Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2211 E. 2021/1479 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2211
KARAR NO : 2021/1479
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2021
NUMARASI : 2021/198 D.iş 2021/200 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ : 07/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda değişik işler esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Talep, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati haciz talebine ilişkin olup, mahkemece karşı tarafın ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine dair verilen karara karşı, karşı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur.Talep eden vekili, müvekkili şirket ile aleyhine ihtiyati haciz istenen arasında çatı tamir işini yaptırmak üzere sözleşme imzalandığını, karşı tarafın çatı tamiri yaptığı esnada, çatıda kullandıkları kaynak makinesinden çıkan kıvılcımların etrafa sıçraması ve başka malzemeleri tutuşturması soncunda yangın çıktığını, çıkan yangında müvekkilinin iş yerinde çok büyük zarar meydana geldiğini, itfaiye raporunda yangının kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlar sonucunda meydana geldiğinin tespit edildiğini, alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin zararının 14.872.068,00TL olarak belirlendiğini, karşı tarafın yangının meydana gelmesinde kusurlu olduğunu ileri sürerek karşı tarafın menkul ve gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine 2.000.000,00TL üzerinden teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 29/03/2021 tarihli karar ile, ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından sunulan 26/02/2021 tarihli teknik delil tespiti raporunda, 08/02/2021 tarihinde meydana gelen yangının kaynak makinesi ile trapez saç panellerinin sabitlendiği ve çalışmalar esnasında taş motoru diye tabir edilen elektrikli el aleti ile sac kesim işlemlerinin yapılması aşamasında çatı katının altındaki merdiven boşluğundan ikinci katta ve merdiven boşluğundan istiflenmiş sünger deposuna elektrot ve metal parçacıklarının akkor halinde yüksek ısı ile birlikte süngerlere sirayeti sonucunda tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucunda meydana geldiğinin ifade edildiği, İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/17 D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda; yangının kaynak çalışması esnasında çıkan kıvılcım ve korların düşerek merdiven boşluğundaki süngerleri tutuşturması ile meydana geldiğinin, yangının önceden öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğunun, taşeron çalışanlarının tedbirsiz davranması ve dikkatsizliği ve ihmali sonucunda meydana geldiğinin tespit edildiği ve meydana gelen toplam zararın 14.872.068,00TL olarak belirlendiği, yangının kaynak çalışması esnasında çıkan kıvılcım ve korların düşerek merdiven boşluğundaki süngerleri tutuşturması ile meydana geldiğinin, yangının önceden öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğunun, taşeron çalışanlarının tedbirsiz davranması ve dikkatsizliği ve ihmali sonucunda meydana geldiğinin tespit edildiği ve meydana gelen toplam zararın 14.872.068,00TL olarak belirlendiği,15/02/2021 tarihli itfaiye olay raporunda; binanın çatı katında yapılan tadilatta oksijen kaynak makinesi, izolasyonda kullanılan LPG ile çalışan şaloma ve elektrik kaynak makinelerinin kullanıldığının, yangının kaynak çalışması esnasında çıkan kıvılcım ve korların süngerleri tutuşturması ile meydana geldiğinin ifade edildiği, bu raporlar ve tutanaklar gereğince olayda İİK 258.maddesi gereğince yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu, sunulan belgeler itibari ile İİK 257.maddesinde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için aranan şartların mevcut olduğu, İİK 259.maddesi gereğince, ihtiyati haciz talebinde bulunanın teminat yatırmasının mecburiyet taşıdığı gerekçesiyle ; alacaklının, borçlulardan alacağı olan toplam 400.000,00TL üzerinden talebinin kabulü ile, tahsilinin ifasınının temini bakımından, vaki isteği İİK 257. maddesinin 1. fıkrasına uygun bulunan alacak, rehinle temin edilmemiş ve diğer tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına kafi alacağın %15 oranında teminat da alınmış bulunduğundan, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının İcra İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir.Karşı taraf vekili 01/04/2021 tarihli dilekçesi ile, talep eden vekili tarafından sunulan itfaiye raporu dışındaki delillerin hiçbirinin kesin delil olarak kullanılamayacağını, yangın olayına konu soruşturma dosyasındaki yangın raporunun henüz dosyaya girmediğini, talep eden tarafın sunduğu evraklara istinaden herhangi bir yargılama yapılmadan ve taraflarına ait deliller toplanmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin kabul edilebilir olmadığını, müvekkili şirketin halihazırda ticari faaliyetine devam ettiğini ve mal kaçırma gayesinin olmadığını, mahkeme tarafından verilen karar nedeniyle telafisi imkansız zararlar doğacağını, müvekkilinin banka hesaplarına konulan hacizler nedeniyle çeklerin yazılması durumunda davacı tarafından yatırılan %15 oranında 60.000,00TL’lik teminatın bir kıymetinin kalmayacağını, somut olayda İİK 251/1.madde şartlarının gerçekleşmediğini, dava konusu zarara sebep olan yangının müvekkil şirket personeli tarafından çıkarılmadığını, 15/02/2021 tarihli itfaiye olay raporunda, “izolasyonda kullanılan LPG ile çalışan şaloma ve elektrik kaynak makinelerinin olduğu görülmüştür” ibaresinin yer aldığını, söz konusu malzemelerin yalıtım malzemesi olduğunu ve müvekkilinin yaptığı iş ile alakası olmadığını, söz konusu ekipmanların ihtiyati haciz talep eden şirketin kendi personeli tarafından kullanıldığını, olayın olduğu tarihte söz konusu alanda çalışma yapan personelin de yine bu personel olduğunu, bu durumun savcılık dosyası içinde mübrez ifade tutanaklarına da yansıdığını, savcılık soruşturması süren ve sebebi tam olarak belirlenemeyen olay ile ilgili mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Mahkemece duruşma açılarak verilen 03/05/2021 tarihli ek karar ile; ihtiyati haciz talebinin dayandığı sebebe ilişkin olarak, talep eden vekilince sunulan dilekçe ve ekinde sunulan delilerde alınan itfaiye raporu ve İstanbul Anadolu 12.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/17 D. İş sayılı dosyasından düzenlenen bilirkişi raporunda; yangının, çatı tamiri esnasında çatıda kullanılan kaynak makinesinden çıkan kıvılcımların neden olduğu tespit edildiği, bu itibarla olayda ihtiyati haciz için yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, itiraz eden vekilince yapılan itiraz nedenlerinin de İİK 265.maddesinde düzenlenen itiraz nedenlerinden olmadığı gerekçesiyle karşı tarafın ihtiyati haciz kararına itirazının reddine karar verilmiştir.Karşı taraf vekili istinaf dilekçesi ile, ihtiyati hacze dayanak yapılan delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporu için çıkılan keşifte müvekkilinin bulunmadığını, yangının meydana geldiği gün çatı katında iki ayrı çalışma yapıldığını, ilkinin müvekkilinin sözleşme gereği yapmakta olduğu çelik çatı taşıyıcı iskeleti ve asma kat inşaatı, ikincisinin ise, işyeri sahibi talep edenin yapmakta olduğu su yalıtımı için membranı şaloma alevi ile eritip yapıştırma işlemi olduğunu, itfaiye raporunda çatı zemininde görülen “izolasyonda kullanılan LPG ile çalışan şaloma”nın bu ikinci işleme ait olduğunun anlaşıldığını, çünkü müvekkili firmanın yaptığı işlemlerin şaloma ile bir ilgisinin bulunmadığını, talep eden çalışanlarının olay anında dilatasyon (iki binayı ayıran boşluk anlamına gelmekte- aynı zamanda yangının doğası gereğinin aksine yani aşağı doğru hareketini açıklamaktadır) hattına şaloma alevi ile membran yapıştırma işlemi yaptıklarının, bu işleme ait ekipmanda çatı katında bulunduğu halde dosyaya sunulan alelade bir fatura ile güçlü bir alev ile yapılan bu işlemin başka bir zamanda yapıldığının iddia edildiğini, olay yeri incelemede çekilen fotoğraflar ile müvekkili şirket çalışanlarının olay anında çektiği görüntüler kıyaslandığında , tahliyeden sonra ihtiyati haciz talep eden tarafın alev üfleyen bu makineleri olay yerinden kaldırdıklarının görüleceğini, olay günü müvekkili şirket çalışanları ile birlikte sekiz kişinin açık çatı alanında çalıtığını, … başta olmak üzere talep eden…. A.