Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/193 E. 2021/720 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/193
KARAR NO : 2021/720
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2020
NUMARASI : 2020/447 Esas, 2020/597 Karar
DAVANIN KONUS: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca müvekkilinin gemi inşa işlerini üstlendiğini ve edimini yerine getirdiğini, davalının tek taraflı olarak sözleşmeyi fiilen ifa etmemeye başladığını, ancak buna rağmen müvekkilince verilen 64.105,39 TL bedelli nakdi teminat ile 50.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iade edilmediğini, davalının bu tutarda borcu olduğunu mutabakat mektubu ile de kabul ettiğini, bunun dışında işin kamu ve özel teşviklerine tabi olduğunu ve ilgili mevzuat gereği davalıya ödenen teşviklerin belli bir tutarının müvekkiline ödenmesi gerekirken ödenmediğini, müvekkilince yapılan hesaplamaya göre bu nedenle müvekkilinin 36.801,00 TL alacaklı olduğunu, bu alacakların tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, HMK 107.m. gereğince davaya ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, itirazın iptali davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, hukuki yarar eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı olmadığı, 7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler şartları olmadığı halde açılan belirsiz alacak davasında davacıya süre verilerek hukuki yarar eksikliğini tamamlama imkânı tanımadığı, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararlarında da aynı ilkelerin vurgulandığı, itirazın iptali davası takiple sıkı sıkıya bağlı olup normal alacak davasından farklı olduğu, iptali istenen alacak belli olduğundan ve talep açıkça HMK107. maddeye dayandığından davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu alacağın açık olduğunu, buna göre hem icra takibine konu olan alacak yani itirazın iptaline konu olan tutar kadar alacakları bulunduğunu, hem de itirazın iptalini aşan başkaca alacaklarının bulunduğunu, bu anlamıyla davanın doğrudan belirsiz alacak davası olmadığını, itirazın iptali davası kısmi dava olarak açılabildiğinden şimdilik 10.000,00 TL tutar yönünden itirazın iptalinin talep edildiğini, icra takibini aşan diğer alacakları yönünden-36.801,00 TL teşvik alacağı gibi- ise haklarının saklı tutulduğunu, mahkemenin müvekkiline takip tutarının ne kadarını dava konusu ettiğini açıklattırabileceğini, ayrıca eksik harç yönünden taraflarına süre verilmesi veya HMK 150m. uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, dava konusunun ıslah yolu ile değiştirilmesi için izin verilebileceğini, davalarında belirsiz olan kısımların icra takibine konu edilmeyen kısımlar olduğunu, müvekkilinin hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, eser sözleşmesi uyarınca verilen teminat tutarlarının iadesi ve teşvik ödemelerinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmiş, mahkemece alacağın belirlenebilir olması nedeniyle belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilememesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Öte yandan mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Talep edilecek alacak miktarının davanın açıldığı anda tam ve kesin bir biçimde belirlenmesinin mümkün olmasına rağmen, davacı tarafça belirsiz alacak davası şeklinde açılan dava, hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile usulden hemen reddedilmemelidir. Davacı tarafından açılan dava, dilekçede HMK’nın 107. Maddesi gereği açıldığı belirtilerek belirsiz alacak davası olarak adlandırılmış ise de; alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğundan HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davacı açılamayacağı, ancak belli bir miktar gösterilerek talepte bulunulduğundan davacının davasının HMK 109. maddesinde ifade edilen kısmi dava niteliğinde olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 10.07.2013 gün 2012/6728 Esas 2013/4521 Karar sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2016 gün 2014/15 Karar 2014/439 Esas, 2016/207 Karar sayılı ilamları). Bu durumda, davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte, belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkün ise, bu durumda, mahkemece, açılmış olan dava, doğrudan bir ara kararıyla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/11/2020 tarih 2019/17-853 E., 2020/907 K. sayılı emsal kararı).Somut olayda, icra takibiyle tahsili talep edilen teminat tutarları belirli olduğu gibi, teşvikten kaynaklı olarak talep edilen alacak da hesap edilip belirlenebilir nitelikte olup, dava konusu alacağın belirsiz alacak niteliğinde olmadığı açıktır. Davacı davasını açıkça belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş olmasına rağmen, davacının alacaklarının bir kısmını dava ettiğinin dava dilekçesi içeriğinden anlaşılmasına, başka bir anlatımla davanın kısmi dava olarak görülmesi için gerekli koşulların somut olayda bulunmasına göre, mahkemece davanın bir ara kararı ile kısmi dava olarak görülüp sonuçlandırılması gerekirken, hukuki yarar yokluğundan reddi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde hususlar dikkate alınarak yargılama yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2020 tarih, 2020/447 Esas, 2020/597 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.