Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2048 E. 2021/1876 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2048
KARAR NO: 2021/1876
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2020/157 Esas, 2021/201 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 16/06/2014 tarihli sözleşme yapıldığını, sözleşmenin konusunun davalının … İşletmesinde ambalajlı su üretim programında kullanılmak üzere Pet 5 İt. 2.200 Adet/Saat’in %95 hat sonu kapasiteli tam otomatik su dolum hattı yapılması, hattın kurulumu ve mekanik işi olduğunu, işin bedelinin 409.956,8O-EURO, işin süresinin avans ödemesini müteakip 14 hafta içerisinde tamamlanacağını, ödemenin, %50’si avans sipariş ile verildiğini, %40’ı nakliyeden önce (müteaahhit fabrikasında test edilmesinin akabinde) %10’u montajın akabinde fabrikadaki performans testlerinin tamamlanması ile birlikte ödeneceğini, davalı şirketin müvekkilinin sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın, %10’luk son ödeme tutarı olan 40.995,68 EURO borcunu ödemediğini, müvekkil şirket tamamladığı işi nedeniyle davalıya ; 09/08/2014 tarih, … sıra nolu ve 1.176.821,60-TL. miktarlı faturayı ve, 18/08/2014 tarih, … sıra nolu ve 228.832,64-TL. miktarlı faturayı düzenlendiğini, faturaların davalıya teslim edildiğini, davalının fatura içeriklerine yönelik herhangi bir itirazı ya da tamamlanan imalat ve işle ilgili herhangi bir ihtirazı kaydı olmadığını, müvekkil şirket müteaddit defalar, davalıdan alacağını talep etmesine karşın, alâcağı ödenmediğini, davalı en son, müvekkil şirkete olan borcundan kurtulmak amacıyla, işin montaj ve teslim tarihi olan 22/08/2014 tarihinden 25,5 ay sonrasına sözleşmenin 8. Maddesindeki cezai şarta istinaden açıklamasıyla 05/10/2016 tarih, … seri ve sıra nolu ve 48.380,00-EURO bedelli fatura düzenleyerek müvekkil şirkete gönderdiğini, müvekkil şirket, kendisine gönderilen faturayı 17/01/2017 tarihinde teslim aldığını, imzalanan sözleşme hükümlerine aykırı olarak düzenlenen fatura ve içeriğine itiraz ederek, faturayı Bakırköy … Noterliği’nin., 17/01/2017 tarih ve … yevmiyesi ile davalıya iade ettiğini, müvekkilinin sözleşme konusu işi tamamlayarak, 22/08/2014 tarihinde montajını yaparak ve performans testlerini tamamlamak suretiyle teslimatı gerçekleştirdiğini, sözleşmenin 7.m. uyarınca müvekkilince sözleşmeye aykırı davranılması halinde davalının 5 gün süreli yazılı bir uyarıda bulunması gerektiğini, ancak davalının bugüne kadar bu yönde bir ihbarının olmadığını, ileri sürerek,41.000,00 EURO alacağının fiili ödeme günündeki TCMB Efektif Satış Kuru üzerinden TL olarak tahsiline, TTK. 1530 hükmü gereğince 18/10/2014 tarihinden itibaren asıl alacağa kamu bankalarınca bildirilen merkez bankası azami mevduat faiz oranın uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşme konusunun su dolum hattı yapılması “(i) tesis edilmesi, (ii) montajının yapılması ve (iii) devreye alınması” olduğunu, müvekkili tarafından sözleşme ile üstlenilen tüm yükümlülüklerin sırası ve muaccel hale gelmesi ile ifa edildiğini, davacının soğutma sisteminin çalışır biçimde devreye almak ve sözleşme ile kararlaştırıldığı üzere PET 5. lt 2.200 adet saat’in %95’i hat sonu kapasite performansına ulaşmasını temin etmekle mükellef olduğunu, ancak hattın hiçbir zaman bu performansa ulaşamadığını ve müvekkili tarafından da bu sebeple kabul yapılmadığını, tam kabul yapılmadığı ve dolayısıyla performans testleri tamamlanmadığı için davacının sözleşme bedelinin %10’u oranındaki kısma hak kazanamadığını, ayrıca davacının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin 8.m. uyarınca 41.000,00 Euro cezai şart ödemesi gerektiğini, zira davacının tam ifa yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi garanti yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, defalarca bildirilmiş olmasına rağmen arızanın giderilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının performans testlerinin yapılmadığı yönündeki savunmasının ayıp defi niteliğinde olduğu, sözleşmede ihbar süresinin 5 gün olarak belirlendiği, ancak davalı tarafça davacıya ayıp ihbarında bulunulmadığı, dolayısıyla davacının edimini yerine getirmiş sayılması gerektiği, ancak davalının bakiye borcunu ödemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 40.995,68 Euro alacağın davalıdan tahsiline, faize ve fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 18/03/2020 tarih 2018/451 E., 2020/424 K. sayılı kararı ile, “Taraflar arasında su dolum hattı imalatı ve montajını konu alan 16/06/2014 tarihli ve 409.959.80 euro bedelli yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Davacı yüklenici, sözleşmeye konu işi tamamlayarak teslim ettiğini belirterek kararlaştırılan bakiye alacağı talep etmiş; davalı iş sahibi ise, sözleşme ile kararlaştırılan ve davacı tarafından talep edilen %10’luk bedele hükmedilmesi için işin performans testlerinin yapılması ve ancak %95 üzerinde bir verimliğinin sağlanması gerektiğini belirttikten sonra, istinafında performans testlerinin yapıldığını fakat testin geçilemediğini ileri sürmüştür. Sözleşmenin 2.maddesinin ödeme başlıklı bölümünde %50 avansın sipariş ile verileceği, %40 ödemenin nakliyeden önce yapılacağı ve %10’un da montaj akabinde fabrikadaki performans testlerinin tamamlanması ile birlikte ödeneceği düzenlenmiştir. Davacı, davasında bu %10’luk (41.000,00 euro = 161.982,80 TL) kalan bedeli talep etmektedir. Mahkemece, dosya kapsamına göre davalı savunması ayıp iddiası olarak değerlendirilmiş ve sözleşmenin ilgili maddesine göre ayıp ihbarının kararlaştırılan 5 günlük süre içerisinde yapılmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu sözleşmenin 4/p maddesinde 2 yıllık bir garanti süresi öngörülmüş olup, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış içtihat ve uygulamalarında iş için garanti süresinin belirlenmiş olması halinde ayıp ihbarının yapılması koşulu aranmamaktadır. O halde, ayıp ihbarının yapılmış olduğu kabul edilerek davalının savunmasına göre ayıp iddiasının usulünce araştırılması gerekir. Bunun için mahallinde konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yapılarak ayıbın varlığı ve niteliği ile işin kabule zorlanmayacak derecede ayıplı olup olmadığı belirtilerek, saptanacak niteliğine göre oluşacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde süresinde ayıp ihbarının bulunmadığı kabul edilerek davanın kabulüne dair verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına aykırı olmuştur.” gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kararından sonra mahkemece, makineleri keşfen incelemede hazır tutma yükümlülüğünün ayıp defi ileri süren davalıda bulunduğu, davalı vekilinden uyuşmazlık konusu makinelerin akıbetinin sorulduğu ve davalı vekili tarafından makinelerin hurdaya ayrıldığı ve davalı uhdesinde bulunmadığı hususunun bildirildiği, bu şekilde makineler üzerinde ayıp noktasında inceleme yapılamayacağının anlaşıldığı, bu nedenle gerekse de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararının taraflar için usuli müktesap hak teşkil etmesi nedeni ile davalı tarafından ayıp define konu edilen makineler üzerinde ayıp noktasında yapılmış ve dosyaya ibraz edilmiş mahkemece yapılmış her