bu bedelin hangi fatura ve ödeme kalemlerinden oluştuğuna dair dava dilekçesi içeriğinde yer verilen her bir kalem miktarı bakımından ayrı ayrı incelemenin yaptırılarak, gerekirse yerinde bilirkişi heyeti eşliğinde keşifte yapılıp rapor alınmak suretiyle usulüne uygun ve denetlenebilir bir şekilde değerlendirilmesi, Dava dilekçesinde talep edilen 8.750,00 TL cezalı çalışma bedeli bakımından da, yukarıda açıklandığı üzere davalı taşeron tarafından ileri sürülen, gecikmenin davacıdan kaynaklandığına ilişkin ayrıntılı savunma ve delillerin gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle değerlendirilerek, bu savunmaların her birinin yerinde olup olmadığının, gecikmeye hangi tarafın sebep olduğunun açıklığa kavuşturulması ve neticesine göre davacının bu taleplerinin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken, bu yönlerden bir inceleme ve araştırmaya gidilmeksizin, eksik tahkikat ve değerlendirme neticesinde yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları haklı bulunmaktadır. Ayrıca, dava dilekçesinde talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarları ile sonradan sunulan ıslah dilekçesinde arttırılan toplam maddi tazminat miktarı göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece kabulüne karar verilen toplam 104.360,29 TL’nin davada harcı yatırılan toplam maddi tazminat miktarı olduğu, mahkemece davacının fazlaya ilişkin cezai şart alacağı ve KDV tevkifat alacağı talepleri reddedilmiş ise de maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak yatırılan peşin ve ıslah harcının sadece kabulüne karar verilen 104.360,29 TL’yi karşılamakta olduğu, reddedilen bu 2 kaleme ilişkin olarak bir peşin harç kalmadığı, bu durumun yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafça usulsüz yapılan ıslah dilekçesinden ve mahkemece de bu doğrultuda yine usulsüz yapılan değerlendirmeden kaynaklandığı, mahkemenin de reddedilen kısım bakımından davalı lehine vekalet ücreti hesaplanırken sadece reddedilen 100.000,00 TL’lik manevi tazminat miktarı üzerinden 13.450,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olduğu, hükümde reddediliği belirtilen maddi tazminat kalemlerine ilişkin belirlenen bir vekalet ücreti bulunmadığı, mahkemenin mevcut bu hatalı uygulamasına göre de tümden reddedilen manevi tazminat talebine ilişkin olarak AAÜT’nin 10/3.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilince, reddedilen manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiğine dair de istinaf talebinde bulunulmuş ise de, davaya konu olayda iddia edilen eksik ve ayıplı ifa nedeniyle davacı şirketin kişilik haklarının saldırıya ve manevi zarara uğraması söz konusu olmadığından buna dair istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü, davacı vekilinin istinaf talebinin ise sadece reddedilen manevi tazminat yönünden verilmesi gereken vekalet ücreti yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ, davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile, 2-İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 05/07/2021 tarih ve 2015/117 Esas, 2021/561 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere getKararTarihi tarihinde oy birliğiyle karar verildi.