Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2253 E. 2021/1952 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2253
KARAR NO: 2021/1952
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2018
NUMARASI: 2014/129 Esas, 2018/506 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat, Alacak
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin tasfiyesi nedeniyle uğranılan zarar, şantiye bedeli alacağı ve mahrum kalınan kâr talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, “İSKİ Üsküdar Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçerisinde Bozuk, Çökük, Hasarlı ve Hizmet Dışı Kalmış Mevcut Atıksu ve İçmesuyu hatlarında komple veya kısmi yenileme ve rehabilitasyon” işlerinin müvekkili şirkete ihale edildiğini, 08/03/2010 tarihinde yer tesliminin yapılarak inşaat çalışmalarına başlandığını, inşaat çalışmalarına devam edilirken İSKİ yönetim kurulunun 29/06/2010 tarihli kararı ile işin tasfiyesine karar verildiğini, İSKİ yönetim kurulunun 09/06/2009 tarihli kararı uyarınca … Ltd. Şti.’nin sözleşmeye davet edildiği hususlarının tebliğ edildiğini, sözleşmenin tasfiye edilmesinde müvekkili şirkete isnat edilen bir kusurun bulunmadığını, davaya konu işin sözleşme bedelinin 6.011.234,06 TL olduğunu, müvekkili şirket tarafından sözleşme aşamasına kadar 84.424,02TL sözleşme bedeli, 29.755,59TL karar pulu, 3.005,62TL Kamu İhale Kurulu payı ve 19.040,39TL All Risk Sigorta bedeli olmak üzere toplam 136.225,62TL harcama yaptığını, sözleşmenin müvekkili ile ilgisi olmayan bir sebeple tasfiye edilmesinin müvekkili şirketin 136.225,62 TL zarara uğramasına neden olduğunu, sözleşmenin 16. maddesi hükmü gereği müvekkili şirketin şantiye binası kurduğunu ve davalı kurumun kullanımına sunduğunu, sözleşmenin tasfiye edilmesi sonucu şantiye binasının davalıya bırakıldığını, halihazırda bu şantiye binasının davalı tarafından kullanıldığını, tasfiye sonrası yapılan kesin hesap hakedişinde şantiye binası bedeli altında 55.000,00 TL kesinti yapıldığını, müvekkili şirketin hakedişi itiraz kaydı ile imzaladığını ve 21/10/2013 tarihli yazısı ile bu bedelin iadesini talep ettiğini, idarenin cevabi yazısı ile kesintinin 01/05/2008 tarihli Yönetim Kurulu’nun kararına istinaden yapıldığı ve iadenin söz konusu olmayacağının ifade edildiğini, bu suretle idarenin sebepsiz zenginleştiğini, işin tasfiye edilmesine kadar geçen süre içerisinde müvekkili tarafından sözleşme fiyatları ile 2.970.276,87TL tutarında iş yapıldığını, müvekkili şirketin sözleşme bedelinin bakiyesi olan 3.040.957,19 TL’lik işin kârından mahrum kaldığını ileri sürerek, davaya konu sözleşme için yapılan 136.225,62TL harcamadan kaynaklanan zararından şimdilik 5.000,00TL’sinin, sözleşme gereği davalının kullanımına tahsis ederek sözleşmenin tasfiyesi sırasında şantiye alanında bıraktığı ve hali hazırda davalı tarafça kullanılan şantiye binası için kesin hesap tespit hak edişinden kesilen 55.000,00 TL’ den şimdilik 5.000,00 TL’nin ve müvekkilince yapılamayan 3.040.957,19 TL’lik iş için mahrum kalınan kâr için şimdilik 5.000,00TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kısmi dava açılmasının HMK hükümlerinde yapılan değişiklikten sonra mümkün olmadığını, sözleşmenin idarenin takdir yetkisi dışında Kamu İhale Kurulu ve mahkeme kararı gereğince feshedildiğini, dava konusu ihalede en uygun teklifin …, en iyi ikinci teklifin ise davacı şirket tarafından verildiğini, davacı tarafından en iyi teklifi veren dava dışı şirketin elenmesi gerektiğinden bahisle itiraz edildiğini, kurumca itirazın reddedilmesi akabinde davacı yanca Kamu İhale Kurulu’na şikayette bulunulduğunu, Kamu İhale Kurulu’nun 24/08/2009 tarihli kararı ile şikayetin kabulüne karar verilerek dava dışı şirketin ihaleden