Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1831
KARAR NO: 2021/1374
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2021
NUMARASI: 2020/243 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin İstanbul İli, Çekmeköy İlçesi, … Mah. … Pafta, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın maliki olan dava dışı 3. Kişilerle bir anlaşma yaptığını, anlaşma çerçevesinde müvekkilinin sözleşme tarihinde fiilen inşaatı tamamlanmış olan 108 adet konut için kat irtifakı kurulmasını sağlayacağını, buna karşılık olarak da aynı taşınmazın bir kısmı üzerinde, o tarih itibariyle geçerli projeye göre, yapılması mümkün olan 44 adet bağımsız bölümden oluşan AVM hisselerinin cüz’i bir bedelle müvekkiline devredileceğini, müvekkilinin bu sözleşme kapsamında mesuliyetini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini ve bu çerçevede bahse konu taşınmazın bir kısmını satış suretiyle devraldığını, bir kısmının maliki ile de kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiğini, ancak daha sonra müvekkili yapılacak olan inşaatı tamamlamak için yeterli bütçeye sahip olmadığından 02.02.2016 tarihinde davalı … A. Ş. ile bir hususi sözleşme akdettiğini, bu sözleşmenin konusunun, bahse konu arsa üzerinde 16.536,63 m2 satılabilir kapalı alanın … tarafından yapılmasının … veya … tarafından sağlanması ve bunun sağlanması halinde karşılıklı hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi olduğunu, müvekkilinin bu sözleşme gereğince de edimini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, yani bahsedilen arsada, öngörülen m2’de satılabilir kapalı alan inşaatı yapılmasının koşullarının sağlandığını, ancak bu sözleşme gereğince müvekkiline ödenmesi gereken meblağın ödenmediğini ve tapu devirlerinin yapılmadığını belirterek, davaya konu taşınmaz üzerinde davalı tarafından inşa edilmiş olan yapıdan müvekkillerine verilmesi gerekirken verilmeyen 3.180 m2 kapalı alanın tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline; bu talebi kabul edilmediği takdirde dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilecek rayiç bedelinin davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, bu kapsamda ayrıca, davalının halen satışlara devam etmekte olduğu da dikkate alındığında, müvekkillerinin telafisi imkansız zarara uğramasının engellenmesi adına, dava konusu taşınmaz kaydına Taşınmazın 3. Kişilere devrine engel olacak mahiyette teminatsız yahut uygun görülecek teminatla ihtiyati tedbir şerhi koyulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, önce 08/07/2020 tarihli ara kararla, HMK 389 md. ve devamı maddeleri gereğince tedbir kararı verilmesini gerektirecek şekilde yaklaşık ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, daha sonra davacı vekilince sunulan 19/02/2021 tarihli dilekçeyle yeniden aynı konuda ihtiyati tedbir talebinde bulunulması ve bu talebin 25/02/2021 tarihli duruşmada tekrar edilmesi üzerine, aynı duruşmada, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin 09/07/2020 (doğrusu 08/07/2020) tarihli ara kararla reddedildiği, red sonucunda yeniden talep edilen ihtiyati tedbirde HMK 389 madde ve devamı maddeleri gereğince ara kararla verilen sonucu değiştirecek ve ihtiyati tedbir kararı vermeyi gerektirecek yaklaşık ispat şartının karşılanmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin yine reddine karar verilmiş, daha sonra da buna dair istinafa konu 21/05/2021 tarihli gerekçeli ara karar yazılmıştır. Davacı vekili istinafında, davalı tarafın iddialarının aksine müvekillerinin, taraflar arasında yapılan anlaşmalar kapsamında edimlerini eksiksiz ve zamanında yerine getirdiğini, bu nedenle sözleşmelerde belirlenen haklarına eksiksiz şekilde hak kazandığını, davalı tarafın cevap dilekçesinin 30 nolu bendindeki beyanıyla dava dilekçesindeki hususları kabul ve ikrar ettiğini, davalı yanın taraflar arasında imzalanan sözleşme tarihinden sonra avan projede revizyona giderek 2 bodrum kat ve yaklaşık 800 m2 fazladan kapalı alan avantajı sağladığını, davalının avan proje tadilatı sebebiyle müvekkillerinin ayrıca bir emek ve mesai harcaması gerektiğini ve bundan kaynaklı olarak gecikme yaşandığını, bu nedenle müvekkillerinden kaynaklı olmayan gecikmeden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki, davalı tarafın bu zamana kadar müvekkillerinin sözleşmede bahsedilen edimini yerine getirmekte geciktiğinden bahisle herhangi bir talebi, ihtarı ve ihbarı olmadığını, müvekkillerinin edimlerini yerine getirmesinde gecikme yaşanmış olsa dahi bunun müvekkillerinin 2016 yılı başında, 20.000.000,00 TL (yirmi milyon) üzerinde olan alacağına kavuşmasına engel teşkil edecek mahiyette olmadığını, yargılamanın neticesinde müvekkillerinin haklılığının tespit edileceğinin muhakkak olduğunu, davalı tarafın huzurdaki davanın açıldığı tarihe kadar bir kısmı müvekkillerine ait olan dava konusu taşınmazın satışlarını gerçekleştirdiğini ve ”…com.tr” web sitesinde kendi şirket hesaplarından satışlara devam etmekte olduğunu, bu durumda dava konusu taşınmaza ihtiyati tedbir konulmaması halinde, müvekkillerinin ve 3.kişilerin mağduriyet yaşayacaklarının açıkça ortada olduğunu belirterek, Yerel Mahkeme’nin 25.02.2021 tarihli duruşmasının 8 nolu ara kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, dava konusu taşınmazın tapu kaydının tamamına veyahut müvekkillerinin dava konusu talepleri nazara alınarak dava konusu taşınmazın 3.180 m2 ‘lik kısmının teminatsız şekilde 3.kişilere devrine engel olacak mahiyette ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacılar ile davalı şirket arasında yapılan adi yazılı anlaşma gereğince, davacılara verilmesi gerekenden daha az hisse ve hasılat payı verildiği iddiasıyla, öncelikle eksik verilen 3.180m² alanın tapusunun iptali ile davacılar adına tescili, terditli olarak da tespit edilecek rayiç bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, bu kapsamda dava konusu taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir konulması talep edilmiştir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı Kanun’un 390/3 maddesinde, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandıgı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılıgını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, dosya kapsamına göre bu aşamada H.M.K.’nun 389. maddesi kapsamında yaklaşık ispat kriterleri henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir şartları her zaman yeniden değerlendirilebilecektir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2021 tarih ve 2020/243 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacılar tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 08/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.