Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2284 E. 2021/1940 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2284
KARAR NO: 2021/1940
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2021
NUMARASI: 2021/191 Esas, 2021/265 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde davacı tarafından satılan mal ve verilen hizmet karşılığı düzenlenen 15.045,00-TL faturanın bedelinin ödenmemesi üzerine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının ikametgahı itibari ile icra müdürlüğü’nün ve mahkemenin yetkisiz olup, Anadolu Adliyesi Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının 27.08.2013 tarihinde müvekkiline göndermiş olduğu, teklif formundaki yazılı 7 parça su borusunu siparişi izleyen 15-20 gün içerisinde nakliye ve montajının 147.500,00-TL bedelle davacı tarafından üstlenildiğini, protokol uyarınca davacıya 72.000,00-TL ödeme yapıldığını, sözleşme gereğince en fazla 7 gün içerisinde depoların tamamının teslimi gerekir iken 09.11.2013 tarihinde de monte şeklinde teslim edildiğini, davalının vadeli ödemesi gereken bakiye bedeli 60.500,00-TL’sinin ödediğini, bakiye borcun 15.000,00-TL kaldığını, tarafların kalan kısmın montajdan sonra ödenmesi konusunda anlaştıklarını, montaj işleminin 2014 yılı Ocak ayında gerçekleştirildiğini, montaj sonrası su sızıntısı bulunup/ bulunmadığının belirlenmesi amacı ile denemeler yapıldığını, 105 ton kapasiteli dışındaki depoların tamirattan sonra teslim alındığını, bu depodaki ayıbın giderilmemesi sebebi ise deponun ayıplı malzemeden yapılmasından kaynaklandığını, müvekkilinin 08.03.2014 tarihine kadar depodaki ayıbın giderilmesini aksi halde başka bir firma aracılığı ile ayıbın giderileceğinin 27.02.2014 tarihinde davacıya bildirildiğini, cevap verilmemesi üzerine 05.03.2014 tarihi itibari ile elektronik posta ile bildirilmesine rağmen sorunun giderilmediğini, davacının muamele merkezindeki işletmeyi kira ödemeden terk etmesi ve kendine ulaşılamaması nedeni ile ödeme yapılmadığı gibi 105 tonluk su deposundaki ayıbın 12.000,00-TL artı KDV. Bedel ile dava dışı şirkete yaptırıldığını, yapılan giderler ile su kaybı bedeli olan 15.045,00-TL bedelli faturayı 21.03.2014 tarihinde düzenlenerek davacıya gönderildiğini, depodaki ayıbın dava dışı şirket tarafından giderilmemesi üzerine davacının önceki çalışanlarının kurmuş olduğu şirket ile anlaşılarak sorununun giderildiğini, davacının sözleşmeye uygun şekilde teslim ve montaj yapmadığını, tüm çağrıları cevapsız bıraktığını, ayıplı teslimat nedeni ile müvekkilinin TBK.’nın 475. Maddesi gereğince seçimlik haklarının bulunduğunu, ayıbın giderilmesi talebinin yerine getirilmemesi üzerine müvekkilinin ayıbın giderilmek sureti ile ödenmiş olduğu bedellerini rücusunu talep ettiğini, bu nedenle yapılan giderlerin bakiye sözleşme bedeline eşit olması nedeni ile takibe itiraz edildiğini, ayıbın giderilmesi amacı ile ciddi miktarda su masrafının da yapıldığını savunarak davanın reddine karar verimesini talep etmiştir. Davacı vekili; davacının sözleşmede belirlenen sürede geç teslim etmesi nedeni ile müvekkilinin zararı bulunduğu gibi ayıplı tesliminde bulunduğunu, sözleşme sürecindeki tüm işlemlerin belirtilen işlemlerin elektronik posta ile yapıldığını, elektronik posta adresinin yazılı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme; taraflar arasında düzenlenen 27.08.2013 tarihli sözleşme uyarınca davacı yüklenicinin sözleşme tarihinden itibaren 20 gün içerisinde 7 adet depoyu imal ederek davalının göstereceği yere montajının yapılacağı kararlaştırıldığını, su depolarının 09.11.2013 tarihinde de monte şeklinde teslim edilerek daha sonra montajının yapıldığını, özellikle ayıp bulunan 105 tonluk su deposunun 09.11.2013 tarihli 78346 nolu sevk irsaliyesi ile teslim edildiğini, ancak teslim alan kısmında herhangi bir itiraz bulunmadığını, irsaliye tarihinin 09.10.2013 olarak gösterildiğini, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını,davacı yüklenici işi sözleşmede belirtilen şekilde ayıpsız olarak teslim etmediğini ve sözleşmedeki ayıbın davalı tarafından giderildiği, bu sebeple ayıbın giderilmesi için yapılmış olan 11.800,00-TL bedelin sözleşme bedelinden indirilmesi gerektiği, ayıp giderilirken ortaya çıkılan malzemenin hurda değerinin 3.129,00-TL olduğu ayıbı giderdiği sırada ortaya çıkan malzemenin davacıya teslim edildiğinin kanıtlanmaması nedeni ile bu miktarında davacı alacağı değerlendirilmesi gerektiği, davacı alacağının 6.374,00-TL olduğu sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye ücret alacağının likit olmaması nedeni ile icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Tüketilen su bedelininde sözleşme bedelinden indirilmesi talebi de hayatın olağan akışan uygun olması ve bu durumda sözleşme tarihinde bilinmesine rağmen davacı yükümlülükleri arasında gösterilmemesi karşısında tüketilen suyun sözleşme bedelinden tenzil edilemeyeceğinden bu talebin de reddine karar verilmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde davalının icra dairesine ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, bu konuda mahkeme karar vermediği gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmiş, mahkeme