elendiğini, bunun üzerine müvekkili kurum ile davacı arasında söz konusu sözleşmenin imzalandığını, bu süreçte dava dışı şirket tarafından Kamu İhale Kurumu kararının iptali için Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde 2009/1345 Esas sayısı ile dava açıldığını, mahkemece Kamu İhale Kurulu kararının iptaline karar verildiğini, mahkeme kararı sonrası Kamu İhale Kurulu’nca davacının şikayetinin reddine karar verilmesi üzerine müvekkili kurum tarafından 29/06/2010 tarihinde davacı şirket ile imzalanan sözleşmenin feshedilerek işin tasfiye edilmesine karar verildiğini, işin tasfiyesinde müvekkili kurumun bir kusurunun bulunmadığını, tasfiyenin haksız olduğu kanaatine varılması halinde ise ancak sözleşme bedelinin gerçekleşme oranı düşüldükten sonra kalan kısmının oranlanarak masrafların istenmesinin mümkün olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporları hükme esas alınmak suretiyle, davalı yanca yapılan ihale sonucu davacı şirketin yenileme çalışması edimini yüklendiği, davalı tarafından işin tasfiyesi ile başka bir şirketin sözleşme imzalamaya davet edildiği, davalı şirketin buna dayanak olarak Kamu İhale Kurumu ve İdare Mahkemesi tarafından verilen ihalenin iptali kararının gösterilmesine karşın tarafların sözleşme ile birbirlerine verdikleri maddi değerlerin sözleşme ilişkisi bu şekilde sona erip artık dayanaktan yoksun kaldığından iade ile yükümlü oldukları, davalı tarafın sübjektif imkansızlık gereği davacının sözleşmenin ifa edileceğine güven duygusu ile yapmış olduğu masrafları ödemekle yükümlü olduğu, ancak davalının bu sorumluluk esası gereği müsbet zararlardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, zarar miktarı olarak 136.255,62TL, şantiye binası için hakedişden kesilen 55.000,00TL olmak üzere toplam 191.225,62TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dava dilekçesi ile talep edilen 5.000,00TL kâr mahrumiyeti bakımından yerinde görülmeyen talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili idarenin hukuk kurallarına aykırı hareket etmediğinden davacının zararını tazminle yükümlü bulunmadığını, davacının sözleşme gereği ödemekle yükümlü olduğu sigorta bedellerini istemesinin sözleşme ve şartname hükümlerine aykırı olduğunu, Yapım İşleri Tip Sözleşmesinin 7’inci maddesinde; “Taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin ulaşım, sigorta vergi, resim ve harç giderleri sözleşme bedeline dahildir. İlgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi sözleşme bedeline dahil olmayıp, idare tarafından yükleniciye ödenir. ” hükmünün yer aldığını, Tip İdari Şartnamesinin 26. maddesinin “İsteklilerin sözleşmenin uygulanması sırasında ilgili mevzuat gereğince ödeyeceği her türlü vergi, resim, harç ve benzeri giderler ile ulaşım, nakliye ve her türlü sigorta giderleri teklif fiyata dahildir”‘ hükmünü içerdiğini, İdarenin sözleşmeyi feshetmesinin İdare mahkemesince verilen karar üzerine gerçekleştiğini, diğer taraftan, sözleşme bedelinin gerçekleşme oranı düşüldükten sonra kalan kısmının oranlanarak masrafların istenmesinin mümkün olduğunu, dava konusu edilen sözleşmenin bedelinin 6.011.234,06 TL , davacı yanın aldığı bedelin ise 2.970.276,87 TL olduğunu, yani davacının 6 milyar bedelli sözleşmenin yarsını gerçekleştirdiğini ve yaklaşık 3 milyar TL aldığını, şu halde talep edilen 136.225,62 TL sözleşme masraflarının da işin gerçekleşme oranı nazara alınarak yarısına hükmedilmesinin gerektiğini, davacı ile İdare arasında yapılan sözleşme feshedilene kadar davacı tarafın sözleşme konusu işin bedel itibarıyla % 50′ lik kısmını ikmal ettiğini ve karşılığında bedelini de tahsil ettiğini, ortada yapılan herhangi bir iş ve tahsil edilen bedel yokken sözleşme masraflarına sözleşmeyi yapan yüklenici