Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2175 E. 2021/1803 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2175
KARAR NO: 2021/1803
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2021
NUMARASI: 2019/619 Esas, 2021/206 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince müvekkili tarafından davalıya 13.729,61TL bedelli silindirik masuranın imal edilerek teslim edildiği halde, davalı yanca iş bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında iş bedelinin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ndan icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 30/06/2015 tarihli sipariş sözleşmesine istinaden 15.000 adet 0,78-TL birim fiyat üzerinden orjinal PP malzemeden üretilen silindirik bobin üretimi konusunda sözleşme aktedildiğini, müvekkili şirkete 31/07/2015 tarihli … numaralı fatura ile 14.917 adet silindirik masura gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından bu malların alındığını, malların ayıplı olduğu fark edilince aynı gün davacı şirkete müracaat edilerek ürünlerdeki ayıbın giderilmesi yada ürünlerin ayıpsız olanları ile değiştirilmesinin talep edildiğini, davacı şirket tarafından bu bildirimlere itibar edilmediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından alınan silindirik masuralardan 13.030 adedinin 31/10/2015 tarihli iade faturası ile … Nakliyat firması ile davacı şirkete iade edildiğini, davacı şirket tarafından bu ayıplı malların iade alınmayıp geri gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından geri gönderilen bu mallara ilişkin olarak davacı şirkete ihtarname çekildiğini, söz konusu malların ayıplı olduğunun açık ve net olarak ifade edildiğini, davacı şirketin söz konusu ayıplı malları iade almak yerine müvekkiline kestiği faturadan dolayı icra takibi yaptığını savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 18/05/2016 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; satılan ürünlerin ayıplı ve hatalı olduğuna ilişkin beyanları kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkili şirkete ayıp ihbarı yapılmadığını, davalı tarafça dosyaya sunulan 06/11/2015 tarihli “ihtarname” başlıklı yazının satıma konu ürünlerin davalıya tesliminden yaklaşık 4 ay sonra tanzim edildiğini ve taraflarına tebliğ edilmediğini belirtmiştir. Mahkemece 02/11/2017 tarihli karar ile, 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle; davalının ayıp iddiasının varlığını ve süresinde yapıldığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 13.729,61TL için iptaline, takibin takip talebindeki koşullarla devamına, davalının % 20 (2.745,92 TL) oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 29/12/2017 tarihli istinaf dilekçesi ile; dava konusu ürünlerde müvekkili şirket tarafından üretime alındığı zaman TBK hükümleri gereğince gizli ayıp olduğunun anlaşıldığını, bu ayıp neticesinde bobinlere bağlanan iplerin kopmasına neden olduğunu, davacı şirketin alım- satım yetkilileri ile malların eksik ve ayıplı olduğu konusunun sözlü olarak görüşüldüğünü, netice alınamayınca uygun olan sürede müvekkili tarafından davacıya ihtar çekildiğini, yapılan yargılama sırasında sadece davacının ticari defter ve kayıtlarının dikkate alındığını, kendi defterlerinin Uşak Vergi Dairesinde olması nedeniyle talimat yoluyla incelenmesinin reddedildiğini, ayıplı malların halen müvekkili şirket nezdinde bulunduğunu ve kullanılamadığını, mahkemece eksik inceleme yapıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 31/10/2019 tarih, 2018/411 Esas, 2019/1321 Karar sayılı kararı ile; uyuşmazlık konusunun, davalıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında toplandığı, her ne kadar mahkeme gerekçesinde davalı tarafa ayıplı olduğu belirtilen ürünlerin bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için nerede bulunduğu konusunda mahkemeye bilgi verilmediği ve ipliğin masuraya aktarılması sırasında balans ve sallama yaptığı, bunun da kopmalara ve üretim kaybına neden olduğu belirtilmiş ve bu durumun kanıtlayıcı hiçbir delil ibraz edilmediği yazılı ise de, yapılan incelemede yerel mahkeme tarafından davalı tarafa ayıplı ürünlerin nerede olduğunun bildirilmesi konusunda her hangi bir ihtarat yapılmadığı gibi, bu doğrultuda meşruhatlı davetiye de çıkartılmadığının tespit edildiği, bu itibarla davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki itirazları doğrultusunda ayıp ihbarının tanık ile dahi ispatlanabileceği gözetilerek davalı tarafın ayıp iddiasına ilişkin değerlendirmenin ve yargılamanın usulüne uygun bir şekilde yapılıp, ayıp iddiasına ilişkin tüm delillerin toplanarak ayıplı olduğu iddia edilen mallar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak ayıpların niteliği belirlenerek ayıbın süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerekirken mahkemece bu hususlar hiç değerlendirilmeden hüküm tesisi isabetsiz olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yeni esas sayılı dosya üzerinden verilen 05/03/2021 tarihli karar ile, TBK’nın 474. maddesi gereğince iş sahibinin, eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları uygun süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, somut olayda fatura konusu ürünlerin davalıya 31/07/2015 tarihinde teslim edildiğinin çekişmesiz olduğu, davalı yanca ayıp ihbarının ise 31/10/2015 tarihinde düzenlenen iade faturası ve 06/11/2015 tarihinde keşide edilen ihtarname ile yapıldığının anlaşıldığı, davalı vekilinin anlatımı kapsamında ürünlerin açık ayıplı