Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/1843 E. 2021/1968 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1843
KARAR NO: 2021/1968
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2019/1191 Esas, 2021/194 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davacıların davalı tarafın yürüttüğü bina inşaatına ilişkin olarak, kaba sıva, kaba alçı, karışık saten, boya dış cephe iskele, montolama süve işlemlerinin yürütülmesi işini üstlendiklerini, bunun karşılığında metre başına ücret almaları konusunda anlaştıklarını, davacıların 2018 yılı Eylül ayında dava konusu inşaatta çalışmaya başladıklarını, davalılarca ödenmesi gereken ücretlerin ödenmediğini, alacakların birikmesi üzerine 2019 yılı şubat ayında işi yarıda bırakmak zorunda kaldıklarını, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını belirterek, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 10.000 TL alacağın ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davalı … yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davalı …nın diğer davalı … Ltd. Şti.’nin yetkili müdürü olduğunu, şirketin yetkili müdürü olmasının şirketin borçlarından mesul olacağı anlamına gelmediğini, davacı ile davalılar arasında eser sözleşmesi ve akdi bir ilişkinin kurulmadığını, yazılı eser sözleşmesi bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, davacılardan … ve …’ın davalı şirketin SGK’lı çalışanları olduğunu, davalının dava konusu inşaatta çalıştıkları ve bunun karşılığında maaşlarının kendilerine ödendiğini, davacı … ile davalıların hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davalıların haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını, dava konusu inşaatta yapıldığı ileri sürülen işlerin halen tamamlanmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların tanımlandığı, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, SGK kayıtlarının tetkikinde davacılardan … ve …’ın davaya konu işlerin yapıldığı tarihlerde davalı şirketin SGK’lı çalışanları olduğu, davalı …’nın 11/07/2019 tarihli savcılık beyanından davacılar …, … ve …’ın taşeron olarak aldıkları işte inşaat işçisi olarak çalıştıkları, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu anlaşıldığından mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu İş Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında eser sözleşmesinin bulunduğunu, davalılar ile dava dışı arsa sahipleri arasında Kartal … Noterliği’nin 18/02/2016 tarih ve … yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davalılar müteahhit (yüklenici) olduklarını, uygulamada müteahhitlerin bir takım işlerin yapılmasını taşeronlara bıraktıklarını ve inşaatı bu şekilde tamamladıklarını, somut olayın da bu şekilde olduğunu, kaba sıva, kaba alçı, karışık saten, boya, dış cephe, iskele, mantolama, süve işlemlerinin yürütülmesinin davacılara bırakıldığını, yapılan iş karşılığında davalılardan metre başına ücret almaları konusunda anlaşma yaptıklarını, davacıların işi bırakmak zorunda kalmadan önce 4000 metre iç kısım ve 1200 metre dış cephenin işçiliğini yaptıklarını, toplam 122.000,00 TL ödeme yapılması gerekirken davalı …’nın başlangıçtan itibaren kısmi olarak davacılara 28.800,00 TL ödeme yaptığını, taraflar arasındaki ilişkinin basit işçi-işveren ilişkisinden ziyade eser sözleşmesinden kaynaklandığını, mahkemenin davacıların tacir olup olmadığını araştırmadığını, vergi dairelerinden, İTO ile Esnaf ve Sanatkarlar Odasından gelen yazı cevaplarının değerlendirilmediğini, davacı …’ın işletme hesabına göre defter tuttuğunun tespit edildiğini, ikinci sınıf tüccar işletme hesabına tabi olup işletme defteri tutan kişi olduğunu, mahkemece … yönünden bir değerlendirme yapılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında davalı tarafın yürüttüğü bina inşaatına ilişkin olarak, kaba sıva, kaba alçı, karışık saten, boya dış cephe iskele, montolama süve işlemlerinin yürütülmesi işi kapsamında anlaşma yapıldığı ileri sürülmüş, davacı tarafça açılan dava üzerine mahkemece iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Ümraniye Vergi Dairesi’nin 19/01/2021 tarihli yazısında davacı …’ın işletme esasına göre defter tuttuğu belirtilmiştir. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 31/12/2020 tarihli yazısında …’ın sürekli yükümlülük gerektiren bir faaliyet yürütmeyen, belirli kurumlarla işlem yaparken vergi kimlik numarası kullanmak durumunda bulunan potansiyel mükellef olduğu bildirilmiştir. SGK’nın 22/10/2020 tarihli yazısında …, … ve …’ın SGK kaydının bulunduğu bildirilmiştir. Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliğinin 09/01/2020 tarihli yazısında davacıların ve davalı …’nın kaydının bulunmadığı bildirilmiştir. Davacılar ile davalılar arasında eser sözleşmesi bulunduğu ileri sürülmektedir. Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden her ne kadar davalı şirket tacir ise de davacıların tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Davacıların SGK kayıtları bulunmakla birlikte, davacılardan …’ın aynı zamanda işletme esasına göre defter tuttuğu anlaşıldığından, yerel mahkemece SGK, Vergi dairesi, Esnaf ve Sanatkarlar Odası kayıtları ile dosyadaki tüm belge ve bilgiler değerlendirilmek suretiyle, her bir davacı yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin mi İş Mahkemesinin mi görevli olduğu hususları açıklığa kavuşturularak değerlendirmek suretiyle görev hususunda yeniden bir karar verilmesi; sonucuna göre işin esasına ilişkin değerlendirmelerin görevli mahkemece yapılması gerekmektedir. Görev hususu yeterince aydınlığa kavuşturulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih, 2019/1191 Esas, 2021/194 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacılar tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.