firmanın katlanmasını beklemenin karşılıklı edimler dengesine aykırı olduğu gibi sözleşmenin yarısı tamamladıktan sonra sübjektif imkansızlık sebebiyle sözleşmeyi feshetmek zorunda kalan idareye bütün sözleşme masraflarını yüklemenin de edimler dengesine aykırı olduğunu, davacının davasını ıslah ederek müddeabihi artırdığından eğer bir faiz uygulanması gerekiyorsa ıslah edilen kısımlar için ancak ıslah tarihinden sonra uygulanmasının mümkün olacağını, davanın açıldığı tarihte talep edilmeyen bir miktar için dava tarihinden itibaren faize karar verilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 06/07/2010 tarihinde 29/06/2010 tarih ve 2010/226 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tasfiye edildiğini, davacının yapmış olduğu işlerin bedelinin, işin genel tasfiyesi sırasında tespit edilerek ödendiğini, bedeli ödenen işler ile İdarenin sebepsiz zenginleşmesinin mümkün olmadığını, mahkeme kararı ve Kurul Kararı gereği mücbir sebeple sözleşmenin fesh edilebileceğinin Kanunda da düzenlendiğini, mahkeme kararı ve Kamu İhale Kurulu kararı gereği sözleşmenin fesh edilmesinin ayrıca mücbir sebep teşkil ettiğini, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’ nun 23. maddesinde sözleşmelerin mücbir sebep hallerinde fesh edilebileceğinin düzenlendiğini, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 17. maddesinin “yüklenici yapı denetim görevlisinin işlerle ilgili her türlü çalışmaları ve gerektiğinde yatıp kalmaları için, sözleşmesinde belirtilen şartlar altında uygun yerler, bina ve barakalar hazırlayıp bedelsiz olarak idareye teslim etmek zorundadır. bina ve barakalar ister bedeli karşılığında, ister bedelsiz olarak yapılmış olsun, işin bitiminde bunlar idarenin malı olur” hükmünü içerdiğini, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ nin 49. maddesinin; “Sözleşmenin feshedilmesi halinde yüklenici, idarenin iznini almaksızın işyerindeki tesislerin ve bunlarla ilgili tesisatın hiçbirini bozup yerinden kaldırmak ve işyerinde bulunan ihzarat ve diğer malzeme, araç ve makinelerinden herhangi birini başka yere götürmek veya herhangi bir şekilde başkasına devretmek veyahut İşyerinde değişiklik yapmak hakkına sahip değildir. Yüklenicinin bu hususlarda herhangi bir fiilini önlemek İçin idare, gerekli takdirde işyerine el koyarak yüklenicinin teşkilatım işbaşından uzaklaştırabilir, hükmünü içerdiğini, Yapım İşleri Genel Şartnamesi Yükleniciye ait Giderler başlıklı 28 inci maddesi; ”a) Gerek işin yönetimi, gerekse işte kullanılacak her türlü malzeme, araç, makine, taşıt, vb.nin taşınmaları, bunlar için gerekli depo, baraka, hangar, garaj vb. tesislerin yapılması, bunların korunmaları ve sigortalan ile ilgili giderler, …d) Şantiye hizmetleri İçin gerekli enerji ve suyun (yapının bünyesine giren su ve enerji bunun dışındadır) sağlanması, taşınması ve dağıtılması için gerekli tesislerin yapılması ve bunlarla ilgili işletme giderleri ” hükmünü içerdiğini, şantiye binası bedeli olarak 01/05/2008 tarih ve 2008/263 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden firmadan 34.173,60 TL ile İdarenin mülkiyetinde bulunan Üsküdar, … Mahallesi … ada, … nolu parselin davacı tarafından şantiye yeri ve otopark olarak kiralanan yer için KDV ve gecikme cezası dahil toplam 10.534,87TL bedelin … nolu muhasebe işlem fişi ile 1 nolu hakkediş alacağından mahsup edildiğini, işin sonunda idareye devredilmesi gereken şantiye binasının kullanılamayacak durumda olması ve idarece atıl vaziyette kalacak olması sebebiyle idarece devralınmadığını, yüklenicinin kendi kullanımına bırakıldığını, ve şantiye bedeli hakediş alacağından mahsup edildiğini, şantiye binasının devri yerine bedelinin idarece devralınmasında davacının ekonomik kaybının