Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2224 E. 2021/2030 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2224
KARAR NO: 2021/2030
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2020
NUMARASI: 2018/916 Esas, 2020/590 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında yarım kalan bir inşaat işinin tamamlanmasına ilişkin 14/04/2016 tarihli 14.790.303,62 TL+KDV bedelli bir sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirirken davalının müvekkilini işe başlatmamak için her türlü yola başvurduğunu, akabinde de sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, şöyle ki, müvekkili tarafından gönderilen Diyarbakır …Noterliği’nin 04/08/2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ruhsatlandırma işleminin tamamlandığının, davalı tarafça yer tesliminin yapılmasının beklenildiğinin, davalının sözleşmesi iptal edilen eski müteahhit ile yaşadığı sorun nedeniyle firmanın inşaat sahasını terk etmemesi ve davalı tarafça işyeri sahasının teslime uygun hale getirilememesi gibi sebeplerle işyeri teslim tutanağının ancak 20/07/2016 tarihinde imza altına alındığının, eski müteahhitin zorluk çıkarmasına rağmen sahada işe başlanıldığının, kolluk güçlerinin çağrılarak işgalciden şikayetçi olunduğunun, kontrol firmasına bilgi verilmesine rağmen sahaya gelmediğinin bildirildiğini ve eksikliklerin giderilmesinin ve soruna çözüm bulunmasının istenildiğini, ihtarnameye dava dışı kontrol firmasınca cevap verildiğini ve durumun davalıya bildirildiğinin, davalı kooperatifin yönetim değişikliği nedeniyle aksamalar olduğunun bildirildiğini, davalının ise cevap vermediğini, akabinde müvekkilinin Diyarbakır …Noterliği’nin 23/08/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarmesi ile eski ve yeni yönetim ile yapılan görüşmelere rağmen işin devamı için gerekli plan ve projelerin müvekkiline verilmediğinin, dolayısıyla işin yapımı ve tesliminde aksamalara neden olunduğunun, sorunun iyiniyetle çözülmesi gerektiğinin bildirildiğini, davalının Büyükçekmece …Noterliği’nin 19/08/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin asli unsurlarının oluşmaması ve sözleşme evraklarının eksikliği sebebiyle sözleşmenin geçersiz olduğunun ve feshedildiğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilince davalıya gönderilen Diyarbakır …Noterliği’nin 05/09/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile feshin usul ve yasaya aykırı olduğunun, cezai şart ile yapılan masrafların talep edileceğinin bildirildiğini, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararların tazminin gerektiğini, ayrıca davalının ihtarnamede belirtmiş olduğu fesih nedeni ile cevap dilekçesinde belirttiği nedenlerin farklı olduğunu, müvekkilinin işe başlatılmama nedenlerine ilişkin bir açıklama da yapılmadığını, davalıya 800.000,00 TL bedelli bir çekin teminat olarak verildiğini, iş programının süresinde sunulamamasının nedeninin davalı tarafın kendileriyle görüşmek istememesi olduğunu, damga vergisinin ödenmemiş olmasının fesih nedeni olamayacağını, asgari personeli ve ekipmanı bulundurmadığı iddiasının doğru olmadığını, davalının müvekkilini muhatap almaması nedeniyle sorunlar yaşandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik cezai şart olarak 50.000,00 TL ve kar mahrumiyeti olarak 50.000,00 TL’nin haksız fesih tarihi olan 19/08/2016 tarihinden işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin 20/07/2016 tarihli tutanakla imalatın yapılacağı yeri davacıya teslim ettiğini, ancak davacının sözleşmenin 10.m. uyarınca 30 gün içinde inşaat başlamadığını, davacının sözleşmenin kurulması için gerekli teminat mektubunu vermediğini, bunun yerine bir bonoyu ciro ederek teslim ettiğini, yine sözleşmenin 11.m. uyarınca iş programını, malzeme temin programını ve nakit akış programını