Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/2015 E. 2021/1971 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2015
KARAR NO: 2021/1971
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2020/88 Esas, 2020/611 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacının İstanbul Tuzla Tersaneler Bölgesinde gemi bakım ve onarım işiyle iştigal ettiğini, davalının … isimli geminin bakım ve onarım işlerinin yapılması konusunda davacı ile görüşmelere başladığını, yüksek oranda iskonto yapıldığı takdirde … (…) isimli gemi ile birlikte iki geminin bakım onarım işleri için tersaneye getireceğini vadettiğini, davacı şirketin her iki geminin de işlerini alabilmek amacıyla donatanla her iki gemi için bakım onarım sözleşmesi yaptığını, fiyattan % 21 oranında indirim hakkı sağlandığını, ilk gemi olan …’in bakım, onarım ve havuzlama işleri için % 21 oranında indirim uygulandığını, aradaki anlaşmaya göre davalının ikinci gemiyi 09-10 Nisan 2014 tarihinde Tuzla’ya getirmesinin kararlaştırıldığını, öngörülen tarihte gemi için yüzer havuzun boş vaziyette hazır bulundurulduğunu ancak davalı donatanın gemiyi tersane havuzuna getirmeyi iptal ettiğini, geminin Tuzla’da başka bir tersanede bakım ve onarım gördüğünü, davalının sözleşmeye aykırı bu davranışı nedeniyle davacının zarara uğradığını, taraflar arasındaki 31/08/2013 tarihli sözleşmenin iptal hükmünü içeren 15.maddesinde gemi sahibinin sözleşmeyi iptal etmesi durumunda maddi tazminat olarak tersaneye 100.000,00 USD ödemeyi ve tersane zararlarını karşılamayı kabul ettiğini belirterek, 100.000,00 USD tutarındaki tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında … (…) gemisinin tamir ve bakım işleri için akdedilmiş bir sözleşme olmadığını, bunun davacı tarafından dosyaya sunulan 31/08/2013 tarihli belgeden anlaşıldığını, zira … isimli gemiye ilişkin anlaşmanın fiyat maddesinde … yeni adı … isimli geminin de tersanede bakım onarıma ilişkin kesin bağlantı yapılması kaydı şartı ile % 21 oranında fiyattan indirim uygulanacağının kararlaştırıldığını, buna göre davacı tarafın bahsettiği 31/08/2013 tarihli anlaşmanın … gemisinin bakım onarım işine ilişkin olup, … gemisinin de o tarihteki donatanına sözleşme ile indirimli oranı yaptırma hakkının tanındığını, … isimli geminin sörveyinin 5 Nisana kadar yapılması gerektiğinin davacı tarafa bildirildiğini, davacı tersanenin ise cevaben tersanenin 10 Nisanda uygun olduğunu bildirdiğini, tersane 5 Nisan 2014 tarihine kadar müsait olmadığından geminin 31/08/2013 tarihindeki donatanı tarafından indirimli opsiyon hakkının kullanılamadığını, mevcut ihtilafta davacı tarafça tek taraflı olarak dava konusu olmayan … isimli geminin tamir ve bakım işlerinin yanısıra … gemisinin de tamir ve bakım işlerinin davacı tarafa yaptırılması halinde bir indirim uygulanacağının taahhüt edildiğini, davalı tarafından bu teklifin kabul edilmediğini, dolayısıyla tarafların iradelerinde eser sözleşmesinin esaslı unsurları konusunda uyuşma olmadığını, bundan dolayı da sözleşmenin varlığından söz edilemeyeceğini, aksi kabul edilse dahi sözleşmeden sonra geminin mülkiyetinin el değiştirdiğini, iddia edilen alacaktan dolayı geminin yeni malikinin sorumlu olamayacağını, zira … isimli geminin davacı tarafından sözleşmenin akdedildiği iddia edilen tarihteki malikinin … olduğunu, davalı … şirketinin ise Aralık 2013 tarihinden itibaren malik olarak sicile kaydedildiğini, dolayısıyla iddia edilen sözleşmenin ancak davadışı … & … ‘yi bağlayacağını, öte yandan sözleşmedeki cezai şarta ilişkin hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, bu nedenle geçerli sayılamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun … isimli geminin havuzlama ve tamir işlerine ilişkin olduğu, fiyat teklifinin de … gemisi için verildiği, sözleşmede davalı tarafın … (…) isimli gemiyi de tamir ettirmesi halinde gemilerin fiyat teklifi üzerinden % 21 oranında indirim yapılacağının taraflarca kabul edildiği, davacı taraf … gemisinin tamir işlerinin yaptırılmamış olmasından dolayı anılan cezai şart maddesine dayanarak davalıdan tazminat talebi cezai şart hükmünün yer aldığı, belgede davalı şirketin imzasının yer almadığı gibi tarafların … gemisi için anlaşma yaptıkları, buna ilaveten … gemisinin de tamir için tersaneye getirilmesi halinde fiyat teklifinden % 21 oranında indirim yapılmasının kararlaştırılması, ikinci geminin tersaneye götürülmemesinden dolayı davacının ancak indirim