Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1875 E. 2021/1368 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1875
KARAR NO: 2021/1368
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2021
NUMARASI: 2021/77 D.iş, 2021/77 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda değişik işler esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Talep, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağına istinaden mahkemece verilen ihtiyati haczin kaldırılması talebine ilişkin olup, karşı taraf vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine dair verilen mahkeme kararına karşı, karşı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Talep eden vekili, müvekkilinin, Belçika uyruklu … firması ile imzaladığı sözleşme kapsamında Brüksel’de bulunan bir otelin iç dekorasyon ve mobilya imalatı işini üstelendiğini, bu kapsamda müvekkili şirket ile davalı arasında ilk olarak 28/11/2019 tarihlinde LVT parke temini ve montajı konusunda bir sözleşme akdedildiğini, müvekkili şirket tarafından davalıya toplamda 132.500 Euro’nun peşin olarak ödendiğini, davalının eksik ve ayıplı ifası nedeniyle bu sözleşmenin 01/10/2020 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini, bunun akabinde davalının müvekkilinin haklılığını kabul etmesi ve vermiş olduğu güvenceler nazara alınarak 02/10/2020 tarihli sulh protokolü akdedildiğini, protokolde, ayıbın ve eksikliğin tespiti ve giderilmesi için yapılması gerekenler ve buna ilişkin maliyetlerin tespit edilmesi için üç kişilik uzman heyeti oluşturulmasının kararlaştırıldığını, 02/10/2020 tarihli protokol uyarınca kabul heyetinin göreve çağrıldığını ve 10/12/2020 tarihli rapor tanzim edildiğini, kabul heyetince yapılan tespit ve değerlendirmelere göre “borçlu şirketin üstlendiği montaj ediminin ancak %20’sini tamamlayabildiğinin, temin ettiği parkelerin %73’ünün ayıplı ve hatalı olduğunun, 10 haftada bitirilmesi gereken işte planın 8 hafta gerisinde olunduğunun, müvekkiline iade edilmesi gereken tutarın 78.278,25 Euro olduğunun” tespit edildiğini, kabul heyeti üyelerinden davalının görevlendirdiği …’nin anılan tespitlerden sonra tüm inceleme aşamasına katılmış olmasına rağmen davalı şirketin talimatı ile tutanağı imzalamaktan imtina ettiğini, kabul heyeti tutanağının davalıya ihtarname ile gönderildiğini, yine e-fatura düzenlenerek davalıya sistem üzerinden gönderildiğini, buna rağmen davalının borcu ödemeyerek temerrüde düştüğünü, yapılan araştırmada davalı şirketin banka hesaplarını boşalttığının, menkul ve gayrimenkul mallarını 3.şahıslara devretmeye çalıştığının, tüzel kişilik perdesi arkasına saklanarak alacaklı müvekkiline ödeme yapmamak için çeşitli mal kaçırma eylemlerine giriştiğinin, şirketin içini boşaltmaya çalıştığının tespit olunduğunu iddia ederek; Mahkemece gerek görülmesi halinde alacak tutarının tamamı kadar dahi teminat alınarak, borca yetecek tutarda borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 12/02/2021 tarihli karar ile, uyuşmazlığın, alacaklının borcunun muaccel olup olmadığı, muaccel olmamışsa borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanıp hazırlanmadığı veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunup bulunmadığı” noktalarında toplandığı, ihtiyati haciz isteyen vekilinin sunduğu delillere göre, 78.278,25 Euro alacakla ilgili yakın ispat koşulunun oluştuğu ve ihtiyati haciz isteyen alacaklının Kadıköy … Noterliği’nin 18/12/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin borçluya ihtar edildiği, 23/12/2020 tarihinin ertesi gününden sonraki ilk iş günü olan 25/12/2020 tarihinde borcun