davalı şirketin muamele merkezine göre Küçükçekmece icra dairesinin ve Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisinin HMK 10 ve 89 gereği olduğu, davacının seçimlik yetki ile HMK 89 a göre dava açtığı, para borcunun götürülecek borç olduğu alacaklının yerleşim yeri icra ve mahkemesinde açılacağından davalının yetki itirazının reddine karar verilmiş esastan aynı karar verilmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde; yetki itirazının hatalı olduğunu, davalının muamele merkez ikitelli değil Ataşehir olduğunu, takibin konusu para borcu olduğunu, HMK 89 sözleşmenin ifa edileceği yer dairesi yetkili kılındığını, para borçlarında alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri yetkili olduğunu, teklif formunda Esenyurt gözükmekte davacının yerleşim yeri olarak gözüktüğünü, davacı ya Büyükçekmece İcra Müdürlüğünde yada İstanbul Anadolu İcra Müdrülüğünde takip yapması gerektiğini, taraflar 7 su deposunun siparişi izleyen 15-20 gün içerisinde toplam 147.500 TL teslimi hususunda anlaştıklarını, davalı davacıya 72.000 TL ödeme yapıldığını, depolar zamanında teslim edilmediğini, 09.11.2013 tarihinde demonte şeklinde teslimat yapıldığını ,teslimatın ardından davacıya 60.500,00 TL ödeme yapıldığını, davalının KDV dahil 15.000 TL borcu kaldığını, 105 nolu depo yapılan tespit üzerine su sızdırdığı tespit edildiğini, derhal davacıya bildirildiğini, davalının 11.800 TL ve yaptığı masrafları da ilave ederek 21.03.2014 tarihinde 15.045,00 TL fatura düzenlenerek davacı şirket çalışanı … e imza karşılığı verildiğini, herhangi bir itiraz edilmediğini, mahkeme ayıplı depoyu gidermek için kullanılan su miktarının bedelini vermemiştir ama vermesi gerekirdir. Davacı tanıklarından sızıntının giderilmesi için 10 kere deponun doldurulduğunu beyan ettiği, 10 depo suyun bedelinin 7.000 TL olduğu bunun da masraflara eklenmesi gerektiğini belirttiğini, yapılan işin hurdası yapan şirket tarafından bedele mahsuben bedelsiz olarak alındığını, yapılan tonaj hesabının hatalı olduğunu, 21.03.2014 tarihli faturadaki KDV nin davacının alacağından mahsubu gerektiğini, 2.295,00 TL yi kendi KDV borcundan mahsup etmesi gerektiğini kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici , davalı ise iş sahibidir. Davalı istinafında yetki itirazında bulunmuştur. HMK m.6’da düzenlenen yetki kuralı uyarınca genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Genel yetki kuralı yanında, kanunda bazı davalar bakımından özel yetki kurallarıyla başka bir yer mahkemesinin de yetkisi kabul edilmiştir. HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği bir özel yetki kuralı olarak düzenlenmiştir. Kural olarak, özel yetki genel yetkiyi kaldırmaz. Yine HMK’nın 17.maddesi gereğince tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemede açılabilecek hükmü düzenlenmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 50/1. maddesinde aynen “para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe selahiyetlidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan icra takiplerinin veya açılacak davaların kural olarak, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer (sözleşmenin yerine getirildiği yer) veya yetki sözleşmesi ile belirlenen icra dairelerinden/mahkemelerden birinde açılması gerekir. Bu tür sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 818 sayılı BK’nın 73, 6098 sayılı TBK’nun 89. Maddesinin uygulama imkanı olmadığı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2015 tarih ve 2014/2485 Esas, 2015/922 Karar sayılı kararı) Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı şirketin merkezinin Ataşehir olması, eser sözleşmesi kapsamında da sözleşmeye konu su deposunun imal edilerek yerinde montaj ile teslim edileceği kabul edilmiş olması göz önüne alınarak sözleşmenin ifa yerinin Kocaeli Vilayet Binası olması karşısında genel yetkili ve sözleşmenin ifa yerinde usulünce bir takip yapılmadığı anlaşılmakla geçerli olmayan takibe dayalı itirazın iptali davasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının düzeltilerek HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında davanın reddine, davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine dair karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesİ’nin 06/04/2021 tarih ve 2021/191 Esas, 2021/265 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE; 4- Şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 59.30 TL nispi karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 256.95 TL harçtan mahsubu ile 197.65 TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, 2- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Davalı tarafından sarf edilen 206,30-TL bilirkişi ücreti ve 117,85-TL posta masrafı toplamı olan 324,15-TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1- Davalı tarafından yatırılan 168.30 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 162.10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 86,50 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 248.60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 19.10.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.