Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2066 E. 2021/2013 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2066
KARAR NO: 2021/2013
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2020
NUMARASI: 2019/723 Esas, 2020/604 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı taraf ile 38.822,00 TL bedel mukabilinde 2 adet vibrasyonlu besleme sistemi yapımı için anlaştığını ve bu sistemi davalıya teslim ettiğini, çek mukabili 15.600,00 TL tahsilat yapıldığını, teslim tarihinin 23.08.2017 olduğunu, bakiyenin tahsil edilemediğini, kalan 23.222,00 TL için icra takibine geçildiğini, borçlu davalının icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça, davaya cevap verilmemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin 23.222,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, müvekkili şirketin dava tarihinden önce “… Mah. …atoyolu Cad. No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresindeki işyerini “… Mah. … Cad. No:… … Ümraniye/İSTANBUL” adresine naklettiğini ve bu değişikliğin 21.10.2019 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, istinafa konu davanın ise 18/11/2019 tarihinde açıldığını, yerel mahkemenin dava dilekçesi ve tensip zaptını içeren tebligatı davalının ayrılmış olduğu “… Mah. … Cad. No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresine gönderdiğini, bu adresten tebligatın bila dönmesi üzerine Yerel Mahkemece İstanbul Ticaret Odasından adres araştırılması yapılmadan aynı adrese Tebligat Kanunun 35. Maddesine göre tebligat yapıldığını, bundan sonra yapılan tüm tebligatların da aynı usule göre tebliğ edildiğini ve bu şekilde müvekkilinin HMK’nın 27. Maddesine aykırı surette savunma hakkının kısıtlandığını, usulüne uygun taraf teşkili yapılmadığını belirterek, davanın kısmen kabulü yönündeki kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. İlk derece mahkemesince, dava dilekçesi ve tensip zaptını içeren tebligat davalı şirketin “… Mah. … Cad. No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresine gönderilmiş, bu adresten tebligatın bilatebliğ dönmesi üzerine, aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre tebligat yapılmasına yoluna gidilmiş, bundan sonra yapılan tüm tebligatlar da aynı usule göre tebliğ edilmiştir. Ancak, dosya arasında yer alan 21.10.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi suretinden anlaşılacağı üzere, davalı şirketin “… Mah. …yolu Cad. No:… Ümraniye/İSTANBUL” olan adresi, bu tarih itibariyle “… Mah. … Cad. No:… … Ümraniye/İSTANBUL” olarak değiştirilmiştir. İstinafa konu dava bu tarihten daha sonra 18/11/2019 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, davalı şirkete Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre çıkartılan tebligatlar usulsüz olduklarından davalıya yargılama boyunca ve gerekçeli kararın tebliği sırasında geçerli bir tebligat yapılmamıştır. Tebligat Kanunu’nun 32. Maddesine göre, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur. Her ne kadar istinaf dilekçesinde bir ıttıla tarihi belirtilmemiş ve karardan sonra icra dosyasından davalı vekiline icra emri tebliğ edilmiş ise de, söz konusu Kanun maddesindeki açık düzenleme karşısında, davalı vekilince daha önceki bir tarih beyan edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf dilekçesini sunduğu tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Buna göre istinaf dilekçesinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Davalının usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesi davalının hukuki dinlenilme hakkını kullanması için gerekli ve zorunlu olup, mahkeme davalıyı savunma hakkı tanımak amacıyla usulüne uygun olarak cevap vermeye ve duruşmalara katılmaya 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda belirtilen usule uygun olarak davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya bu şekilde usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilip, duruşmaya davet edilmemesi halinde savunma ve hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş sayılır. Buna göre, istinaf incelemesine konu davada usulüne uygun bir taraf teşkili yapıldığından bahsedilemeyeceğinden, davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken usulsüz tebligat ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2020 tarih, 2019/723 Esas, 2020/604 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.