Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/186 E. 2021/229 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/186
KARAR NO: 2021/229
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2016/36 Esas, 2020/193 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, … Ltd. Şti. donatanının … Ltd olduğunu, eski adı … yeni adı … gemisinin 2007 tarihinden beri işletmecisi olduğu ve donatanı mülkiyetinin … Ltd Şti adına kayıtlı iken 27/11/2015 tarihinde … Ltd’ye devir ve intikal ettiğini, önceki malik … Ltd. Şti adına … gemisinin işletmeciliğini yapmakta iken bu kere değişen adıyla … gemisinin işletmeciliğini yapması hususunda yeni malik … Ltd ile anlaştığını, geminin eski donatan … Ltd’ye izafeten … Ltd Şti aleyhine davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün, … E. sayılı dosyasıyla, 04.12.2015 tarihindi 56.396,18 TL bedelli alacak takibiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin kendilerine hiç ulaşmadığını, fakat her nasılsa tanınmıyor ibaresiyle iade olunduğunu, bunun üzerine, 20.11.2015 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre yapılan tebligatın komşuya haber verilmek suretiyle gerçekleştirildiği ve böylece takibin kesinleştirildiğini, alacaklı tarafından takibin kesinleşmesini müteakip 01.12.2015 tarihinde geminin haczedilerek seferden men’inin talep edildiğini, bunun üzerine icra müdürlüğünce Tuzla Liman Başkanlığı’na müzekkere yazılarak borçlu şirket adına kayıtlı ise … isimli geminin haczine, seferden menine dair karar verildiğini, Türk Limanlarında, yabancı bayraklı gemilerin sicil kayıtlarının tutulmasının söz konusu olmadığını haciz ve seferden men kararının verildiği 01/12/2015 tarihinde geminin borçlu adına kayıtlı olmamasına rağmen kararın tatbik edildiğini ve geminin haczedilmek suretiyle seferden men edildiğini, işbu seferden men hadisesi ile takibe muttali olan …’in derhal durumu yeni malike bildirdiğini, geminin o tarihte yapılan gemi kiralama sözleşmesi gereğince İskenderun seferini yapmak zorunda olduğundan yeni malik tarafından derhal borcun ödenip haczin kaldırılması ve geminin sefere çıkması talimatı verildiğini, bunun üzerine, … Ltd. Şti’nin, yeni malik nam ve hesabına borcu icra dosyasına ödeyerek, haciz ve seferden men kararını kaldırttığını, ancak icra müdürlüğünce düzenlenen tahsilat makbuzunda sadece dosya borçlusunun adının zikredildiğini, ödemenin, doğrudan … Ltd Şti tarafından yeni malik …’nın talimatı ile yapıldığını, geminin satışını müteakiben mülkiyetinin devir ve tesliminden sonra eski borçlunun, geminin salıverilmesi için para ödemesinin hayatın olağan akışına aykı olduğunu, … Şirketi’nin adına hareket ettiği … Ltd’nin dava konusu bu parayı alacaklıya hiçbir şekilde borçlu olmadığı halde cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını belirterek, ödenen 68.362,53 TL’nin davalıdan faiziyle istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu geminin tamir ve bakım işlerini yaptığını, davacı şirketin bakiye borcunu ödemediğini, müvekkilinin başlattığı icra takibi üzerine borcun borçlu … Ltd. firması tarafından ödendiğini, davacı tarafından ödenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, mahkeme kararına karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Dava, gemi bakım ve onarım işlerini kapsayan eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18.05.2017 tarih ve 2016/2840 esas, 2017/2126 karar sayılı kararında; “Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunlu olup, somut olayda ihtilâf davalıya ait geminin boyanması ve verniklenmesi nedeniyle ödenmeyen iş bedeline ilişkindir. Bu haliyle taraflar arasındaki ihtilâf Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır (Emsal 15. HD 2015/3948 E. 2015/4790 K 5.10.2015 T;15. H.D.2014/6962E. 2015/5607K. 9.11.2015 T.). 6102 sayılı TTK’nın 4 (1) maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava), ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan (mutlak ticari dava) olması gerekir. Taraflardan biri “tacir” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “ticari işletme” ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.” denilmiştir. Somut olayda, tarafların her ikisi de tacir olup, uyuşmazlık da ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğduğundan davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Ancak, dava deniz ticaretinden kaynaklanmayıp, taraflar arasındaki geminin bakım ve onarımına ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklandığından, davaya bakma görevi denizcilik ihtisas mahkemesi sıfatıyla görevlendirilmiş asliye ticaret mahkemesine ait olmayıp, genel mahkeme olarak görevli asliye ticaret mahkemelerine aittir. Bu nedenle, yerel mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın genel görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesi ve genel görevli mahkemece inceleme yapılıp bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 tarih ve 2016/36 esas, 2020/193 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2021