olduğu ve aynı gün davacı şirkete başvurulduğu belirtilmiş ise de bu savunmanın kanıtlanamadığı, ayıp ihbarının eserin teslim edildiği gün yapıldığının davalı tarafça her türlü delille kanıtlanabileceği, bu nedenle davalı yana tanık listesi sunulması ve ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin nerede olduğunu bildirilmesi konularında kesin süre verildiği, ancak verilen kesin sürede davalı tarafından ara karar gereğinin yerine getirilmediği, bu hali ile davalı tarafından her ne kadar ipliğin masuraya aktarılması sırasında balans ve sallama yaptığı bunun da kopmalara neden olduğu ileri sürülmüş ise de; bu durumu kanıtlayıcı herhangi bir delil ibraz edilmediği, bu durumda davalı tarafından ayıp iddiasının varlığı ve süresinde yapıldığnın kanıtlanamadığı, satılarak teslim edildiği tarafların kabulünde olan takip ve dava konusu yapılan fatura kapsamı ürün bedelinden dolayı davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 13.729,61TL tutarında alacaklı bulunduğu, itirazın bu miktar üzerinden iptalinin gerektiği ve alacak likit nitelikte olup, davalının itirazında haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 13.729,61TL için iptaline, takibin takip talebindeki koşullarla devamına, davalının % 20 (2.745,92.TL) oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili 03/06/2021tarihli istinaf dilekçesiyle, mahkeme gerekçesinde, davalı müvekkilinin tanıklarını hangi konuda dinleteceği, tanık listesi sunması ve ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin nerede olduğunu bildirmesi için kesin süre verildiği halde müvekkilinin ara kararı yerine getirmediği için sözleşmedeki malların ayıplı olduğu ispatlanamadığına kanaat getirildiğini, oysa ki müvekkili şirketin mahkemece yapılan yargılama kapsamında kurulan ara karardan bilgisi olmadığını, ara kararın dosyada vekillikten çekilen avukata tebliğ edildiğini, vekillikten çekilme dilekçesinin usulüne uygun şekilde müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, tebliğ yapılan avukatın da vekalet hükümlerine aykırı olarak bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmeyerek müvekkili şirketin ara karar uyarınca sorumluluğunu yerine getirmesine engel olduğunu ve iddiasını ispatlayamaması nedeniyle de hak kaybı yaşamasına neden olduğunu, bu nedenlerle dosya kapsamındaki davaya konu mallar üzerinde bilirkişi incelemesi için hazır edilmesi konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduklarını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı is iş sahibidir. Taraflar arasında imzalanan 30/06/2015 tarihli “Teklif/sözleşme” başlıklı belge gereğince davacı yüklenici sıfatıyla 15.000 adet 0,78TL’den KDV dahil 13.806,00TL bedelli silindirik bobin üretimi işini üstlenmiştir. Dosya kapsamından icra takibine konu 31/07/2015 tarihli faturada yazılı 7.546 adet sarı ve 7.371 adet kırmızı silindirik masuranın davalıya teslim edildiği hususu sabittir. Taraflar arasındaki ihtilaf, davalıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında toplanmaktadır. Davacı yüklenici tarafça davalı isş sahibi hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; 31/07/2015 tarih, 0022320 sıra numaralı, 13.729,61TL bedelli faturaya istinaden13.729,61TL alacağın tahsili için 04/12/2015 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme kararına karşı davalı yanca hem esas hem de usuli yönden istinaf kanun yoluna başvurulduğundan öncelikle usuli itirazların incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekilince yargılama sırasındaki tebligatların usulüne uygun yapılmadığı belirtilmiş ise de; yapılan incelemede, gerek avukatın vekillikten çekilme dilekçesi, gerekse mahkemenin davalı tarafa ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin nerede olduğunun bildirilmesi konusunda kesin süre verildiği 20/11/2020 tarihli duruşma zaptının davalı şirket adına, davalı şirketin ticaret sicil adresinde daimi çalışan …’a TK’nın 21. Maddesi gereği 05/09/2018 ve 14/12/220 tarihlerinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı yanın usuli itirazlarının incelenmesi akabinde esasa ilişkin itirazların değerlendirilmesine geçilmiştir.Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. TMK.’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat kuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir.” şeklinde ifade edilmiştir.Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, Yargıtay’ın da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” (bkz.Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin. 30.05.2013 tarih, 2013/5906 sas, 2013/3519 Karar sayılı kararı) Dosya kapsamından mahkemece verilen kesin süreye rağmen davalı yanca ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin nerede olduğunun bildirilmediği sabittir. O halde, mahkemece davalı yanca ürünlerin ayıplı olduğu yönündeki iddianın ispatlanmadığı gözetilerek, mali müşavir … tarafından hazırlanan, denetime elverişli 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerinin davacı lehine delil vasfı taşıdığı, defter ve belgelere göre de davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 13.729,61TL alacaklı olduğu gerekçesiyle bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2021 tarih ve 2019/619 Esas, 2021/206 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 937,87 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 234,46‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 703,41‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.