hangi bir tespitte bulunmadığından ve mevcut duruma göre makineler irdelenemediğinden ayıp define itibar edilemediği, incelemenin de yapılamamasına göre davalı tarafından ayıp savunmasının ispatlanamadığı, davada sözleşmeye dayalı borcun yerine getirildiğinin kabulü gerektiği, sözleşme bedelinin %10’u 40.995,68 Euro yönünden davanın haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 40.995,68 Euro’nun davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, faize ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilince iş kabulünün hiçbir zaman yapılmamış olması nedeniyle ayıp hükümlerinin uygulanamayacağını, davacının performans testlerini tamamladığını ve %95 performansa ulaştığını, dolayısıyla sözleşmeye göre son ödemeyi talep etmeye hak kazandığını ispat etmesi gerektiğini, 03/06/2015 tarihinde performans testlerinin yapıldığını, ancak makinenin testi geçemediğini, bu tarihten sonra da makinenin zaten vasıflarındaki eksiklikler nedeniyle bir daha test yapılmasına imkan vermediğini, cezai şart savunmalarının ve mahsup taleplerinin hiç değerlendirilmediğini, davacının tam ifa yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi garanti yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, defalarca bildirilmiş olmasına rağmen arızanın giderilemediğini, cezai şart faturasına da yasal sürede itiraz etmediğini, bilirkişi incelemesi sonucu müvekkilinin haklılığının ortaya çıktığını ancak dikkate alınmadığını belirterek, hükmün kaldırılmasını istemiştir. Dairemiz önceki kararında da belirtildiği gibi, davacı yüklenici, sözleşmeye konu işi tamamlayarak teslim ettiğini belirterek kararlaştırılan bakiye alacağı talep etmiş; davalı iş sahibi ise, sözleşme ile kararlaştırılan ve davacı tarafından talep edilen %10’luk bedele hükmedilmesi için işin performans testlerinin yapılması ve ancak %95 üzerinde bir verimliğinin sağlanması gerektiğini belirttikten sonra, önceki hükmün istinafında performans testlerinin yapıldığını fakat testin geçilemediğini ileri sürmüştür. O halde davalının savunmasının eksik ifa değil ayıplı ifa yönünde olduğu kabul edilmelidir. Ne var ki, dava konusu makinenin hurdaya ayrıldığı, artık davalı elinde olmadığı anlaşılmakta olup, davalı ayıp savunmasını ispatlayamamıştır. Kaldı ki davacı dava konusu işe ilişkin iki adet faturanın davalıya tebliğ edildiğini ve kayıtlarına işlendiğini ileri sürmekte, dosya kapsamında mevcut e-posta ve haciz bildirimine cevap yazısında da davalı cari hesaplarında (cezai şart faturası hariç) davacı talebi kadar borçlu olunduğu belirtilmekte, dolayısıyla yapılan işe ilişkin faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğu kabul edilmektedir, yani davalı iddiası eksik iş iddiası olarak kabul edilse bile, faturaları defterlerine kaydetmiş olmakla işin eksiksiz yapıldığına dair karine oluşmuş, davalı tarafça aksi de ispat edilememiştir. Öte yandan davalı, davacının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin 8.m. uyarınca 41.000,00 Euro cezai şart ödemesi gerektiğini, zira davacının tam ifa yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi garanti yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, defalarca bildirilmiş olmasına rağmen arızanın giderilemediğini savunmuş, ancak mahkemece davalının takas-mahsup talebi niteliğindeki bu savunması üzerinde hiç durulmamıştır. O halde mahkemece davalının cezai şart alacağı olduğu ve bu alacağın takas-mahsubu gerektiği yönündeki savunması üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 18/03/2021 tarih, 2020/157 Esas, 2021/201 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.