sözkonusu olmayıp talebinde hukuki menfaati bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise işsahibidir. Taraflar arasında 15/02/2010 tarihli “İSKİ, Üsküdar Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası içerisinde bozuk, çökük hasarlı ve hizmet dışı kalmış mevcut atıksu ve içmesuyu hatlarında komple veya kısmi yenileme ve rehabilitasyon işi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Davacı, davada sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle kâr mahrumiyeti ve sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masrafları sonucu uğranılan zararların tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dosya kapsamından; dava konusu işin ihale ile öncelikle en iyi teklifi veren dava dışı … Şirketi’ne ihale edildiği, davacının itirazı ve şikayeti sonucu dava dışı şirketin aldığı ihalenin Kamu İhale kurumu’nca iptal edilerek işin en iyi ikinci teklifi veren davacı şirkete ihale edildiği, dava dışı şirketin İdari Mahkemesi’ne başvurduğu, Ankara 3. İdare Mahkemesi’ nin 2009/1345 Esas sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen kararı ile Kamu İhale Kurulu kararının iptaline karar verildiği, davalı İdare tarafından İdare Mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek davacı ile yapılan sözleşmenin feshedildiği, davacı yanca sözleşme aşamasına kadar 84.424,02TL sözleşme yapılma bedeli, 29.755,59TL karar pulu masrafı, 3.005,62TL Kamu İhale Kurulu payı ve 19.040,39TL All Risks sigorta primi olmak üzere toplam 136.225,62TL harcama yaptığı hususu sabittir. Taraflar arasındaki ihtilaf; sözleşmenin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, davacı yanın sözleşmeye güvenerek yaptığı masrafları davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. İstinaf kanun yoluna başvuran davalı yönünden sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde; somut olayda davalı idare tarafından İdare Mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek davacı ile yapılan sözleşme 06/07/2010 tarihinde, 29/06/2010 tarih ve 2010/226 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tasfiye edilmiştir. Bu haliyle sözleşmenin feshinin sübjektif imkansızlık sonucu olduğu anlaşılmaktadır. BK.’nın 117. maddesi hükmünce davalı iş sahibi açısından edimin yerine getirilmesi imkansız olmakla BK’nın. 96. maddesince davalının kusursuz olduğu açıktır. Ayrıca Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’ nun 23. maddesinde sözleşmelerin mücbir sebep hallerinde fesh edilebileceği de düzenlenmiştir. Sözleşmenin feshedilmesinde davalı idarenin kusursuz olduğu tespit edildiğinden davacı yanın sözleşmeye güvenerek yaptığı masrafları davalıdan talep edip edemeyeceği hususunun değerlendirilmesinde; Yapım İşleri Tip Sözleşmenin “Sözleşme Bedeline Dahil Olan Giderler” başlıklı 7. maddesinde; “Taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin ulaşım, sigorta vergi, resim ve harç giderleri sözleşme bedeline dahildir. İlgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi sözleşme bedeline dahil olmayıp, idare tarafından yükleniciye ödenir. ” , ” Vergi, Resim ve Harçlar İli Sözleşmeyle İlgili Diğer Giderler” başlıklı 8. Maddesinde;” Sözleşmenin düzenlenmesine ilişkin bütün vergi, resim, harçlarla ilgili diğer giderler yükleniciye aittir.” şeklinde düzenleme yapılmış, ” Sözleşmenin Ekleri” başlıklı 9.2. Maddesinde; Yapım İşleri Genel Şartnamesi ile İdari Şartname sözleşmenin eki olarak sayılmıştır. İdare Şartnamenin “Teklif Fiyata Dahil Olan Masraflar” başlıklı 26.maddesine göre; ” İsteklilerin sözleşmenin uygulanması sırasında ilgili mevzuat gereğince ödeyeceği her türlü vergi, resim, harç ve benzerli giderler ile ulaşım, nakliye ve her türlü sigorta giderleri teklif fiyata dahildir.” Bu maddeler