süresinde teslim etmediğini, sözleşme bedeli üzerinden ödemesi gereken damga vergisi bedelini ödemediğini, sözleşmenin ifası için gerekli asgari personeli, makine ve ekipmanı dahi bulundurmadığını, davacının edimlerini yerine getirmediğinin ve getirmeyeceğinin anlaşılması nedeniyle 19/08/2016 tarihli ihtarla sözleşmenin feshedildiğini, inşaat,malzeme ve imalat sigortalarını yaptırmadığını, ihtarname ile cevaplarındaki fesih nedenlerinin farklı olmadığını, davacının işe başladığını ispat edemediğini, ilgili belgelerin davacıya teslim edilmediğinin doğru olmadığını, davacının projeye bakarak ihaleye girdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili 28/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, cezai şart taleplerini 689.515,18 TL daha ve kar mahrumiyeti taleplerini 467.660,62 TL daha artırdıklarını, buna göre toplam 1.257.175,80 TL alacağın haksız fesih tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece, duruşmada dinlenen tanık beyanları ve davacı tarafından düzenlenen ihtarnameler kapsamında davalı tarafından yer tesliminin davacı tarafa fiili olarak yapılamadığı, yer tesliminin yapılamaması nedeniyle davacı tarafın haklı olarak işe başlayamadığı, davalı kooperatifin bu koşullarda sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre haksız fesih nedeniyle davacının sözleşmenin 8.maddesi gereğince bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda hesaplandığı üzere cezai şart olarak 739.515,18-TL, yine sözleşmenin 41.maddesi gereğince 517.660,62-TL kar mahrumiyeti talep edebileceği, TBK 179/2 maddesinin emredici nitelikte olmadığı, tarafların sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı düzenleme yapabilecekleri, bu bağlamda davacı tarafın sözleşmenin haksız olarak feshi halinde cezai şart ile birlikte kar mahrumiyeti de talep edebileceği gerekçesiyle, davanın ıslah edilen hali ile kabulüne, 1.257.175,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, iş bu alacağın 100.000-TL’sine dava tarihi olan 21/12/2017 tarihinden itibaren, bakiye 1.157.175,80-TL’sine ıslah tarihi olan 02/03/2020 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının yer tesliminden itibaren sözleşmede belirlenen sürede işe başlamadığını, sözleşmenin temel şartı olan teminat mektubunu vermediğini, iş programını, malzeme temin programını ve nakit akış programını süresinde sunmadığını, damga vergisini ödemediğini, gerekli asgari personeli, makine ve ekipmanı bulundurmadığını, inşaat, malzeme ve imalat sigortalarını yaptırmadığını, bilirkişi raporunda davacının yer teslim tutanağını imzalamadan önce inşai çalışmalara başlayabilmek için engellerin mevcut olup olmadığını araştırması gerektiğinin belirtildiğini, bu hususun dikkate alınmadığını, mahkemenin davanın neden kabul edildiğini ayrıntılı olarak gerekçelendirmediğini, davacı tanıkları ile müvekkili arasında husumet bulunduğunu, davacının işe başladığını kanıtlayacak somut bir belge sunmadığını, davacının davayı kendisine verilen süreden sonra ıslah ettiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Taraflar arasında yarım kalan bir inşaat işinin tamamlanmasına ilişkin 14/04/2016 tarihli 14.790.303,62 TL+KDV bedelli bir eser sözleşmesi akdedilmiş olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı, davalının müvekkilini işe başlatmamak için her türlü yola başvurduğunu, akabinde de sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürmüş, davalı ise davacının süresinde işe başlamadığını ve sözleşme uyarınca bir takım yükümlülüklerini yerine getirmediğini, feshin haklı olduğunu savunmuştur. Davalı Büyükçekmece …Noterliği’nin 19/08/2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, 14/04/2016 tarihli sözleşmenin asli unsurlarının oluşmaması ve sözleşme evraklarının eksikliği sebebiyle sözleşmenin geçersiz olduğunu