Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/187 E. 2021/662 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/187
KARAR NO : 2021/662
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2014/878 Esas, 2020/238 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı şirket vekili, müvekkili şirket ile davalı (eski unvanı ile … Ticaret A.Ş.)… Tic. A.Ş. arasında 19/06/2009 tarihinde “… Otel Mimari-İç Mimari-Peyzaj Projelendirme Hizmetleri Sözleşmesi” akdedildiğini, bu sözleşme ile müvekkilinin … Otel’in mimari-iç mimari projelendirme ve peyzaj projelendirme görevini üstlendiğini, müvekkili şirketin konsepte uygun projeyi hazırlayıp tamamlayarak davalı şirkete teslim ettiğini, ancak davalı tarafça otelin açılışının müvekkilinden kaynaklanmayan nedenlerle geciktiğini, taraflarca imzalanan sözleşmede müvekkili şirket tarafından üstlenilen hizmet bedelinin ödeme şekli ve programının açıkça belirtilmiş olduğunu, sözleşmenin 5. maddesi uyarınca hizmet bedelinin belirli vadelere bağlandığını, buna göre her ayın 5. ile 10. günleri arasında ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirket tarafından 08/10/2010 tarihinde Proje Tasarım ve Danışmanlık Bedeli olarak 012020 nolu fatura düzenlenerek davalıya usulüne uygun olarak gönderildiğini, davalının faturaya itiraz dahi etmediğini, ancak Mart 2010 karşılığı olan 100.000-USD hizmet bedelinin davalı tarafça müvekkiline ödenmediğini, bahsi geçen alacak kanunen muaccel olmasına rağmen Beyoğlu …. Noterliği’nden keşide edilen 28/05/2012 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalı şirkete 100.000-USD hizmet bedelinin ödenmesi hususunun ihtar edildiğini, davalı şirketin müvekkilinden almış olduğu hizmetler ile ilgili düzenlenen son faturanın karşılığını ödenmediği için davalı şirket aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından yapılan icra takibine herhangi bir borcun bulunmadığı ve müvekkilin herhangi bir sıfatı olmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğini, davalının yapmış olduğu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirtilerek, itirazın iptali ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davacının sözleşme konusu işlerin bir kısmını hiç bir kısmını ise gereği gibi yerine getirmediğini, davacının 100.000,00-USD’yi sözleşme gereği üzerine düşen edimlerin bir kısmını hiç yerine getirmediği halde haksız olarak talep ettiğini, davacının iç mimari projeyi nihai halini vermeksizin müvekkili şirkete teslim ettiğini, sözleşmenin ana konuları arasında yer alan peyzaj projesini müvekkili şirkete teslim etmediğini, söz konusu projenin müvekkili şirket tarafından başka bir şirkete (….Ltd.Şti.) yaptırıldığını, taraflar arasında ticari ilişkinin devam ettiği son 5-6 aylık süreçte davacı tarafından müvekkili şirkete mesleki kontrollük hizmetinin verilmediğini, müvekkili şirketin sözleşme konusu edimlerin kendisine düşen kısmını yerine getirdiğini, davacı şirket tarafından gönderilen faturanın sözleşme içeriğine uygun olmadığını, faturaya itiraz edilmemiş olmasının fatura konusu hikmetin alındığı anlamına gelmediğini, eser sözleşmesinden doğan ihtilaflarda kural olarak işin yapılıp teslim edildiğini ve bedeline hak kazanıldığını kanıtlamanın yükleniciye, bedelin ödendiğini ispatlamanın ise iş sahibine ait olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, sözleşme toplam bedeline ilişkin davaya konu fatura dahil tüm faturaların davalı defterlerine kayıtlı olduğu, süresinde bir itirazda bulunulmadığı, bu nedenle fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığı, işin ayıplı ve eksik yapıldığında delil tespiti yaptırılarak ispat edilemediği, herhangi bir ihtarnamede gönderilmediği, bu nedenle bu savunmanın ispat edilemediği, takibe konu fatura bedeline ihtarnameye göre temerrüt tarihinden itibaren işletilmesi gereken faizin 917,93 USD olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasındaki 100.000,00 USD asıl alacak, 917,93 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 100.917,93 