muaccel olduğu anlaşılmakla, 78.278,25 Euro’nun 25/12/2020 tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığı olan 9.23×78.278,25=) 722.508,24 TL yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtiyati haciz talep eden borçlu … Ltd. Şti. yönünden ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile; İİK’nın 257. ve müteakip maddeleri gereğince borçlunun 722.508,24 TL’lik borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karşı taraf vekili 18/02/2021 tarihli dilekçesi ile, mahkeme kararına itiraz ederek ihtiyati haciz karanının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece duruşma açılarak verilen 17/03/2021 tarihli ara karar ile, dava dilekçesi ekindeki 18/12/2020 tarihli Kabul Heyeti İnceleme ve Tespit Raporu’nda …’nin imzasının bulunmadığı, raporun … ve … tarafından imzalandığı, raporda; “gönderilen ilk grup parkeden 2.023,50 m2’nin (%73) hatalı olduğunun, hatalı ve ayıplı parkelerin navlun, sukush ve montaj bedeli hariç toplam fiyatının 29.340,75 Euro olduğunun, 02.20.2020 tarihinde gönderilen toplam 4.000 m2 ikinci parti parkelerin 2.920 m2’sinin (%73) hatalı olduğunun, ayıplı olan hatalı ve ayıplı parkelerin navlun, sukush ve montaj bedeli hariç toplam fiyatının 42.340 Euro olduğunun, borçlu şirket tarafından 7.000 m2 olarak gönderilmesi gereken sukush malzemelerin 5.115 m2 olarak eksik gönderildiğinin, 1.885 m2’lik sukush ürününün eksik olduğunun, eksik teslim edilen sukush’un navlun bedeli hariç fiyatının 6.597,50 Euro olduğunun” bildirildiği, ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ekinde, keşidecinin ihtiyati haciz talep eden şirket, muhatabın borçlu şirket olduğu Kadıköy … Noterliği’nin 18.12.2020 tarih ve … yevmiye numaralı, “Sözleşmeye aykırılık nedeniyle haklı fesih ihtarıdır” konulu ihtarname sureti ile “kabul heyeti tarafından düzenlenen tutanakta 6772 m2 ürünün %73’ünün ayıplı olduğu ve döşenemeyeceği, 7000 m2 olarak teslim edilmesi gereken sukush malzemesinin 1885 m2’sinin eksik teslim edildiği, iade edilmesi gereken bedelin 78.278,25 Euro olduğu, bu bedelin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 gün içinde ödenmesi gerektiği” hususunun ihtar edildiği, ihtarnamenin 23/12/2020 tarihinde tebliğ olunduğu, ihtiyati haciz talep eden şirket tarafından borçlu şirket adına düzenlenen 18/12/2020 tarihli 871.957,08 TL tutarlı elektronik fatura suretinin sunulduğu , borçlu vekilince, taraflar arasında imzalanan sulh protokolünün altındaki imzanın müvekkiline ait olduğunun reddedilmediği, ancak bu protokolün feshedildiğinin ve kabul heyeti inceleme ve tespit raporunun da sonradan doldurulduğunun iddia edildiği, ancak, 02/10/2020 tarihli sulh protokolü suretinde incelenmesinde, ilgili protokolün 2.1 maddesinin; “Taraflarca, sözleşmeye aykırılığın tespiti ve önlenmesi, işin süresinde ilerleyip ilerlemediğinin tespiti, ayıbın ve eksikliğin tespiti, giderilmesi, ve/veya onarılması için yapılması gerekenler ve buna ilişkin maliyetleri tespit etmek ve bir rapor hazırlamak için bu konuda uzman olduğu taraflarca kabul edilmiş kişilerden oluşan 3 kişilik bir kabul heyeti kurulması” kararı alındığı, 2.2. Maddede kabul heyetini oluşturacak uzmanlardan birinin borçlu Bitaş tarafından seçildiğini, yine protokolün 2.2.7. maddesinin; “Kabul heyeti oy çokluğu ile karar alacak olup, rapor en az iki imza ile düzenlenecektir. Uzmanlarda biri imzadan imtina ettiği takdirde bu husus gerekçesi raporda belirtilecektir” şeklinde olduğu, buna göre de borçlu vekilince sonradan doldurulduğu iddia edilen 10/12/2020 tarihli kabul heyeti ve tespit raporunun altında ismi olan