Ş. çalışanlarının ifadelerinde kendileri tarafından yapılmakta olan şaloma işlemden hiç bahsedilmeyerek gerçeğin gizlendiğini, yangının müvekkili sebebiyle çıkmasının mümkün olmadığını,halen açılmış bir dava bulunmayıp; müvekkilinin hukuki sürece etkin bir şekilde katılma imkanı bulamadan, çalışanların maaşlarını ödeyemez hale getirildiğini, ihtiyati haciz talep edenin öncelikle alacaklı olması gerektiğini, ancak talep edenin henüz alacaklı sıfatı dahi bulunmadığından; miktarı dahi belli olmayan; yargılama gerektiren bu alacağın muaccel hale gelmiş olduğunun kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, kural olarak, ancak vadesi gelmiş olan yani muaccel olan alacaklar için ihtiyati haciz istenebileceğini, müvekkili şirketin tek bir araç dahi satmadığı gibi; işin doğası gereği çok ağır makinelerle çalışmakta olup, ticari hayatına devam etmeye çalışan müvekkilinin kaçmasının da mal kaçırmasının da mümkün olmadığını, üstelik dosyaya bu yönde bir belge de sunulmadığını, olayda İİK’ nın 257/2. Maddesindeki şartların gerçekleşmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başşurmuştur.
Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Taraflar arasında bila tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmış olup, bu husus tarafların kabulündedir.
Sözleşmenin ” İşin Konusu” başlıklı 2.maddesi gereğince, davalı yüklenici sıfatıyla, davacı iş sahibinin plaza binasının yapısal çelik çatı işlerini sözleşmede öngörülen süre ve koşullar içerisinde imalat ve montajını tamamlayıp teslim etme işini üstlenmiştir. İcra İflas Kanun’nun “İhtiyati Haciz Şartları” başlıklı 257/1maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Aynı Kanun’ un 258/1. Maddesinin 2.cümlesinde; ” alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı” hakkında kanaat edinmiş olması gerekmektedir.Somut olayda; dosya kapsamında bulunan, İtfaiye Olay Raporu, Polis Olay Yeri İnceleme Raporu, Görgü – Tespit Tutanağı, Görüntü İzleme Tutanağı, İfade tutanakları, 26/02/2021 tarihli Teknik Bilirkişi Raporu, İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2021/17 D. İş sayılı dosyasından alınan 18/03/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu birbiriyle uyumlu olup, rapor ve tespit tutanaklarında; yangının kaynak çalışması esnasında çıkan kıvılcım ve korların düşerek merdiven boşluğundaki süngerleri tutuşturması ile meydana geldiği, yangının önceden öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğu, taşeron çalışanlarının tedbirsiz davranması ve dikkatsizliği ve ihmali sonucunda gerçekleşiğinin tespit edildiği ve meydana gelen toplam zararın 14.872.068,00TL olarak belirlendiği anlaşıldığından mahkemece yaklaşık ispatın gerçekleştiği gerekçesiyle talep edenin ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur.6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, karşı taraf şirket vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile esas davanın açıldığı mahkemede toplanacak delillerin de değerlendirilmesi sonucu talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, karşı taraf şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/05/2021 tarih ve 2021/198 D.iş, 2021/200 Karar sayılı ek kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Karşı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 07/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.