kapsamında somut olayda davacı yanca yapılan sözleşme masraflarının davacı üzerinde bırakılması gerektiği sonucu çıkmakta ise de; Yargıtay 15.Hukuk Dairesi yerleşik kararlarında, BK. ’nın 117. maddesi hükmünce davalı iş sahibi açısından edimin yerine getirilmesi imkansız olmakla BK’nın 96. maddesince davalının kusursuz olduğu kabul edilerek, karşılıklı borçlanmayı içeren içeren sözleşmelerde borcundan böylece kurtulan davalının almış olduğu şeyleri nedensiz edinim kuralları uyarınca geri vermekle yükümlü olduğu kabul edilmiştir. Dosya kapsamında bulunan ve mali müşavir …, inşaat mühendisi … ile hukukçu … tarafından hazırlanan 14/09/2015 tarihli bilirkişi kök raporu ile aynı kurul tarafından düzenlenen 23/01/2018 tarihli ek raporda; olayda subjektif imkansızlığın olduğu, sözleşmenin sonlanmasında davalı tarafın kusurlu bulunmadığı, tarafların birbirinden aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerektiği, bu nedenle davacı tarafın sözleşmenin ifasına ilişkin yaptığı vergi, pul, sigorta vd. harcamalarını sözleşmenin ifa edileceğine güven ile yapmış olması sebebiyle davalı taraftan talep edebileceği, davacı tarafın sigorta poliçesinin iptali sebebiyle iade aldığı bir tutar varsa bunun bahse konu harcamalardan mahsubunun gerekeceği belirtilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Yargıtay kararlarında gerekse mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında sözleşmenin subjektif imkansızlık nedeniyle feshi halinde davalının kusursuz olduğu kabul edilmesine rağmen davacı yanca sözleşmenin ifa edileceğine duyulan güven ile yapılan masrafların sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince talep edilebileceği kabul edilmiş ise de; somut olayda dava dışı şirket ile davalı idare arasındaki ihalenin davacının şikayeti üzerine, davacının çabaları ile iptal edilerek ihalenin davacı şirkete verildiği ve davacı yanca işin yarısının yapılıp, yapılan iş bedelinin davacı yanca alındığı hususları ve sözleşme maddeleri gözetildiğinde davacı yanca sözleşmenin tesisi için yapılan masrafların talep edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Davalı idare tarafından davacının hak edişinden kesilen şantiye bedeli, kira bedeli ve KDV’si ile gecikme cezası yönünden yapılan değerlendirmede; 01/05/2008 tarih ve 2008/263 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden davalı idare tarafından davacıdan şantiye binası bedeli olarak 34.173,60TL’nin kesildiği, 24/05/2010 tarihli 19.462,73 TL muhasebe işlem fişi, 24/03/2010 tarihli 10.183,40 TL tahsilat formu ve 24/05/2010 tarihli 10.534.87 TL kira bedeli ile ilgili evraklardan; davalı İdarenin mülkiyetinde bulunan ve davacı tarafından şantiye yeri ve otopark olarak kiralanan Üsküdar İlçesi, … Mahallesi, … ada, … nolu parselin 10 aylık toplam kira bedelinin 8.630,00TL olduğu, bu bedele KDV eklenmesi ile toplam kira bedelinin 10.183,40 TL’ye ulaştığı, gecikme cezası ile beraber toplam alacağın 10.534.87 TL’ ye denk geldiği, 25/05/2010 tarihli muhasebe işlem fişine kira bedeli, KDV’si ve gecikme cezası toplamının 19.462,73 TL olarak yazıldığı, gerçekte toplam tahsilatın 320. hesap numarası ile belirlenen 10.534,87TL olduğu ve bütçe hesaplarının kullanılmasından dolayı alt genel toplamın 19.462,73TL olarak hesaplandığı, toplam 10.534,87 TL bedelin … nolu muhasebe işlem fişi ile davacının 1 nolu hak ediş alacağından mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “Yapı Denetim Görevlisi İçin Gerekli Binaların Yapılması” başlıklı 17. maddesinde “yüklenici, yapı denetim görevlisinin işlerle ilgili her türlü çalışmaları ve gerektiğinde yatıp kalmaları için, sözleşmesinde belirtilen şartlar altında uygun yerler, bina ve barakalar hazırlayıp bedelsiz olarak idareye teslim etmek