USD’ye yönelik itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4489 sayılı kanun ile değişik 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz yürütülmek suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın Türk Lirası karşılığı olan 184.346,78 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 36.869,35 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, sözleşmenin 5.maddesindeki ödeme programının kesin vade mahiyetinde olduğundan faizin 10/03/2010 tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek, kararın reddedilen kısımının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafında, davacının mimari proje hazırlaması dışındaki edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, iç mimari projeyi nihai halini vermeksizin teslim ettiğini, peyzaj projesini ise hiç teslim etmediğini, bu projenin süreçte mesleki kontrollük hizmeti de vermediğini, bu nedenle davacının fatura içeriği ile yapılan işin karşılığı bedelin uyuşmadığını, 09/03/2015 mimar bilirkişi raporunda, otelin iç mimarisi ile davacının iç mimari projesinde farklılıklar bulunduğunun ortaya konulduğunu, iç mimari projeye nihai hali verilmeksizin teslim edildiğinden müvekkilinin bu proje üzerinde revizeler yaptırmak zorunda kaldığını, davacının sunduğu imzasız ve onaysız belgelerin delil niteliği bulunmadığını, işin hem ayıplı hem de eksik yapıldığını, eksik işlerinin; peyzaj projesinin yapılmaması, kontrolör bulundurulmaması, iç mimari projesi ile uygulama arasında farklılıklar olması olduğunu, ayıplı işlerin ise uygulamadaki farklılık olduğunu, mahkeme taraflarınca keşif yaptırılmaması nedeniyle işlerin tam ve eksiksiz teslim edildiğinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, bu konuda ispat yükünün davacıda olduğunu, eksik ve ayıplı iş durumunda müvekkilinin edimini yerine getirmesinin beklenemeyeceğini, bu nedenle faturaya itiraz edilmediğinden bahisle fatura tutarının kesinleştiğinin kabulünün de hatalı olduğunu, davacının bir taraftan peyzaj projesinin başkası tarafından yapıldığını kabil edip, bu konuda bilgisi olduğunu da açık ve net olarak belirtirken diğer yandan bu konuda kendisine ihbar yapılmadığını iddia etmesinin, başka bir yandan işi koordineli yaptığını iddia ederek nihai olarak sözleşmeden dönme olmadığı iddiasıyla alacak iddiasını sürdürmesinin çelişkili olduğunu, ilk etapta mimar bilirkişi tarafından saptanan eksik ve hiç yapılmayan işler karşısında, taraflarınca yapılan itirazların değerlendirilmediği diğer raporlara göre hüküm kurulmanın hatalı olduğunu, alacağın likit ve belirlenebilir nitelikte olmasının tek başına icra inkar tazminatına hükmettirmeyi gerektirmediğini, davanın kısmen kabulüne karar verilerek itirazlarının haklılığının ortaya konulduğunu, bu nedenle aleyhlerine hükmedilen icra inkar tazminatının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı yüklenici tarafından, sözleşmeye konu işlerin tam ve eksiksiz olarak ifa edildiği belirtilerek, bakiye kalan 100.000 USD iş bedeli alacağının tahsili talep edilmiş, davalı iş sahibi tarafından ise, davacının edimlerini tam olarak ve gereği gibi ifa etmediği, eksik ve ayıplı ifada bulunduğu, iç mimari projeyi nihai halini vermeksizin müvekkiline teslim ettiği, peyzaj projesini müvekkiline teslim etmediği, bu projenin başka bir şirkete yaptırıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkini son 5-6 ayında davacı tarafından mesleki kontrollük hizmetinin verilmediği savunularak davanın reddi istenmiştir.Taraflar arasında davacı iş sahibine ait …Otel’in “Mimari-İç Mimari-Peyzaj Projelendirme Hizmetlerine” ilişkin olarak 19/06/2019 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Sözleşmenin işi kapsamına ilişkin 2. maddesinin 2.1. “sabit ücrete dahil olan işler” kısmında mimari, iç mimari ve peyzaj projelendirme işlemlerinin, mesleki kontrolörlük hizmetinin (aylık gidiş gelişleri şeklinde), ulaşım ve konaklama bedelinin ve KDV bedelinin sabit ücrete dahil olduğu belirtilmiş, 2.2. bendinde “sabit ücrete