yapılan tutarı isteyebileceği, ancak bunun dava konusu yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece davacı şirketin imzasının yer almadığına kanaat getirilse de o tarihte gemi maliki olan şirketin imzasının bulunduğunu, bu tarihte gemi donatanı değiştiğinden imzasının bulunmamasının doğal olduğunu, ayrıca 27/03/2014 tarihli mailde geminin bakım ve tamir işi için tersaneye tahmini geliş tarihi, geminin havuz programı ile ilgili karşılıklı yazışmaların yapıldığını, geminin mülkiyetinin değişmesi ve şirketler arasında organik bağ bulunması nedeniyle yeni malikin sorumlu olacağını, mahkemenin yanılgılı değerlendirme yaptığını, 31/08/2018 tarihli mail yazışmasında her iki geminin de sahibi olan davalı şirkete fiyat teklifinde bulunulduğunu ve bu fiyat teklifinde her iki geminin de kesin rezervasyonunun verilmesi şartıyla gemilerin fiyat teklifleri üzerinden %21 oranında indirim yapılacağının bildirildiğini ve karşı tarafça kabul edildiğinden her iki geminin tamirinde ve fiyat teklifinde anlaşmaya varıldığını, bu sözleşmenin ifası kapsamında … isimli geminin tamiri ve gerekli bedel indiriminin yapıldığını, ancak … gemisine sıra geldiğinde davalının sözleşmenin 15. Maddesinde belirtilen iptal işlemini yaptığını, bu nedenle cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu, mahkeme gerekçesinin aksine sözleşmede fiyat teklifinden %21 oranında indirim yapılmasının ikinci geminin tersaneye getirilmesi şartına bağlandığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Somut olayda, davacı tarafça 31.08.2013 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart talep edilmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 31/08/2013 tarihli sözleşmenin konu bölümünde “… gemisi – havuzlama ve tamiratlar” olarak belirtildiği, sözleşmenin giriş maddesinde de “…başlıkta büyük harflerle belirtilen gemiyle ilgili şartnameye göre ve ekteki fiyat teklifimize dayanarak hazırlamış olduğumuz fiyat teklifimizi sunmaktan memnuniyet duyarız.” ibaresinin yer aldığı, fiyat bölümünde ise “ekli fiyatlandırma esaslarında belirtilen işin niteliklerine dayalı olarak fiyat teklifimiz 114.168,00 Amerikan Dolarıdır. Nihai bedel gemide alınan ölçümlere ve gemi üzerinde yapılan hizmetlerin gerçek tutarlarına uygun olarak doka alma ve tamir işlemlerinin sonunda hesaplanacaktır.” hükmünün yer aldığı, fiyat maddesinin devamında “… ve … gemilerinin ikisinin de tersanemize kesin rezervasyonunun verilmesi şartıyla gemilerin fiyat teklifleri üzerinde % 21 oranında indirim uygulanacağı” düzenlemesinin bulunduğu, taraflar arasında yapılan mail yazışmaları ve dosya kapsamına göre …isimli geminin davacıya ait tersanede bakım onarım işlerinin yapıldığı, sözleşmede belirtilen 114.168,00 Amerikan Doları üzerinden % 21 oranı üzerinden iskonto yapılarak, iskontolu tutarın davacıya ödendiği anlaşılmaktadır. Cezai şart niteliğindeki tazminat talebinin dayanağı sözleşmenin iptal başlıklı 15.maddesine düzenlenmiş olup, sözleşmenin 15.maddesinde “Gemi sahibi tarafından bir iptal söz konusu olduğunda, tersaneye maddi tazminat yoluyla tahmini sözleşme bedelinin % 25’i oranında veya 100.000,00 Amerikan Doları tutarında bir iptal ücreti (hangi miktar daha yüksek olursa) ödemeyi ve tersanenin zararlarını karşılamayı kabul eder.” hükmü bulunmaktadır. Davacı tarafından havuz bedeline ilişkin önerisi ve gemi tamir sözleşmesinin standart şart ve koşulları ilişkin sözleşme …’e e posta aracılığıyla gönderdiği, 23.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi e-posta metninin çıktısı ve davacı tarafından “standart sözleşme ” olarak adlandırılan bu metnin çıktısının son sayfasının …’in şirket yetkilisi … tarafından imzaladığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 1. Maddesi ” işbu sözleşme, doğrudan doğruya Gemi sahibi tarafından veya Gemi sahibinin acentesi veya yönetim şirketi aracılığıyla Tersaneye yazılı olarak sipariş verildiği zaman veya daha sonra yazılı olarak onaylamak koşuluyla sözlü olarak teyit ettiği zaman ve bu sipariş tersane tarafından yazılı olarak kabul edildiği zaman veya daha sonra yazılı olarak onaylanmak koşuluyla sözlü olarak teyit ettiği zaman akdedilip yürürlüğe girmiş sayılacaktır.” maddesi gereğince taraflar arasında 31.08.2013 tarihli sözleşme ve birlikte sunulan fiyat teklifinin geçerli olduğu sonucuna varılmaktadır. Gemi tamir sözleşmesinin standart şart ve koşullarına ilişkin sözleşmenin davacının dava konusu cezai şart