zorundadır. Bina ve barakalar ister bedeli karşılığında, ister bedelsiz olarak yapılmış olsun, işin bitiminde bunlar idarenin malı olur.” şeklindeki düzenleme gereğince şantiyenin her halükarda davalı idareye kalacağı kabul ve taahhüt edildiğinden davalı İdare tarafından davacıdan şantiye bedeli ve gecikme cezası ile KDV dahil toplam bedelin hak edişten kesilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece sözleşmenin feshinin sübjektif imkansızlık sonucu olduğu, bu nedenle davalının kusurunun bulunmadığının kabul edilmesi isabetli olmuş ise de; dava dışı şirket ile davalı idare arasındaki ihalenin davacının şikayeti üzerine, davacının çabaları ile iptal edilerek ihalenin davacı şirkete verildiği ve davacı yanca işin yarısının yapılıp, yapılan iş bedelinin davalı yanca davacıya ödendiği hususları ile sözleşme maddeleri gözetildiğinde davacı yanca sözleşmenin tesisi için yapılan masrafların talep edilemeyeceği gözetilmeden, davacı yanca sözleşmenin ifa edileceğine duyulan güven ile yapılan masrafların sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince talep edilebileceğinin kabul edilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece davalı idare tarafından davacının hak edişinden kesilen 34.173,60TL şantiye binası bedeli ile davalı İdarenin mülkiyetinde bulunan ve davacı tarafından şantiye yeri ve otopark olarak kiralanan yer için ödenen kira bedeli ile KDV’si ve gecikme cezasının davacı yana iade edilmesi doğru olmuş ise de; … nolu muhasebe işlem fişi ile davacının 1 nolu hak ediş alacağından 10.534,87TL kesildiği bilirkişi raporunda belirlendiği halde, bütçe hesaplarının kullanılmasından dolayı muhasebe fişindeki 19.462,73TL alt genel toplamın iadesine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yine davacının davasını ıslah ederek müddeabihi artırdığından ıslah edilen kısımlar için ancak ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken mahkemece tüm bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi de hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile, 34.173,60TL şantiye bedeli ile 10.534,87 TL kira bedeli ve KDV’si ile gecikme cezası toplamı 44.708,47 TL alacağın; 5.000,00 TL’ sinin dava tarihinden itibaren, bakiye kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ve davacının masraf alacağı talebi yönünden davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2018 tarih ve 2014/129 Esas, 2018/506 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, 34.173,60TL şantiye bedeli ile 10.534,87TL kira bedeli ve KDV’si ile gecikme cezası toplamı 44.708,47TL alacağın; 5.000,00TL’ sinin dava tarihinden itibaren, bakiye kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, Davacı yanın masraf alacağı talebi yönünden davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 3.054,04 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan (256,20 TL peşin harç+3.094,88 TL ıslah harcı) toplam 3.351,08 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 297,04 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 3.054,04 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 338,55 TL tebligat ve posta gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.338,55 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 546,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL tebligat ve posta yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 6,90 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 6.612,10 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 17.869,13 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 83,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 181,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 19/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.