dahil olmayan işler” bentle halinde belirtilmiş, sözleşmenin 3.maddesinde mimari, iç mimari ve peyzaj projeleri müellifinin hizmet ve teslimlerinin kapsamı; konsept tasarımlar, ön projeler, uygulama projeleri, metraj listeleri ve spesifikasyon dosyaları şeklinde belirlenmiş, sözleşmenin 4.maddesinde proje hizmet bedelinin yukarıda dökümü ve koşulları verilen sözleşme hükümlerine uygun şekilde yürütülmesi ve tamamlanarak iş verene teslim edilmesi şartlarına bağlı olarak işin toplam bedelinin KDV dahil olarak 1.100.000 USD olduğu belirtilmiş, 5.1.maddesinde ise ödeme takvimi belirlinmiş olup, son ödemenin Mart 2010’da 100.000 USD olarak yapılacağı düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, sözleşmenin götürü bedelli olup sabit ücrete dahil olan işlere ilişkin ayrı ayrı ücret belirlemesi veya oranlama yapılması yoluna gidilmeden toplam bir bedel belirlenmiştir.Mahkemece, davanın esasının çözümü için mimar bilirkişi … alınan 09/03/2015 tarihli raporda; davacı tarafça sunula CD’nin, taraflar arasındaki yazışmaların, onaylı projelerin ve iş programının incelenmesine göre, iş programında yapılması planlanan iş kalemleri arasında peyzaj projesine rastlanmadığı, ayrıca teslim edilen ya da … A.Ş. tarafından onaylanan herhangi bir peyzaj projesi bulunmadığı, peyzaj projesinin … Ltd. Şti. tarafından çizilmediği görüldüğünden buna ilişkin haksız kazanç talep edildiği belirtilmiş, daha sonra yüksek mimar … ve SMMM … tarafından sunulan 20/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; peyzaj işleri için iş sahibinin dava dışı ….Ltd. Şti. ile anlaştığı ve anılan peyzaj firmasının uygulama esnasında mimari plan ve kesitlerinde yer alan sert peyzaj kotlarından ve yerleşim planlarında yer alan konsept peyzaj planlarından hareket ile detayları oluşturduğu, bu çerçevede ana proje müellifi davacı şirketin onayları ve koordinasyonunda çalıştığının anlaşıldığı, davacı şirketin akdedilen sözleşmeye uygun olarak mimari ve iç mimari proje hizmetlerini, uygulama kontrol ve koordinasyon hizmetlerini yerine getirdiği, peyzaj projesini yapmamış sayılamayacağı şeklinde aksi görüşte bulunulmuş, bu heyet tarafından sunulan 31/05/2018 tarihli ek raporda da aynı görüş tekrar edilmiş, daha sonra mimar, yeminli mali müşavir ve ticaret ve borçlar hukuku öğretim üyesinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 20/02/2019 tarihli raporda da; …Ltd. Şti. tarafından yapılan peyzaj projesinin dosyada mevcut olduğu, hangi tarihte yapıldığının proje üzerinde belirtilmediği, ancak bu projenin davacı yüklenici tarafından çizilmediğinin kendisinin kabulünde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının yükümlülüğünde olan peyzaj mimari ve uygulama projesinin davacı tarafından değil dava dışı … firmasınca yapıldığı, uygulanan projenin bu proje olduğu, bundan davalının da haberdar olduğu, onun tarafından bu konuda çekilmiş bir ihtarname bulunmadığı, ancak davalı tarafın davacının işi ayıplı ve noksan olarak yaptığı iddiasıyla ilgili mahkemeye başvurulup rapor alınmadığı gibi, davadan önce özel bir tespit de yapılmadığı ve bu konuda davacı tarafa bir ihtar veya ikaz da gönderilmediği, yine ticari defterlerin delil olduğu dikkate alındığında dava konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerine de işlenmiş olduğu ve faturaya 8 (sekiz) günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmediği, dolayısıyla davacının alacağının sabit hale geldiği, davaya konu 10.000 USD tutarındaki faturanın da davalı defterlerinde kayıtlı olup davacıya bu miktar borçlu göründüğü, bu nedenle davalının bu miktar borçtan da sorumlu olduğu belirtilmiş, mahkemece de bu görüş doğrultusunda değerlendirme yapılarak “sözleşme konusu işlerden peyzaj mimari ve uygulama projesi davacı yüklenici tarafından değil dava dışı …. Ltd. Şti. firmasınca yapılmış ve uygulanmış olup, davalı iş sahibinin bu durumdan haberdar olduğu açıktır. Davalı iş sahibi bu konu ile ilgili olarak davacı yükleniciye herhangi bir uyarı veya bildirimde bulunmamış, yükleniciye ihtarname keşide etmemiştir. Aynı şekilde davalı iş sahibi, işin yüklenici tarafından ayıplı ve noksan yapıldığı konusunda mahkemeye başvurup bir delil tespiti de yaptırmamış, bu konuda bilirkişi raporu aldırmamıştır. Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı çekişmesiz olduğuna göre, sözleşme konusu (fatura konusu) işlerin davacı tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilmelidir. Bu karinenin aksini ispat yükü davalı iş sahibine ait olup, davalı iş sahibi sözleşme konusu işlerin davacı tarafından yapılmadığı yönündeki iddialarını kanıtlayamamıştır.” gerekçesiyle, peyzaj mimari ve uygulama projesinin de davacı yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmiştir.Oysa ki, 20/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı vekilince sunulan 15/05/2015 havale tarihli “bilirkişi raporuna itiraza ilişkin” dilekçede, sözlemenin ifası sırasında davalı şirketin talebi üzerine peyzaj projesi … firmasına yaptırılmıştır. Davacı yüklenici, … firmasının çizmiş olduğu projelerin kendileri tarafından incelenmesi, toplantılar yapılması, gerekli müdahaleler yapılması, gerektiğinde tasarımlarla desteklenmesi ve onaylanması şeklinde peyzaj projelerinin … firması tarafından kendisi ile koordineli olarak çizildiğini ve uygulandığını açıkça beyan etmiştir. Bu şekilde, davacı tarafından götürü bedelli sözleşmeye göre kendisi tarafından yapılması gereken peyzaj mimari ve uygulama projesi işinin dava dışı … firması tarafından kendisinin koordinesinde yapılmasına rıza gösterilmiştir. Davacı tarafça bir taraftan bu şekilde beyanda bulunurken, diğer taraftan kendisinin onayı alınmadan sözleşmenin peyzaj projesi kısımının başkasına yaptırılmasının sözleşmenin ihlali mahiyetinde olduğunun, buna ilişkin bedelin müvekkili şirketin alacağından kesilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğinin ileri sürülmesi çelişkili olup, davacının bu beyanına itibar edilerek değerlendirme yapılması mümkün değildir.Ayrıca, talimat yoluyla ifadesi alınan … firması yetkilisi tanık … da ifadesinde, 5-6 seneden beri davalı şirketin taşeronluğunu yaptığını, davacı şirket peyzaj projelerini yapmadığı için davalı şirket ile otelin peyzaj projeleri konusunda tahminen 30.000,00-TL’ye anlaştıklarını ve kendilerine ödemenin yapıldığını belirterek, peyzaj mimari ve uygulama projesi işinin Anser firmasına yaptırıldığını doğrulamış ve buna ilişkin bedelin de … firmasına ödendiğini belirtmiştir.Buna göre, davacı yüklenici tarafından sözleşme bedeline ilişkin olarak düzenlenen (davaya konu 100.000 USD’lik olan dahil) faturaların davalı tarafın defterlerinde kayıtlı olması davalı iş sahibinin eksik ve ayıplı iş nedeniyle ödemezlik def’inde bulunmasına engel oluşturmayacağı hususu göz önünde bulundurularak, davacı yüklenicinin kendisinin de kabulünde olan peyzaj mimari ve uygulama projesi işinin dava dışı Anser firmasına yaptırılmış olması sebebiyle, sözleşmenin 2.1.maddesinde ayrı ayrı ücret belirtmesine gidilmemiş olduğundan sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen KDV dahil toplam 1.100.000 USD proje hizmet bedelinin ne kadarlık kısmının peyzaj projelendirme işine tekabül edeceğine dair bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, belirlenecek bu bedelin davacı yüklenicinin iş bedeli alacağından mahsup edilmesi ve sonrasında tarafların diğer iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir uygulamaya gidilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, kaldırma gerekçesine göre davalı vekilinin sair istinaf itirazları ile davacı vekilinin istinaf başvurusuna ilişkin olarak bu aşamada inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Kaldırma gerekçesine göre davalı vekilinin sair istinaf itirazları ile davacı vekilinin istinaf başvurusuna ilişkin olarak bu aşamada inceleme ve değerlendirme yapılmasına YER OLMADIĞINA,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih, 2014/878 esas, 2020/238 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.