davacıya ihtaren bildirmiştir. Eser sözleşmesinin feshi halinde sözleşmede açıkça öngörülmedikçe sözleşmeye dayalı talepte bulunulamaz ise de, sözleşmenin 8.m.de sözleşmenin işverence keyfi olarak feshi halinde cezai şart istenebileceği, sözleşmenin feshi ve tasfiyesi başlıklı 41 mde ise kusuru olmaksızın sözleşmesi feshedilen yüklenicinin kar mahrumiyeti talep edebileceği hususları açıkça düzenlenmiştir. Davalının fesih ihtarında sözleşmenin asli unsurlarının oluşmaması ve sözleşme evraklarının eksikliği sebebiyle sözleşmenin geçersiz olduğu ileri sürülmüş, cevap dilekçesinde bu husus, teminat mektubu verilmemesi, iş programının, malzeme temin programının ve nakit akış programının süresinde sunulmaması, damga vergisinin ödenmemesi, gerekli asgari personelin, makine ve ekipmanın bulundurulmaması, inşaat, malzeme ve imalat sigortalarının yaptırılmaması şeklinde açıklanmış ise de, davalının fesih ihtarı öncesinde bu eksikliklerin giderilmesine yönelik bir ihtarına rastlanılmamış, kaldı ki davacı tarafça teminat mektubunun çek olarak verildiği, iş programının süresinde sunulamamasının nedeninin davalı tarafın kendileriyle görüşmek istenilmemesi olduğu, damga vergisinin ödenmemiş olmasının fesih nedeni olamayacağı, asgari personeli ve ekipmanı bulundurmadığı iddiasının doğru olmadığı açıklanmış olup, davalı tarafça aksi ispat edilememiş ve feshin haklı olduğuna ilişkin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir. Davalı iş bu davada ayrıca davacının süresinde işe başlamaması nedeniyle feshin haklı olduğunu savunmuştur. Sözleşmenin 10/3.maddesinde, yer tesliminden itibaren 30 gün içinde işe başlanmaması durumunda sözleşmenin ihtara gerek olmaksızın fesholunacağı düzenlenmiştir, davacı ise yer tesliminin yapıldığını, ancak fiilen işe başlamasının önceki müteahhit tarafından engellendiğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında mevcut yer teslim tutanağına göre yer teslimi 20/07/2016 tarihinde yapılmış, buna göre ancak 20/08/2016 tarihinde fesih yapılabilir, ancak 19/08/2016 tarihinde sözleşme feshedilmiştir. Kaldı ki davacı tarafça işgalci olarak adlandırılan firma hakkında kolluğa şikayetçi olunduğu bildirilmiş, yerel mahkemece ceza soruşturma dosyası UYAP üzerinden celp edilmiştir, incelendiğinde davalı tarafın beyanlarında önceki firmanın işi eksik bıraktığını, buna rağmen alanı işgal etmeye devam ettiğini kabul ettiği, hukuki ihtilaf olduğundan bahisle takipsizlik kararı verildiği görülmüş, bu husus davacı iddiasını desteklemiştir. Davalı şikayet dilekçesinde suç tarihi sözleşme tarihinden sonraki bir tarih olan 26.04.2016 tarihi olarak belirtilmiş, öte yandan tanık beyanları ile bu engellemelerin bu tarihten sonra da devam ettiği kanaatine varılmıştır. O halde yerel mahkemece davalı tarafça davacıya yer tesliminin fiili olarak yapılamadığı, yer tesliminin yapılamaması nedeniyle davacı tarafın haklı olarak işe başlayamadığı, davalı kooperatifin bu koşullarda sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu şeklindeki gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan ıslah tahkikat aşaması bitinceye kadar yapılabilir, HMK 181.m. ile öngörülen süre ıslahın yapılması için değil, ıslaha ilişkin usuli işlemlerle ilgili süre olup, davacı tarafça davanın ıslahının yasal sürede yapıldığı kabul edilmiştir. Davalı tarafça hükmedilen tutara yönelik bir istinaf nedeni de ileri sürülmemiştir. Bu itibarla, mahkemece davanın ıslah edilen hali ile kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 25/11/2020 tarih ve 2018/916 Esas, 2020/590 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 85.877,62 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 21.470,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 64.407,62‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.