isteminin konusunu oluşturan 15. Maddesinde “…. Gemi sahibi, işbu sözleşmeyle tersaneye maddi tazminat yoluyla tahmini sözleşme bedelinin %25’i oranında veya 100.000. Amerikan Doları tutarında bir iptal ücreti (hangi miktar daha yüksek olursa) ödemeyi ve zararlarını karşılamayı kabul eder. Gemi sahibinin bu maddeye göre yaptığı iptalle ilgili olarak dostane bir çözüme ulaşmayan herhangi bir ihtilaf, işbu sözleşmede yer alan ve bu iptal maddesini içeren geçerli kılacağı kanun ve yargı yetkisi maddesine (tersanenin) standart şart ve koşullarının 16. Maddesi) uygun olarak alınacaktır” düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı tarafından davalı şirkete gönderilen 31.08.2013 tarihli fiyat teklifinde “… ve … (ımo: … ve tahmini varış süresi (ETA) aralık) gemilerin ikisinin de tersananemize kesin rezervasyonun verilmesi şartıyla gemilerin fiyat teklifleri üzerinden %21 oranında indirim yapar ” teklifinde bulunulduğu görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme ve fiyat teklifi itibariyle …’in mail ile onaylaması sonucu davalı tarafa ait … gemisinin havuzlama ve tamiratlarının davacı şirket tarafından yapılarak teslim edildiği, sözleşme gereğince havuzlama ve tamirat bedellerinden %21 iskonto yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan 03/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasında … (…) gemisine ilişkin olarak kurulmuş bir sözleşme mevcut olmadığından davacının sözleşmeyi feshi nedeniyle cezai şart talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan 09/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda , birinci gemi için yapılan sözleşmeye istinaden … isimli gemi için de sözleşmenin geçerli olacağı, geminin mülkiyetinin el değiştirmesi sebebi ile 03/08/2013 tarihinde yapılmış olan sözleşmeden şirketler arasında organik bağ bulunması nedeniyle davalı yeni malikin de sorumlu olacağı, davacının 100.000,00 USD cezai şart talebine dayanak oluşturan sözleşme hükmünü içeren belgenin altında davalının imzası bulunmadığından cezai şart talebinin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği bildirilmiştir. Alınan 05/03/2018 tarihli üçüncü raporda ise, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin ikinci gemi olan … için de geçerli olacağı, sözleşme ile yükümlülük altına giren tarafın davalı taraf olduğu, davalının sözleşmeyi ihlalden dolayı sorumlu olması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir. Dosyanın incelenmesinde, taraflar arasındaki sözleşme ve fiyat teklifi doğrultusunda davalı tarafın … isimli gemisinin havuzlama ve tamirat işlerinin yapılacağı tarihi belirlemek amacıyla davalı şirket temsilcisi tarafından davacı şirket yetkilisine gönderilen 19.03.2014 tarihli e-mail ile, geminin tersanede Nisan 2014 ilk haftası içinde havuza alınacağının onaylandığının tersane tarafından kendilerine iletilmesi istenmiş, davalı şirket temsilcisi tarafından … ( eski adı …) gemisinin 06.04.2014 tarihinde tersanede olacağı bildirilmiş, davacı şirket ise tersanenin 9-10.04.2014 tarihinde kuru havuza alınarak burada yapılacak işlemlerinin başlatılacağını bildirmiştir. Davalı şirket temsilcisi 02.04.2014 tarihli e-mail ile davacı tarafa “… Mesajınız ve işbirliğiniz için teşekkür ederiz. Sizin de bildiğiniz üzere havuz surveyi son tarihimiz 23 Mart 2014’tür. Büyük oranda karşı çıkmalarına rağmen yetkililer nezdinde yaptığımız girişimlerimiz neticesinde 05 Nisan’a kadar uzatma alabildik. Tersane ve havuzunuz uzatma alınan bu tarihe kadar bize hizmet veremediğinden ve sadece 10 nisanda uygunluk verebildiğinizden malesef 10 nisan tarihi bayrak Devleti tarafından kabul edilmemektedir. Bu şartlar altında başka bir tersane ve havuz bakmak durumunda olduğumuzu üzülerek tarafınıza bildirmek durumundayız. Yukarıdakilerin ışığında bu sefer sizlerle iş yapamayacağımızı bildirmek isteriz. ….” denilmek suretiyle randevu oluşturulamadığı ve davalı tarafından iptal edildiği görülmektedir. Taraflar arasında geçerli olan fiyat teklifinde, “gemilerin ikisinin de tersananemize kesin rezervasyonun verilmesi şartıyla” hükmü bulunmakta olup, davalı tarafından kesin rezervasyon işlemi yapılmamıştır. Kesin rezervasyon yapılmaması sebebiyle sözleşmenin 15. Maddesi gereğince cezai şart maddesi geçerli hale gelmemiştir. Bu nedenle mahkemece cezai şart istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2020/88 Esas, 2020/611 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.