ve imza atmaktan imtina eden …’nin incelemeye katıldığının anlaşıldığını, borçlu vekilince …’nin incelemeye katılmadığının iddia edilmediği, kabul heyeti inceleme ve tespit raporunun 10/12/2020 tarihinde, borçlu şirketin temsilcisinin katılımıyla düzenlendiği gerekçesiyle karşı taraf vekilinin 12/02/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılması ve teminatın arttırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Karşı taraf vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki sözleşmeye göre; karşı tarafın sözleşme bedelinin %30’u avans olarak müvekkili şirkete ödeyeceğin ve sözleşme bedelinin %40’ına karşılık gelen kısım için de müvekkili lehine peşin akreditif açılacağının kararlaştırıldığını, bu sözleşmeye göre karşı tarafın, müvekkili şirkete 67.500,00 EURO avans ödemesi yaptığını ancak peşin akreditif açmadığını, bunun yerine talep eden tarafın müvekkili şirkete 22/05/2020 tarihinde 65.000,00 EURO ödeme yaptığını, talep eden tarafın sözleşme aleyhine hareket etmesi sonucunda da sözleşmede belirlenen çalışma süresinde gecikme yaşandığını, akabinde yaşanan ihtilaflar nedeni ile karşı tarafça sözleşmenin feshedildiğini, … şirketi tarafınca yapılan 132.500,00 EURO bedelli ödemenin bu hususlar çerçevesinde ödendiğini, müvekkili şirket ile … Şirketi’ nin daha sonra bir araya gelerek 02/10/2020 tarihli Sulh Protokolü’nü imzaladığını, Sulh Protokolünün 1.3’te belirtilen maddesine göre; … tarafınca müvekkili şirkete gönderilecek olan 4000 m2 ürün için 14.953,34 EURO ödeme yapılacağı ve bu ödemenin yarısının 05/10/2020 tarihinde, diğer yarısının ise 45 gün içerisinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkil şirketin Sulh Protokolüne göre edimini yerine getirerek 4.000 m2 parkeyi Belçika’ya gönderdiğini, ancak karşılığında ödeneceği kararlaştırılan toplam 14.953,34 Euronun ödenmediğini, müvekkili yanca Üsküdar … Noterliği’nin 15/12/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, temerrüt nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiğini, akabinde bu alacağa ilişkin olarak karşı taraf aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, karşı tarafça ihtiyati haciz kararına dayanak gösterilen ihtarname ve faturaya süresinde itiraz edildiğini, ihtarname ve faturanın müvekkil şirketin haklı nedenle fesih ihbarı tebliğ ve tebellüğ edildikten sonra keşide ettiğini, hukuken geçersiz ihtarname ve faturaya dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verildiğini, karşı tarafın muaccel bir alacağının bulunmadığını, karşı tarafın alacaklı sıfatına haiz olup olmadığı noktasında yaklaşık bir ispat dahi ortaya konulamadığını, karşı taraf aleyhine, taraflarınca keşide edilmiş ve haklılıklarının ispatı olan ihtarnameler mahkemeye sunulmaksızın müvekkili şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararı alındığını ve müvekkili şirketin hukuka aykırı bir şekilde adeta iflasa sürüklendiğini, ihtiyati hacze dayanak gösterilen delillerin hukuken geçersiz deliller olduğunu, Sulh Protokolünün 1.5 maddesince, ‘Ürünlerin teslim ve montajında gecikme yaşanması ve/veya … firmasınca …’a …’ın üstlendiği işle ilgili sözleşmeye aykırılık bildiriminde bulunulması halinde, bu durum … tarafından derhal …’a bildirilecek ve bu sözleşmenin 2. Maddesi ve alt maddelerinde belirtilen kabul heyeti görevlendirilecektir.’ denildiğini, ancak kabul heyetinin müvekkili şirkete yazılı bildirim yapmaksızın, müvekkili şirketin yokluğunda ,yani müvekkili şirketi temsil etmesi kararlaştırılan …’nin yokluğunda toplanarak rapor tanzim ettiğini, karşı tarafça kabul heyeti raporunun delil sözleşmesi olduğu ve kesin delil niteliğinde olduğu beyan edilmişse de HMK m. 193/2’ye göre, ‘Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.’ denildiğini, yokluklarında oluşturulan ve fahiş hatalar içeren kabul heyeti raporunun geçersiz olduğunu, kabul heyetinin 10/12/2020 tarihli raporu incelendiğinde 02/10/2020 tarihli Sulh Protokolünün imzalanmasından önce yapılan işlere dair tespitlerde bulunduğunun görüleceğini, ancak kabul heyetinin dayanağının Sulh Protokolü olup, protokol tarihinden önce yapılan işlere ilişkin inceleme yapma ve tespitte bulunma yetkisinin bflunmadığını, kabul heyetinin, müvekkili şirketin temsilcisinin yokluğunda düzenlediği raporda, ürünlerin %73 oranında ayıplı olduğuna ilişkin iddiaların yer aldığını, bu iddiaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilince Sulh Protokolünün imzalanmasından önce 2772 m2 parkenin teslim edildiğini ve davacı şirket tarafından ayıp bildiriminde bulunulmadığını, sözleşmeye uygun parkeler ve bu kapsamda kesilen satış faturalarına konu parkelerin tamamının talepte bulunana ayıpsız şekilde teslim edildiğini, bununla birlikte kabul anlamına gelmemek kaydı ile parkelerin %73 oranında ayıplı ve kullanılamaz halde olduğuna yönelik iddiaların açık ayıp niteliğinde olup, açık ayıp ihbarının TTK 23/1-c maddesine göre parkelerin teslim alındığı tarihten itibaren 2 gün içerisinde ileri sürülmemiş olması nedeniyle de kabulünün mümkün olmadığını, müvekkil şirketin yerleşim yerinin belirli olduğunu ve mal kaçırdığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında dava dışı … firmasına ait Brüksel şehrinde bulunan otel şantiyesinde kullanılmak üzere LVT parke alım-satım ve montajı konusunda 28/11/2019 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Talep eden iş sahibi, karşı taraf ise yüklenicidir. Dosya kapsamında; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin talep eden tarafça karşı yanın eksik ve ayıplı ifası 01/10/2020 tarihinde feshedildiği, bunun akabinde taraflar arasında 02/10/2020 tarihli Sulh Protokolü akdedildiği, protokolde, ayıp ve eksikliklerin tespiti ve giderilmesi için yapılması gerekenler ve buna ilişkin maliyetlerin tespit edilmesi için 3 kişilik uzman heyeti oluşturulmasının kararlaştırıldığı, 02/10/2020 tarihli protokol uyarınca kabul heyetinin göreve çağrıldığı ve kabul heyetince 10/12/2020 tarihli rapor tanzim edildiği, kabul heyeti inceleme ve tespit raporunda karşı taraf borçlunun bildirdiği … dışındaki diğer 2 kişilik kabul heyetince; karşı taraf borçlu şirketin üstlendiği montaj ediminin ancak %20’sini tamamlayabildiği, 10 haftada bitirilmesi gereken işte, planın 8 hafta gerisinde olunduğu, karşı taraf borçlu tarafından gerçekleştirilen imalatlardan parkelerin ayıplı olduğu, ayıplı parkenin navlun, sukus ve montaj bedeli hariç toplam bedelinin 29.340,75 EURO+ 42.340,00EURO olduğu, teslim edilmeyen sukusun navlun bedeli hariç bedelinin 6.597,50 EURO olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK’ nın 258. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Somut olayda, mahkemece taraflar arasında imzalandığı ihtilaf konusu olmayan 02/10/2020 tarihli Sulh Protokolü gereğince oluşturulan kabul heyetince hazırlanan 10/12/2020 tarihli rapor gereğince alacağın muaccel olduğu ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi ve bu doğrultuda karşı taraf borçlu vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2021/77 D.iş, 2021/77 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Karşı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 07/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.