Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2283 E. 2021/1481 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2283
KARAR NO : 2021/1481
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2020/729 Esas, (derdest)
DAVANIN KONUSU : Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 07/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit talebine ilişkin olup, mahkemece davacının davalı tarafça hakkında başlatılan icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı, ikamet ettiği “…Apartmanı” yönetiminin; 2015 yılında dış cephe mantolama işi için davalı ile anlaştığını, bu anlaşma uyarınca davalının dış cephe mantolama işini üstlendiğini, bağımsız bölüm maliklerinin de bütün bina için 27.000,00 TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, toplamda 18 dairesi bulunan apartmanda, yapılan sözleşme gereğince her daire başına 1.500,00 TL düştüğünü, davalı ile buna dair ödeme planları yapıldığını, bu ödeme planı gereği kendi ödemesinin her ay 500,00 TL olarak belirlendiğini, bu alacak için 01/09/2015 tarihinde 3 adet senet düzenleyerek davalıya verdiğini, ancak davalının senetler üzerindeki “500 TL” rakamın başına “2” rakamı ekleyerek her bir senet bedelini 2.500,00TL’ ye çıkardığını, akabinde davalının 2.500,00TL meblağlı 3 adet senet gereğince toplamda 7.500,00TL’ nin tahsili için aleyhinde İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, dosya borcuna yetecek kadar taşınmazının haczedildiğini, davalı hakkında yaptığı şikayet sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosu tarafından davalı aleyhinde 2019/81922 numarası ile soruşturma başlatıldığını, bu kapsamda senette tahrifat yapılıp yapılmadığın tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesinde; senetler üzerinde tahrifat yapıldığının, senetteki “500” rakamı ile “2” rakamının ayrı zamanlarda farklı kalemlerle yazıldığının açıkça tespit edildiğini ileri sürerek hakkında yapılan takibin İİK’ nın 72. Maddesine göre değil, HMK’nın 209.maddesi gereğince teminatsız durdurulması ile takip konusu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 24/03/2021 tarihli ara karar ile, İİK’ nın 72/III. Maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.” hükmünün düzenlendiği, davacının talebinin de icra takibi başlatıldıktan sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin olduğu, bu nedenle somut olayda ihtiyati tedbir verilemeyeceği gerekçesiyle davacının takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmiştir. Davacı istinaf dilekçesi ile, dosyadan alınan bilirkişi raporunda dava ve takip konusu senetlerde hafriyat yapıldığının tespit edildiğini, bonoda tahrifat bulunması nedeniyle kararın HMK’ nın 209. maddesi gözetilerek verilmesi gerekirken, İİK’ nın 72/3. maddesi gereğince talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı kat maliki, davalı ise yüklenicidir. Davacının ikamet etmiş olduğu “Zincirlidere Caddesi,…stanbul” adresindeki …tmanı” yönetimi olarak; 2015 yılında dış cephe mantolama işi için davalı …ile anlaşma yapılmış, bu anlaşma uyarınca davalı dış cephe mantolama işini üstlenmiş, bağımsız bölüm malikleri de bütün bina için 27.000,00 TL iş bedeli ödemeyi kabul ve taahhüt etmişlerdir. Davalı yüklenici tarafından davacı kat maliki hakkında İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 3 adet senede istinaden toplam 7.500,00TL alacağın tahsili için 01/09/2016 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus takip yapılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine dayanak senette sahtelik iddiasının imza inkârı dışında yazıda sahtelik iddiasına dayanması hâlinde, HMK’nın 209. maddesi gereğince icra takibinin durdurulup durdurulmayacağı noktasında toplanmaktadır. HMK, İİK’da bir hüküm olmayan hâllerde, ancak İİK’da açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması hâllerinde uygulanabilir. HMK’nın 209. maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır.
HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, adi senetteki bir yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme alınamaz.
Adi senet bütünü içinde yer alan kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, yani yazının inkârının –yazı inkârı, yani tahrifat iddiası, sahtelik olgusunun ileri sürülme biçimlerinden birisidir- borca itiraz yoluyla, icra mahkemesinde ileri sürülmesi –takip hukuku bağlamında imzaya itiraz dışında kalan tüm itirazlar, borca itiraz sayılır- hâlinde HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrasının işlerlik kazanamaz.
Genel mahkemede açılan sahtelik davası gibi Cumhuriyet Savcılığına aynı nedenle yapılan şikâyet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz. HMK’nın 209. maddesi genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. ( bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 30.03.2021 tarih, 2017/12-364 Esas, 2021/384 Karar sayılı kararı) Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, İcra Ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine giderek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiası borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşünü benimsemiştir.Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. Sahtelik nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak Cumhuriyet Savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir. ( bkz. Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’ nin 26.01.2015 tarih, 2014/29212 Esas, 2015/1782 Karar sayılı kararı) Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; alacaklı yüklenici tarafından davacı borçlu aleyhinde İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 01/09/2016 tarihinde 3 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davacı borçlu tarafından 18/12/2020 tarihinde istinafa konu ara kararın verildiği mahkemede takibe dayanak bonolarda hafriyat yapıldığı ileri sürülerek menfi tespit davası açıldığı ve davacı yanca yapılan sahtecilik şikayeti davalı aleyhinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2019/81922 numarası ile soruşturma başlatıldığı anlaşılmaktadır.Davacının dava dilekçesindeki iddiaları; İİK’nın 168. maddesinin 5. fıkrası kapsamında borca itiraz niteliğindedir.Takip hukuku açısından HMK’ya göre özel Kanun olan İİK’da yer alan düzenlemeler karşısında somut olayda HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrasının uygulama olanağı bulunmamaktadır. O halde, davacı borçlu tarafından yasal süresinde icra mahkemesinde borca itiraz edilmeyerek takip kesinlemiş olup, takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrası uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağından mahkemece davacı yanın takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbirin reddine karar verilmesi isabetli olmuş ise de, ” çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince İİK’ nın 72/3. Maddesinde düzenlenen ” icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine” şeklinde karar verilebileceğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak İİK’ nın 72/3.maddesi gereğince icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih, 2020/729 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.